Ali Türer
Bugün anneler günü. Teşekkür etmenin en güzel yolu, Emeğe sahip çıkmaktan, emeğe saygı göstermekten geçer.Bir annenin biricik emeği, gururu çocuğudur. Peki, annelerin göz nuru çocuklarımıza ne kadar sahip çıkabiliyoruz?
BokoHarram örgütü “kız çocukları okumasın” diye 200 kız çocuğunu Nijerya’da kaçırıp satılığa çıkarıyor. Bütün dünyada olduğu gibi bizim de Türkiye’de yüreklerimiz ayağa kalkıyor. Peki ya yanı başımızda kendi çocuklarımızın, gençlerimizin başına gelenlere ne kadar duyarlıyız?
Gün geçmiyor ki bir çocuğumuz kaçırılmasın ya da kaybolmasın. Bir çocuğumuz saldırıya, tacize uğramasın. Çocuk yaşta okuldan alınıp evlendirilmesin, bir çocuk gelin durumu yaşanmasın. Bir annenin yüreğine kor düşmesin.
TUİK verilerine göre Türkiye’de 5-7 yaş arasında 8 milyon civarında çocuk karın tokluğuna işçi olarak çalıştırılıyor. Böyle mi teşekkür edeceğizannelere, böyle mi sahip çıkacağızemeklerine?
Çocuklarımızı emanet ettiğimiz Milli Eğitim Sistemi’miz ne yapıyor, sahip çıkabiliyor mu çocuklarımıza?
4+4+4 düzenlemesinden sonra ilköğretimde %98 okullaşma oranına ulaştık diye öğünüyor Milli Eğitim Bakanlığımız. 2013’de 174.625 öğrenimiz ilköğretimde okulu terk etmiş. Demek ki temel eğitimde öğrencilerimizin kabaca %15’ine sahip çıkamamışız. Okulu terk etmiş çocuklar.İlköğretimde okullaşma oranı fiilen %83’lere düşmüş oluyorböylece. Şimdi gelin de bu sürece “zorunlu temel eğitim” deyin, diyebilir misiniz?
Durum orta öğretimde daha da vahim bir hal alıyor.
Orta öğretime kayıt yaptıran her üç öğrenciden biri daha sonra okuldan ayrılıyor. İlköğretimde %15’lerde olan okulu terk oranı orta öğretimde %32.7. Bakanlık 2013’de orta öğretimde okullaşma oranlarını %93 olarak açıklamıştı, okulu terk eden %32’7yi düşün, geriye %60.3 kalır. “Zorunlu” diye ilan ettiğiniz orta öğretim de durum bu. Bu %60’ın içinde, öğrenci kişilik hizmetleri sunamadığımız açık öğretim de var. Nerede kaldı o büyük laflar, Orta öğretimi zorunlu temel eğitim içine aldık öğünmeleri?
Orta öğretim dışına attığımız ya da çıkardığımız bu gençleri iş yaşamında görüyor muyuz? Ne gezer, 15-24 yaş arasındaki üç gencimizden biri okulda da yok, iş yerinde de yok. Orta öğretimin iş yaşamına katılmaya katkısı OECD ülkelerine göre yarı yarıya düşük.
Türkiye’de birinci öğretimden ikinci öğretime oradan orta öğretime devamsızlık yapan öğrenci oranları giderek yükseliyor. 11. Sınıf öğrencisi 10. Sınıf öğrencisinden 10. Sınıf öğrencisi 9. Sınıf öğrencisinden, 9. Sınıf öğrencisi de 8. Sınıf öğrencisinden daha fazla devamsızlık yapıyor. Demek ki okullar çocuklarımızın okuma şevkini arttıracak yerde daha da köreltiyorlar. Bu nasıl eğitim sistemi?
OECD ülkelerinde gün içinde en az bir dersi kaçıran öğrenci oranı %18, biz de ise %45. PISA verilerine göre 2003’den 2012’ye kadar da Türkiye’de bu oranlarda bir değişme olmamış. OECD ülkelerinde ise bu yıllar arasında gerilemiş. OECD ülkelerinde Matematik gibi önemli derslerden sınavı olan öğrenciler o gün içinde okulda devamsızlık yapabiliyorlarmış. Bizim öğrencilerimizde bu bakımdan bir farklılık yok. Yani devamsızlık yaparken bizim çocukların zamanı eğitim açısından daha iyi kullanmak gibi bir dertleri yok. Devamsızlık durumlarında bir “kararlılık”, tutarlılık durumu var. Acaba neden?
Bir de sınıf tekrarı durumlarına bakalım.Lisede öğrencilerimizin yüzde 7,8'i sınıf tekrarı yapıyor. Mesleki ve teknik liselerde bu oran yüzde 8,9, İmam Hatip Liseleri’nde ise 12,7. Okula devam eden çocuklarımızın durumu da bu.
İlköğretimden ortaöğretime geçişlerde artık sıralama, Temel Eğitimden Orta Öğretime Geçiş Sınavlarından (TEOG) alınan puanlar ile 6., 7., 8. Sınıflardaki öğrenci başarıları göz önünde tutularak belirleniyor. Temel eğitim içinde yer alan okullarımızın eğitim fırsatları sunma bakımından belirli standartları var mı? Öğrencileri bütün okullarımızın aynı titizlikle eğittiklerini, aynı titizlikle ölçtüklerini söyleyebilir miyiz? Bu sistem hem bu bakımdan hem de TEOG sonunda öğrencilerin farklı ölçütlere dayalı yönlendirilmesi nedeniyle öğrenciler arasında fırsat eşitsizliğini derinleştiren bir rol oynuyor.
Özel okullara öğrenci yerleştirmede sadece Matematik, Türkçe ve Fen ve Teknoloji dersi TEOG sınav sonuçları kullanılıyor. Devlete bağlı ortaöğretim kurumlarına yerleştirmede Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi dâhil altı ders için yapılan TEOG sınav sonuçları kullanılacak. Yani parası olan sadece Matematik, Türkçe, Fen TEOG sınav sonuçlarına göre çocuğunu istediği kaliteli okula gönderebilecek.Burada fırsat eşitliğinden söz edebilir misiniz?
Devlet olarak göreviniz bütün öğrencilere kaliteli eğitim vermek, eğitimi öğrencinin ilgi ve yeteneklerine uygun bir biçimde mümkün olduğunca bireysel hale getirebilmek. Yoksa sadece başarılı, gelişmeye açık öğrenciye kaliteli eğitim vererek görevinizi yapmış olmazsınız. Ama başarılı ve gelişmeye açık öğrenciye kapasitesine bağlı olarakdaha üst düzey bir eğitim vermek isteyebilirsiniz? Bu o öğrencinin hakkı, sizin de görevinizdir.
Böyle bir düşünceniz varsa. İlköğretim 6., 7., 8. Sınıflarda başarı ortalaması 4 ve üzeri olan öğrencileri alırsınız, az sayıda üst düzey eğitim veren devletin orta öğretim kurumuna sınavla yerleştirirsiniz. Ancak bu okulların öğrenci kapasitesi orta öğretim öğrencilerinin %1’ini geçmemelidir. Gerçekten Başarılı olan bu öğrencilere, özel performansları ile seçilmiş öğretmenlerin elinde, her türlü bilimsel teknolojik donanıma sahip okullarda üst düzey eğitim gördürebiliyorsanız o zaman bu işin hakkını verdiğiniz söylenebilir.Böyle okullardan mezun olan öğrencileri de üniversiteler zaten kaparlar.O zaman bütün bu seçmelerin, sınavların, yerleştirmelerin bir anlamı olur.
Diğer öğrencilerin büyük kısmını mesleki teknik okullara, kalan %30’u ikinci sınıf ortaöğretim kurumlarına yerleştirirsiniz. Fırsatı kaçırıp sonradan kendini toparlayanlara üniversiteye geçiş için bir fırsat daha vermek, lise mezunlarında belirli bir standart tutturmak için bir de lise bitirme sınavı koyarsınız. Olur biter. Gelişmiş ülkelerde uygulanan model bu.
Böylece üniversite seçme sınavına da gerek kalmaz. Sonuçlara göre her fakülte havuzdan kendi öğrencisini seçer.
Oysa siz nitelikli eğitim kurumları için adres olarak özel okulları gösteriyorsunuz. Genel orta öğretim kurumlarını “Anadolu” olanlar ve olmayanlar diye ayırdınız. TEOG sınavlarıyla orta öğretim öğrencilerinin aşağı yukarı yarısını “Anadolu” ön adı taşıyan liselere yerleştiriyor, gerisini de kaderlerine terk ediyorsunuz. O liseler diğerlerine göre neden “Anadolu”, diğerleri neden “düz”, “çok programlı”, meslek okulu nerede bitiyor “İmam Hatip” nerede başlıyor; meslek okulundan çıkanlar ne iş yapıyor, İmam Hatipler niye meslek okulu oluyor belli değil.
Liseye geçişte tercih listesinde son üçe evine en yakın üç okulu yazmasını şart koştunuz öğrenciye. Başarılı olamayan öğrenci evine en yakın artık ne varsa, İmam Hatip mi olur, Çok Programlı Lise mi, meslek okulu mu, düz lise mi fark etmez eli mecbur gidecek.
Böylesine irrasyonel bir okullaşma ve yerleştirme sistemi nerede görülmüş. Böyle okullaşma mı olur?
Üstelik orta öğretimi Arapsaçına döndüğünüz yerde tuttunuz sınıf öğretmenliğini dört yıla düşürdünüz. Sırf ergenliğe girmeden din eğitimi verebilmek için çocuğu bu karmaşanın içine bir yıl önce attınız. Okul öncesi eğitimde karışıklık yarattınız. 1. Sınıfların demografik yapısını bozdunuz. O zamansız ilkokula başlayan, yaşıtlarının arasında ezilen çocuk ikinci öğretime oradan orta öğretime geçsin bakalım, terk oranlarında artış olacak mı olmayacak mı hep birlikte göreceğiz.
Parası olan çocuğunu ilköğretimden başlayarak istediği özel okullarda okutacak. Siz de el yordamı ile kaba bir tasnif yapacaksınız. İyi ki şu Bilim Sanat Merkezlerini akıl ettiniz. Eğitimi öğrenciye göre bireyselleştiremiyoruz, bireyin özelliğine uygun kaliteli eğitim veremiyoruz. Bari üstün zekâlılar için bir fırsat yaratalım da bir yolunu bulup buralarda yaratıcılıklarını ortaya koysunlar diye düşünmüş olmalısınız.
Ne yazık ki okullarımız sorunlu çocuklara karşı suçlayıcı ve dışlayıcı bir tutum içindeler. Özellikle ikinci öğretimden başlayarak sorunlu öğrenciler önce sınıfında yalnız kalıyor, dışlanıyorlar sonra da okuldan uzaklaşıyorlar. Çocuklarımıza yaşadığı sorunu aşmada yardımcı olacak, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda kendini gerçekleştirebilmeleri için onlara fırsat sunacak gelişimsel bir rehberlik anlayışı geliştiremedik, okullarımızda bu anlayışı hâkim kılamadık.
Çocuk elbette okula sorunu ile gelecek? Siz eğitimciyseniz, onunla ilişki kurmayı becereceksiniz, onu kendi içiyle ve dışıyla barışık hale getirmenin bir yolunu bulacaksınız. Problemlerini görmesini sağlayacak, problemlerini çözebilmesi, önündeki fırsatları görebilmesi, kendini gerçekleştirebilmesi için ona destek olacaksınız?
Çocukların eğitime ihtiyaç duymalarını sağlayamıyorsunuz? Çocuklarımızın ihtiyaçlarına cevap vermiyorsunuz. İyi de sahip çıkılamadığı yerde eğitimi zorunlu hale getirmek, çocuğa zorla deli gömleği giydirmek değil de nedir? Sahip çıkılmayan, sistem içinde itilip kakılan, kendine yer bulamayan, zorunlu ikametgâha talim edilen genç ilk fırsatta okulu terk etmeyip de ne yapsın?
Yazarlar
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları














































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.11.2025
6.09.2025
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024