Hasan ÖZTÜRK
Sorgudan çıktığı için çok yorgundu. Polisin kirli bir paçavrayla bağladığı gözleri günlerdir güneşi arıyordu. Kapatsa, kendisini zifiri karanlık bir kuyunun dibinde sanıp açıyordu gözlerini. Açınca, kızıl sarı karışımı bir ışık görür gibi oluyordu; ancak, kirli bez gözlerini yakıyordu. Gözlerini kapatmaya karar verdi; belki yine gelir İşkine diye düşündü. Gözlerini kapatır kapatmaz da gördü İşkine’yi. Genellikle Reis sorgudan çıktığında geliyordu balık...
Reis, kendisine bakıp gülümseyen balığı tanır gibi olmuş; ancak, tüm işkineler biri birine benzediği için çıkaramamıştı nereden tanıdığını. Dört yıldır da denizlerden uzaktı zaten. Sağlığı bozulunca Bursa’ya gelip kendisine küçük bir balıkçı meyhanesi açmıştı. Öyle çıkarıyordu ekmeğini.
Her hangi bir örgütle, sempati dışında bir ilişkisi yoktu. Burada o türden soru da sordukları yoktu Reis’e. Sorgusunda bol bol aşağılıyorlardı onu. Herhalde, Emniyet’e alınmadan bir gün önce lokantasına gelen, kentin en büyük tekstilcilerinden biri ve partisi kapatılmadan önce, il başkanlığı yapan o gazetecinin işi bu, diye düşündü. Adamlar lokantaya gelmişler, kendilerine özel servis istemişlerdi. Ancak Reis, özel servisi yalnızca arkadaşlarına yapardı. Dostları için hazırladığı servise de “Muhtar Sofrası” derdi. Gelenlere, özel bir şey yapmayacağını söyleyince, adamlar: “Sen bizim kim olduğumuzu biliyor musun?” diye sormuşlar. Reis gayet sakin: “Evet biliyorum” diye yanıtladıktan sonra: “Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?” demiş. Kentin iki önemli adamı öfkeyle kalkıp giderlerken Reis’e dönüp: “Biz sana gösteririz kim olduğumuzu” diyerek gözdağı vermişlerdi.
Sağlığı yerinde olsa aldırmayacaktı olanlara. Ameliyatının üzerinden çok az zaman geçmişti. Kendisini ameliyat eden Profesör, her öğle gelir, hem yemeğini yer, hem de Reis’in sağlığını denetlerdi. Yaptığı ameliyat Türkiye’de ilk kez uygulanmış; Reis’in yemek borusu alınıp, yerine plastik bir boru takılmıştı.
Bir yandan bunları düşünüyor, bir yandan da, hiç konuşmadan kendisine bakıp gülümseyen İşkine’yi nereden tanıdığını çıkarmaya çalışıyordu. Plastik yemek borusunun içinde bulunduğu koşullara dayanıp dayanmayacağını düşünürken, o günü anımsadı: Okula gittiği ilk gün ayağına takunya giymişti. Öğretmeni, onun takunyalarla okula geldiğini görünce kızmış, eve gidip pabuçlarını giymesini söylemişti. Evin yolunu tutan çocuk, Arnavut kaldırımında, bir yandan ayağını burkmamak için uğraş verirken, bir yandan da hıçkırarak ağlıyordu. Eve vardığında, annesini orada bulamamıştı. Annesinin zeytinliğe gittiğini anımsadı. Ne yapacaktı şimdi? Annem olsaydı ne olacaktı ki zaten diye düşündü. Giyecek ayakkabısı yoktu. Daha bu sabah babası: “Bir süre takunyalarla git okula, zeytinleri sattığımızda ayakkabı alırız sana” demişti...
Hıçkırıkları dinmiyordu. Burnunu çekerek ağlıyor, gözlerini ve burnunu mintanının eprimiş yenine siliyordu. Arkadaşlarının gözünde küçük düşmüştü. Ayağına giyip okula gidecek ayakkabıyı nereden bulacaktı şimdi? Rafın en üst sırasında duran sabun ilacı takıldı gözüne. Sorunu kökünden çözüp bu utançtan kurtulmak geldi aklına. Aklına gelen düşünceden korkup titredi. Annesi şişeyi gösterip uyarmıştı onu “Sakın yanlışlıkla içeyim falan deme, ölürsün.” demişti. Dalgın dalgın şişeye baktı bir süre. İçinde bulunduğu durumla ölümün korkunçluğunu karşılaştırdı. “Ölüm bundan iyidir. İçip kurtulurum” diye bağırdı. Ağlaması iyice artmıştı bunu söyledikten sonra. O gün aldığı bu karar onu öldürmedi ama yıllarca sakat yemek borusuyla yaşamasına neden oldu.
Çocukluğu kopuk kopuk geçiyordu gözlerinin önünden. Çok küçük yaşta balıkçılığa başlamıştı. Mesleği bıraktığında tanınan ve saygı duyulan bir reisti. Onu dalgın ve üzgün gören İşkine, yüzüne doğru yaklaşıp, gözlerinin içine bakarak gülmüştü. Balığın bu hareketi Reis’in düşüncelerinden kopup gülmesine neden olmuştu.
Nasıl da özlemişti güneşi. Bir haftadır hiç açılmamacasına bağlıydı gözleri. Güneşi görebilme umuduyla açtığı gözleri, kızıl bir karanlığa çarpınca yeniden kapattı. Biliyordu dışarıda pırıl pırıl bir güneş olduğunu. Havanın kokusundan anlayabiliyordu bunu. Bir de güneşi görebilseydi eğer, hem bugünü görür, hem de önümüzdeki günlerin nasıl olacağını söylerdi. Keşişleme ne vakit esecek, imbat ne zaman koyuverecek, lodos ne zaman patlayacak, yağmur var mı birkaç güne kadar havada, hepsini bilirdi o. Havanın durumuna göre, balık derinde mi, sığ sularda mı, olduğunu hemen söylerdi. Meteorolojinin verdiği hava raporlarını dinlemek için vakit yitirmezdi çok kez...
Onca sıkıntı içinde canı rakı çekiyordu. Şemsi’yi anımsayıp güldü. Yemek borusu değiştirildiğinde yine böyle rakı istemişti canı. Bu isteğini kendisini ziyarete gelen çocukluk arkadaşı Şemsi’ye iletmişti. Şemsi bir sonraki gelişinde bir şişe votka getirmişti. Plastik yemek borusu yeni takıldığından, şimdilik midesine salınan bir borudan besleniyordu. Şemsi, kartondan huni yapıp bir şişe votkayı dökmüştü midesine. Geldiğinde, Reis’in dut gibi sarhoş olduğunu gören karısı şaşırmıştı. Reis: “İlacımı değiştirdi doktor, yenisi biraz başımı döndürdü, korkulacak bir şey yok.” demişti ona.
Şemsi’yle ikisi çok şeyler yaşamışlardı. Çoğu zaman birlikte içerlerdi. Gençliklerinde iyice sarhoş oldukları bir akşam, Balık Pazarı Camisi’nin önünden geçerlerken, Şemsi: “İnsan cami duvarına işeyince, gerçekten çarpılır mı?” diye sormuştu Reis’e. O da: “Deneyelim” deyince birlikte işemişlerdi cami duvarına. Ertesi gün çarpılmadıklarını gören Şemsi, Balık Pazarı Camisi’nin kiliseden bozma oluşuna bağlamıştı bunu. O akşam meyhaneden çıktıklarında, evlerine giderlerken Çarşı Camisi’nin duvarına da işemişlerdi, denemek için…
Ayak sesi duyup irkildi Reis. Gözleri bağlı olduğu halde, geleni tanımıştı. Gelen kendisini her zaman sorgu odasına götüren görevliydi. Ayak sesleri yanına dek yaklaştı. Alıcı kuş pençesi omzuna yapışacak diye beklerken, uzaklaştı ayak sesleri. Biraz ilerisinde oturan birini alıp gitti. Görevli gelip de biraz ilerisindekini kapıp götürürken Reis, her seferinde gençliğinde gördüğü “Boş Beşik” filmini anımsardı. Şimdi götürülenin adı Halit’di. Dışarıdan tanıyordu onu. Babasıyla birlikte balıkçılık yapmışlardı uzun süre.
Sorguya alındığında Reis’in gücüne en çok giden şey kendisine “vatan haini” denmesiydi. Dün dayanamayıp bağırmıştı sorguculara: “Dedem ve üç kardeşi Çanakkale’de şehit düştüler, bana nasıl vatan haini dersiniz?” demişti onlara. Sorgucuların başı: “Ulan eşek oğlu eşek, dedene layık bir torun olsana sen de.” diye karşılık vermiş, yerde yatan Reis’in böğrüne okkalı bir tekme yapıştırmıştı. Sorgucunun söylediklerini anımsayıp yüreği ezildi, biraz sonra da gözlerinden birkaç damla yaş geldi. Gururuyla oynanmasına hiç dayanamıyordu. Dövsünler, eziyet etsinler ama gururuyla oynamasınlar istiyordu. Sanki ne düşündüğünü anlamış, kuyruk çırparak karşısına gelmişti İşkine. Durmadan başını sallıyor, türlü şaklabanlıklar yapıp Reis’i eğlendirmeye çalışıyordu. Güldürdü de sonunda. “Bu küçük balık da gelmese ziyaretime, ne yaparım?” diye düşündü Reis...
Yine bir gün sorgudayken, kendisine vatan haini dendiğinde: “Bir savaş çıksa, ben herkesten önce koşarım bu ülkeyi kurtarmak için.” demişti Reis. Sorguculardan biri bu parmakla mı deyince diğer sorgucularla birlikte katılırcasına gülmüşlerdi. Reis’in tetik çekecek olan işaret parmağı kopuktu. Kayığının motoruna kaptırmıştı parmağını...
Bir kaç saat önce sorguya alınan Halit’i sürükleyerek getiriyordu Polis. Eski günleri yeniden anımsadı Reis. Lokantasına sık sık gelirdi Halit. Birlikte yaşadıklarını anlatırlar, karşılıklı gülerlerdi. İlçedeki balıkçıların ve diğer dostlarının dayatmasıyla belediye başkanlığına adaylığını koymuştu Reis. Onun örgütçülüğü ve dürüstlüğü herkesçe bilinirdi. Kurup geliştirdiği balıkçılar kooperatifinin değişmez başkanıydı. Baştan belediye adaylık önerisine sıcak bakmamıştı. Halit’in kendisini ikna etmesiyle kabul etmişti adaylığı; Halit seçimlerde kendisine yardımcı, hatta bir tür danışman olacaktı. Birlikte seçim kampanyasına başladılar. Halit, ona halkın karşısında konuşma yaparken sağ elini kullanmamasını söylüyordu durmadan. Reis hem nedeni sormaya unutuyor, hem de Halit’in söylediğini unutup yine sağ elini sallıyordu. Sonuçta seçimi kaybetti. Halit bu seçim yenilgisini Reis’in konuşurken sol elini kullanacağı yerde sağ elini kullanmasına bağlamıştı. Reis: “Niye?” diye sorunca, Halit: “Sağ elinin başparmağı olmadığı için halk, senin kendilerine yumruğunu sallayıp, ‘Nah alırsınız’ dediğini sandı.” diye açıkladı tezini. Reis: “Baştan dolu olan kahvehanelerin, o konuştukça niçin boşaldığını o zaman anlamıştı. Halit’in söylediğine göre, “Başkan olmadan bize bunu yapan Reis, Başkan olunca neler yapar kim bilir.” diyesiymiş halk. Biraz ötesinde hırıltılar içinde yatan Halit’i düşünürken bir kez daha doldu Reis’in göz pınarları.
Balık kokusu geldi Reis’in burnuna. Mis gibi lüfer ızgara kokuyordu. Daha önce de aynı kokuyu almış, “lüfer ızgaranın işi ne burada” diye durmamıştı üzerinde. Yine aynı kokuyu alıyordu; burnu yanılmazdı balık kokularında. Düş değildi bu, gerçekti... Lüfer kokusu ona doktorunu anımsatmıştı. Lüfer ızgarayı çok severdi Profesör. Her gelişinde: “Lüfer ızgara var mı Reis?” diye sorardı. Şimdi ne yapıyordu acaba? Onun kendisi için çok kaygılandığını biliyordu Reis.
Doğalıdan beri Gemlik zeytini yemişti. Başka zeytin bilmezdi. Bir haftadır onların günlük gıdaları zeytin ve peynirdi burada. Polis kantininden getirilen peynir tebeşir gibi yağsız; zeytin ise, çok tuzlu ve lezzetsizdi. Bir gün önce zeytini beğenmemiş, bunu söyleyince de görevli polisten azar işitmişti... Tuzlu zeytini yiyince içi yanıyor, çok su içmek zorunda kalıyordu. İçtiği suyu çiş olarak çıkarırken de nöbetçi polisten izin almak gerekiyordu. Polis de canı isterse izin veriyordu... Görevli polis, siparişleri almak için yine gelmişti. “Siparişler” diye bağırdı. Reis, cebinden çıkardığı kâğıt parayı polise uzattı. Polis: “Banka mı lan burası? Alacağın üç beş kuruşluk şey, verdiğin paraya bak?” dedi. Kaç para uzattığını bile bilmiyordu gözleri bağlı olan Reis. Polis, onun elindeki parayı hırsla çekip aldı. Diğerlerinin siparişleri alınırken, tok bir tekme sesi duyuldu. Polis, Halit’in yanında diye düşündü Reis. Halit’e çok sert davranıyorlardı nedense? “Uyan uyan. Otel mi ulan burası orospu çocuğu.” diye bağırıyordu polis, yine her zamanki gibi...
İşkine, bu kez de karşısındaydı. “Polis, balığı görecek” sanıp bir an paniğe kapıldı Reis. “Korkma” diyordu işkine, gözleriyle Reis’e. “Korkma göremez.”
Rahatlamıştı. Polis gittikten sonra, balıkla konuşmaya karar verdi. Soracaktı ona. “Nereden tanıyorsun beni?” diye. “Yalnız bırakmadığın için, sağ ol.” diyecekti ona...
Polis, siparişleri alıp gittiğinde İşkine’ye: “Nereden tanışıyoruz seninle?” diye sordu. Sormasıyla, biraz ötesinde oturan nöbetçi polisin azarlayan sesi duyuldu: “Konuşma, konuşma. Kaç gündür buradasın, konuşmanın yasak olduğunu öğrenemedin mi hala?” Polisin sesini duyan balık, korkmuş, bir kuyruk çırparak kaçmıştı...
Biraz ötesindeki Halit’in kesik kesik soluk alışını duyuyordu. Halit’le ilgili çok anısı vardı. Reis, belediye başkanlığı seçimini kazanamayınca, Halit bir hikâye uydurmuştu. Dinleyenlerin hoşuna gittiğinden, Reis de onun anlattıklarını gerçekmiş gibi onaylardı. Hikâye şöyleydi: Seçimi kaybeden Reis, çok üzülmüş ve yanına Halit’i de alıp bir taksi tutmuş. Tutulan Şevrole taksinin arka koltuğuna dört çalgıcı oturtup bagajına da içki ve meze doldurmuşlar. Gemlik’ten Armutlu’ya doğru giderlerken bir yandan içki içiyorlar, diğer yandan da müzik dinliyorlarmış. Bir süre sonra, Reis sarhoş olmaya başlamış. Tam Karacaali Köyü’ne girerlerken çalgılar aniden bırakmışlar çalmayı. Reis: “Niye durdunuz, çalsanıza?” deyince, klarnetçi: “Günaha gireriz be Reyiz, mezarlıktan geçeriz baksana.” demiş. Reis bir an durduktan sonra, “Öyleyse sen de Elham’ı çal.” olmuş yanıtı.
Diğer polis siparişleri getirdiğinde, Reis’in aklına Halit’in bu şakası gelmiş, gülümsüyordu. Polis: “Ne o? Dün surat asıyordun zeytinler bozuk diye, bugün gülüyorsun? Alıştın anlaşılan bizim zeytinlere?” deyip hafif bir tokat attı Reis’e...
Polis, bir kaç kişiyi, toparlanmaları için ayağıyla dürttükten sonra gitti. Reis, tuzlu zeytinleri yerken İşkine yine geldi karşısına. Yüzünü buruşturarak zeytinleri yiyen Reis’e baktı: “Üzülme, hepsi geçecek.” dedi. Balık, gözleriyle anlatmayı bırakmış konuşuyordu şimdi. Ekmekten kopardığı lokmayı ağzına atamamış, hayretle İşkine’ye bakıyordu Reis. Konuşmasını sürdürdü İşkine: “Nereden tanıştığımızı sormuştun biraz önce. Üç dört yıl kadar oluyor; denizdeki ağlardan birine takılmıştım. Çok çırpındım ama kurtulamadım. Biraz sonra da takılı olduğum ağ yukarıya doğru çekilmeye başlandı. Çok geçmeden sandalın güvertesindeydim. Beni ağdan kurtarıp baktın. ‘Pek küçükmüşsün İşkine. Büyüdükten sonra yine görüşelim.’ deyip attın beni denize.” Reis elinde kalmış lokmasıyla, şaşkınlık içinde onu dinliyordu. Ancak, daha fazla konuşmayıp kayboldu balık.
Bir hafta olmuştu. Bu kadar gözdağı yeter, diye düşünmüş olacaklar ki, sorgudan nezarethaneye indirip gözlerini çözdüler Reis’in... Şimdi günler daha rahat geçiyordu. Evden yemek getirtebiliyorlardı. Reis, haber göndermiş, lüfer ızgara istetmişti. Damadının özenle pişirdiği balıkları, eşi getirmişti. Görüşme yasak olduğu için, eşi, Reis’e haber göndermişti görevli bekçiyle. “Her gün lüfer istedi polislerle gönderdik ya işte, bıkmadı mı lüferden bu adam?” diye soruyordu karısı. “Söyleyin ona, başka bir şey istesin de pişirip getireyim.” demişti. Bekçi, bunları kendisine aktardığında Reis’in şaşkınlıktan gözleri fal taşı gibi açılmış, gözaltına alınalıdan beri hiç lüfer yememişti, haberi getirene bakıyordu. Bekçi: “Ne o hemşerim, Türkçe konuştuk, anlamadın mı?” deyip gitti...
Reis, sorguda burnuna gelen mis gibi lüfer kokularını anımsadı...
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2015
20.12.2014
7.12.2014
16.11.2014
26.10.2014
11.10.2014
27.09.2014
14.09.2014
3.09.2014
16.08.2014