Alper GÖRMÜŞ
Serbestiyet’teki 2 Mayıs (pazartesi) tarihli yazım, kutuplaşmış gazetecilik ortamımızda, kamusal önemi apaçık haberlerin bir bölümünün iktidara yakın medyadan, bir bölümünün de muhalif medyadan ‘yüz bulmadığı’na dairdi. Bu koşullarda, bir ‘taraf’ın ilgilenmeyip üstünü örtmeye çalıştığı gelişmelerden haberdar olmak, ancak öbür ‘taraf’ın gazetelerine baş vurmakla mümkün olabiliyordu. Ne var ki, bu haberler de kamusal yarardan ve ‘hakikatin hatırı’ndan çok ‘karşı taraf’a hasar verme amacıyla kotarıldığı için, ortaya çıkartılan şey, çoğu kez hakikatin eksik, manipüle edilmiş, çarpıtılmış bir biçimi oluyordu.
Aynı yazıda, bütün bunlardan yola çıkarak kendime yeni bir görev peydahladığımı duyurmuştum. Bundan böyle bu türden haberleri, haberi gizlemeyip üzerine giden gazetelerden izleyecek, fakat öte yandan o haberlere de eleştirel bir gözle bakacak, onların sahiplerine de bazı sorular soracaktım.
Nitekim bugün için o türden bir haberin anonsunu yapmış, okumakta olduğunuz yazının konusunu, “10 Ekim 2015’teki Ankara garı katliamının, polisin ‘ihmal’i çok aşan, yer yer kasıt ihtimalini düşündürten ölçülerdeki tutumu nedeniyle gerçekleşebildiğine dair haberler” olarak belirlemiştim.
Bu hatırlatmalardan sonra artık başlayabiliriz...
Ankara garı katliamına da mı ‘yol verildi’?
Hrant Dink cinayetinde, başta polisler olmak üzere bazı devlet memurlarının suçlandığı iddianamede, savcı, Dink cinayetinin devlet içinde ‘yol verilen’ bir cinayet olduğunu öne sürdü ve ismini saydığı çok sayıda yüksek düzeydeki devlet memurunun cezalandırılmasını istedi. Savcıya göre, Dink’in öldürülmesi bir ‘araç suç’tu, bir de ‘amaç suç’ vardı. Amaç suç, bu cinayete önce ‘yol vererek’, ardından da onu bahane ederek polis hiyerarşisinde köklü değişikliklere girişmekti. Savcıya göre, Dink cinayetine işte bu amaçla yol verilmişti.
Devlet içinde, ‘amaç aracı haklı kılar’a inanan, bazı amaçlar için yüzlerce insanın ölümüyle sonuçlanacak eylemlere bile ‘yol verilmesini’ mubah gören 100 yıllık Makyavelist bir damarın bulunduğunu artık hepimiz biliyoruz. 1915 Büyük Felaket’inden başlar ve gider bu silsile: 6-7 Eylül, Maraş, Sivas, Çorum ve devamı...
10 Ekim 2015’teki Ankara garı katliamıyla ilgili olarak nisan ayının ikinci yarısında kaleme alınmış bir dizi haber, bu katliamın da devlet içinden birilerinin ‘yol vermesiyle’ mümkün olabildiğini düşündürten ayrıntılar içeriyor. Sözünü ettiğim haberlerin tamamı, olayla ilgili bir soruşturmanın gerekip gerekmediğini araştıran müfettişlerin ön inceleme raporlarına ve o raporların ekindeki belgelere dayanıyor.
Baştan söyleyeyim: Müfettişler çalışmalarının sonunda “soruşturma gerekir” raporu verdiler ama Ankara valisi olayla ilgili soruşturma açılmasına izin vermeyince dosya kapandı.
Şimdi, sözünü ettiğim gazetecilerin haberlerinden faydalanarak dikkatinize bazı bilgiler sunacağım. Bakalım, bu bilgiler ortadayken valinin soruşturmaya izin vermeme kararını siz nasıl değerlendireceksiniz?
62 adet istihbarat notu
Konuya dair ilk haber, Kemal Göktaş imzasıyla 13 Nisan’da Cumhuriyet gazetesinde yayımlandı (ki biz esas olarak bu ‘ana haber’ üzerinden gidecek, bu haberi destekler nitelikteki öbürlerini küçük notlar halinde aktaracağız).
Haber, İçişleri Bakanı Efgan Ala tarafından görevlendirilen iki mülkiye başmüfettişi ile iki polis başmüfettişinin hazırladığı 25 Şubat 2016 tarihli raporun ayrıntılı bir dökümünü içeriyordu.
Raporun eklerinde, 1 Ocak 2015 ile 10 Ekim 2015 tarihleri arasında polis ya da MİT tarafından hazırlanan, tümü canlı bomba saldırılarına ilişkin 62 adet istihbarat notu bilgisi yer alıyordu.
Müfettişler, bu istihbarat notu bilgilerinden bazısını “Ankara Garı’ndaki gösteri öncesinde alınacak güvenlik önlemleri planlamasında değerlendirilmesi gereken” başlığıyla sınıflandırmış, bunlardan birine de özel bir önem atfetmişlerdi.
Özel önem atfedilen istihbarat raporu, saldırıdan 26 gün önce, 14 Eylül 2015’te düzenlenmişti. Müfettişler, kendi raporlarında, bu istihbarat notundaki bilgileri şöyle aktarmışlardı:
“DEAŞ’ın ülkemizde büyük bir eylem yapma kararı aldığı, bu eylemle ilgili olarak seçtiği grubu Suriye Deyr Zor’da bulunan bir kampta özel eğitime tabi tutmaya başladığı, eylemin uçak-gemi kaçırma ya da miting-kalabalık yerde çok sayıda canlı bomba patlatma şeklinde kompleks bir eylem olabileceği yönünde teyide muhtaç bilgiler elde edildiği...”
İstihbarat notu neden ilgili makamlara iletilmedi?
Hayır, mesele, böyle bir uyarıya rağmen eylemin nasıl olup da engellenemediği ya da mitinge neden izin verildiği değil... O da var, müfettişlerin raporlarında ona ait sorular da var ama bu istihbarat notuyla ilgili olarak müfettişler çok daha önemli bir gerçeği ortaya çıkarmışlar. Rapordan anlıyoruz ki, bu istihbarat notu, onu değerlendirme ve tedbir alma makamında bulunanlara hiçbir zaman iletilmemiş. Raporda bu durum şu cümlelerle aktarılıyor:
“DEAŞ’ın mitinglerde birden fazla canlı bomba patlatma şeklinde eylem gerçekleştireceğine dair istihbari bilginin önemli bir bilgi olduğu, bu bilginin ise adı geçen (TEM C Büro Amiri Hüseyin Özgür Gür – A.G.) tarafından değişik saiklerle bağlı olduğu TEM Şube Müdürüne bildirilmediği ve olası emniyet tedbiri planlamasında veya mitingin iptal edilmesine gerek olup olmadığını değerlendirme yetkisi olan üst amirlere ulaşmasının en azından ihmal suretiyle engellemiş olduğu, kaldı ki bundan çok daha önemsiz olduğuanlaşılan bilgilerin TEM Şube Müdürlüğünce ilgili birimlere tamim edildiği anlaşıldığından, adı geçenin bahse konu istihbarat bilgisini üst amirleri ile paylaşmamasının en azından bir ihmal olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin adli makamlar tarafından soruşturulmasında kamu yararı bulunduğu...”
Müfettişlerin raporlarında kendilerine tatminkâr bir cevap veremediğini de ifade etmelerine rağmen, vali, TEM C Büro Amiri Hüseyin Özgür Gür hakkında soruşturma izni vermedi. Bu kararın gönderildiği Cumhuriyet Başsavcılığı da itiraz hakkını kullanmadığı için dosya işlemden kaldırıldı.
Tıpkı onun gibi, eski Ankara Emniyet Müdürü Kadri Kartal, eski İstihbarat Şube Müdür Vekili Cihangir Ulusoy, TEM Şube Müdürü Hakan Duman, eski Güvenlik Şube Müdür Vekili Adem Arslanoğlu hakkındaki soruşturma isteği de geri çevrildi.
Vali temin ediliyor: Miting yapılabilir
Eski İstihbarat Şube Müdür Vekili Cihangir Ulusoy hakkındaki ‘soruşturulmalı’ kararının dayanağı da ilginç: İl güvenlik toplantısında vali, “mitingin yapılmaması durumunda ne olacağını” sorduğunda, Ulusoy ve il emniyet müdürü mitingin yapılması yönünde görüş bildiriyorlar.
Müfettişler, bu kadar risk içeren bir mitingin iptal edilmemesinin makul gerekçelerini duyamadıklarını düşünüyorlar ve Ulusoy hakkında soruşturma açılmasında kamu yararı görüyorlar.
Polisler uyarılıyor: Uzak durun
Vali soruşturma iznini geri çevirdiğine göre, müfettişlerin, mealen “güçlü bir saldırı ihtimali vardı ve 102 vatandaşımız istihbarat ve güvenlik aşamalarındaki zaaflar nedeniyle ölmüş olabilir” şeklindeki kuşkularına katılmıyor demektir. Yani vali, mealen, “Eldeki bilgiler mitinge bir canlı bomba saldırısı olabileceğine delalet etmiyordu, o nedenle de ‘eldeki bilgiler bir canlı bomba saldırısına delalet ediyordu’ noktasından hareket eden müfettişlerin soruşturma talebine izin vermedim” demiş oluyordu.
Fakat bir nokta var ki, valinin bu akıl yürütmesini çürütüyordu, o da şu: Mitingden önce emniyet birimlerine gönderilen Emniyet tedbir yazısında, “bütün personelin öncelikle kendilerine yönelik olası ‘canlı bomba’ konusunda duyarlı olmaları” talimatı verilmişti.
Bu da gösteriyor ki, canlı bomba ihtimali polisin son derece ciddiye aldığı bir ihtimaldi ve fakat müfettiş raporunda da belirtildiği gibi bu ihtimalin gereği yerine getirilmemişti.
Suçlama bu kez emniyet amirinden: Bize istihbarat gelmedi
Yine müfettiş raporuna dayandırılan ve Evrensel gazetesinde yer alan birkaç haber, saldırının ancak ağır ihmal ya da kasıt sonucu oluşan istihbarat ve güvenlik zaafları ‘sayesinde’ gerçekleştirilebildiğini düşündürtecek nitelikte. (Müfettişlerin de raporlarında ifade ettiği gibi, bu aşamada somut bir suçlama yöneltilmiyor adı geçen polislere; ben de yöneltmiyorum... Sadece, ortadaki bazı emareler nedeniyle yargının harekete geçmesi ve konuya açıklık getirmesi isteniyor.)
Bunlardan birinde A. A. Adlı emniyet amirinin ifade tutanağına yer veriliyor. A. A., ifadesinde uzun uzun eylem planlamasının ve eylemin uygulamaya konmasının ‘tarihçe’sini anlattıktan sonra, eylemcilerin nasıl olup da sınırdan girdikten haftalar sonra Ankara’ya girebildiklerini sorguluyor. Ankara’da görevli bu amir, kendi suçsuzluğunu kanıtlamaya çalışırken şöyle diyor:
“Sorumlu olan devlet kurumları ve personeli varken, Suriye’den Ankara’ya kadar herhangi bir şey yapılmadığı ve bu teröristlerin tespit edilip yakalanmadığı, bize gelen kesin bir istihbaratın olmadığı, teröristlerin Ankara il sınırları içerisine girdikten sonra yaklaşık 50 dakika içerisinde, Tren Garı Ulaştırma kavşağında taksiden inip, yaklaşık 6 dakika 30 saniye sonra eylemi gerçekleştirdikleri düşünüldüğünde sorumluluğumuzun olmadığı anlaşılacaktır.”
Görüldüğü gibi, bu defa saldırı öncesi istihbarat ve güvenlik problemlerinden söz eden kişi gazeteciler ya da müfettişler değil, bir emniyet amiri... Fakat onun sözleri de valiyi soruşturma izni vermeye ikna edememiş.
Böyle bir habere bigâne kalmak
Bitirmeden önce, izin verilmeyen şeyin ne olduğuna bir daha bakalım: Ortada bir suçlama yok, suç isnadı dahi yok; sadece bir hazırlık soruşturması için ‘yeterli emare’ olup olmadığına, soruşturmada ‘kamu yararı’ bulunup bulunmadığına bakılıyor ve idareye bir öneride bulunuluyor.
Örneğimizde müfettişler ‘emare’ de var, ‘kamu yararı’ da var demiş oluyorlar.
Konu tartışılıyor, zaten gerekli itirazlar da var.
Biz kendi sorumuzu soralım: Böyle bir habere bigâne kalmakla gazetecilik mesleği bağdaşır mı?
NOT. Bu yazının sunuşunda, bir ‘taraf’ın gizlediği haberleri öbür ‘taraf’ın gazetelerinden izlerken dikkatli olmamız gerektiğinden söz etmiştim. Çünkü kutuplaşmış gazetecilik ortamında onlar bu işi yaparlarken ‘hakikatin hatırı’ndan çok ‘karşı taraf’a hasar verme güdüsüyle davrandıkları için, haberlerinin manipülatif, eksik, çarpıtılmış olma ihtimali vardı.
İktidara yakın gazetelerin görmek istemedikleri bir haberi muhalif Cumhuriyetgazetesinden aktardığım bu ilk yazıda, bu gazetenin başka bir ‘canlı bomba’ eylemiyle ilgili olarak sergilediği performans, kaygımın ne kadar yerinde olduğunu gösterir nitelikteydi.
Cumhuriyet, 27 Nisan’da Bursa’da gerçekleştirilen ‘canlı bomba’ eylemini, ‘tekbirle patlattı’ sürmanşetiyle verdi. Kaynak ‘görgü tanıkları’ idi (“görgü tanıkları kadının tekbir getirdiğini söyledi”). Fakat başka hiçbir gazete bu ‘kaynağı’ ciddiye almamıştı ya da böyle bir ‘kaynak’ yoktu ki, haberi Cumhuriyet’ten başka kimse böyle vermemişti.
Olayı, PKK’dan kopan Kürdistan Özgürlük Şahinleri (TAK) adlı grup üstlenince de, haberCumhuriyet’in iç sayfalarında tek sütunda görüldü. Yani, bu haberi (‘tekzibi’) görmediğini varsayabileceğimiz binlerce Cumhuriyet okuru hâlâ ‘tekbir’e inanıyor!
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025