Mesut YEĞEN
Aynı güne denk geldi, bir ilişkisi de var şüphesiz, ancak Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesiyle HDP’ye kapatma dava açılması aynı türden işler değil sanki. İlki, mahsus kimliğiyle ve bir vekil olarak Gergerlioğlu’nun yaptıklarıyla, ikincisiyse iç içe geçmiş iki siyasi mühendislik girişimiyle ilgili görünüyor.
İlki spesifik olarak Gergerlioğlu’yla, ikincisi ise Türkiye ve Kürt siyasetini düzenlemekle ilgili işlere benziyor. Eski günlerde olsaydı, ilki devletin, ikincisi iktidarın operasyonu deyip geçerdik, ama malum bu ikisi arasındaki farkın kapandığı zamanlardayız.
Tahminim şu: Gergerlioğlu herkes için insan hakları mücadelesi vermeyi dindar olmayan bir vekil ya da vekil olmayan bir dindar olarak yapsaydı ya da yaptıklarını en azından bu kadar kararlı ve enerjik bir biçimde yapmasaydı muhtemelen devletin hışmına maruz kalmaz, vekilliği düşürülmemiş olurdu. Dindarlığı, yürüttüğü insan hakları mücadelesinin meşruiyetini arttırıp geleneksel olarak bu mücadelenin etki alanının dışında kalanları da etkilediğinden, vekilliği, çalışkanlığı ve kararlılığı da yürüttüğü mücadelenin etkisini arttırdığından Gergerlioğlu bir devlet operasyonuna maruz kalmış görünüyor. Daha önemlisi: Dindar bir vekil olarak verdiği insan hakları mücadelesinin sınırlarını ‘FETÖ’den mahkûm edilenlere ve yakınlarına kapatmış olsaydı muhtemelen vekilliği yine de düşürülmezdi Gergerlioğlu’nun.
Gergerlioğlu’nun affedilemez olan işi bu oldu galiba: Ölenlerinin defnedildiği yere “hainler mezarlığı” denmesi düşünülmüş bir camianın mensuplarını hak sahibi insanlardan, hak sahibi kullardan görmek. Devletin, Merve Kavakçı’nın başörtüsüyle Meclis’e girdiğinde duyduğumuz “burası devlete meydan okunacak yer değildir, haddini bildiriniz” ünlemesini Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesinde bizzat duymadık doğru, ama bir yerlerde fısıldandı belli ki; tam da bu son dediğim iş yüzünden.
Özetle, Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesinin HDP’yi kapatarak geliştirilmek istenen siyasi süreçle bir ilişkisi elbette var; ama zayıf, ikincil bir ilişki bu. Gergerlioğlu’na reva görülen daha ziyade, dindar bir vekil olarak ve herkesin şahit olduğu bir samimiyet, kararlılık ve çalışkanlıkla ‘FETÖ’den mahkum edilenleri ve yakınlarını dışarıda bırakmayan bir insan hakları mücadelesi yürütmesiyle ilgili gibi geliyor.
HDP’nin kapatılması talebiyle açılan davaya gelince…
Siyasi Mühendislik
HDP’den önce HEP ve ardılı 4 siyasi parti Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldığından dolayı HDP’ye açılan kapatma davasını bu ‘kapatma geleneğinin’ bir parçası olarak görmek mümkün. “Kürt hareketi, Kürt siyaseti bir kez daha parti kapatmak vasıtasıyla ‘terbiye edilmek’, sınırlara çekilmek isteniyor” denip, açıklanabilir bugünkü kapatma süreci. Ancak, HDP’ye açılan davanın zemini, zamanlaması ve kapsamı önceki kapatma davalarından farklı ve bu farklılıklar bugünkü davayla elde edilmek istenenin Kürt siyasetini ‘terbiye etmekten’ fazla olduğuna işaret ediyor.
Bugünkü davanın farklılıkları şunlar… İlk olarak bir eksiklik var: Ortada kapatma davasını ‘anlaşılır’ kılacak bir PKK faaliyeti ve bundan kaynaklanan bir toplumsal infial durumu yok. PKK Türkiye içinde minimize edilmiş olduğundan ve neredeyse fiili bir çatışmasızlık durumu süregittiğinden ortada kapatma davası üzerinden ‘yatıştırılması’ düşünülebilecek bir kamuoyu yok.
İkinci farklılıksa bir fazlalıkla ilgili. Fazlalık da şu: Geçmişten farklı olarak bugün parti kapatmayı zorlaştıran bir mevzuat var. Kapatma kararının alınabilesi için Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 10’unun evet demesi gerekiyor; hem de parti kapatmak doğru değildir fikrinin çoğunlukça doğru kabul edilmesiyle geçen senelerin ardından.
Üçüncü farklılık zamanlamayla ilgili: 2015-6’da başvurulmayan, olağanüstü hal ortamında yapılması düşünülmeyen bir iş ‘olağan’ bir dönemde yapılmak isteniyor. Bu da bir zamanlama ‘aksaklığı’ durumuna işaret ediyor.
Son farklılık da kapsamla ilgili. Bugünkü kapatma davasının kapsamı belli ki Bahçeli’nin ‘bir daha açılmayacak biçimde’ uyarısına uygun şekilleniyor. Yüzlerce ismin siyasi yasaklı kılınmak istenmesi bugünkü kapatma girişiminin ‘farklı’ olacağına işaret ediyor. Kürtlerce kurulmak istenen iki partinin kuruluş dilekçelerinin İçişleri Bakanlığınca kabul edilmediği hesaba katılacak olursa, bugünkü davanın kapsamının yüzlerce ismi siyaseten yasaklı kılmanın ötesine geçebileceği bile düşünülebilir.
Türkiye siyasetini meşgul edip şekillendiren diğer mesele ve dinamiklerle birlikte düşünüldüğünde, bütün bu farklılıklar HDP’yi kapatma girişiminin Kürt siyasetini terbiye etmeye kalkışmanın ötesine geçen hedefleri olduğunu gösteriyor.
İki esas hedefin olduğunu düşünüyorum: Gerçekleşirse ikinci hedefin askıya alınmasına yol verebilecek öncelikli hedef, bildik siyasi mühendislik işleriyle gerçekleştirilebilecek türden: Cumhurbaşkanlığı sistemini ayakta tutacak bir siyasi kompozisyon oluşturmak.
Bu ilk hedefe kesinkes ulaşılırsa askıya alınabilecek, ulaşılmadığı takdirdeyse kati surette peşine düşülecek görünen ikinci hedefse, benzetmeyi devam ettirmek gerekirse, kaba marangozluk işleriyle erişilebilecek bir hedefe benziyor: Bir kısmı kapatma davası vasıtasıyla, bir kısmı da ardından gelebilecek tasarruflar üzerinden, Kürt siyasetini felç edip, Türkiye’nin siyasi dengelerini etkileyebilecek kapasiteden mahrum etmek. Gerçekleştirilmesi zor görünse de, ‘farklılıkları’ HDP’yi kapatma davasının zamansal açıdan ikincil hedefinin bu olduğuna işaret ediyor.
Kapatma davasının öncelikli hedefi çoktandır peşinde olunan, başka vasıtalarla erişilmeye çalışılan bir hedef: 2019 seçimlerinden beridir iktidar aleyhine seyreden iktidar ve muhalefet dengesini iktidar lehine çevirmek ya da cumhurbaşkanlığı sistemini devam ettirebilecek bir iktidar kompozisyonu oluşturabilmek. Bir dönem Akşener’i ‘evine’, cumhur ittifakına dönmeye davet ederek ulaşılmaya çalışılan bu hedef, Akşener’in davete icabet etmemesiyle erişilebilir olmaktan çıktı. HDP’yi kapatmak girişimi aynı hedefe bu kez ikili bir hareketi zorlayarak erişmeyi esas alıyor.
Kapatma davası etrafında köpürtülecek tartışmanın yaratacağı gerilimin üretebileceği ilk hareket CHP ve İYİ Parti’nin HDP’den uzaklaşması ve içinde HDP’nin olmadığı bir muhalefet cephesinin kurulması olabilir. İkinci hareketse HDP’nin muhalefet blokundan uzaklaşması, boykot ya da kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarmak gibi seçeneklerin peşine düşmesi olabilir. Her iki hareket de iktidar-muhalefet dengesini iktidar lehine çevirmeye yetebilir. Kaldı ki, bu iki hareket gelmezse aynı etkiyi biraz zorlanarak da olsa üretebilecek üçüncü bir hareket söz konusu olabilir. Muhalefet cephesi, içinde HDP olduğu halde yola devam ettiği takdirde, İnce ve Özdağ’ınkiler gibi yeni partilerle cumhurbaşkanlığı sisteminin devam etmesini temin edecek bir siyasi kompozisyon oluşturulabilir.
Kapatma davasıyla peşine düşülmüş görünen bu türden bildik bir mühendislik işine benziyor. Ancak, davanın zemini, zamanlaması ve bilhassa da kapsamı, olur da bu mühendislik işi becerilemezse ve hatta belki becerilse bile peşine düşülmüş başka işlerin de olduğu izlenimi veriyor. Marangozluk kabilinden işlerden söz ediyorum.
Mühendisliğin Ötesinde
Ortada fol yok, yumurta yokken ve neredeyse Bahçeli’nin ittirmesiyle ve ‘bir daha açılmamak üzere’ uyarısıyla açılmış olması, kapatma davasının marangozluk kabilinden işlerin başlama vuruşu olabileceğini gösteriyor. Aslında, Cumhur İttifakı, iktidar ya da devlet, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin devamını temin etmekte kararlıysa, siyasi mühendisliğin ötesine geçen düzenlemeler yapmaları kaçınılmaz çünkü, yukarıda sözünü ettiğim ikili ya da üçlü hareket gerçekleşmeyebilir.
Gara Operasyonu ve dokunulmazlıklar meselesinde CHP’nin ve ama bilhassa da Akşener’in, kendilerinden beklenen HDP’den uzaklaşma hamlesini yapmamış olmaları, kapatma davası etrafında yapılacak mühendislik işlerinin de çalışmayabileceğini gösteriyor. Keza, HDP’nin kendi içine çekilme, üçüncü yola düşme gibi seçenekleri kullanmaya niyetli olmaması da HDP’den kopmuş bir muhalefet cephesi tasarımının gerçekleşmeyebileceğini gösteriyor.
İnce ve Özdağ’ın bir rüzgar oluşturamamış olmaları hakeza. Üstüne üstlük, bütün bu hareketler gerçekleşse, HDP’siz bir muhalefet cephesi oluşsa bile, HDP seçmeni cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın karşısına çıkabilecek bir ortak adaya oy verebilir ya da HDP, seçmenini bu yönde oy kullanmaya ikna edebilir. Bu da cumhurbaşkanlığı sisteminin sonu demek olabilir.
Bu tablo, iktidarın siyasi mühendisliğin ötesine geçen düzenlemeler yapmaya mecbur kalabileceğini, HDP’yi kapatma davasının da bu türden düzenlemelerin başlama vuruşu olabileceğini gösteriyor. Sözünü ettiğim tablo, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni sürdürmenin en garantili yolunun, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle amaçlanan ama gerçekleştirilemeyen işi bir kez daha denemekten geçtiğini gösteriyor.
Kürt siyasetinin, Kürt seçmeninin Türkiye’de iktidar oyununun oynanmasında etkili olmaktan çıkarılmasından söz ediyorum. Gerçekten de, iktidar açısından bakıldığında, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni devam ettirmenin ‘etkili bir yolu’, 2015’te başlatılan ve becerildiği de sanılan, ama çok geçmeden işlemediği anlaşılan Kürt siyasetini ve Kürt seçmenini iktidar oyunundan uzak tutma teşebbüsünü güncellemek olabilir.
Bir yanda,Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kuruluşunu kolaylaştıran ve CHP ve İYİ Parti’yi hep Kürtlerin uzağında tutacağı düşünülen Yenikapı ruhu kısa zamanda etkisini yitirdiğinden, beri yanda da 2015’ten beri yürüyen Kürt siyasetini cenderede tutma işi HDP’nin seçmen desteğini iktidar oyununda etkili olacak seviyenin altına çekemediğinden, Kürt siyasetini iktidar oyununda etkisiz kılmak hem cumhurbaşkanlığı sistemiyle amaçlanan işi tamamlamak, hem de cumhurbaşkanlığı sistemini sürdürebilmek için etkili bir yol olabilir görünüyor. Kapatma davası sözünü ettiğim bu güncellemenin açılış adımı olabilir.
Bu da şu demek: Kapatma davası etrafında kopan fırtına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni sürdürmeyi temin edecek bir siyasi kompozisyon üretmezse, kapatma davasının mühendislik işinin ötesine geçmesi ve mühendisliğin ötesine geçen başka adımlarla desteklenerek sürmesi pek muhtemel. Muhtemelen daha ‘orijinal’ adımlarla da desteklenir ama HDP’yi kapatmak, HDP kadrolarını siyaset yapamaz kılmak, Kürt siyaseti üzerinde yeni bir baskı dalgası estirmek, Kürt siyasetinde fason bir üçüncü yol tartışmasını teşvik etmek, Siyasi Partiler Kanununda, Seçim Kanununda, seçim bölgelerinde değişiklik yapmak vs. bu türden ilk adımlar olabilir.
Peki, ekonomi bunca kırılganken ve Batı’yla ilişkiler toparlanmaya çalışılırken iktidar siyasi mühendisliğin de ötesine giden bütün bu adımları atabilir mi? Etyen Mahçupyan’ın Serbestiyet’te yazdığı “Batı’yla Türkiye arasında demokrasi ve insan hakları motiflerini esas almayan yeni bir modus vivendi oluştu” minvalindeki tespiti doğruysa, bütün bu adımları atmayı kısmen de olsa güçleştirecek bir engel ortadan kalkmış demektir.
Ama daha önemli soru şu galiba: Atılması çok muhtemel görünen bütün bu adımlar arzulanan sonuçları üretir mi? Olur da bütün bu marangozluk kabilinden işler yapılırsa Kürtlerin muhtemel bir ortak adaydan ya da hepten sandıktan uzak durmasının önü açılır mı? Bu soruya kesinkes evet demek pek kolay değil.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin devam etmesini zor kılan bugünkü siyasi tablo sadece muhalif siyasi kadroların eğilimlerinin sonucu olsaydı bu soruya evet demek bu kadar zor olmayabilirdi. Ama durum galiba bundan ibaret değil. Cumhurbaşkanlığı sistemini sürdürmeyi zorlaştıran bugünkü tablonun esas sebebi daha ziyade kendiliğinden ve her nasılsa yatağını bulacak türden bir siyasi dinamiğe benziyor. Durum buysa gerçekten, bütün bu mühendislik ve ötesi işlerin nafile işlerden olması pek muhtemel.
Yazarlar
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.07.2025
13.07.2025
29.06.2025
15.06.2025
1.06.2025
18.05.2025
4.05.2025
8.04.2025
8.03.2025
4.02.2025