Namık ÇINAR
“...Osman’ın öldürülmesiyle İslâm, Ali ve Muâviye’nin etrafında iki fırkaya bölündü. Muâviye devletin bütününe hâkim olduğunda, Şia adı artık sadece Ali’nin taraftarları için kullanıldı ve bu tesmiyeye Hâricîlere karşı olmak anlamı da karıştı.
...Ali devletin başına geçer geçmez, Kureyş Ailesi’nin birkaç üyesi hemen onun aleyhine döndüler. Bunlar, Osman’ın öldürülmesi suçunu Ali’ye yükleyerek, bu cinayetin meyvelerine kondular...
...Ali, Osman’a karşı yapılan ihtilâldeki grup başkanlarının en önemli dayanağını teşkil eden Iraklıları yanında tutmaya muvaffak oldu. Devletin merkezini Kûfe’ye naklederek, Basra’yı kendi tarafına kazandı.
...Muâviye’nin arkasında, uzun zamandan beri idare etmekte olduğu Suriye duruyordu. Onunla Ali arasındaki mücadele bir Suriye-Irak savaşına dönüştü.
...Bu savaş, Ali’nin ölümüyle Iraklıların aleyhine sonuçlandı. Ali ismi bundan sonra Suriye boyunduruğuna karşı bir muhalefetin bayrağı oldu. Böylece Şia Irak’ta yerleşti. Özellikle Kûfeliler az veya çok Şiî oldular.
...Bunlar için Ali, yurtlarının kaybedilmiş ihtişamı ve büyüklüğü anlamına gelmekteydi. Şahsına ve ailesine karşı duyulan yaşarken sahip olmadığı hürmet ve itibar, işte bu düşünceden doğmuştur.” (*)
Ne işimiz var bizim, 1001 Gece Masalları gibi bir türlü bitmek bilmeyen bu Arap kavgalarının içinde, Allah aşkına?
Onların siyasal ve toplumsal iç meseleleri, neden bizim de iç meselemiz sayılsın ki?
Elbet de üzülürüz masum kitlelerin zulüm görüp acı çekmelerine, insan olarak. Beşeriyetin ne yazık ki ancak bu kadarına ulaşabildiği BM gibi, AB gibi, NATO gibi ortak sorumluluk platformlarında çırpınarak, tabii ki katliamları önlemeye de çalışmalıyız bir yandan.
Ama işte hepsi o kadar!
Kraldan çok kralcı kesilip de daha ötelere geçerek, kendi toplumunun hayatını tehlikeye atmak da neyin nesi?
Durduk yerde bıçak yemenin, kavga ayırmaya kalkan birinin mutlaka başına gelmiş akıllanılmaz bir enayilik olduğu bu coğrafyada iyi bilinen bir gerçeklik iken, nedir bu kabına sığmaz heves, bilmem ki?
Yeni olsa gam yemeyeceğim; din rengindeki bu savaşlar, dün klânlar arası iktidar rekabetlerinin, bugün küresel enerji kaynaklarının, yarın da bulunabilecek başka türlü bahanelerin çok rahatça tetikleyebileceği tam bin üç yüz senelik bir hikâyesidir, Arap halklarının.
Siz, nihayet bir yere kadarsınız. Sonrası, ne yapalım ki onların ve daha çok da, işbirliği içinde oldukları hegemonik seviyelerdeki küresel aktörlerin kotarabileceği bir iş. Dünyanın düzeni henüz bu. Bulacaklarsa da kendileri bulacaklar doğru yolu, size ne?
Hele bir de, onunla yatıp onunla kalkacak kadar “gözlerinizi din bürümüş” ve misyonunuza da Arap âlemini adam etmek(!) düştüğüne kapılmışsanız, bedelini ödemeden iflâh olamayacaksınız demektir.
Esad’ı göndereyim derken, kendiniz gitmeyesiniz sakın!
Fakat unutmayınız ki bizler, insan haklarının ayrışmaz bir parçası olan “din ve vicdan özgürlükleri” için, müminler bir gün iktidar olunca tüm öteki değerlere baskın gelerek toplumun maddi ve manevi hayatını kendi anlayışları istikametinde bu kez de onlar ele geçirsinler; devletin varlığını da o dinsel eğilimler uğruna tehlikeye soksunlar diye mücadele vermedik.
Kaldı ki, Kürt Meselesi başta olmak üzere bize has sorunlar giderek akla ziyan bir şekilde yoğalırken ve çoğu kimse de sanki bir matahmış gibi savaşın dilini yüceltirken, bu toplumu bir de o cadı kazanı ilişkilere müdahil kılmak, sonu dehşet ve hüsranla bitecek bir maceraya sürüklenmenin ta kendisidir.
Oysa dirlik düzenliğimizin çözümü, insanlığın yüzlerce yıl süren birbirini yeme deneyimlerinden sonra edindiği demokratik erdemlerde saklıdır.
Aynı zamanda AB ilkeleri de demek olan bu erdemler, Batı düşüncesinde kristalize olmuş bir hayat tarzına yüzümüzü yeniden çevirmemizi önererek, bizi aklımızı başımıza toplamaya davet ediyor.
Bu davet, köprüden önceki son çıkış gibi, bir kez daha “AB’nin 2012 İlerleme Raporu”dur. Türkiye’nin çıkarlarının ve geleceğinin garantisi buradadır.
Egemen Bağış’ın yaptığı gibi posta koymak değil, eksikleri telâfi etmeye odaklanmak gerekir.
Rüyasında dahi sadece Suriye’yi gördüğü izlenimleri veren Başbakan için, âdetâ başka sorun yok gibidir.
Hâlbuki Türkiye’de kitleler sıkıntı içindedirler. Karun kadar zenginleşmiş bankaların sorunlu alacakları akbaba mahiyetindeki takip şirketlerine “onda bir fiyatına” temlik edilerek, borç içinde yüzen küçük insanların esir pazarlarındaki gibi alınıp satılmalarına seyirci kalınmaktadır.
Hazine arazilerini yağmalamış kimselere, kentsel dönüşüm adı altında devlet eliyle daireler dükkânlar cukkalanmakta; yoksullara da özel dinî günler için sadaka kolileri reva görülmektedir.
Bugünkünden çok farklı bir programla yola çıkmış olan Erdoğan’ın, oralardan çok ama çok farklı yerlere savrulduğunu göremeyenleri, değil gözlük, artık dürbün bile kesmeyecektir.
(*) Julius Wellhausen, İslâmiyetin İlk Devrinde Dini- Siyasi Muhalefet Partileri, Çev. Prof. Dr. Fikret Işıltan, TTK.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016