Mesut YEĞEN
Az da olsa bir ümidimiz vardı elbet. Aksi yöndeki bütün işaretlere rağmen, “yapmazlar, son köprüleri de atmazlar herhalde” diyen bir yanımız halen kalmıştı. Ta ki Gültan Kışanak ve Fırat Anlı da hapsedilinceye kadar. Kürdlerin sembol şehri Diyarbekir’in seçilmiş yöneticileri de hapsedildiğinde, sıranın artık vekillere geldiği belliydi. Şimdi bu da oldu: HDP’li vekiller, Kürdlerin 100 senelik haysiyet mücadelesinin son birkaç senesini simgeleyen Demirtaş da hapsedildi.
Peki neden? Devlet neden geride kalan 30 sene içerisinde defalarca uygulanmış, lakin sonuç vermemiş işlerin peşinde bir kez daha? Yerel yöneticilerden başlayıp, ince ince ölçüp biçerek Demirtaş’ı hapsetmeye uzanan bu tedip siyasetinden ne umuluyor olabilir? Peşinde olunan da, umut edilen de birkaç şey birden gibi görünüyor.
Peşinde olunan en kaba, en inceliksiz iş elbette dümdüz bir cezalandırma. Kürdlerin temsilcilerine devletlu siyasetin ana kararlarını boşa çıkarmanın, müesses nizamca çizilen genel siyasi çerçeveyi zorlamalarının bedeli ödetiliyor öncelikle. Erdoğan’ı başkan yaptırmamanın, HDP gibi bir partiyi Türkiye siyasetinin ana muhalefet partisi kılıp, müesses nizamın yüreğini ağzına getirmenin bedelini ödüyor HDP’nin seçilmişleri.
Bu tedip siyasetinin daha ‘ince’, daha geleceğe dönük hedeflerine gelince. Demirtaş’ı hapsetmiş olmakla devlet evvela Kürdlere, HDP’ye oy vermiş ya da vermesi muhtemel Kürdlere bir şeyler söylüyor. Söylediği de o kadar karışık değil: Daha önce defalarca söylediği gibi “tercihlerini, iradeni kabul etmiyorum”diyor devlet Kürdlere, “ısrar edersen bedelini ödersin” diye ekleyerek.
Bir de hazırlık yapılıyor bu tedip siyasetiyle elbette. Herkesin malumu olan işlerin hazırlığı. HDP’lileri hapsetmek uzun zamandır peşinde olunan Türkiye’yi Türk tipi başkanlığa ulaştıracak kolektif hissiyatı örme işinin son ve nitelikli adımlarından biri olacak belli ki. HDP’lileri hapsetmekle bir yandan kalabalıkların çoktandır kapılmış olduğu süreklileşmiş olağanüstü durum hissiyatı pekiştirilmiş olacak, beri yandan da bu durumla ancak HDP’lileri hapsedebilen Erdoğan’ı başkan yaparak baş edilebileceği anlatılmış olacak. Keza, başkanlığa karşı çıkacaklar liderlikten, iletişimden, etkileşimden mahrum edilip korkutulmuş olacak.
Ama galiba bu tedip siyasetiyle baş edilmek, elde edilmek istenilen, hazırlığı yapılan daha temel bir şey var: Irak ve Suriye’de Türkiye’nin kaybetmesi, Kürdlerin kazanmasıyla sonuçlanacak gibi görünen akıbete hazırlanmak. Irak ve Suriye’nin akıbeti belli ki büyük ölçüde Musul ve Rakka’da belirlenecek ve büyük bir değişiklik olmadığı takdirde işler Türkiye’nin arzuladığının epey hilafına tecelli edecek. Demirtaş’ın hapsedilmesiyle zirve yapan Kürd siyasetine dönük tedip, çok büyük ihtimalle kaçınılmaz görünen bu akıbete dönük bir tedbir olarak da planlanmış durumda. Kürdlerin Irak ve Suriye’de muhtemelen elde edeceklerini törpülemek, olmadı Türkiye’ye aksetmesini engellemek: Bugünkü tedip siyasetiyle peşine düşülen en önemli hedef bu görünüyor.
Peki ne olur? İşe yarar mı bütün bu tedip siyaseti? Türkiye hedeflediklerini elde eder mi bu tedip siyasetiyle? Hedeflenen bir başına Kürdlerin Kürd partisine muhabbetini azaltmak olsaydı orda cevap görece kolaydı. Malum, 1993’te başlayıp 1999’da zirvesine ulaşan tedip siyasetinin ardından yapılan ilk genel seçimlerde dönemin Kürd partisi (DEHAP) o zamana kadar almış olduğu en yüksek oyu (% 6,2) almıştı. 1999’da becerilemeyeni bugün becermek daha zor görünüyor.
Kürdlerin Irak ve Suriye’de muhtemelen elde edeceklerini törpülemek, olmadı Türkiye’ye aksetmesini engellemek işine gelince, bu da pek kolay olacağa benzemiyor. Üstelik, bu minvaldeki kuvvetli arzu Irak ve Suriye’deki ateşe Türkiye’nin dahil olması riskini giderek büyütüyor.
Demirtaş’ı hapsetmekle murat edilenler gerçekleşir mi belirsiz, ama belli olan bir şey var: Kürdlerin yüz senelik haysiyet mücadelesi halen devam ediyor. Demirtaş da bu yüz senelik serüvenin bugününü simgeliyor.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.12.2025
17.10.2025
7.10.2025
5.09.2025
24.08.2025
9.08.2025
19.07.2025
13.07.2025
29.06.2025
15.06.2025