Sezin ÖNEY
2014, Birinci Dünya Savaşı’nın başlangıcının yüzüncü yıldönümü.
Kendi aile hikâyemde de, herhalde bu coğrafyanın birçok insanın ailesinde olduğu gibi, bu savaşın izleri var. Anneannem Anneliese, savaşta, Fransa’ya Strasbourg taraflarına giden babasını bir daha hiç görmemiş. Çünkü, cephede “düşman” tarafından bir ailenin kızına âşık olan babası, Fransa’ya yerleşmiş ve hiç geri dönmemiş. Savaş, geride kalan kızkardeşleri de, en kuzeydeki Alman toprağı Kaliningrad’dan daha güneye, Stuttgart’a savurmuş.
Anneliese’nin sonradan Berlin’de tanışıp evlenecek olduğu dedem Mithat ise, Selanik’te toprak sahibi bir ailenin el bebek gül bebek oğluyken, savaşla beraber her şeyi bırakıp İstanbul’a göçmüş. Geriye, Pişoni Çiftliği’ndeki dertsiz çocukluk günlerinin anıları kalmış.
Babamın ailesi ise, Birinci Dünya Savaşı’nı, “taraf” seçmenin ağırlığı ile geçirmiş; Osmanlı bürokrasisinde İstanbul Posta Müdürlüğü gibi kilit görevlerde bulunanların olduğu bir aileden gelen dedem Sabri, iki arada kalmış. Osmanlı’ya sadakat mi, yoksa Mustafa Kemal’in yanında yer almak mı? Bir memur için, parçası olduğu devletin yok olup gittiğini görmek bir yanda, geride kalanı birarada tutmak için savaşanların yanında yer almak diğer yanda...
Ancak, bana yaklaşık 37 milyon kişinin öldüğü ve yaralandığı Birinci Dünya Savaşı’nı anımsatan hep, gelinciklerdir.
Ne zaman kıpkırmızı bir gelincik görsem, aklıma, bu savaşın yok ettiği insanlar gelir. 1919’da, asker John McCrae’nin yazdığı, “In the Flanders Fields” (Flanders Ovalarında) şiiri, gelinciklere atıfta bulunur; böylece o savaşı anımsatan sembol, gelinciğe dönüşür.
Geçenlerde, BBC’de çok ilginç bir belgesel izliyordum; “Chinese New Model Army” (Çin’in Yeni Model Ordusu). Britanya’nın askerî akademisi Sandhurst’e eğitim için giden Çin askerlerinin, buradaki meslektaşları ile beraber devam ettikleri program, diyalogları, kültür farkları...
Günümüzün orduları, askerî ve stratejik ilişkileri üzerine düşündüren bu belgeselin yapımcısıSteve Hewlett’ın yakasında bir de gelincik vardı.
O gelincik, belgeselin de anlamını değiştiren bir simgeydi.
Birinci Dünya Savaşı’nın o sembolünü görünce, o askerlerin ölümlülüğü, yaşamın kırılganlığı ve savaşın yıkıcılığı da geliyordu insanın aklına...
Son aylarda, Türk Silahlı Kuvvetleri, yeni bir halkla ilişkiler atağına başlamışa benziyor. Önce, Afrika’nın çevresini dolaşan Türk Deniz Kuvvetleri Donanma Gemisi’nin hikâyesi, sonra da, “kadın askerler” ile ilgili “insani” haberler, medyada geniş yer buldu.
Afrika’da görevdeyken bebeği doğan askerin, çocuğunun ilk görüntülerini gemiden nasıl izlediği, uzun uzun haberleştirildi.
Benzer şekilde kadın askerlerin, anne olarak hayatları; hatta kendi kızlarının, onlar savaş helikopterine binmeden, helikopter aksamına “oyuncak” gibi bakması.
TSK’nın, “insani” yüzünü göstermek istemesinde bir sakınca yok elbette. Ancak, medyada ve siyasette gerçekten “militarizme karşı”, “militarizmi sorgulamayan” sesler, kesimler olmadıkça, bu gibi halkla ilişkiler çalışmaları, toplumda, kasıtlarını da aşan bir “askercilik” yaratıyor. Savaştan aslında, en çok savaşın ne demek olduğunu bilen uzak durmaya çalışır; çatışma alanı, oyun sahası değil neticede.
Son kertede aslında, askerlerin kendilerine bile zararlı olacak ölçüde bir “militarizm” sözkonusu Türkiye’de; “hemen girelim”, “hemen vuralım”, “hemen alalım” gibi gerçeklikten uzak, savaş çığırtkanlığı, toplumun en alt katmanlarından, devlet yönetimine kadar her alanda egemen.
Militarizm, o kadar yaygın ki Türkiye’de, TSK dışında da, “silahlı” olmanın, askerî sembolleri hiç sorgulamadan sergilemenin mesele edilmediğini gözlüyorum. Militarizmin yaygınlığını besleyen önemli etkenlerden biri de, bu sembollerinin “kültürel değer” olarak hiç sorgulanmadan içselleştirilmesi.
Gerçekten militarizm karşıtı olmak zor zanaat; bu iş de öyle “ucundan azıcık” olmuyor.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPahalılık turisti de vurdu... 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKKM kalktı, müjde! 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDiyanet iğneyi çuvaldızı kendisine batırırsa… 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBir hâkim Caprio'muz niye yok? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor” 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUAklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya! 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024