Mehmet TIRAŞ

Arif olanı kaybedersen arkasından kelimeler kifayetsiz kalır
15.03.2016
2156

 Arif:çok anlayışlı ve sezgili (kimse ) varışlı.Böyle açıklıyordu Türkçe sözlükte  ‘Arif’  kelimesinin sözlük anlamını ama Arif AGAS’ı anlatmaya yetmiyordu bu kısa cümle.

Gerçekten yetmiyordu duygusal anlamda söylemiyorum.

Arif AGAS   bireyin kriterlerini taşıyordu.

Birey: çoğunluk gibi düşünmeyen, kendine öz güveni olan ayaklarının üstünde duran,mesleğini yeryüzüyle kıyaslayan,değişimi savunan, kendini din,ırk,mezhep ve milliyetçilik üzerinden tanımlamayan,ölçüsü insan olan, sevmediğine haksızlık yapmayan ve başarısını teslim eden,seçici olan, insan ilişkisini mesafeli yürüten,çok yönlü ve sosyal olan  kişidir.Bu özellikleri Arif Agas taşıyordu.

Arif  çok kibar,kent soylusu denilecek kadar zarif, sakin,sesini yükseltmeden konuşan,duygularına hakim olan, çok nazik bir yanı vardı,planlı ve programlı  yaşayan hümanist biriydi.Randevularına çok özen gösterirdi, buluşacağımız zaman trafiğe takıldığını biraz geç kalacağını kusura bakma Mehmetçiğim seni bekletiyorum diyecek kadar kibardı.

Benim tanıdığım kadarıyla güven veren sevmediklerine bile haksızlık etmeden  empatiyle yaklaşan bir arkadaş ve dost olmanın ötesinde; iyi bir eş aynı zamanda iyi bir babaydı.. Bir kızı vardı, Hande ile  konuşurken aşıkom derdi,eşi Selman arayınca da efendim karıcığım diye cevap verirdi.

Ben de takılırdım oğlum karına söyleyeceğin sözü kızına söylüyorsun derdim,kollarını iki yana açar Hande’yi  kucaklayacakmış gibi yeri başka der, o benim değişmez vaaz geçemeyeceğim aşıkom,karısı Selman için de erkeklerin karıları için kullandığı klişe sözü  kullandı,eşimi seviyorum ama aşık değilim.Mehmet çiğim yıllarca kaçak yaşadım doğru dürüst çalışmadım evi Selman geçindirdi ve bir gün olsun şikayetçi olmadı,maaşını bilmez kartı bende ve ben çekerim,Hande’nin   bir arkadaşı var ilişkisinin ciddi olduğunu söyledi,diye  böylesi özelini benle  paylaşan  ve paylaştığım bir dostumdu Arif.

 Güven ve dürüstlük Arif’in  vaaz geçmeyeceği ilkeleriydi.Düşündüğü gibi yaşayan ender insanlardandı.

Eğitimi doğumdan ölüme kadar algılayan ve düzenli kitap okurdu.İki sefer hastaneye yattı, ziyaretine gitmeden telefon ederdim ne istiyorsun deyince,kitap getir, türü ne olsun dediğimde, roman derdi. Bende kütüphanemden seçtiğim romanları hazırlar isimlerini telefonla belirtirdim,okuduklarını çıkartır okumadıklarını  kordum,her iki ziyaretimde de beşer tane roman götürmüştüm.

Meslekli sözünü çok kullanırdı çünkü kendisi projeciydi; AB’liğine bağlı projeler üreten ajanslarla çalışırdı.Üstlendiği projelerin başında arıtma tesisleri,küçük baş ve sığır ,kanatlı hayvan çiftlikleri, hayvan pazarları ,mezbaha neler geliyordu, ülkenin değişik il ve ilçelerinde böylesi projelerin altına imza attı.

Sürekli traşlı gezer ve   spor giyinirdi. 

Kendini olduğundan fazla göstermeyen genel kültürü yüksek olan ama utanma duygusunu koruyan haddini de çok iyi bilen birsiydi.Hiç övündüğüne rastlamadım mütevazı bir karaktere sahipti.

Yeri doldurulmayacak kadar önemli birisi olan  kadim dostum,yoldaşım  türü tükenmiş insanlardan biri olan,ölümünü duyduğumda içimden sanki bir parça koptu..On gün yattı yoğun bakımda, hastaneye yatışından ölümüne kadar  üç kere ziyaretine  gittim Servet Çalışkan ile  eşi Selman’a   her gün telefon edip sağlık durumunu öğreniyordum.

Arif sevgisinin  en büyük acısını sevenlerine  tattırarak  10 Mart 2016 tarihinde hayata gözlerini yumarak veda etti.

11 Mart 2016 Tarihinde Arif’i son yolculuğuna Kocaeli’nin Kartepe eteğine sırtını dayamış şirin Suadiye beldesinin mezarlığına öğle namazına müteakip toprağa verdik. O gün  baharı müjdeleyen pırıl pırıl oksijeni yüksek  Arif’in karakterini ortaya çıkartan  güneşli bir hava vardı.

Arif’in cenazesine katılanların çoğunluğu Arif’in  arkadaşları ve bir de Eşi Selman’ın Biriç arkadaşları Selman’ı acılı gününde  yalnız bırakmamışlardı.

  Yoğun bakıma alındığında  ağladım ve Arif’in ölümünü hissetim,bu düşüncelerimi Servet Çalışkan’ la da paylaştım.Daha altmış yaşında ve üretkenlik çağındaydı Arif.

Böylesi övgü dolu onura eden sözleri bir başkası için kaleme alır mıyım onu bilemiyorum ama alsam da Arif’in yeri bende yaşamım boyu bir zenginlik olarak kalacak.Bu benim üçüncü yazım ölüm üzerine, daha önce Yaşar Kemal ve Çetin Altan’ın ölümlerinin ardından yazmıştım.

Benim  Arif’le  tanışıklığım on yıl olmuştu ama çok hızlı bir yakınlaşmamız dostluğa dönüştü..Eğe ve Karadeniz bölgesine  seyahatlerimiz oldu.

İzmir’de iş görüşmesi yaptığı Nedim Çelik bizi Karaman ilçesinde bir lokantada ağırladı.Geceyi  Arif’in çok sevdiği eski İGD’li prof.Dr.Aslan Bora bizi birinci kordonda İzmir körfezine tepeden bakan evinde konuk etti, o gece orada kaldık.Çanakkale’de birkaç kişiyle isimlerini hatırlamadığım  kişilerle  bir proje görüşmesi yaptı  bir gece de orada bir otelde kaldık..Bandırma’da  sekreterliğini yaptığı yoldaşımız Şevki Çelik’e uğradık bir alış veriş merkezinde buluşup  çay içip  sohbet edip ayrıldık.Ayvalık’ta ortak dostumuz Haluk Ercan ve Arif’in üniversiteden arkadaşı eski Gömeç Beldiye başkanı Orhan ile bir öğle yemeği yedik  kalmamız için ısrar etmelerine rağmen yola koyulduk.Bir  son bahar mevsimi İzmit’ten sabah erken çıkıp Amasya,Niksar,Niksar  Arif’in doğup çocukluğunun geçtiği liseye kadar yaşadığı bir yer,Niksar kalesi olmak üzere beni gezdirdi oturdukları evi gösterdi genç bir pilotken uçak kazasında hayatını kaybeden abisinin adını verdikleri Güven Agas sokağı yazan tabelaya baktığında gözlerinin hüzülendiğini gördüm, iki  gece  Niksar’da bir otelde kaldık, Ariflerin aile dostları olan Zafer diye birisiyörenin lezzet tatlarının başında gelen cevizli katmer yaptırıp otele göndermişti.Niksar’dan  Turhal’ a geçtik Arif çok genç yaşta kaybettiği annesinin Turhal’da mezarını ziyaret etti annesinden bahsederken çok zor şartlarda yaşadı ve çok özverli bir kadındı diye sesi titreyerek yol boyu anlattı.Turhal’dan  Tokat’a,Kastamonu,Karabük’ten sonra  ver elini Boyabat’a kadar,uzun bir seyahatimiz oldu.Boyabat’taki üniversiten arkadaşı yerel gazete çıkartan soyadını hatırlayamadığım İsmet diye birisini ziyarete giderken  bana yolda,İsmet eski İGD’li ama şimdi Kemalizm’e kaymış, tartışmaya girmeyelim misafiriyiz diye de uyardı.İsmet bize Boyabat’taki eski Rum evelerini gezdirdi ardından da  Boyabat kalesinin dibinde bir kebapçı lokantasında yemek ikram etti ve akşam karanlığının bastığı bir ortamda geldiğimiz yola geri döndük.Arif Araba kullanmayı çok severdi hatta çokta uzun süre mola vermeden kullanırdı, ben uyardığımda haklısın ama seviyorum deyip en kısa mola yerine sapardı.Bu seyahatte Karabük’te  ölümlü bir trafik kazasını kıl payı atlatmıştık neredeyse otobüsün altına giriyorduk,hata Arif’te idi.

İnsan sevdiklerini  kaybedince anıları gözünün önünden bir film şeridi gibi akıyor ve anılarıyla yaşıyor.

Hayat plan yaptığında başına gelen imiş sözünü, Arif’in  ölümü doğrulattı bana.

Arif ile plan yapmıştık benim Nisan Ayında İzmir Kitap fuarında imza günüm olacaktı; Arif İzmir’de dostu Aslan hoca ve arkadaşları bir üniversite kurma planları vardı bu işin başına Arif’i profesyonel olarak görevlendirdiler  prosedürü Arif yürütüyordu ve Arif  İzmir’de  yaşıyordu,  tedavisi için İzmit’e dönünce  bir daha buluşamayacağımız bir ayrılıkla dostlarına veda etti.

Aşkın ayrılığının birleşmesi olmasa da karşılaşması her an olabilir.

Ölüm ise bir daha karşılaşması mümkün  olmayan acısını sağ olana yaşatan umutsuz bir ayrılıktır.

Neşet Ertaş’ın  deyişiyle,Geç buldum çabuk kaybettim ben Arif’i.

Seni unutmayacağım  güle güle ,ışıklar içinde yat toprağın bol olsun değerli dostum.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar