Cemil ERTEM
Hiçkimse Türkiye’nin tam bir yıldır, yani geçen mayıs ayının sonundan itibaren yaşadıklarını gelip geçen ya da Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle durulacak bir süreç sanmasın; bu süreç çok farklı müdahalelerle devam edecek. Çünkü saldırı, Türkiye’nin yeni bölgesel ve küresel konumuna yöneliktir ve bunun ekonomik, siyasal ve sosyal tarihi kökleri vardır. Hatta bu saldırılar, önümüzdeki günlerde, Türkiye’nin Kafkaslar’da, Ortadoğu’da ve Doğu Avrupa’daki ekonomik ve siyasi yönelimlerine, öncülük ettiği yatırımlara dönük olarak da derinleşecektir.
Hatta Avrupa’da da, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi, eskiyi devam ettirmek isteyen sermaye güçlerinin ve bunları temsil eden siyasi yapıların krizi derinleşiyor. Avrupa’nın krizi artık ne Avrupa Merkez Bankası’nın parasal genişlemeye gitmesiyle ne de Almanya’nın Doğu ve Güney Avrupa’ya önerdiği ‘kemer sıkma’ politikaları ile sona erebilir. Avrupa’nın krizinin bitebilmesi için, bütün ülkelerin eşit koşullarda yeni bir parasal ve mali birliği sağladıktan sonra, siyasi entegrasyon için de yeni bir Avrupa Anayasası oluşturmaları gerekir. Ancak bu tabii ki yeterli değil. Avrupa, Almanya gibi ülkelerin kendilerini merkez ilan ederek her şeyi belirlemelerine ve dayatmalarına dur dedikten sonra, kendi doğusuna doğru yeni bir genişleme politikası geliştirmelidir. AB’nin Türkiye’ye bakışı ve Türkiye politikaları tamamen değişmelidir.
AB’nin sorunu tarihsel ve güncel...
Ancak bu tabii ki olmayacak, başta Almanya olmak üzere, Avrupa Birliği bu haliyle devam etmeye ve krizini kendi doğusuna da ihraç etmeye çalışacak ve Türkiye’den başlayarak tüm bölgeyi istikrarsızlaştırarak -savaşla- krizden çıkmaya yönelecektir. Bu politik tercih, hem tarihi hem de günceldir. Tarihidir; çünkü 19. yüzyıldan beri bölgenin temel dinamikleri, tıpkı şimdi olduğu gibi, müdahalelerle kendi doğal akışı dışına itilmiş ve başta enerji kaynakları olmak üzere pazar geçişleri ve ticari yollar, Türkiye gibi merkez ülkeler dışarıda tutularak şekillendirilmiştir.
1853 Kırım Savaşı’ndan beri Batı, Rusya ile hem Osmanlı üzerinden savaşıyor gibi yapmış hem de çok önemli ticari ve siyasi ittifaklar geliştirmiştir. Hatta Osmanlı’yı parçalamak ve güneydeki ticaret (İpek Yolu) ve enerji yollarını ele geçirmek, Akdeniz’i denetlemek için Rusya’yı kullanmıştır.
12 Nisan 1853’te New-York Daily Tribune başyazısında Engels şunu yazıyordu; “Rusya’nın genişleme ve bazı toprakları kendine katma tasarımlarının, hayati olduğu bilindiği halde, bu gerçeği İngiliz gazetelerinin ortaya koymaması şaşırtıcıdır. Rusya’nın Çanakkale ve İstanbul boğazlarının kontrolünü ele geçirmesine izin vermek, İngiltere’nin gücüne ağır darbe olur. (...) Türk limanları, Avrupa’yla ve İç Asya’yla önemli ve gittikçe gelişen bir trafiği taşıyor. Bunu anlamak için haritaya bakmak yeter. (...) Rusya, kesinlikle fetihçi bir millettir. Rusya’nın, Osmanlı İmparatorluğu’nun çözülüşüne bağlı olarak, İstanbul ve Çanakkale boğazlarına ve Karadeniz’de Trabzon’dan başlayarak, Balkanlar ve Akdeniz’e uzanan büyük pazarlara doğru genişlemek isteyeceği çok aşikardır.’ Engels bu tespitleri yaptıktan sonra da, İngitere dahil olmak üzere, Avrupa’nın bu gerçeği görmemesine şaşıyor. Ama aynı durum bugün de var ve aslında Avrupa’nın şu anki gerici güçleri, 19. yüzyılda olduğu gibi, Rusya ile işbirliği yapıyorlar ve aslında size göründüğü gibi, bir AB-Rusya çatışması yok.
Bildiğiniz AB-Rusya çatışması yok!
Dün Financial Times gazetesinde bütün bu durumu anlatan bir haber vardı: ‘Ukrayna krizi, Brüksel’in Gazprom’un boru hattına karşı duruşunu sertleştirdi. AB enerji sorumlusu olan Christian Oliver, Ukrayna krizinin, Rus şirketi Gazprom’un Güneydoğu Avrupa’ya yapmayı planladığı doğalgaz boru hattına karşı Brüksel’in tutumunu sertleştireceğine dair Moskova’yı uyardı. Önümüzdeki ay inşaatına başlanacak olan Güney Akım doğal gaz boru hattı, Karadeniz’i Avusturya’ya bağlayacak. Gazprom, projeyi ticari açıdan daha mâkul yapabilmek amacıyla, uzun bir süredir, AB rekabet kurallarına meydan okumaya çalışıyor. Ancak Financial Times’a verdiği bir röportajda, AB’nin enerji komiseri Günther Verheugen, özellikle Kırım ve Doğu Ukrayna olayları ışığında, kurallardan vazgeçmeye hiç meyilli olmadığını söyledi ve ekledi: “Bir yıl öncesine nazaran bugünlerde, Ukrayna dolayısıyla, Rus boru hatlarına karşı çok daha fazla savunmacıyız. Bugünlerde, Gazprom için istisnalar yapmak, benim önceliğim değil.” Şimdi haberin ikinci ve önemi kısmına geliyoruz aynen şöyle: ‘AB hukukunun katı bir şekilde uygulanması, Rusya ve Gazprom’u öfkelendiriyor. Bu yıl Alman, İtalyan, Avusturyalı ve İsviçreli partnerlerinin de projeye katılımı için daha fazla anlaşma imzalayan şirket, Güney Akım’a baskı yapmakta ısrar ediyor.
Analistler, Brüksel’le olan savaştan ötürü, bankaların Güney Akım için kredi vermemeleri için engellenebileceklerini söylüyorlar. Ancak yine de, 15-16 milyar Euro bütçeli projeye Putin’in daha fazla baskı yapacağına inanıyorlar. Moskova’daki eski Bulgaristan büyükelçisi ve enerji danışmanı İlyan Vassilev, Putin’in bu projeye kendini ‘tamamen adamış’ olduğunu ve projenin devlet bütçesinden finanse edilebileceğini ifade ediyor.
Güney Akım, AB’nin 28 ülkesinin Rusya karşıtı yaptırımlarda uzlaşma araması sebebiyle, Avrupalı ülkeleri ikiye bölüyor. Boru hattı inşasında menfaati olan ülkeler, özellikle Almanya, İtalya, Bulgaristan, Macaristan ve Avusturya, Moskova karşıtı yaptırımlardan endişeliler.’ Evet, bu haber bile tek başına, Rusya-AB itişmesinin tek boyutlu bir gelişme olmadığını, aslında Rusya’nın, Almanya başta olmak üzere, AB’nin-özellikle Türkiye’nin başına şu sıralar çorap örmekle meşgul ülkelerle ittifak içinde olduğunu bize gösteriyor. Ancak bundan da öte, bu haber Hazar’dan hatta Türkmenistan gibi ülkelerden da yola çıkarak, Anadolu’dan ve Akdeniz-Adriyatik üzerinden Avrupa’ya ulaşacak Güney Gaz Koridoru’nun artık tek seçenek olduğunu da anlatıyor. Ama bu bununla da bitmiyor; Türkiye, yalnız burada tek seçenek değil, AB-ABD arasında yapılması planlanan Transadriyatik Serbest Ticaret Anlaşması için de artık Türkiye’nin güneyi daha doğrusu Yeni İpek Yolu çok önemli bir alternatif...
Saldırı nedenleri ve merkezleri
Zaten Türkiye, bunun için gerekli yatırımları yapıyor ve Anadolu’daki bütün demiryolu geçişleri hızlı tren hatlarına dönüştürülerek Marmaray üzerinden boğaz geçişi sağlanıyor. Bu geçişin benzeri yakında Çanakkale Boğazı için de olacak.
Yine bitmedi Türkiye, İran’ı -dışa açılmasını teşvik ederek- enerjide ve ticari çevrimde devreye sokmaya çalışıyor.
Şimdi size soruyorum. Kendinizi İkinci Dünya Savaşı öncesinde olduğu gibi çırpınan, faşizm peşindeki Alman sermayesi yerine, Birinci Dünya Savaşı sonrasında gelmekte olan devrimin pençesinde kıvranan Rus Çarlığı yerine, yine güneş batmayan imparatorluğu bugünlerde bir kez daha biten Britanya yerine koyun, tam şimdi bu Türkiye’nin başına her türlü çorabı örmeye çalışmaz mısınız? Cevap bellidir...
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018