Cemil ERTEM
İsrail devletinin yürüttüğü terör ve soykırıma varan katliamlar artık Filistin sorunu kapsamında anlatılamaz. Bu olan bitenin Avrupa’nın kriziyle, ABD’nin yeni yoluyla ve Türkiye’nin bölgedeki etkinliği ile çok güçlü bir ilişkisi vardır.
İsrail’in güncel terörü, hiç bir şekilde, Türkiye’nin iç politikasından da bağımsız değildir.
İsrail’in bugün Gazze üzerinde uyguladığı güncel terörün hangi strateji ve hangi güncel amaçlarla yapıldığı ve bunun ekonomik nedenleri üzerinde durmak istiyorum.
Öncelikle İsrail, tarihsel ve güncel olarak hangi ekonomik ayaklar üzerinde duruyor buna bakalım...
İkinci Dünya Savaşı sonrası İngiltere, Batı Şeria ve Gazze şeridinin çok önemli bir ticaret geçişi ve Akdeniz için enerji yollarını da denetleyecek merkez olduğunu biliyordu. Bunun için, 1945’ten itibaren, İngiliz ordusunda görev alan Filistinliler’in ve Yahudiler’in bu bölgede tarım, imalat sanayi gibi alanlarda ekonomik faaliyetlerle bulunmasını İngiltere teşvik etti. Ama bölgede Yahudi girişimcilerin yatırımları ve iş alanları çok kısa sürede artarak ekonomik hakimiyete dönüştü. Bu durumu, Yahudiler, ‘ekonomi bizim elimizde, artık vaad edilmiş topraklarda devlet olmalıyız’ anlayışıyla değerlendirirken, Araplar, “Yahudilerin küresel ekonomik desteği bizi köle yapıyor, kendi topraklarımızda köle oluyoruz’ diye anlatıyordu.
İsrail -savaş- Ekonomisi
İşte bu ikili durum, sistemin iki hegemon devleti İngiltere ve ABD’ye burada homojen bir ekonomi olamayacağını anlatttı ve bir Yahudi devletinin kaçınılmazlığını da bu durum dayatmış oldu. 1947’de, bögedeki İngiliz Yüksek Komiseri, ‘Yahudi ve Arap piyasaları birbirinden tamamen koptu, burada bir iktisadi etkinlik bu şartlarda olmaz’ diye rapor verdi.
Sonuçta, ABD ve İngiltere, Filistin topraklarını üç ayrı kesime bölerek İsrail Devleti’ni 1948’de resmen ilan ettiler. Gazze şeridi Mısır’ın denetimine verildi. İsrail sınırları içnde kalan Filistinliler göç etmeye ve topraklarını bırakmaya başladı. Göç edenler, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ne doğru yayıldı. Bunun böyle olacağı biliniyordu, çünkü bu göç eden, topraklarından alınmış Filistinli nüfus, İngiltere ve ABD’nin savaş sanayi ile kalkındıracağı İsrail ekonomisinin ucuz işgücü deposu olacaktı.
O zaman şunu söyleyebiliriz; İsrail ekonomisi 1948’den beri, üç temel ayak üzerine oturur; 1) El konulan Filistin tarım toprakları 2) Ucuz Filistin iş gücü 3) Savaş tazminatları ile başlayan ve daha sonra küresel Yahudi sermayesi olarak devam eden ve savaş ekonomisini besleyen müthiş sermaye aktarımı...
1948’den 1967’ye kadar olan dönemde İsrail ekonomisi, savaş tazminatları, el konulan tarım toprakları ve Yahudi cemaatler vasıtasıyla aktarılan sermaye yoluyla çok hızlı büyümüştür. Ama 1967’ye gelindiğinde savunma sanayi yatırımlarıyla doruğa çıkan bu ekonomi, harcama ve yenilenme ve hammadde tedariki sorunu yaşamaya başladı. İşte tam bu tarihte de Arap-İsrail savaşı başladı. 1967 savaşı, Batı Şeria ve Gazze işgalinin başlangıcıdır ve İsrail’in faşist yayılmasının en önemli dönemecidir. Böylece İsral devlet ekonomisi, daha önce, dolaylı yoldan elde ettiği pazar ve işgücü kaynaklarına doğrudan ulaşmış oluyordu.
Seksenlere geldiğimizde İsrail ekonomisi için, yok pahasına, çalışan Filistinli işçiler, toplam işgücünün yüzde 10’una erişmişlerdi.
İsrail-cuntalar- Türkiye
Bu dönemde ABD, hem Sovyetler saiki ile hem de Ortadoğu enerji kaynaklarının denetlenmesi saiki ile İsrail savaş devletine milyarlarca dolar aktardı. Yine bu dönemde terör devleti İsrail’in ve onun ekonomisinin en önemli ittifaklarından birisi, vesayet ve cunta rejimleri arasında gidip gelen ABD’li neoconların, siyonistlerin, Mason Başbakanlarla istediklerini yaptırdıkları Türkiye idi.
Bütün bu dönemde İsrail devleti ile Türk devleti iç içe girmişti. (biliyorum içiniz acıyor ama gerçek bu) MOSSAD ve MİT birlikte çalışıyordu. Türkiye’yi 12 Eylül rejimine götürecek, iç savaş provalarını, K.Maraş, Çorum gibi katliamları Türk derin devleti-kontr-gerillası- ile İsrail devleti birlikte-çoğu kere- tasarlıyorlardı.
İşte tam o dönemde, İsrail’li siyonistler ve ABD’li neoconlar Türkiye’de kendileri için uzun vadede çalışacak kontr-gerilla elemanları, örgütleri yarattılar. Bunlardan birinin 1979 yılında İzmir Bornova Camii’nde verdiği vaaz hala kulaklarımda... Diyordu ki; “ ülkede bu terörü yaratan anarşistleri, sol sağ demeden imha etmeli, devlet başa gelmeli” Bu bir cunta çağrısıydı ve zaten bununla da görevliydi. Biliyorsunuz cunta 12 Eylül’de başa geldi ve hem sağdan hem de soldan gençleri ‘beslemeyeceğiz, asacağız’ diyerek astı. Sonra Başbakan Erdoğan, otuz yıl sonra, Meclis’te o gençlerin annelerine yazdığı son mektupları okurken ağladı...
Ne diyelim toptan imha olmadık dediği gibi ama biliyorsunuz, memleketi imha ettiler. Şimdi bugün, hiç şüpheniz olmasın, aynı şeyi yapmaya çalışıyorlar.
İsrail’in güncel amacı ve saldırı nedeni
Gördüğünüz gibi İsrail terör ekonomisinin kaynakları acımasız bir sömürü ve küresel sermeye aktarımı ve savaşa dayanır. Ve bu ekonomi, tıpkı 2. Dünya Savaşı öncesi Nazi Almanyası Ekonomisi gibi sıkıştığı zaman savaşa başvurur ve saldırır.
Peki bugün İsrail hangi ekonomik saikle saldırıyor ve Türkiye’deki karşılığı ne?
Öncelikle şunu söyleyelim; Mısır darbesi ile İsral saldırısı birbirinin devamıdır.
İsrail, Gazze ve Akdeniz bağlantısını -Mısır dahil- ekonomik olarak kesmek istiyor. Bunun dışında İsrail’in en önemli amacı, Türkiye’nin Irak Kürdistan Yönetimi ile yaptığı enerji stratejisini ve daha sonra Türkiye’nin bağımsız Kürdistan’ı destekleyerek bölgede hakim olmasının önüne geçmektir.
Bu saldırının üç amacı vardır; 1) Gazze’den başlayarak bölgeyi istikrarsızlaşmak ve bu istikrarsızlığın Irak-Kürdistan giderek Türkiye coğrafyasına sıçraması ve Türkiye ile Batı’nın arasını açmak. 2) Gazze’yi temizleyip, Doğu Akdeniz kaynakları ve Akdeniz ticaret çevrimi için Türkiye’nin önüne geçmek. Türkiye ile daha avantajlı masaya oturmak ve Türkiye’nin -Gazze-ablukayı kaldır şartını gereksizleştirmek. 3) Batı- özellikle ABD- ile Erdoğan’ın arasını açarak içeride destekledikleri örgütün yolunu açmak ve örgütün, ABD’nin daha işine yarayacağını anlatmak. Tabii nihai amaç, Erdoğan ve yakın çevresinin tesfiyesidir ki, masaya Gazze şartını ortaya atamayacak ve Musul-Kerkük hatta Hazar ve Akdeniz’de iddiası olmayan ‘Eski Türkiye’ ile oturmak... Ya işte böyle; İsral’in derdi artık Filistin hatta İran bile değildir, Türkiye’dir. Bilelim...
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018