Alper GÖRMÜŞ
Serbestiyet’teki 2 Mayıs (pazartesi) tarihli yazım, kutuplaşmış gazetecilik ortamımızda, kamusal önemi apaçık haberlerin bir bölümünün iktidara yakın medyadan, bir bölümünün de muhalif medyadan ‘yüz bulmadığı’na dairdi. Bu koşullarda, bir ‘taraf’ın ilgilenmeyip üstünü örtmeye çalıştığı gelişmelerden haberdar olmak, ancak öbür ‘taraf’ın gazetelerine baş vurmakla mümkün olabiliyordu. Ne var ki, bu haberler de kamusal yarardan ve ‘hakikatin hatırı’ndan çok ‘karşı taraf’a hasar verme amacıyla kotarıldığı için, ortaya çıkartılan şey, çoğu kez hakikatin eksik, manipüle edilmiş, çarpıtılmış bir biçimi oluyordu.
Aynı yazıda, bütün bunlardan yola çıkarak kendime yeni bir görev peydahladığımı duyurmuştum. Bundan böyle bu türden haberleri, haberi gizlemeyip üzerine giden gazetelerden izleyecek, fakat öte yandan o haberlere de eleştirel bir gözle bakacak, onların sahiplerine de bazı sorular soracaktım.
Nitekim bugün için o türden bir haberin anonsunu yapmış, okumakta olduğunuz yazının konusunu, “10 Ekim 2015’teki Ankara garı katliamının, polisin ‘ihmal’i çok aşan, yer yer kasıt ihtimalini düşündürten ölçülerdeki tutumu nedeniyle gerçekleşebildiğine dair haberler” olarak belirlemiştim.
Bu hatırlatmalardan sonra artık başlayabiliriz...
Ankara garı katliamına da mı ‘yol verildi’?
Hrant Dink cinayetinde, başta polisler olmak üzere bazı devlet memurlarının suçlandığı iddianamede, savcı, Dink cinayetinin devlet içinde ‘yol verilen’ bir cinayet olduğunu öne sürdü ve ismini saydığı çok sayıda yüksek düzeydeki devlet memurunun cezalandırılmasını istedi. Savcıya göre, Dink’in öldürülmesi bir ‘araç suç’tu, bir de ‘amaç suç’ vardı. Amaç suç, bu cinayete önce ‘yol vererek’, ardından da onu bahane ederek polis hiyerarşisinde köklü değişikliklere girişmekti. Savcıya göre, Dink cinayetine işte bu amaçla yol verilmişti.
Devlet içinde, ‘amaç aracı haklı kılar’a inanan, bazı amaçlar için yüzlerce insanın ölümüyle sonuçlanacak eylemlere bile ‘yol verilmesini’ mubah gören 100 yıllık Makyavelist bir damarın bulunduğunu artık hepimiz biliyoruz. 1915 Büyük Felaket’inden başlar ve gider bu silsile: 6-7 Eylül, Maraş, Sivas, Çorum ve devamı...
10 Ekim 2015’teki Ankara garı katliamıyla ilgili olarak nisan ayının ikinci yarısında kaleme alınmış bir dizi haber, bu katliamın da devlet içinden birilerinin ‘yol vermesiyle’ mümkün olabildiğini düşündürten ayrıntılar içeriyor. Sözünü ettiğim haberlerin tamamı, olayla ilgili bir soruşturmanın gerekip gerekmediğini araştıran müfettişlerin ön inceleme raporlarına ve o raporların ekindeki belgelere dayanıyor.
Baştan söyleyeyim: Müfettişler çalışmalarının sonunda “soruşturma gerekir” raporu verdiler ama Ankara valisi olayla ilgili soruşturma açılmasına izin vermeyince dosya kapandı.
Şimdi, sözünü ettiğim gazetecilerin haberlerinden faydalanarak dikkatinize bazı bilgiler sunacağım. Bakalım, bu bilgiler ortadayken valinin soruşturmaya izin vermeme kararını siz nasıl değerlendireceksiniz?
62 adet istihbarat notu
Konuya dair ilk haber, Kemal Göktaş imzasıyla 13 Nisan’da Cumhuriyet gazetesinde yayımlandı (ki biz esas olarak bu ‘ana haber’ üzerinden gidecek, bu haberi destekler nitelikteki öbürlerini küçük notlar halinde aktaracağız).
Haber, İçişleri Bakanı Efgan Ala tarafından görevlendirilen iki mülkiye başmüfettişi ile iki polis başmüfettişinin hazırladığı 25 Şubat 2016 tarihli raporun ayrıntılı bir dökümünü içeriyordu.
Raporun eklerinde, 1 Ocak 2015 ile 10 Ekim 2015 tarihleri arasında polis ya da MİT tarafından hazırlanan, tümü canlı bomba saldırılarına ilişkin 62 adet istihbarat notu bilgisi yer alıyordu.
Müfettişler, bu istihbarat notu bilgilerinden bazısını “Ankara Garı’ndaki gösteri öncesinde alınacak güvenlik önlemleri planlamasında değerlendirilmesi gereken” başlığıyla sınıflandırmış, bunlardan birine de özel bir önem atfetmişlerdi.
Özel önem atfedilen istihbarat raporu, saldırıdan 26 gün önce, 14 Eylül 2015’te düzenlenmişti. Müfettişler, kendi raporlarında, bu istihbarat notundaki bilgileri şöyle aktarmışlardı:
“DEAŞ’ın ülkemizde büyük bir eylem yapma kararı aldığı, bu eylemle ilgili olarak seçtiği grubu Suriye Deyr Zor’da bulunan bir kampta özel eğitime tabi tutmaya başladığı, eylemin uçak-gemi kaçırma ya da miting-kalabalık yerde çok sayıda canlı bomba patlatma şeklinde kompleks bir eylem olabileceği yönünde teyide muhtaç bilgiler elde edildiği...”
İstihbarat notu neden ilgili makamlara iletilmedi?
Hayır, mesele, böyle bir uyarıya rağmen eylemin nasıl olup da engellenemediği ya da mitinge neden izin verildiği değil... O da var, müfettişlerin raporlarında ona ait sorular da var ama bu istihbarat notuyla ilgili olarak müfettişler çok daha önemli bir gerçeği ortaya çıkarmışlar. Rapordan anlıyoruz ki, bu istihbarat notu, onu değerlendirme ve tedbir alma makamında bulunanlara hiçbir zaman iletilmemiş. Raporda bu durum şu cümlelerle aktarılıyor:
“DEAŞ’ın mitinglerde birden fazla canlı bomba patlatma şeklinde eylem gerçekleştireceğine dair istihbari bilginin önemli bir bilgi olduğu, bu bilginin ise adı geçen (TEM C Büro Amiri Hüseyin Özgür Gür – A.G.) tarafından değişik saiklerle bağlı olduğu TEM Şube Müdürüne bildirilmediği ve olası emniyet tedbiri planlamasında veya mitingin iptal edilmesine gerek olup olmadığını değerlendirme yetkisi olan üst amirlere ulaşmasının en azından ihmal suretiyle engellemiş olduğu, kaldı ki bundan çok daha önemsiz olduğuanlaşılan bilgilerin TEM Şube Müdürlüğünce ilgili birimlere tamim edildiği anlaşıldığından, adı geçenin bahse konu istihbarat bilgisini üst amirleri ile paylaşmamasının en azından bir ihmal olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin adli makamlar tarafından soruşturulmasında kamu yararı bulunduğu...”
Müfettişlerin raporlarında kendilerine tatminkâr bir cevap veremediğini de ifade etmelerine rağmen, vali, TEM C Büro Amiri Hüseyin Özgür Gür hakkında soruşturma izni vermedi. Bu kararın gönderildiği Cumhuriyet Başsavcılığı da itiraz hakkını kullanmadığı için dosya işlemden kaldırıldı.
Tıpkı onun gibi, eski Ankara Emniyet Müdürü Kadri Kartal, eski İstihbarat Şube Müdür Vekili Cihangir Ulusoy, TEM Şube Müdürü Hakan Duman, eski Güvenlik Şube Müdür Vekili Adem Arslanoğlu hakkındaki soruşturma isteği de geri çevrildi.
Vali temin ediliyor: Miting yapılabilir
Eski İstihbarat Şube Müdür Vekili Cihangir Ulusoy hakkındaki ‘soruşturulmalı’ kararının dayanağı da ilginç: İl güvenlik toplantısında vali, “mitingin yapılmaması durumunda ne olacağını” sorduğunda, Ulusoy ve il emniyet müdürü mitingin yapılması yönünde görüş bildiriyorlar.
Müfettişler, bu kadar risk içeren bir mitingin iptal edilmemesinin makul gerekçelerini duyamadıklarını düşünüyorlar ve Ulusoy hakkında soruşturma açılmasında kamu yararı görüyorlar.
Polisler uyarılıyor: Uzak durun
Vali soruşturma iznini geri çevirdiğine göre, müfettişlerin, mealen “güçlü bir saldırı ihtimali vardı ve 102 vatandaşımız istihbarat ve güvenlik aşamalarındaki zaaflar nedeniyle ölmüş olabilir” şeklindeki kuşkularına katılmıyor demektir. Yani vali, mealen, “Eldeki bilgiler mitinge bir canlı bomba saldırısı olabileceğine delalet etmiyordu, o nedenle de ‘eldeki bilgiler bir canlı bomba saldırısına delalet ediyordu’ noktasından hareket eden müfettişlerin soruşturma talebine izin vermedim” demiş oluyordu.
Fakat bir nokta var ki, valinin bu akıl yürütmesini çürütüyordu, o da şu: Mitingden önce emniyet birimlerine gönderilen Emniyet tedbir yazısında, “bütün personelin öncelikle kendilerine yönelik olası ‘canlı bomba’ konusunda duyarlı olmaları” talimatı verilmişti.
Bu da gösteriyor ki, canlı bomba ihtimali polisin son derece ciddiye aldığı bir ihtimaldi ve fakat müfettiş raporunda da belirtildiği gibi bu ihtimalin gereği yerine getirilmemişti.
Suçlama bu kez emniyet amirinden: Bize istihbarat gelmedi
Yine müfettiş raporuna dayandırılan ve Evrensel gazetesinde yer alan birkaç haber, saldırının ancak ağır ihmal ya da kasıt sonucu oluşan istihbarat ve güvenlik zaafları ‘sayesinde’ gerçekleştirilebildiğini düşündürtecek nitelikte. (Müfettişlerin de raporlarında ifade ettiği gibi, bu aşamada somut bir suçlama yöneltilmiyor adı geçen polislere; ben de yöneltmiyorum... Sadece, ortadaki bazı emareler nedeniyle yargının harekete geçmesi ve konuya açıklık getirmesi isteniyor.)
Bunlardan birinde A. A. Adlı emniyet amirinin ifade tutanağına yer veriliyor. A. A., ifadesinde uzun uzun eylem planlamasının ve eylemin uygulamaya konmasının ‘tarihçe’sini anlattıktan sonra, eylemcilerin nasıl olup da sınırdan girdikten haftalar sonra Ankara’ya girebildiklerini sorguluyor. Ankara’da görevli bu amir, kendi suçsuzluğunu kanıtlamaya çalışırken şöyle diyor:
“Sorumlu olan devlet kurumları ve personeli varken, Suriye’den Ankara’ya kadar herhangi bir şey yapılmadığı ve bu teröristlerin tespit edilip yakalanmadığı, bize gelen kesin bir istihbaratın olmadığı, teröristlerin Ankara il sınırları içerisine girdikten sonra yaklaşık 50 dakika içerisinde, Tren Garı Ulaştırma kavşağında taksiden inip, yaklaşık 6 dakika 30 saniye sonra eylemi gerçekleştirdikleri düşünüldüğünde sorumluluğumuzun olmadığı anlaşılacaktır.”
Görüldüğü gibi, bu defa saldırı öncesi istihbarat ve güvenlik problemlerinden söz eden kişi gazeteciler ya da müfettişler değil, bir emniyet amiri... Fakat onun sözleri de valiyi soruşturma izni vermeye ikna edememiş.
Böyle bir habere bigâne kalmak
Bitirmeden önce, izin verilmeyen şeyin ne olduğuna bir daha bakalım: Ortada bir suçlama yok, suç isnadı dahi yok; sadece bir hazırlık soruşturması için ‘yeterli emare’ olup olmadığına, soruşturmada ‘kamu yararı’ bulunup bulunmadığına bakılıyor ve idareye bir öneride bulunuluyor.
Örneğimizde müfettişler ‘emare’ de var, ‘kamu yararı’ da var demiş oluyorlar.
Konu tartışılıyor, zaten gerekli itirazlar da var.
Biz kendi sorumuzu soralım: Böyle bir habere bigâne kalmakla gazetecilik mesleği bağdaşır mı?
NOT. Bu yazının sunuşunda, bir ‘taraf’ın gizlediği haberleri öbür ‘taraf’ın gazetelerinden izlerken dikkatli olmamız gerektiğinden söz etmiştim. Çünkü kutuplaşmış gazetecilik ortamında onlar bu işi yaparlarken ‘hakikatin hatırı’ndan çok ‘karşı taraf’a hasar verme güdüsüyle davrandıkları için, haberlerinin manipülatif, eksik, çarpıtılmış olma ihtimali vardı.
İktidara yakın gazetelerin görmek istemedikleri bir haberi muhalif Cumhuriyetgazetesinden aktardığım bu ilk yazıda, bu gazetenin başka bir ‘canlı bomba’ eylemiyle ilgili olarak sergilediği performans, kaygımın ne kadar yerinde olduğunu gösterir nitelikteydi.
Cumhuriyet, 27 Nisan’da Bursa’da gerçekleştirilen ‘canlı bomba’ eylemini, ‘tekbirle patlattı’ sürmanşetiyle verdi. Kaynak ‘görgü tanıkları’ idi (“görgü tanıkları kadının tekbir getirdiğini söyledi”). Fakat başka hiçbir gazete bu ‘kaynağı’ ciddiye almamıştı ya da böyle bir ‘kaynak’ yoktu ki, haberi Cumhuriyet’ten başka kimse böyle vermemişti.
Olayı, PKK’dan kopan Kürdistan Özgürlük Şahinleri (TAK) adlı grup üstlenince de, haberCumhuriyet’in iç sayfalarında tek sütunda görüldü. Yani, bu haberi (‘tekzibi’) görmediğini varsayabileceğimiz binlerce Cumhuriyet okuru hâlâ ‘tekbir’e inanıyor!
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025