Namık ÇINAR
Her şeyden önce, belli ki bir üslûp sorunu var. “Ne kanlı bir devlet komplosu, ne de etrafa gizlenmiş keskin nişancılar vardı. Sol, kendi rezilliğinden mağduriyet efsanesi yarattı” demek, üzüm yemekten çok bağcıyı dövmeye denk gelen kışkırtıcı bir söylem elbette. Ama bunun, bizim gazetenin soldaki iki değerli yazarını yitirmesine yol açmamasını dilerdim, ben gene de.
Ayrıca hiçbir şey tabu değildir ki, sol tabu olsun. Bu yüzden, aşılamayan bir eşik gibi otuz beş senedir tökezletip durmaktadır Türk solunu, o müphem ve meş’um 1 Mayıs 1977. Hâttâ bu bile değil, bu bir sonuç, bir tezahürdür; asıl sebep temelde ve çok derindedir, belki de. Çünkü ders çıkarılabilecek onca siyasal deneyime rağmen, günümüzdeki orduperver tercihlerin sol adına hâlâ sürebiliyor olması problemli bir sol tarihin göstergesi değildir de, nedir?
Bu yazıda, öyle sekiz on kişinin değil, yüzbinlerce insanın gözleri önünde tecelli edip de, gerçeğin ne olduğu bir türlü ortaya çıkamayan bir olayı bir de ben işlemek yerine, doğrusu solun o hastalıklı yanına işaret etmeyi daha çok tercih edeceğim.
En önce zinhar yanlış anlamayın; derdim solla değil, sözde solcularla benim. Bilimsellik namına uyduruk ezberlerin ve gençlik adrenalinlerinin sürükleyip götürdüğü; şarkı- türkü- şiir sarmalıyla beslenip, bir asker parkası uydurunca gerilla, Tarık Akan gibi posbıyık bırakınca da fenomen olunan bu sol, hiç sol olamadı çünkü.
Dünya cayır cayır yırtınarak değişirken, Stalinlerden, Maolardan, Enver Hocalardan hâlâ medet umma aymazlıklarındakilerin artık duvara tosladıklarına vakit harcamak bile abestir, bana sorarsanız.
Biz, askerî vesayet ve darbelerdeki sorumluların peşlerine düşerek zurnanın son deliği olanlarına bile göz açtırmazken, sözde solun son kırk yılına damgasını vurmuş kimselerden yanlışları adına hiç değilse birazcık olsun mahcubiyet beklerken, hiç tınmadıkları pişkinliklerine nasıl göz yumarız şimdi?
Çokbilmişlikler denizine şöyle üstünkörü dalıp çıkmak suretiyle, klişe lâflar ve adamı entelektüel gösteren anlaşılmaz terimlerle mücehhez, yavan formüllerle süslenmiş, evrensel yerine yerel, içler acısı Türk tipi bir sol inşa edilmedi mi, sonuç olarak bu ülkede?
Hâttâ her şey arapsaçı hâline geldiği içindir ki, Marksist-Leninist’miş gibiliklerden tutun da, Maoistlere kadar uzanan ıskalası elliden fazla fraksiyona, ayrıca tek parti faşizm dönemiyle övünegelen CHP’ye, meselâ Silahlı Kuvvetler muhibbi Milli Demokratik Devrimcilere, neredeyse son olarak da “sen yanmazsan... ben yanmazsam” diye zarf atan darbeci Çetin Doğanlara kadar uzanan abuk-sabukluklara gelinmemiş miydi?
Bütün bunların hiç birinin halk olmadı içinde. Halka rağmen bu sollar, halka rağmen Kemalizm’den farklı değillerdi sonuçta. Kolay anlaşmaları ve onun kontrolüne girmeleri, Jakoben bir tepeden inmecilik üslûbu edinmeleri boşuna değildi yani.
Ama bunlar sol değildirler. Zaten ne Marx’ın 19. ne de Lenin’in ve Mao’nun 20. yüzyıllardaki önerilerini karşılayacak tarım ya da sanayi toplumları da kalmıştır, ayrıca artık. İhtiyaçların eski söylemlerle hiçbir alanda karşılanamayacağı yeni bir dünya ve hayat vardır önümüzde. Ne eski yasalar yürürlükte kalabilir, ne ulus-devletler, ne milliyetçilikler, ne dilde ne din ve vicdan özgürlüklerindeki kayıtlar, ne eski sol, ne Kemalizm, ne şu ne bu...
Görünen o ki her şey, yeni çağın rengi, tadı, kokusu esas alınarak yeniden tasarlanarak biçimlenecektir. Mehmet Altan’ın yirmi sene önce yazdığı gibi, “dünün terimleri dünün gerçekleri üzerine kurulmuştu. Yarınkilerse yepyeni değerlerle yaratılacaktır.”
Örneğin Türkiye’de makro ekonomi iyi gidiyor gibi, ama kimlerin adına gittiği de bir o kadar önemli değil midir? Birkaç gün önce, dört kişilik bir ailenin sadece hayatta kalacak kadarlık beslenmelerini içeren “açlık sınırı”nın 1.042; kira, su, ulaşım gibi gereksinimlerinin asgarisine tekabül eden “yoksulluk sınırı”nın da 2.830 liraya vardığını yazıyordu, bizim gazete. Kitleler giderek fukaralaşırlarken, ihracatın ve kişi başına gelirin artıyor görünmesinin ne kıymeti harbiyesi var? Üleşim adil değilse, bize ne o zenginliklerden? Lâkin varsıllıkların bordrolar düzenleyerek dağıtılacağı sanılıyorsa, hayır mı gelir o haybeciliklerden?
Sol, ama o bildik, sonu çöküşlerle biten sol değil, demek ki peşinden koşacağımız. Kitle çıkarlarını gözetirken, bireyin kendine özgü atılımlarını körelten ve “artık değer”i ulûfe yahut sadaka dağıtırcasına üleştiren kolektivizmlerle değil; liberal kaygılar da taşıyan bir sol anlayışın sentezini yapmak gerekiyor.
Üretim ilişkilerinin iyileştirilmesine değil de, tüketim kültüründeki görüntüselliklere yoğunlaşılmıştı, bu vakte değin.
Enternasyonalliği şiar edinmiş Marksizm’i algılayamadan solcuyum diye bugünlere gelinmişse; globalleşmeyi bir fırsatmış gibi görmek yerine, öcü gibi göstermeye kalkmanın gülünçlüğünü de fark edemeden yaşanıp gidilir, bir yandan da.
İnsanın ve toplumun temel sorunları dururken, örneğin başörtüsüne yahut 19 Mayıs törenlerine odaklanmak, bırakın ilericiliği ve solculuğu, koyu bir taassubun daniskası olur çıkar.
Sonuç olarak, “ilerici ordu”dan medet umarak solcu geçinmenin hâlâ mümkün olabildiği bu topraklarda, yakın gelecekte gerek sol, gerekse iktidar seçeneği yazık ki henüz yeşerecek gibi gözükmemektedir.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016