Sezin ÖNEY
“Ha sokat vagy hülyék között, még elhitetik veled, hogy te vagy a hülye”... Macarcada, “Eğer sürekli ahmakları dinlerseniz, sonunda onlar sizi budala olduğunuza inandırır” diye bir atasözü var.
Türkiye’de sözkonusu olan biraz da böyle bir şey. Siyasi tartışmaların seviyesinin daimi irtifasızlığı tüm ülkenin gündemini sürekli felç ediyor. O medyatik yorumcu gidiyor, bu “popüler” yorumcu geliyor; televizyon ekranı yerini Twitter mesajlarına bırakıyor ama seviye aynı dip dalga boyunda, yerlerde sürünüyor.
İşin fenası, dip noktamızın dibine bir türlü gelemiyoruz Türkiye gündeminde.
Hep, daha “yeni” bir “aşağı seviye” var. Medya ve siyasetteki “güç” sahipleri, “yüksek gerilim hatları”, koca bir ülkenin kafasını, ürettikleri ağır voltajla “şoklayıp” duruyor.
“Gelişmiş ülkeler” olarak nitelenen Avrupa coğrafyası, Kuzey Amerika ve ötesinde, “comptetitive authoritarianism” yani “rekabetçi otoriterlik”, son yıllarda, akademik dünyada üzerinde çokça konuşulan bir kavram.
Harvard Üniversitesi’nden Steven Levitsky ve Toronto Üniversitesi’nden Lucan Way, bu kavram üzerine yazıyor.
Tez şöyle; Soğuk Savaş sonrası, dünya genelinde bir ‘inanış’ sözkonusu oldu.
Afrika’dan Avrupa’ya, Asya’dan Güney Amerika’ya, “geçiş sürecinde” (transitional) veya “demokratikleşmekte” diye nitelenen bir dizi ülke vardı. Orta ve Doğu Avrupa’nın “geçiş dönemi demokrasileri”, yani eski “Komünist ülkeler”, nihayetinde Sovyetler’den kurtulup “demokrasiye kavuştuklarından” artık onlar için, “mutlu son” gelmişti. Şimdi bu “mutlu son”, yuvarlanarak açılan bir kırmızı halı gibi, “demokrasinin yeni yıldızlarının” önüne de seriliverecekti.
Ancak, hemen hemen tüm “geçiş döneminde” diye adlandırılan ülkeler, “geçişi” bir türlü geçemedi.
Sandıklar geldi, hatta sandığın yeri vazgeçilmez oldu ama otoriterlik de sürdü.
İnsan hakları ihlalleri sistematik biçimde sürdü; bir ihlal türü azaldı belki ama yerine hemen yenisi geldi.
Levitsky ve Way, 1980’lerden, 1990’lardan bu yana “geçiş döneminde” sayılan ülkelerin, neden 20-30 yıl gibi göreceli uzun sürelerde demokrasinin ancak “minimum standartlarına” erişebildiğini sorguluyor. Onlara göre, diğer bir siyaset bilimci, Güney Amerika’daki otoriterlik konusunda uzmanJuan Linz’in dikkat çektiği önemli bir nokta var; “demokratikleşme” diye nitelediğiniz hâl, aslında “seyreltilmiş/ azaltılmış otoriterliğe” daha denk düşüyor. Yani, sözkonusu ülkelerde, var olan otoriter sistemin baskıcılığı, azalarak, kendini farklı biçimlerde yeniden üretiyor.
Otoriterlik, demokratikleşme yoluyla “yok olmuyor”; sadece yoğunluğu, kesinliği ve kesifliği, devletin bu otoriterliği uygulama biçimleri bakımından “seyreliyor” ve “azalıyor”.
“Demokratikleşmesi beklenen ama demokratikleşmeyen” ülkelerde, seçimler düzenli olarak yapılıyor ve “kabul edilemez düzeyde” sandık ihlalleri gerçekleşmiyor. Buna karşılık, “rekabetçi otoriterlik”, gücünü beslemek için devlet kaynaklarını kullanma yöntemi başta olmak üzere, ülke genelinde yolsuzluğu, rüşveti, kayırmacılığı, sandıkta kazanmak için “özgürce” kullanıyor.
Gazeteciler, muhalif kanaat önderleri, siyasi muhalefet, bağımsız sivil toplum, çarkın parçası olmayan iş dünyası, devletin yasal organları kullanılarak sindiriliyor, baskı altına alınıyor: yargılama, hapis, tehdit, soruşturma, vergi cezaları, karalama kampanyaları, istihbarat birimlerinin tacizleri...
Galiba, bunların hepsi biraz tanıdık.
Bu tip “demokrasiler”, yani “rekabetçi otoriter” devletler, siyaset biliminin duayenlerindenGuillermo O’Donnell’ın “temsiliyetçi demokrasiler” (delegative democracy) olarak adlandırdığı, vatandaşın, “insanın”, siyasette iradesini “gerçekten” temsil ettirebildiği sistemlerden oldukça farklı.
Diğer bir deyişle siyasetin kölesi olmak da var, efendisi olmak da var... “Sıradan insan” olarak yani...
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPahalılık turisti de vurdu... 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKKM kalktı, müjde! 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDiyanet iğneyi çuvaldızı kendisine batırırsa… 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBir hâkim Caprio'muz niye yok? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor” 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUAklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya! 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024