Ali BAYRAMOĞLU
AK Parti kuruluş yıldönümünde kimi palyatif hamlelerle tazelenme görüntüsü vermeye çalıştı. İki boşta milletvekili, üç, beş belde, ilçe belediye başkanı AK Parti’ye geçtiler. Hepsi oydu. Erdoğan’ın konuşması da dünü hatırlatan siyasi bakımdan “iç boş” bir konuşmaydı.
Bu doğal bir durum. Geçirdiği evrelerden hareketle AK Parti’nin kendini düzeltmesi, başa dönmesi mümkün değil. Tarih geriye yürümez. Kaldı ki, siyasi iktidar bugün kendi ilk dönem politikalarını tehdit kabul eden bir anlayışa sahip.
AK Parti’nin üç dönemi oldu.
İlk dönem 2003’le başladı, 4-5 yıl sürdü. Bu evrede AK Parti demokrasi istikametinde yol aldı ve kısa sürede önemli sonuçlar elde etti. Farklı kültürel-sosyal gruplar arasındaki haklardan faydalanma dengesizliklerinin giderilmesi, kısmi bir sosyolojik eşitlenme yaşanması bunlar arasındaydı.
Demokratikleşme iddiası etrafında hukuk reformları yapılıyor, bireysel özgürlük alanları genişliyordu. Bu koşullarda, kimlikler arası etkileşimler baş gösteriyordu. İslami kesim ile modernlik arasında bağlar oluştu, seküler kesim algısında laikliğin demokratikleşmesi eğilimi filizlendi
İkinci dönem, 2007 ortalarında, yerleşik düzenin AK Parti politikalarına verdiği reaksiyonlarla başladı, devleti denetleme kavgalarıyla devam etti. Bu dönemde çatışma asli siyasi konu olacak, çatışmanın yarattığı kirlilik her yeri kaplayacaktı. Tarafların kanun düzenini, yargıyı, kurumları silah olarak kullanması bu kirliliğin en önemli unsuruydu. Dönem, Arap Baharı’nı da kapsayarak, çok yönlü, çok aktörlü (hükümet, cemaat, ordu ve Kemalist gruplar) çapraz iktidar kavgalarıyla 2016 darbe girişimine kadar sürdü.
Belki bu dönemin iki perdesinden söz edilebilir.
İlk perdede, başörtüsüne karşı Cumhuriyet Mitingleri, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı adaylığına itirazlar, askeri muhtıra, Anayasa Mahkemesi’nin bir devlet refleksi olan 367 kararı, arkasından gelen seçim, onu takip eden kapatma davası, bunun üzerine 2008’de başlayan tasfiye operasyonları ve hesaplaşmalarını içeren Ergenekon davası ve benzer dava süreçleri bir zincirin halkaları gibidirler. Perdenin sonunda, Gülen cemaatiyle ittifak halindeki siyasi iktidar, ordu ve Kemalist grupları kirli araçları da kullanarak kontrol altına aldı.
İkinci perde hemen bunun ardından, bu kez iktidar müttefikleri arasındaki devlet denetim kavgasıyla açıldı ve 17-25 Aralık 2013 olayları doruk noktaya çıktı. Devrilme endişesi taşıyan Erdoğan’ın önce çevresine güvenini kaybetti. Partisinde çok sesliği yok eden, tek adam sistemine yol açacak tasfiyeleri başlattı. Ardından her tür uzlaşı ve tavizi risk olarak kabul etti ve siyasi ipleri gerdi. 2013-2016 arası Türkiye hem iki grup arasındaki çatışmaya hem Erdoğan’ın otoriterleşmesine tanıklık etti. İkinci dönemin ikinci perdesi, 2016 darbe girişimiyle kapandı.
Üçüncü evre, 2016’da bu girişim sonrası başlar. AK Parti’nin taşıyıcılığında 2016 rejimi olarak adlandırılabilecek otoriter bir dokunun kurumlaşmasına işaret eder. Bu dönemde taraflar yer değiştirdi, Gülen cemaatine ve Kürt meselesindeki risklere karşı, devletin modernist unsurlarıyla AK Parti’nin muhafazakârları ve milliyetçi MHP arasında yeni bir koalisyon oluşturdu. Anayasa değişiklikleri, başkanlık sistemine geçiş, olağanüstü hâl kurumlaşmaları ve uygulamaları, tasfiyeler, devletin kurumsal ve kadrolar bakımından yeniden yapılanması bu koalisyonun şemsiyesi altında gerçekleşmiştir. Üçüncü evre, sonuç olarak disiplinli/itaatkâr toplum, otoriter kurumsal işleyiş, güçlü devlet, keyfi ve milliyetçi siyaset üzerine oturmaktadır.
AK Parti’nin başlangıç siyasetiyle tam bir tezat oluşmaktadır.
Ve bu sadece AK Parti’nin tüm Türkiye’nin hikayesidir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025