Gülay GÖKTÜRK
"Kendi öğrencini kendin seç" dönemi
5.03.2013
2932
"Politize Türkiye" haftalardır İmralı görüşmeleriyle yatıp İmralı görüşmeleriyle kalkarken, milyonlarca genç bambaşka bir gündemle kıvranıyor.
Eminim şu anda yüz binlerce aile yeni Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın ana hatlarını açıkladığı lise ve üniversite giriş sistemindeki değişiklik yüzünden uykusuz geceler geçirmekte. Gençler gergin, aileler gergin...
Büyük çoğunluk henüz yeni sistemin ne getirip ne götürdüğünü tam anlayabilmiş değil. Ne var ki, İmralı, anayasa, başkanlık sistemi gibi "büyük" meseleler gündemi öylesine esir almış ki, kimse 16 milyonluk bir kitlenin bu "küçük" meselelerini tartışmıyor.
Değişikliğin ana hatları
Bakanlıktan yapılan açıklama henüz bir taslak niteliği taşısa da, yapılması düşünülen değişikliğin ana hatları ortaya çıkmış durumda.
Buna göre, şimdiye kadar lise girişlerinde esas alınan seviye belirleme sınavları (SBS) kaldırılıyor. Onun yerine, öğrencilerin ortaokullardaki ders notları ve ders dışında katıldıkları etkinliklerin, yarışmaların lise yerleştirmede etkili olacağı belirtiliyor.
Ayrıca, öğrencilerin çok talepte bulunduğu Galatasaray, Kabataş, İstanbul Erkek, Kadıköy Anadolu gibi"elit" okulların kendi sınavlarını kendilerinin yapmalarına izin veriliyor.
Bu arada, "kendi öğrencini kendin seç" sisteminin dört yıl içinde üniversite girişleri için de geçerli olacağı; ilk etapta yaklaşık 35 üniversiteye kendi öğrencilerini seçme hakkı verileceği ve takip eden yıllarda sistemin giderek yaygınlaşacağı belirtiliyor.
Ben ki, her şeyin tek tipine karşıyım...
Yazılarımı izleyenler benim şimdiye kadar her türlü tek tipleştirmeye karşı çıktığımı; tek tip dayatmasının hayatın zenginliğini karşılamadığını ve seçme özgürlüğünü ortadan kaldırdığını savunduğumu bilirler.
Böyle bir düşünce yapısının lise giriş sınavlarının da üniversite giriş sınavlarının da tek tip olmaktan çıkıp her okulun kendi sınavını kendisinin yapmasını desteklemesi; Bakanlığın taslağını alkışlaması beklenir elbette.
Bir vakıf ya da bir müteşebbis o kadar para yatırıp üniversite kuruyorsa, kendi öğrencisini seçerken kendi kriterlerini belirleme ve kendi öğrencisini seçme hakkı da olmalıdır. Bu, teşebbüs hürriyetinin bir parçasıdır.
Ama...
Bütün bunları bilmeme rağmen, lise ve üniversiteler için merkezi sınavın kaldırılması kararı karşısında çok ama çok endişeliyim.
Endişelerimi birkaç noktada toplayabilirim:
Birincisi, lise girişlerinde ders notlarının ve notların yanı sıra öğrencilerin katıldığı münazara, yarışmalar, resmi etkinlikler, sosyal çalışmalar gibi faktörlerin de rol oynaması...
Sosyal aktivite vardı da katılmadılar mı?
Okul notlarını esas alabilmek için, ülke çapında tek bir standart uygulayabilmek, başarıyı sağlıklı kriterlerle objektif biçimde ölçebilmek gerekir. Bölgeler, şehirler ve okullar arası farkın bu kadar büyük olduğu koşullarda aynı not farklı okullarda tamamen farklı anlam ifade eder. Okul notlarını kriter alan bir seçme sistemi ister istemez öğretmenlerle not pazarlıklarını, iltimas, hile hurda söylentilerini beraberinde getirir.
Hele hele, notların yanı sıra birtakım sosyal ve kültürel aktivitelerin de tercih faktörü haline getirilmesi, Anadolu'nun geri kalmış bölgelerinde doğma şanssızlığına uğramış çocuklar için seçkin okulların kapılarının kapanmasından başka bir anlam taşımaz. Şırnak'ın, Afyon'un, Yozgat'ın kazalarında öğretmeni zor bulan çocuklar hangi kültürel-sosyal-sanatsal-sportif aktivite imkanı bulabilir ki...
Yeni sistem, büyük yokluklar içinde olmasına rağmen, kendi çabasıyla, hırsıyla, test kitaplarıyla SBS'ye hazırlanıp en iyi liselere girme imkanı bulabilecek nice parlak Anadolu çocuğunun umudunun yok olması, bugün bir ölçüde var olan kast sisteminin daha kemikleşmesi demektir.
Kaldı ki, "sosyal aktiviteler"in seçme kriteri haline getirilmesinin, nasıl bir yozlaşmaya yol açtığını, nasıl karikatürleştiğini görmek isteyenlere Amerikan sistemine bakmalarını öneririm.
Endişelere yarın devam edelim
.
Büyük çoğunluk henüz yeni sistemin ne getirip ne götürdüğünü tam anlayabilmiş değil. Ne var ki, İmralı, anayasa, başkanlık sistemi gibi "büyük" meseleler gündemi öylesine esir almış ki, kimse 16 milyonluk bir kitlenin bu "küçük" meselelerini tartışmıyor.
Değişikliğin ana hatları
Bakanlıktan yapılan açıklama henüz bir taslak niteliği taşısa da, yapılması düşünülen değişikliğin ana hatları ortaya çıkmış durumda.
Buna göre, şimdiye kadar lise girişlerinde esas alınan seviye belirleme sınavları (SBS) kaldırılıyor. Onun yerine, öğrencilerin ortaokullardaki ders notları ve ders dışında katıldıkları etkinliklerin, yarışmaların lise yerleştirmede etkili olacağı belirtiliyor.
Ayrıca, öğrencilerin çok talepte bulunduğu Galatasaray, Kabataş, İstanbul Erkek, Kadıköy Anadolu gibi"elit" okulların kendi sınavlarını kendilerinin yapmalarına izin veriliyor.
Bu arada, "kendi öğrencini kendin seç" sisteminin dört yıl içinde üniversite girişleri için de geçerli olacağı; ilk etapta yaklaşık 35 üniversiteye kendi öğrencilerini seçme hakkı verileceği ve takip eden yıllarda sistemin giderek yaygınlaşacağı belirtiliyor.
Ben ki, her şeyin tek tipine karşıyım...
Yazılarımı izleyenler benim şimdiye kadar her türlü tek tipleştirmeye karşı çıktığımı; tek tip dayatmasının hayatın zenginliğini karşılamadığını ve seçme özgürlüğünü ortadan kaldırdığını savunduğumu bilirler.
Böyle bir düşünce yapısının lise giriş sınavlarının da üniversite giriş sınavlarının da tek tip olmaktan çıkıp her okulun kendi sınavını kendisinin yapmasını desteklemesi; Bakanlığın taslağını alkışlaması beklenir elbette.
Bir vakıf ya da bir müteşebbis o kadar para yatırıp üniversite kuruyorsa, kendi öğrencisini seçerken kendi kriterlerini belirleme ve kendi öğrencisini seçme hakkı da olmalıdır. Bu, teşebbüs hürriyetinin bir parçasıdır.
Ama...
Bütün bunları bilmeme rağmen, lise ve üniversiteler için merkezi sınavın kaldırılması kararı karşısında çok ama çok endişeliyim.
Endişelerimi birkaç noktada toplayabilirim:
Birincisi, lise girişlerinde ders notlarının ve notların yanı sıra öğrencilerin katıldığı münazara, yarışmalar, resmi etkinlikler, sosyal çalışmalar gibi faktörlerin de rol oynaması...
Sosyal aktivite vardı da katılmadılar mı?
Okul notlarını esas alabilmek için, ülke çapında tek bir standart uygulayabilmek, başarıyı sağlıklı kriterlerle objektif biçimde ölçebilmek gerekir. Bölgeler, şehirler ve okullar arası farkın bu kadar büyük olduğu koşullarda aynı not farklı okullarda tamamen farklı anlam ifade eder. Okul notlarını kriter alan bir seçme sistemi ister istemez öğretmenlerle not pazarlıklarını, iltimas, hile hurda söylentilerini beraberinde getirir.
Hele hele, notların yanı sıra birtakım sosyal ve kültürel aktivitelerin de tercih faktörü haline getirilmesi, Anadolu'nun geri kalmış bölgelerinde doğma şanssızlığına uğramış çocuklar için seçkin okulların kapılarının kapanmasından başka bir anlam taşımaz. Şırnak'ın, Afyon'un, Yozgat'ın kazalarında öğretmeni zor bulan çocuklar hangi kültürel-sosyal-sanatsal-sportif aktivite imkanı bulabilir ki...
Yeni sistem, büyük yokluklar içinde olmasına rağmen, kendi çabasıyla, hırsıyla, test kitaplarıyla SBS'ye hazırlanıp en iyi liselere girme imkanı bulabilecek nice parlak Anadolu çocuğunun umudunun yok olması, bugün bir ölçüde var olan kast sisteminin daha kemikleşmesi demektir.
Kaldı ki, "sosyal aktiviteler"in seçme kriteri haline getirilmesinin, nasıl bir yozlaşmaya yol açtığını, nasıl karikatürleştiğini görmek isteyenlere Amerikan sistemine bakmalarını öneririm.
Endişelere yarın devam edelim
.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015