Mümtazer TÜRKÖNE

Mümtazer TÜRKÖNE
Mümtazer TÜRKÖNE
Tüm Yazıları
Savaş riski ve Kürt Sorunu
16.04.2024
278
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kürt kartını ABD’nin elinden hızla alması, bunun için askerî çözümleri buzdolabına kaldırıp, baharı barış rüzgârları ile karşılaması şart. Yoksa, Dışişlerimizin açıklamasındaki endişe gerçekleşir ve kendimizi cehennemin tam ortasında yanarken buluruz."

Vaziyetin sağduyulu özeti, daha doğrusu uyarısı bizim Dışişlerinden geldi. Şöyle dediler: “Gelişmeler, olayların hızlı biçimde bölgesel savaşa dönüşebileceğini göstermiştir.”

Bölgesel savaşın Türkiye’yi dışarda tutma ihtimali var mı?

Savaş görmemiş benim neslimin durumu kavraması ve teyakkuza geçmesi çok zor; ama tehlike kapımızda. İsrail ile İran arasındaki sıcak çatışma, birkaç saat içinde kolay durdurulamayacak bir savaşın başlayabileceğini Dışişlerimizin vurguladığı gibi bütün dünyaya gösterdi. Savaş son derece basit bir olay: Çözemediğiniz bir anlaşmazlık için şiddete başvuruyorsunuz. Basit olmaya basit ama harekete geçirdiği dinamikler o kadar yoğun ve karmaşık ki. Kimse içinden çıkamadığı için yıllarca sürüyor.

Yüzleşmemiz ve dikkatimizi teksif etmemiz gereken alan belli: Türkiye’nin bölgesel savaşa dahil olma serüveni, muhtemelen Kürt sorunu üzerinden olacak.

Kuzeydoğu Suriye’de PKK’nın kurduğu özerk yönetim, yıllar boyu ABD’nin kanatları altında İsrail’in güvenliğini sağlamak adına Türkiye’ye karşı bir koz olarak serpilip bölgeye yerleşti. ABD, böylece bölge dengelerindeki değişmelerden pazarlık masasında Türkiye’ye karşı kullanacağı bir kart elde etmiş oldu. Suriye iç savaşı ve Rusya’nın ABD politikası ile bu konudaki inanılmaz uyumu, Türkiye’yi çözümü zor bir denklemin içine hapsetti. Rusya hava sahasını kapatıyor, ABD PKK’ya lojistik destek sağlıyor, Suriye merkezi yönetimi Türkiye’ye karşı kendi topraklarında bu duruma göz yumuyor.

ABD, Türkiye’ye karşı bu kartı, yeri geldiğinde Kürtleri harcayarak kullanacak. İstedikleri bir köprü başı değil, Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak. Yakın tarihte Amerika Kürtleri iki kere sattı, İsrail’in acil ihtiyacı için çok daha kolay ve ucuza satacaktır. İran ile çatışmanın bir üst aşamaya girdiği durumu gözünüzde canlandırmanız yeterli.

Türkiye’nin bölgesel savaş riskine karşı tutumu oldukça serinkanlı ve dengeli bir tutum; ancak bu denklemin içine Kürt sorunu, Kuzeydoğu Suriye’den paketlenmiş şekilde başat konumda dahil olursa sonuç ne olur?

Cevap: Felâket olur.

ABD, İngiliz sömürge politikasının taktiklerini kullanıyor, bölge içi gerilimleri ve sorunları oyun kurucu etkisini arttırmak için kullanıyor. Kuzeydoğu Suriye’de ABD’nin PKK üzerinde tesis ettiği nüfuz, Türkiye’nin bir bakıma işine yaradı. ABD’nin himayesine giren PKK, Türkiye’deki terör eylemlerine, hamisine söz getirmemek adına ara verdi; ama nihayetinde ABD’nin elindeki kartın pazarlık gücü arttı. ABD, Öcalan’ı Türkiye’ye teslim ettiği gibi, Suriye’deki PKK varlığını Türkiye’nin kucağına bırakırsa, karşılığında ödeyeceği bedel yüzünden Türkiye büyük zarara uğrayacaktır.

Aslında bu işten en fazla zararlı çıkacak olanlar, en kolay gözden çıkartılacak olan Kürtler. ABD’nin ve İsrail’in bağımsız bir Kürt devletinden bir çıkarları yok. Ancak Suriye’de Esad yönetimine, hemen dışarda Türkiye’ye karşı tehdit oluşturan bir güç geçici olarak işlerine çok yarıyor.

Devletin çıkarı ortada: Sorunu ABD ile değil Kürtlerle konuşup hal yoluna koymak. Kürt siyasî hareketinin de gözetmesi gereken hedef bütünüyle aynı.

Kuzey Irak’taki bölgesel yönetimin Türkiye için tehdit oluşturmadığını anlamak, devletimizin sahiplerinin, yani güvenlik bürokrasimizin çok uzun zamanını aldı. Aynı hataya Suriye’de düşmemek gerekir. Büyük ölçüde Türkiye’den taşınan Suriye’deki Kürt varlığının ABD güvencelerine ihtiyaç duymayacak duruma gelmesi, yani ABD’nin elinden bu kartın alınması lâzım.

Suriye’deki Kürt varlığı, bir açıdan Türkiye’nin içinde biriken gazın alınması, düdüklü tencerenin basıncının tahliyesi işlevi gördü. ABD’nin pozisyonu işe yaradı. Şimdi bu basıncın içerde de düşürülmesinin zamanı geldi. İşin en doğru tarafı: Türkiye Cumhuriyeti devletinin yüksek menfaatleri ile Kürt varlığının korunması ilk defa bu kadar güçlü bir şekilde iç içe geçmiş ve uzlaşmış bulunuyor.

Terör tehdidi ve savaş ihtimali her zaman iktidarların güvenlikçi politikalarla daha da güçlenmesine hizmet eder; bu yüzden barışçı politikalar güç peşinde koşanların işine gelmez. Devletin-milletin orta ve uzun vadeli çıkarları ile iktidarların iki seçim arasına sıkışan politikaları karşı karşıya gelir; devlet adına deyip iktidar adına sağa sola ayar verenlerin sesleri yükselir. Ancak bu sefer durum çok ciddi. En gerçeğinden ve en can yakıcı cinsinden bir beka sorunu önümüzde duruyor.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kürt kartını ABD’nin elinden hızla alması, bunun için askerî çözümleri buzdolabına kaldırıp, baharı barış rüzgârları ile karşılaması şart. Yoksa, Dışişlerimizin açıklamasındaki endişe gerçekleşir ve kendimizi cehennemin tam ortasında yanarken buluruz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar