Cihan AKTAŞ
Mevdudi 1980’lerde yayımlanan kitaplarını okumaya özen gösterdiğim yazarlardan biriydi. 1980’ler İslamcılığı büyük ölçüde tercümelerden beslenen bir akım. Mevdudi 1960’lardan itibaren başlayan tercüme faaliyetlerinde en itibar gören isimlerden biri olmuştur.
Tefhim’ül Kur’an’ın en dikkatli okurlarından biriydim belki de. Tefsirin ciltlerini okurken bir taraftan da dizgi yanlışlarını telefon açıp yayınevine bildirirdim. İslamcılık dalgasının en etkili isimlerindendi Mevdudi. Şii dünyadaki karşılığı Mutahharri olabilir.
Bir insanın kişiliğinin izlerini ilmi çalışmalarda seçebilmek apayrı bir ilgi ve dikkat gerektirir. Mevdudi bende “Sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz. Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız” şeklindeki hadis-i şerifi hassasiyetle uymaya çalışan ve eleştiriye açık bir âlim etkisi uyandırmıştır.
Kızı Hamira Mevdudi’nin yazdığı “Babam Mevdudi” kitabında dile gelen özel hayatını yansıtan anekdotlarda Mevdudi hakkındaki izlenimlerimi destekleyen ayrıntılar eksik değil. (Mana; 2011)
Hamira, daha önce ev dışında çalışmasına sıcak bakmayan babasının, İslamiyat Fakültesi’nde İngilizce okutman olarak çalışmaya başlamadan önce hanım dekanla yaptıkları ön görüşmeden nasıl etkilendiğini ve ardından onun çalışma hayatını desteklediğini anlatır. Dekan, görüşmeye kızı ile gelen Mevdudi’ye şunları söyler: “Siz kızlarınızı ahlaklı bir şekilde yetiştirdiniz, ahlak ve kültür açılarından yüksek derecelere çıkardınız. Sonra da kızlarınızın çalışmaya ihtiyacı olmadığını iddia ettiniz. Evleri onlar için iş yerlerinden daha emniyetlidir dediniz. Şüphesiz sizin kızlarınızın çalışmasına ihtiyacınız yok, ama halkın onlara ihtiyacı var.”
Mevdudi, böylece uzayıp giden konuşmadan bir hayli etkilenerek Hamira’nın çalışması konusundaki fikrini değiştiriyor. Bu arada, onun muhalifi olarak tanımlanabilecek, fikirlerinden hoşlanmadığını belli eden, “kadın özgürlüğü” etrafında faaliyetleriyle tanınan İngilizce Bölümü Başkanı’nın da yeni hoca üzerine görüş belirtirken, “Eğer bu hoca şeyhin kızıysa, öğrencilerini ilmi ve kültürel açıdan iyi yetiştirecek” demiş olması dikkate değer.
Hamira’nın çalışma hayatına atılmasıyla birlikte Mevdudi’nin kadınların çalışma hayatı konusunda olumsuz düşündüğüne dair yargılar da değişmeye başlar. Kuşkusuz bu onun çağının diline vakıf olma endişesini de yansıtan bir örnek. Değişen bakış açısı değildi, bakışı başka bir açıdan görebilmeye açıktı. Bakış açısında daha önce bulunduğu halde silik gördüğü olgu en yakınındaki kadınların açıklamalarıyla belirginleşmişti.
Meryem Cemile’yle yazışmaları da gösterir ki Mevdudi, “erkekegemen” bakış ve dile saplanmış bir âlim değildi ve kuşkusuz sahici bir âlimden de beklenen böylesine yüzeysellikten uzak ferasetli bir anlama çabasıdır. Kadın-erkek meselesine bakışında kadınları, onların yapısal yeteneklerini mantıki sonuna kadar geliştirecekleri yerde görme isteği, hayattan yükselen eleştiriye duyarsız kalamayacak bir sağlamlık –ve hakikat payı- içerir. Diktatör General Eyüp Han’a karşı Fatıma Cinnah’ı desteklemesi önemli bir örnek. Müslümanların geneli bu desteği nedeniyle, Hamira’nın deyişiyle “geleneksel ulemaya ve heva ehline tabi olarak” Mevdudi’ye karşı cephede yer almışlardı. “Mevdudi gibi bir din adamı nasıl olur da bir kadının yönetimini kabul eder?” diye hayret bildirerek, onu kınıyorlardı. Benzeri eleştiriler ve daha sonra da babasının hapse girmesi üzerine yüz yüze geldikleri şaibe yüklü soru ve yargılar karşısında aile olarak gösterdikleri metaneti Hamira, “…kendimizi böyle zor zamanlarda sarsılmayan sert kayalara döndürmeyi öğrendik” diye anlatıyor.
Hindistan’ın bölünmesine karşı olan Müslüman âlimlerin birçok açıdan haklı olduğunu gösterir gelişmeler. Parçalanma hiç kolay yaşanmaz. Yeni düzen arayışı, yeni katliamlarla kan kaybetmeyi getirmiştir. Mevdudi ailesinin ve Cemaati İslami üyelerinin 1947’de Pakistan’ın Hindistan’dan ayrılmasından hemen sonra Pencab’ın doğusundaki bir beldeye göçleri sırasında tanık oldukları katliamlar ve adaletin sağlanması yönünde gayretleri üzerine okuduğum pasajlar çok sarsıcı ve düşündürücü. Lahor’a Hindistan’dan gelen bir trenin içindeki bütün işçilerin öldürülmüş olması bir örnek. Kuşkusuz Pakistan’ın kuruluş sürecinde gerçekleşen katliamların en azından bir kısmının şaibeden arınmış olduğu söylenemez. Ancak bir tür oldu bittiyle gerçekleşen parçalanmanın bu katlamları haber vermediği de öne sürülemez. O göç ve yerleşme günlerinde cemaat üyeleri iki gruba ayrılıyor. Bir grup bugün Semanabad denilen yerde toplu mezarlar kazarken, diğer grup cesetleri oraya taşıyor. Sonra cenaze namazı kılınıyor ve şehitleri defnediyorlar. Defin merasiminin ardından ise cemaat üyeleri çadırları tehdit eden gasp ve yağma olaylarını engellemek için planlar yapıyorlar.
Muhacirler sadece sıradan hırsızlık tehditiyle yüz yüze değildir. Hinduların elinden kurtulmayı başararak Pakistan’a kaçan, ama yakınlarını kaybettikleri için “milliyetçilerin eline düşerek istismar edilen” talihsiz genç kızlardan söz ediyor Hamira. Cemaat üyeleri tarafından kurtarılan bu kızlar daha sonra “namuslarını yitirdikleri” gerekçesiyle onları reddeden ailelerine karşı bir mücadele vermek zorunda kalıyorlardı. Hindular tarafından ailelerinden kaçırılan genç kız, cemaat tarafından kurtarıldıktan sonra ailesiyle buluşturuluyor, ancak tutucu aile bu “lekelenmiş” saydığı kızı tanımazlıktan geliyordu. Cemaatin böylelikle ortalıkta kalan kızları himaye edip evlendirdiğini yazıyor Hamira.
Ne var ki muhacir kamplarında yaşanan hırsızlık, gasp ve çirkin eylemlere karşı eleştiriler getiren ve benzeri birçok problemi bütün Pakistan’ı dolaşarak dillendiren Mevdudi, bu nedenle hükümet tarafından takdir görecek yerde düşman ilan edilir. Müslümanları “Hindu” zulmünden koruma amacıyla kurulan –gerçekte kendisinin parçalanmanın risklerini hatırlatarak kuruluşuna itiraz ettiği- ülkede defalarca tutuklanır, idamla yargılanır, yıllarca hapis yatar.
Hamira Mevdudi’nin babasının mücadelesi etrafında kaleme aldığı hatıraları hem Pakistan’ın kuruluşu sırasında yaşanan acıları hem de başta Mevdudi olmak üzere Cemaat İslami üyelerinin o dönemdeki mücadele profili üzerine kayda değer bilgiler sunuyor. Geçtiğimiz hafta şehid edilen Cemaati İslami Genel Başkan Yardımcısı Abdülkerim Molla’ya isnat edilen suçların mahiyetini niteleyen ortamı kavramak açısından da Hamira Mevdudi’nin kitabını okumak faydalı olabilir.
Gelgelelim ardı arkası kesilmeyen katliamlar nedeniyle, ülkesini sürekli savunmada, silahlanma yarışında olmaya sevk eden paradigmayı pek az sorguluyor Hamira. İslami idealler için kurulmuş Pakistan’ın başarısını nihayet “nükleer füze başlıklarına sahip olması”yla açıklaması, düşündürücü.
Buna karşılık Mevdudi’nin – hükümetine karşı protestoların sıklaştığı bir dönemde kendisinden destek ya da tavsiye almak üzere ziyaretine gelen ve istifa etme seçeneğine uzak duran Zülfikar Ali Butto ile yaptığı kitabın 137. sayfasında yer alan görüşmede dile getirdiği eleştiriler, sorunun farkında olduğunun göstergesi. Butto bütün yanlış politikalarını “iç ve dış tehlikelere karşı mücadelesine” bağlarken Mevdudi ona istifa ederek seçimlere gitmeyi öğütler. Sadece bir cümlesini alıntılıyorum: “Senin de çok iyi bildiğin gibi askeri yönetim kapsamlı bir yıkımın başlangıcıdır.”
http://www.dunyabulteni.net/yazar/cihan-aktas/19461/kizi-hamiranin-dilinden-mevdudi
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016