Mümtazer TÜRKÖNE
En son “HSYK’yı kim yargılayacak?” diye kendi sorduğu soruya Başbakan, “millet yargılayacak” cevabını verdiğine göre, zihnindeki “yargı algısı”nda esaslı bir sorun olmalı.
Başbakan’ın sürdürdüğü polemik, yargı erkine siyasî parti muamelesi yaptığını gösteriyor. Yargıyı, sandıkla tehdit ediyor. Yargı seçime mi girecek? Yargının yürüttüğü soruşturmayı, sandıkta halk mı karara bağlayacak?
Diyor ki: “Ben şuna inanıyorum; ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’, egemenlik kayıtsız şartsız yargının değildir.” Başbakan’ın bu inancı yanlış. Üstelik yürütme erkinin başında olduğuna göre sahip olduğumuz demokratik-hukuk devletini tehlikeye atacak çapta büyük bir yanlış. Çünkü cümle içinde yer alan zıtlık, “egemenlik” adı verilen gücün kendi içinde mevcut değil. Ayrıca bu iş bir inanç meselesi değil. Başbakanlar bir yargı soruşturması ile karşılaştıkları zaman egemenliği kendilerine göre yorumlamasınlar diye, bu prensip anayasaya çok açık bir şekilde yazılıyor. Nitekim bizim Anayasa’mızın 9. maddesi (6. maddede egemenliğin yetkili organlar eliyle kullanılacağını belirttikten sonra): “Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır” hükmüyle, Başbakan’a çok açık cevap teşkil eden bir ifadeye yer veriyor. Evet, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Millet sahip olduğu egemenliği yetkili organlar eliyle kullanır. Bu yetkili organlar (Anayasa’da sıralandığı üzere): Yasama, yürütme ve yargıdır. Anayasa, kuvvetler ayrılığı prensibine göre bağımsız olan bu üç “millî irade organı” arasında bir hiyerarşi olmadığını, yani birinin diğerine üstünlüğünün bulunmadığını “Başlangıç” kısmında belirtir. Hepsinin üstünde yer alan tek güç Anayasa ve kanunlar yani hukuktur. Zaten bu prensibin işlediği, yani devlet adına kullanılan yetkilerin tamamının hukuka dayandığı devlet düzenine “hukuk devleti” adı verilir. Hukuk denetimi yargıdan sorulduğuna göre, fiilen yargı “millî irade”nin en tartışmasız iş gören organı olmaktadır.
Demek ki millî iradeyi tek başına Başbakan temsil etmiyor. O sadece yürütme erkinin başında bulunuyor. Parlamenter sistemde partisinin yasama organında çoğunluğu olduğu için, millî iradenin yasama kısmında da bir ağırlığı var. Yasama erki, iktidarı ve muhalefeti ile Parlamento’nun tamamına ait. Sonuçta hem yürütmede hem de yasamada Başbakan’ın yetkileri sınırsız değil. Yürütme olarak bazı yetkilerini Cumhurbaşkanı ile birlikte kullanıyor. Yasama organında da meselâ anayasa yapamıyor. Ve hepsinin üzerinde, kullandığı bütün yetkilerin hukuka uygun olması gerekiyor. İşte uygun olmadığı zaman devreye yargı erki giriyor. Onu dengeliyor. Yürütmenin (ve tabii yasamanın) yaptıklarının hukuka uygunluğunu denetleme yetkisi yargıya ait olduğu için, yargı erki her ikisinin de fiilen üstünde yer alıyor.
Bir de şu anda tartıştığımız konunun bir erkler çatışması olmadığını hatırlayalım. Yargı yürütmenin elindeki bir yetkiye el koymuyor. Sınırlarına tecavüz etmiyor. Sadece yürütme organının da içinde yer aldığı bir yolsuzluk soruşturması yürütüyor. Yürütme alenî olarak bu soruşturmayı engellemeye çalışıyor. Engellemek için adlî kolluğu hallaç pamuğu gibi atıp, işini yapamaz hale getiriyor. Savcının soruşturmayı yürütmesini engellemek için, adlî kolluğun üzerinde idarî denetim kuruyor; soruşturma başlar başlamaz Adlî Kolluk Yönetmeliği’ni değiştiriyor ve yargıya müdahale ediyor. Bu durumun neresi erkler çatışması? Yargının yürüttüğü soruşturmayı engellemek, bir yetki çatışması mı?
Başbakan yargı erkini doğrudan bir siyasî rakip statüsüne yerleştiriyor. Daha öteye geçip, ihanet retoriği ile siyasî bir savaş ilan ediyor. Yargıyı, yürüttüğü yolsuzluk soruşturması yüzünden “ajan”, “çete” ilan ediyor. Yargı bir siyasi parti olmadığına göre, bu suçlamalara nasıl karşılık verecek?
Tabii işini yaparak. Yargı, Başbakan aksini düşünse de seçimlere girmeyecek. Buna rağmen hepimiz adına millî iradeyi temsil etmeye ve suçluları yargılamaya devam edecek. Yargılarken sandıktan çıkan oya değil, delillere bakacaklar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025