Yalçın AKDOĞAN
TBMM genel kurulunu izleyenler muhalefet partisinden milletvekillerinin çoğu zaman ‘biat’ kavramı üzerinden AK Parti’ye yüklendiklerini görürler. Biat gibi medeniyetimizin temel siyasi kavramlarından birisi oldukça pejoratif, kötüleyici, olumsuzlayıcı bir şekilde kullanılır, hatta alay edici tarzda yakıştırmalara konu edilir. AK Partililer adeta körü körüne bağlılığı esas alan bir kitle gibi gösterilir. İslam tarihinde biatla ilgili meseleye farklı yaklaşan teorik tartışmalar da, siyasetin gerçeklik düzleminde olumsuz algıya sebep olabilecek hadiseler de yaşanmış olabilir. Ancak bu kavramın yapılan eleştirilerde bu kadar aşağılayıcı bir anlamda kullanılması büyük haksızlıktır.
İster geleneksel ister modern dönemde olsun devlet ve iktidar kavramları halkın rıza ve kabulüyle oluşan meşruiyetin güç verdiği bir otorite kavramına dayanır. Devletin/iktidarın referans kaynağı, dayandığı hukuki metinler ve halkın gönüllü kabulü otoritenin meşruiyetini sağlar. Meşruiyetin bir boyutu temel hak ve özgürlükleri esas bir bağlayıcı hukuki metinlere dayanması, diğer boyutu ise halkın rızayla oluşan bir bağlılık sonucu iktidara yetki devredilmesidir.
Bu noktada yönetenlerle yönetilenler arasında oluşan bağın gücü otoritenin meşruiyetinin derecesini belirler. Batı felsefesinde toplumsal sözleşme kuramı bu bağı sağlayan olgu olarak görülür, İslami kaynaklar biat kavramı üzerinden bir halk-iktidar bağlılığına atıf yaparlar.
Evet, Cenab-ı Hak Kur’an’da açık bir şekilde iman edenlerin Allah’a, Peygambere ve onlardan olan yöneticilere itaat etmesini emreder. Ehliyet, liyakat, emanet, biat gibi kavramlar bu çerçevede önem taşır. Allah, emanetin ehline verilmesini buyurur, Peygambere biatı Allah’a biat olarak görür, Peygamberin belli konularda ümmetinden biat almasını ister. Peygamber efendimiz de ülke yönetimiyle ilgili dünyevi konularda ümmetinin görüşlerine başvurur, onların biatlarını alır. Akabe biatları topluluğun Peygamberi yalnız bırakmayacakları konusunda söz verme hadisesidir. Hz. Osman’ın ölüm haberlerinden sonra savaşa davet için yapılan biat örneği de bir tür güvenoylamasıişlemidir.
Allah’ın Resulü olarak kutsallık içeren bir Peygamberin kendisine imanı ve itaati olan bir insan topluluğundan somut bir hadise ve eylem için biat istemesi çok yönlü anlamlar taşır. Biatlaşma, bir yönüyle referanduma gitmektir, bir yönüyle toplum kesimini karar verme sürecine katma girişimidir, bir yönüyle de eylemi hep birlikte gerçekleştirmek için onlardan güç almak, güven tazelemek, tam destek ve motivasyonla işe koyulmakanlamındadır. Dinin peygamberi karşılaşılan müşkülleri aşmak için herhangi bir istişareye başvurmayabilir ve kendisine gönül veren insanlara emredip geçebilirdi. Ama Peygamber efendimiz, halkıyla biatlaşarak bir sözleşme tesis etmiştir.
Biat elbette yöneticiye bağlılık sunma, sadakat ortaya koyma durumudur. Yönetimin meşruiyetini oluşturan temel noktalardan birisi toplumsal kabuldür. İslam Ansiklopedisi, biat’ı “İslâm devletinde idare edenle idare edilenler arasında yapılan, seçim veya bağlılık karakteri taşıyan sosyopolitik akid” olarak tanımlar. Biat deyince körü körüne bağlılıktan değil, batılıların toplumsal sözleşmesinin bir benzeri olan bir ahitleşmeden bahsetmiş oluruz. Geleneksel İslam düşünürlerinden Maturidi, Mutezile (Mutezile biatı toplumsal sözleşme olarak görürken, buna aykırı hallerin, açık fıskın ve seçimle iş başına gelmemenin biat çerçevesini bozduğunu düşünür) veya Gazali’ye göre de, yakın dönemdeki Turabi başta olmak üzere birçok İslam düşünürüne göre de biatlaşma bir toplumsal veyaanayasal sözleşme halidir.
Bu yüzden biat kavramı modern demokratik siyaset nazariyelerinin öne çıkardığı öze aykırı bir uygulama değildir (hattı onu aşan anlam zenginliğine sahiptir). Hele hele aşağılanıp alaya alınacak bir kavram hiç değildir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019