Ali Türer
Bugün anneler günü. Teşekkür etmenin en güzel yolu, Emeğe sahip çıkmaktan, emeğe saygı göstermekten geçer.Bir annenin biricik emeği, gururu çocuğudur. Peki, annelerin göz nuru çocuklarımıza ne kadar sahip çıkabiliyoruz?
BokoHarram örgütü “kız çocukları okumasın” diye 200 kız çocuğunu Nijerya’da kaçırıp satılığa çıkarıyor. Bütün dünyada olduğu gibi bizim de Türkiye’de yüreklerimiz ayağa kalkıyor. Peki ya yanı başımızda kendi çocuklarımızın, gençlerimizin başına gelenlere ne kadar duyarlıyız?
Gün geçmiyor ki bir çocuğumuz kaçırılmasın ya da kaybolmasın. Bir çocuğumuz saldırıya, tacize uğramasın. Çocuk yaşta okuldan alınıp evlendirilmesin, bir çocuk gelin durumu yaşanmasın. Bir annenin yüreğine kor düşmesin.
TUİK verilerine göre Türkiye’de 5-7 yaş arasında 8 milyon civarında çocuk karın tokluğuna işçi olarak çalıştırılıyor. Böyle mi teşekkür edeceğizannelere, böyle mi sahip çıkacağızemeklerine?
Çocuklarımızı emanet ettiğimiz Milli Eğitim Sistemi’miz ne yapıyor, sahip çıkabiliyor mu çocuklarımıza?
4+4+4 düzenlemesinden sonra ilköğretimde %98 okullaşma oranına ulaştık diye öğünüyor Milli Eğitim Bakanlığımız. 2013’de 174.625 öğrenimiz ilköğretimde okulu terk etmiş. Demek ki temel eğitimde öğrencilerimizin kabaca %15’ine sahip çıkamamışız. Okulu terk etmiş çocuklar.İlköğretimde okullaşma oranı fiilen %83’lere düşmüş oluyorböylece. Şimdi gelin de bu sürece “zorunlu temel eğitim” deyin, diyebilir misiniz?
Durum orta öğretimde daha da vahim bir hal alıyor.
Orta öğretime kayıt yaptıran her üç öğrenciden biri daha sonra okuldan ayrılıyor. İlköğretimde %15’lerde olan okulu terk oranı orta öğretimde %32.7. Bakanlık 2013’de orta öğretimde okullaşma oranlarını %93 olarak açıklamıştı, okulu terk eden %32’7yi düşün, geriye %60.3 kalır. “Zorunlu” diye ilan ettiğiniz orta öğretim de durum bu. Bu %60’ın içinde, öğrenci kişilik hizmetleri sunamadığımız açık öğretim de var. Nerede kaldı o büyük laflar, Orta öğretimi zorunlu temel eğitim içine aldık öğünmeleri?
Orta öğretim dışına attığımız ya da çıkardığımız bu gençleri iş yaşamında görüyor muyuz? Ne gezer, 15-24 yaş arasındaki üç gencimizden biri okulda da yok, iş yerinde de yok. Orta öğretimin iş yaşamına katılmaya katkısı OECD ülkelerine göre yarı yarıya düşük.
Türkiye’de birinci öğretimden ikinci öğretime oradan orta öğretime devamsızlık yapan öğrenci oranları giderek yükseliyor. 11. Sınıf öğrencisi 10. Sınıf öğrencisinden 10. Sınıf öğrencisi 9. Sınıf öğrencisinden, 9. Sınıf öğrencisi de 8. Sınıf öğrencisinden daha fazla devamsızlık yapıyor. Demek ki okullar çocuklarımızın okuma şevkini arttıracak yerde daha da köreltiyorlar. Bu nasıl eğitim sistemi?
OECD ülkelerinde gün içinde en az bir dersi kaçıran öğrenci oranı %18, biz de ise %45. PISA verilerine göre 2003’den 2012’ye kadar da Türkiye’de bu oranlarda bir değişme olmamış. OECD ülkelerinde ise bu yıllar arasında gerilemiş. OECD ülkelerinde Matematik gibi önemli derslerden sınavı olan öğrenciler o gün içinde okulda devamsızlık yapabiliyorlarmış. Bizim öğrencilerimizde bu bakımdan bir farklılık yok. Yani devamsızlık yaparken bizim çocukların zamanı eğitim açısından daha iyi kullanmak gibi bir dertleri yok. Devamsızlık durumlarında bir “kararlılık”, tutarlılık durumu var. Acaba neden?
Bir de sınıf tekrarı durumlarına bakalım.Lisede öğrencilerimizin yüzde 7,8'i sınıf tekrarı yapıyor. Mesleki ve teknik liselerde bu oran yüzde 8,9, İmam Hatip Liseleri’nde ise 12,7. Okula devam eden çocuklarımızın durumu da bu.
İlköğretimden ortaöğretime geçişlerde artık sıralama, Temel Eğitimden Orta Öğretime Geçiş Sınavlarından (TEOG) alınan puanlar ile 6., 7., 8. Sınıflardaki öğrenci başarıları göz önünde tutularak belirleniyor. Temel eğitim içinde yer alan okullarımızın eğitim fırsatları sunma bakımından belirli standartları var mı? Öğrencileri bütün okullarımızın aynı titizlikle eğittiklerini, aynı titizlikle ölçtüklerini söyleyebilir miyiz? Bu sistem hem bu bakımdan hem de TEOG sonunda öğrencilerin farklı ölçütlere dayalı yönlendirilmesi nedeniyle öğrenciler arasında fırsat eşitsizliğini derinleştiren bir rol oynuyor.
Özel okullara öğrenci yerleştirmede sadece Matematik, Türkçe ve Fen ve Teknoloji dersi TEOG sınav sonuçları kullanılıyor. Devlete bağlı ortaöğretim kurumlarına yerleştirmede Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi dâhil altı ders için yapılan TEOG sınav sonuçları kullanılacak. Yani parası olan sadece Matematik, Türkçe, Fen TEOG sınav sonuçlarına göre çocuğunu istediği kaliteli okula gönderebilecek.Burada fırsat eşitliğinden söz edebilir misiniz?
Devlet olarak göreviniz bütün öğrencilere kaliteli eğitim vermek, eğitimi öğrencinin ilgi ve yeteneklerine uygun bir biçimde mümkün olduğunca bireysel hale getirebilmek. Yoksa sadece başarılı, gelişmeye açık öğrenciye kaliteli eğitim vererek görevinizi yapmış olmazsınız. Ama başarılı ve gelişmeye açık öğrenciye kapasitesine bağlı olarakdaha üst düzey bir eğitim vermek isteyebilirsiniz? Bu o öğrencinin hakkı, sizin de görevinizdir.
Böyle bir düşünceniz varsa. İlköğretim 6., 7., 8. Sınıflarda başarı ortalaması 4 ve üzeri olan öğrencileri alırsınız, az sayıda üst düzey eğitim veren devletin orta öğretim kurumuna sınavla yerleştirirsiniz. Ancak bu okulların öğrenci kapasitesi orta öğretim öğrencilerinin %1’ini geçmemelidir. Gerçekten Başarılı olan bu öğrencilere, özel performansları ile seçilmiş öğretmenlerin elinde, her türlü bilimsel teknolojik donanıma sahip okullarda üst düzey eğitim gördürebiliyorsanız o zaman bu işin hakkını verdiğiniz söylenebilir.Böyle okullardan mezun olan öğrencileri de üniversiteler zaten kaparlar.O zaman bütün bu seçmelerin, sınavların, yerleştirmelerin bir anlamı olur.
Diğer öğrencilerin büyük kısmını mesleki teknik okullara, kalan %30’u ikinci sınıf ortaöğretim kurumlarına yerleştirirsiniz. Fırsatı kaçırıp sonradan kendini toparlayanlara üniversiteye geçiş için bir fırsat daha vermek, lise mezunlarında belirli bir standart tutturmak için bir de lise bitirme sınavı koyarsınız. Olur biter. Gelişmiş ülkelerde uygulanan model bu.
Böylece üniversite seçme sınavına da gerek kalmaz. Sonuçlara göre her fakülte havuzdan kendi öğrencisini seçer.
Oysa siz nitelikli eğitim kurumları için adres olarak özel okulları gösteriyorsunuz. Genel orta öğretim kurumlarını “Anadolu” olanlar ve olmayanlar diye ayırdınız. TEOG sınavlarıyla orta öğretim öğrencilerinin aşağı yukarı yarısını “Anadolu” ön adı taşıyan liselere yerleştiriyor, gerisini de kaderlerine terk ediyorsunuz. O liseler diğerlerine göre neden “Anadolu”, diğerleri neden “düz”, “çok programlı”, meslek okulu nerede bitiyor “İmam Hatip” nerede başlıyor; meslek okulundan çıkanlar ne iş yapıyor, İmam Hatipler niye meslek okulu oluyor belli değil.
Liseye geçişte tercih listesinde son üçe evine en yakın üç okulu yazmasını şart koştunuz öğrenciye. Başarılı olamayan öğrenci evine en yakın artık ne varsa, İmam Hatip mi olur, Çok Programlı Lise mi, meslek okulu mu, düz lise mi fark etmez eli mecbur gidecek.
Böylesine irrasyonel bir okullaşma ve yerleştirme sistemi nerede görülmüş. Böyle okullaşma mı olur?
Üstelik orta öğretimi Arapsaçına döndüğünüz yerde tuttunuz sınıf öğretmenliğini dört yıla düşürdünüz. Sırf ergenliğe girmeden din eğitimi verebilmek için çocuğu bu karmaşanın içine bir yıl önce attınız. Okul öncesi eğitimde karışıklık yarattınız. 1. Sınıfların demografik yapısını bozdunuz. O zamansız ilkokula başlayan, yaşıtlarının arasında ezilen çocuk ikinci öğretime oradan orta öğretime geçsin bakalım, terk oranlarında artış olacak mı olmayacak mı hep birlikte göreceğiz.
Parası olan çocuğunu ilköğretimden başlayarak istediği özel okullarda okutacak. Siz de el yordamı ile kaba bir tasnif yapacaksınız. İyi ki şu Bilim Sanat Merkezlerini akıl ettiniz. Eğitimi öğrenciye göre bireyselleştiremiyoruz, bireyin özelliğine uygun kaliteli eğitim veremiyoruz. Bari üstün zekâlılar için bir fırsat yaratalım da bir yolunu bulup buralarda yaratıcılıklarını ortaya koysunlar diye düşünmüş olmalısınız.
Ne yazık ki okullarımız sorunlu çocuklara karşı suçlayıcı ve dışlayıcı bir tutum içindeler. Özellikle ikinci öğretimden başlayarak sorunlu öğrenciler önce sınıfında yalnız kalıyor, dışlanıyorlar sonra da okuldan uzaklaşıyorlar. Çocuklarımıza yaşadığı sorunu aşmada yardımcı olacak, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda kendini gerçekleştirebilmeleri için onlara fırsat sunacak gelişimsel bir rehberlik anlayışı geliştiremedik, okullarımızda bu anlayışı hâkim kılamadık.
Çocuk elbette okula sorunu ile gelecek? Siz eğitimciyseniz, onunla ilişki kurmayı becereceksiniz, onu kendi içiyle ve dışıyla barışık hale getirmenin bir yolunu bulacaksınız. Problemlerini görmesini sağlayacak, problemlerini çözebilmesi, önündeki fırsatları görebilmesi, kendini gerçekleştirebilmesi için ona destek olacaksınız?
Çocukların eğitime ihtiyaç duymalarını sağlayamıyorsunuz? Çocuklarımızın ihtiyaçlarına cevap vermiyorsunuz. İyi de sahip çıkılamadığı yerde eğitimi zorunlu hale getirmek, çocuğa zorla deli gömleği giydirmek değil de nedir? Sahip çıkılmayan, sistem içinde itilip kakılan, kendine yer bulamayan, zorunlu ikametgâha talim edilen genç ilk fırsatta okulu terk etmeyip de ne yapsın?
Yazarlar
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024
26.03.2024