Ümit KIVANÇ
Varılacak yer nasıl bir yerdir?
Sadece insan haklarını dert edinenlerin hüsran içinde karanlıklara gömüleceği bir yer olmayacak bu. Hayatımıza hem akılla mantıkla hem vicdanla yön verelim, diyenlerin yıkıntılar arasında çamurlara bulanmış insanlık ideallerinden gözlerini kaçırıp iç çekeceği bir yer olmayacak sadece. Geleceğine azıcık umutla, azıcık ışık görerek bakmak isteyenlerin kararıp kuruyacağı bir yer. Gülümseten, ferahlatan, azıcık hayal azıcık umut azıcık şifa yerine geçen hiçbir şeyin bulunmadığı, giderek, acı pahasına dahi hatırlanmadığı bir yer…
Yani, bugün keyfince zulmedebilmenin sapkın coşkusuyla kendinden geçenler, demek istediğim, sizin için de mutluluk, huzur, tatmin yolları kapandı. Bu dünyanın tadını çıkaramayacaksınız, bitti. Öbür dünyayı hiç konuşmayalım. Bizzat sizin önümüze koyduğunuz şartlara göre, cezanız hiçbir kulun zerresini gözünün önüne getirmek istemeyeceği raddede. İktidarlar tarihi boyunca zalimlerin inancı eciş bücüş edip içerisine koyduğu düzenbazlık mahfazalarından başka sığınağınız, savunma aracınız yok.
Tatmin yolunuz kapandı. Rakibi hakem ve seyirciye zaptettirerek yumruklamaktan aldığınız tatmin, emin olun, tepemize diktiğiniz gökdelenlerin herhangi birinin asansörü yukarı çıkana kadar sönüp gidiverir. Sığlığınızla, ruh karartıcı renklere boyadığınız duvarlarınızın arasında, ele geçirecek, zaptedecek, üstünde tepinecek canlı arayacaksınız ve o feci manevî yoksunluk krizinin kaçınılmaz eşlikçisi, kişiliğinizi parça parça edecek çırpınışlar arasında, keşke her şeyi yok etmeseydim, diye debeleneceksiniz.
Ele geçireceğiniz, kapacağınız, zaptedeceğiniz, fethedeceğiniz, kurutacağınız, üstüne basacağınız, çiğneyeceğiniz, boğazını sıkacağınız, karanlıklara hapsedeceğiniz, kanını dökeceğiniz canlılarla ve tabiatla ve şehirlerle ve güzel sanatlarla ve insanların farklılıklarıyla ve savaşlara, iktidarlara, muktedirlere rağmen yaşattıkları, bugünlere bile getirebildikleri hoşgörüleriyle ve tebessümleriyle ve sokağa çıkmalarıyla ve gönüllerinden geçeni yapmalarıyla çevrilisiniz; ve ne kadar uğraşsanız bunların hepsine artık dünya ile, hayat ile tek ilişki tarzınız olan şeyi, zaptetmeyi, iptal etmeyi, mundar etmeyi yapma ihtimaliniz yok. Böyle bir kapasiteniz yok. Böyle bir şansınız yok. Böyle bir gücünüz yok.
Çünkü böyle bir kapasite kimsede yok. Olmamış. Olmayacak. Olmaz.
Çok özendiğiniz Hitler sonunda koruganında kafasına kurşunu sıktı. Sırf savaşta yenilmedi o. Başka türlü yenildi. Sizin çoktan yenildiğiniz tarzda.
Yenildiniz, çünkü iyi hiçbir şeyi temsil etmiyorsunuz. Geleceğe dair hiçbir şeyi temsil etmiyorsunuz. Size tâ uzaklardan, dalgalar arasında çalkanan, birazdan batacak ve içindeki insanları gelecekleriyle beraber sulara gömecek, bebekleri kıyıya savuracak olan bir teknenin küpeştesinden bakan bile geleceğe dair sözünüzün olmadığını şıp diye anlar. Neleri hiç temsil edemediğinizi, nelerin yanına bile yaklaşamayacağınızı görmek için, dehşetin çöktüğü sokaklardaki yıkılmış evlerin kırık camları arasından bakmak yeter. İçinizi görmek için, bir sabah tren garının önünde paramparça olmuş insanlardan birinin mezarı başında gözleri kapatıp iki dakika süreyle arabaları görmez ve televizyonların sesini duymaz olmak yeter.
Tam, ama tam, paşa olunca babasını ayağına getirtip, “Bak! Hani adam olamazdım!” diyen oğul meselindeki oğul gibisiniz. Kimbilir kaç yoksul ailenin kaç aylık gıdasının parasına kimbilir nerelerden alıp da giyip de parıl parıl dolaştığınız o takım elbiseler gibi oturuyor üstünüze mesel. Keşke utanmanız olsaydı.
Sanıyorsunuz ki sadece sizin gibi olmayanın geleceğini yok ediyorsunuz.
Anlayamıyorsunuz. Dünyanın bilgisini elinizin tersiyle itiyorsunuz, başka bir bilginin sahibi olduğunuzu iddia ediyorsunuz. Lâkin değilsiniz. Hiç değilsiniz. Başka bir âdabınsa, zerresine sahip değilsiniz. Dünyanın ikiyüzlülüğünün takipçisisiniz; profil fotoğrafınız afralı üslûbunuz tafralı, o kadar.
Fakat Allah için, sıkı yalancısınız, iyi rol yapıyorsunuz, bol hünerlisiniz, pek kurnazsınız.
Ve acımasızsınız.“Ama böyle yaparsak insanlar ölür” gibi bir freniniz yok. “Ama gelecek kuşakların bile hayatını karartırız” gibi bir kaygınız yok.
Velhâsıl, kimseye sunabilecek iyi hiçbir şeyiniz yok. Hattâ başkasına sunabilecek hiçbir şeyiniz yok. Çünkü her şeyi kendinize istiyorsunuz. “Teslim”i böylesine gözü dönmüş bir bencillik haline getirmek kolay iş değildi, başardınız! Tebrikler!
Halbuki elinizdeki güçle ne iyilikler yapılabilirdi. Sırf bunu bir an sahiden düşünmek bile sizi hasta edebilirdi; ezcümle insanî hassasiyetinizi makama girerken kapıda çıkarmış olmasaydınız.
Siz, yaralı insanların bir bodrumda yavaş yavaş, can çekişerek ölmesini emreden, teşvik eden, seyreden ve arzulayanlarsınız. Etiketiniz budur. Böyle takdim edersiniz kendinizi, sorduklarında.
Başkalarına bunca acı çektirerek tadılan iktidar zevki nasıl bir zevktir, inanın, gazeteci merakına engel olamıyor ve anlamaya çabalıyorum. Fakat zor; anlayamıyorum. Çünkü yüzünüzde hayattan zevk aldığınıza dair bir iz de göremiyorum. Güce gerçekten hükmedeninizde şimşekler, yıldırımlar, kara bulutlar, medya yıldızınızda nefret, tarihçinizde yalanın çirkin sırıtışı, propagandacınızda düzenbazlığım ortaya çıkacak tedirginliği, hepinizde bir gerginlik, bir telaş, bir teyakkuz, seferberlik hali… İnsanın karanlık yönüne oynayan bir iktidar mekanizmasının karanlığı ve çirkinliği.
Ve aynaya bakınca bunu güzellik sanmanın çarpıklığı, kendine hayranlığın sapkınlığı.
Babaannem olsa, “Allah ıslah etsin” derdi. Onun kadar sakin ve mütevekkil değilim; ıslah olabileceğinizi sanmıyorum. Kaderinizi kötülüğe bağladınız bir defa. Hepimizi sürüklediğiniz felaket belki, ıslah değil ama, terbiye eder bazılarınızı. Kalanlarınızı. Kalanlarımızla birlikte. Belki.
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/umit-kivanc/kotulukle-kader-birligi-1500398/
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024