Alper GÖRMÜŞ

Bu ama çok zor bir ‘mertebe’dir, çok az insan bunu ‘başarabilir…’ Dolayısıyla böyle kararlar mutlaka bir teessür duygusunun eşliğinde verilir.
Ruhunu tam anlamıyla köleleştirememiş, dolayısıyla baskı karşısında kararlarını değiştirdiklerinde az veya çok bir iç sızısı hisseden insanların güçlüğünü arttıran başka bir şey de ‘hak’ (daha doğrusu ‘başkalarının hakkı’) algısı… Çünkü hak (ki ‘hukuk’ onun çoğuludur), kendisinden ibaret bir dünyada yaşadığı için vicdan duygusuna sahip olmayan anti-sosyal kişilik bozukluğuna sahip olanlar dışında bütün insanlarda mündemiç bir duygu halidir.
Anti-sosyal kişilik bozukluğuna sahip insanlar ‘haklı mıyım’ diye sormadan başkalarının hayatına son verebilirler ve bundan en küçük bir rahatsızlık bile duymazlar. Fakat bunlar cinayetlerin belki milyonda birini oluşturur; çoğu cinayette fail, kendi haklılığına dair kendinden menkul argümanlara sahiptir. Buna ihtiyaç duyarlar, çünkü “başkalarının hakkı” duygusu neredeyse bir içgüdü olarak neredeyse bütün insanlarda vardır.
Hele ki adalet dağıtma mevkiindeyseniz…
Kendi iradesi ve kanaati doğrultusunda değil de algıladığı bir dış baskı doğrultusunda karar vermek biz sıradan insanlar için bile çileli bir şeyse, işi adalet dağıtmak olanlar için ne kadar çileli olmalıdır, düşünün…
Yine, “hak çiğneme” biz sıradan insanlar için bile ne kadar çileli ve yıpratıcı bir şeyse, işi hak dağıtmak olanlar için ne kadar çileli ve yıpratıcı olmalıdır, düşünün.
Peki, Gezi davası kararına şerh düşen o hâkimin sözleriyle, “Her türlü kuşkudan uzak, somut, kesin ve inandırıcı delil”e değil de dış baskıya direnilemediği için kesilen ceza hükümleri nasıl bu kadar kolaylıkla verilebiliyor? Bu kararları verenler, insan olmaktan gelen, yukarıda anlattığım duygularını nereye gönderiyorlar da böyle kararlar veriyorlar ve daha önemlisi, sonra da hayatlarını sanki kendi doğal varoluşlarına karşı bir şey yapmamış gibi huzurla sürdürebiliyorlar?
Karar mekanizmaları böyle işleyenlerin -ve görünüşte bundan pek de rahatsız olmayanların- istifade ettikleri telafi mekanizmaları olmalı.
Düşününce benim aklıma bazı telafi edici unsurlar geliyor ama burada sadece birinden söz edeceğim: Anonimlik.
Birinin haksız-hukuksuz bir karar verip sonra da hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam etmesinin başlıca nedenlerinden birinin, mağdur ettiğini tanımamasıdır diye düşünüyorum. Ütopik bir şey bu söyleyeceğim ama, yargı süreçleri, hâkimlerin bile bile haksız-hukuksuz bir cezaya çarptırdıkları insanları derinlemesine tanıyabilecekleri bir biçimde cereyan etseydi, böyle kararlar vermeleri çok daha zor olurdu ya da en azından sonrasında o kadar rahat edemezlerdi.
Gezi davasında 18 yıl hapis cezasına çarptırılanlardan biri de arkadaşım Yiğit Ekmekçi. “Her türlü kuşkudan uzak, somut, kesin ve inandırıcı delil”lerin zerresinin olmadığı hukuksuz bir davada, iktidarın siyasi hesaplarının dışına çıkmayı reddedemeyen bir heyet tarafından cezalandırıldı.
Onun cezalandırılması yönünde oy kullanan hâkimler, onu tanımamalarının avantajını kullanacaklar, bu sayede verdikleri karardan çok da rahatsız olmayacaklar. Tanısalardı, o kadar rahat olamayacaklardı.
Artık karar verildi, öfkeden başka bir şey gelmiyor elimizden. Fakat benim bir de bedduam var: Dilerim o hâkimler, hiçbir delil olmaksızın 18 yıl hapis biçtikleri arkadaşım Yiğit Ekmekçi’yi bir gün derinlemesine tanıma bahtsızlığına uğrarlar, nasıl bir insan olduğunu anlarlar ve huzurları biraz olsun bozulur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025