Aydın ENGİN
Durup dururken bu yazı nereden çıktı, demeyin.
Çok yakıcı güncel sorunlar gündemin üstüne çökmüşken; hapishanelerde artık gün değil saat sayılırken milliyetçilik üstüne bir Tırmık da nereden çıktı diye sormayın.
(Dileyen milliyetçilik yerine ulusalcılık da diyebilir ve fark etmez. Çünkü fark yok. İlki Osmanlıcadan miras, öteki arı dil akımından doğdu. “Örneğin” ile “meselâ” birbirinden ne kadar farklı anlamlar içeriyorsa, bunlar da öyle).
Milliyetçi kabarmanın, “gündem çok yüklü, böyle konulara eğilmemek yersiz” itirazlarını umursamaksızın üstünde durulması, bu yönelimin ülkeyi ve insanları nasıl bir çıkmaz sokağa ve batağa sürüklediğini bıkıp usanmadan vurgulanması gerek.
Yine de eğer önceki gün katıldığım bir TV programını izledikten sonra bana telefon eden birKürt arkadaş “Aydın kardeş şu senin ‘barışçıl çözüm’, açlık grevleri için ‘tabutsuz çözüm’ laflarından bana gına geldi. Artık gör, Türk siyasetçi de, Türk milliyetçi de bizleri eşit haklı yurttaş olarak tanımamakta kararlı; bizlerle birlikte olmayı ancak ve ancak biz boyun eğersek kabullenecekler. Bu durumda bize de kendi devletimizi kurmaktan başka yol kalmıyor” demeseydi bu Tırmık yazılmazdı.
Kürt arkadaşım bir bağlamda haklı. Çünkü Kürt sorunu çözümsüz kaldıkça ve çözüm nobran siyaset erbabının sözleriyle daha da uzaklaştıkça, asker cenazeleri birbiri ardına “memleketleri”ne gelince Türkler arasında milliyetçilik kabardıkça kabarıyor.
Ancak bu, bir başka millilyetçiliğe ebelik ediyor: Epeydir Türkiye’deki Kürtler arasında da milliyetçilik rüzgarlarının pek güçlü estiği inkâr edilebilir mi ?
Epeydir dedim. 10 yıl öncesinden bir anı:
ABD’nin Irak’ı işgal etmeye hazırlandığı ve işgal etmeye başladığı günlerde bütün dünyada işgale karşı muazzam bir barış hareketi patladığında pek çok Kürt aydınının ve örgütünün barış hareketine katılmaya yanaşmadığını, “Saddam’ın devrilmesi lazım. Bunu ABD şeytanından başka yapacak güç yoksa, varsın o yapsın” mazeretinin ardına saklanarak, aslında bu kargaşada bir “Kürt ulus-devleti” kurulabilir hesabına bel bağladıkları bilinmeyen bir gerçek mi?
“Barış mı, bir ulus-devlet mi öncelik ve ağırlık taşır” gibi vicdani bir soruyu bir yana koyalım. Doğrudan sorunun özünü tartışalım:
21. yüzyılda bir “milli devlet” kurmak için çabalamak, bu hedefi öncelemek ilerici bir tercih midir?
Küreselleşen sermayenin karşısına ulus-devletlerin duvarları ardına çekilerek, sosyalist özü boşaltılmış bir anti-emperyalist söylem (=diskur) tutturarak mı karşı çıkılacak?
Küreselleşmiş sermayenin acımasız saldırılarına karşı “milli bir direniş” mi yeğlenecek yoksa “küresel bir direniş” mi ?
Omuzdaşlaşılacak, güçlerin birleştirileceği toplum kesimleri seçilirken “milli” ögelere bakıp Kürttoprak ağası ile, Kürt aşiret reisi ile, Kürt tarikat şeyhi ile Kürt sermayedarı ile birlikte olmak mı seçilecek, yoksa...
* * *
Bu satırların yazarı hiç duraksamaksızın safını seçenlerdendir. Küreselleşen sermayeye karşı yeryüzünün bütün ilerici, barışçı güçleriyle omuz omuza vermekten yanadır. Milli olanın sınırları içine hapsolunmasına kesinlikle karşıdır. Küresel sermayeye ya da etnik, dinsel ve cinsel ayrımları siyasal çizgisinin omurgasına yerleştirmiş otoriter, baskıcı bir ulus-devlete karşı çıktığını sanırken aslında onun değirmenine su taşıyan milliyetçi çizgilere, Türk de olsa, Kürt de olsa, Yunanlı da olsa, Amerikalı, İngiliz, Portekizli, Alman, Çinli, Koreli, Hintli de olsa en ufak bir yakınlık duymamaktadır.
Küresel sermayeye karşı ancak küresel ölçekte bir direnişle karşı çıkılabilir; onu yenebilecek güç, o ölçekte bir kenetlemenin saflarından çıkar.
* * *
Kürt siyasal hareketinde yargısına güvendiğim, sağduyusuna (aslında solduyusuna) güvendiğim dostlarımın bu yazıyı “Doğru bile olsa zamansız” bulacaklarını tahmin ediyorum.
Ama yine de…
AKP başının artık ayıp sınırına yaklaşan sözleri, dizginleyemediği öfkesi, her yanını sarmışa benzeyen kibri “eşit haklı yurttaşların ülkesi” hedefinden bizi uzaklaştırırken kabaran Kürt milliyetçiliğini gözardı etmeye de hakkımız olmadığına inanıyorum. AKP başının zihniyetini püskürtebilmek için bunu Türk, Kürt hep birlikte başarabileceğimizi bilinçlerimize kazımak yükümündeyiz. Direnci ve çözümü milliyetçi ideolojinin çıkmaz sokaklarında değil, yeryüzünün ilerici, demokrat, adalet arayışından vazgeçmeyen, kendini milli kimliği ile değil “insan” kimliği ile tanımlayanları ile omuz omuza vererek kazanabiliriz ve sadece böyle kazanabiliriz.
Bu yazı bunu vurgulamak için yazıldı. Testi kırılmadan yapılan bir dost uyarısı olarak kavranmalı. Milliyetçiliğin barış değil çatışma ve düşman yaratan bir tuzak olduğu bıkıp usanmadan anlatılmalı…
Sözün özü: Milliyetçilik bir zamanlar ilerici, devrimci bir ideoloji idi.
Kabul.
Ama: İdi.
Artık değil...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021