Namık ÇINAR

Namık ÇINAR
Namık ÇINAR
Haberdar Tüm Yazıları
Sene 1960... Selimiye Kışlası...
5.12.2014
2034

 Bugünlerde parası olan askerlikten yırtıyor.

Gelin görün ki, doğuştan parasız olununca, kendimi daha 11’imdeyken içinde bulacağım bir askerliğin resmidir, aşağıdaki fotoğraflar.

Yedi sene aynı yerde askerlik yapmışlar da bir kez olsun rastlaşmamışlar” söylencelerinin baba ile oğlu o devasa kışlada birbirlerini kaybederlerken; biz üç bine yakın sabi sübyanın payına düşen marifet, okkalı birer tokat gibi üç meşakkatli yıl boyunca kendi benliğimizi arayıp bulmak olmuştu.

Bilir misiniz siz nedir, çocukken asker olmak?

Daha oyuncak tabancan yokken, yivli tüfeği kavramak?

Bisiklete bile heveslenemeden, dipçik zulasında kotik saklamak?

Tam yaşının gereği iken, misket oynamaktan, uçurtma uçurmaktan ceza almak?

Yirmi yaşındakine “Mehmetçik” diyorsanız, on yaşındakine ne diyeceksiniz bu durumda, söyler misiniz?

Oynayacağı yaşamsal rolün “tekst”i minicik avuçlarına tutuşturulmuş; hep cami avlusuna değil ya, bazen de bir kışla nizamiyesine bırakılmış, aşılası ilk eşiktir kimileri için çocukluk.

Bütün bunları bedbince anmaya çalıştığım sanılmasın, sakın!

O yıllarda İstanbul’a tahsil için, üstelik hem de yanı başında bir kent olan Tekirdağ’dan bile çıkagelmek, şimdilerin Amerika’sında okumak gibi bir şeydi, handiyse.

O yüzden, hep şanslı sayarım kendimi.

Bunları anlatmamın başka sebepleri var!

Biri... eğer zamanın tuzunda yol yordamla pişilmişse, sevginin ve erdemin kadir kıymetini en iyi, çocukluğunu doğru dürüst yaşayamamış olanların bilme olasılığı daha yüksektir.

İkincisi de... savaşmak ve ölmek, her zaman yoksulların işi olmuştur.

Köylü taburlarının sevk ve idaresi demek olan harbi yönetmek eskiden şeref peşinde koşan aristokratların bir harcı iken, bilim ve teknolojinin ivme kazanmasıyla savaş alanlarının ölümcül tehlikeleri giderek öngörülemez olmuş; o zaman da orduya artık burjuvazinin emrindeki emekçilerin temayüz etmiş çocukları komuta etsinler diye, küçükten itibaren profesyonelce yetiştirilmelerine başlanmıştır.

Hayata bağlı olarak değişim, şimdi de sürüyor ve profesyonelleşme, bu sefer erat üzerinden bir kere daha ele alınıyor.

Ne ki, ister subay ol, ister nefer; değişmeyen tek şey, savaşı yalnızca yoksul çocuklarının yapacak olduğuyla kalınmasıdır.

Bu hâl, moda deyimle, galiba işin fıtratında var.

Bütün bunların ışığında, kimi ordu mensupları kendi zamanlarının tuzunda sağlıkla pişselerdi de, askerî bürokraside emekçi kökenlerinin bilincinde olarak yükselselerdi; hiçbir surette darbe yapmasalar ve içinden çıktıkları halkı horlamasalardı; şimdilerde seçkinlerin geçmişteki iktidarlarına yönelik tepkilerini bir türlü aşamamak yüzünden demokrasi atılımlarını da tüketen yoksul kitlelerin, öfke yüklü maneviyatlarından beslenen lânet olası bir dinci diktayla cebelleşiyor olmazdık bugün.

Ama o eski meslektaşlara sorsan, olup bitenlerin müsebbibi benim ve benim gibi bir avuç sol/ liberal demokrat!

Çoğu, neye yol açtıklarının farkında bile değiller hâlâ.

[email protected]

twitter@cinarnamik

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar