Murat Sevinç
“Memleketin ekonomik koşullarını kendi gücümüzle iyileştirmek için her alanda elden gelen gayret sarf edilecektir. Çalışkan ve vatanperver Türk işçisinin mevcut ekonomik koşullar çerçevesinde her türlü hakları korunacaktır. Ancak temiz Türk işçisini sömüren, onları kendi ideolojik istikametinde kullanmak için her türlü baskı oyunlarına başvuran, işçinin hakkı yerine kendi menfaatlerini ön planda tutan bazı ağaların bu faaliyetlerine asla müdahale edilmeyecektir…”
(Milli Güvenlik Konseyi adına, Kenan Evren – 12 Eylül 1980 günü.)
Başta Kenan Evren olmak üzere 12 Eylül darbecilerinin huzur içinde uyuduklarını tahmin ediyorum. Kurdukları hukuk sistemi büyük ölçüde yürürlükte; yaratmayı hayal ettikleri insan tipi ortalamayı temsil ediyor; mütemadiyen çocuk muamelesi yaptıkları ‘kandırılmış’ halka, yirmi birinci yüzyılda da aynı muamele reva görülüyor…
12 Eylül Cuma sabahı okunan ve ardından Resmi Gazete’de yayınlanan ‘1 No’lu Bildiri’ metninin günümüz Türkiye toplumunun ‘çoğunluğu’ tarafından pek yadırganmayacağı, hatta yaygın kabul göreceği kanısındayım. 12 Eylül faşizminin hukuk ve kurumlarıyla varlığını hâlâ sürdürebilmesinin nedeni, bu yalın gerçek. ‘Bizim çocuklar’ çok başarılı oldu!
Korkut (Boratav) Hoca 12 Eylül darbesi için, ‘Sermayenin karşı saldırısı’ başlığını tercih eder kitabında. Darbe büyük sermaye (TUSİAD) tarafından desteklenmiş, şöhretli sermayedarlar cuntaya ‘aşk’ mektupları göndermiş, sonrasında darbe karşıtı numarası yapan sahtekar sağcı yazar çizer memnuniyetlerini gizleme gereği duymamıştı. Dönemin meşhur patronunun, “Bugüne dek işçiler güldü, artık gülme sırası bizde” ifadesi, malumunuz. MGK’nin ilk işlerinden biri, ’24 Ocak 1980′ kararlarını güvence altına almak olmuştu. (16 numaralı karar)
1982’de kabul edilen anayasa, işçiye karşı sermayedarı, yurttaşa karşı devleti korumayı hedefliyordu. Bülent Tanör’ün ifadesiyle, anayasa tarihimizde temel haklar konusunda ilk kez ciddi anlamda ‘geriye gidişin’ temsilcisiydi. Anayasa’nın ilk halinin ilgili maddelerde, ilk fıkrada verilen hak ikincide alınıyordu. Metnin yarısından fazlası değişti, ancak bazı temel sorunlar kaldı, bazıları katmerlendi.
Türkiye anayasacılığı, sosyal haklar ile 1961 Anayasası sayesinde tanışmıştı. Zorluk, az gelişmiş bir ülkede, düşük milli gelirle yurttaşı ezmeden kalkınabilmekti. İlk yıllarda, talep artarken hoşa giden hak ve özgürlükler; 1960’ların sonundan, bir başka deyişle ekonominin baş aşağı gitmeye başladığı yıllardan itibaren, sağcı siyasetçi ve patronların en çok şikayet ettikleri konulardan biri haline geldi. Yirmi yıl sonra 12 Eylül hukukundan, bu hak demeti de payını fazlasıyla aldı. Haklar kuşa çevrildi, emekçilere ve sendikalara bolca yasak ve sınırlama getirildi. Darbeci generaller sermayeye borcunu ödemek ve sadakatini sergilemek için her şeyi yaptı.
İster Almanca kökenli ‘sosyal devlet’, ister Anglo-Sakson kökenli ‘refah devleti’ kullanılsın; terimin kastı, sosyalistçe değil, eşitsizliklerin ‘olabildiğince’ giderildiği bir sistem. Başat hedef insan onuruna yaraşır bir hayat sağlayabilmek. Asgari insani koşulları sunmak.
Sosyal haklar, Sanayi Devrimi işçi sınıfının 20’nci yüzyıla armağanı. Çoğu ‘siyasal hakkın’ yaygınlaşmasının da işçi sınıfı mücadelesinin (Chartist hareket vb.) katkısıyla gerçekleştiği düşünülürse, klasik demokrasinin bugünkü şeklini almasında sosyal hak mücadelesinin katkısını görmek daha kolay olur. Demokrasiler, başta ‘grev hakkı’ olmak üzere emekçilerin hak mücadelesine çok şey borçlu. 20. yüzyıl ilk çeyreğinden itibaren ‘sosyal demokrasi’ öylesine gelişti ve başarılı oldu ki, bugün artık ‘sosyal’ olmayan demokrasi kalmadı. Dolayısıyla, artık ‘sosyal demokrasi’ kavramı ne kadar anlamlı olduğu dahi tartışılır.
1982 Anayasası’nı yapanlar, ‘Geçici 15’inci Madde’ ile dönemin mevzuatını da güvence altına alıp ‘anayasaya aykırılıklarının ileri sürülmesini’ engellemişti. 2001 yılında ilgili fıkra kaldırıldı. İşte korunan o yasalar, siyasal/çalışma yaşamını baştan sonra düzenlerken topluma nefes alabileceği bir alan bırakmadı. ‘Sendikalar Kanunu’ da, 2012’de değiştirilen ‘Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’ da o tarihte (1983) çıkarılmış, iş yaşamı tümüyle darbeciler tarafından, sermaye talepleri doğrultusunda yeniden düzenlenmişti.
Sonraki dönem, ‘kendisi muhterem ama çevresi kötü’ neo-liberalizmin azgınlık yılları. Eğitim ve sağlık başta olmak üzere pek çok kamusal hizmetin özelleştirilmesi, kamu mallarının satılıp savılması ve liberalizmin başındaki ‘neo’ sıfatı marifetiyle piyasaya tanınan ‘serbestliğin’ temel hak ve özgürlükler alanından esirgenmesi… Varılan yerde, cebinde üç kuruşu olan çocuğunu gönderecek özel okul arıyor, beş kuruş olan özel sağlık kuruluşlarında soyuluyor, işçi iktidarın sendikalarına teslim, grev yapıp hak aramaya çalışana da ‘şımarık’ deniliyor! 12 Eylülcülerin istediği neydi ki!
Dile kolay, son yirmi yılı siyasal İslamcılarla geçen kırk yıl boyunca, bir sistemin ne denli doğru ve alternatifsiz olduğu anlatıldı. Sosyalist sol yok edilmişken, bunaltıcı bir ideolojik bombardımanla yapıldı bu.
Şöyle bir düşünürseniz, onca anayasa tartışması arasında ‘sosyal haklar’ konusunun nasıl ‘özenle’ ihmal edildiğini fark edersiniz. Kürt sorunu duyarsınız, Sünnilik-Alevilik duyarsınız, boncuklu parlamenter sistem duyarsınız, şerbetli AYM ve HSK duyarsınız; ancak temel hak ve özgürlüklerin ‘üçte birini’ kapsayan sosyal haklarla ilgili pek bir şey duymazsınız. Anayasal gelişmelere ‘sınıf mücadelesi’ göz ardı edilerek bakıldığında, bu anormalliği anlamak mümkün olmaz.
Muhalefet son yıllarını kendi sözünü söylemekten çok, yanlış yapmama, iktidarın ‘oyununa gelmeme’ kaygısıyla geçirdi. Ortalama muhalif yurttaşa da sirayet eden bir tavra dönüştü söz konusu kaygı. Kırk yıllık ideolojik bombardımanın üzerine, bir de siyasal İslamcı iktidarın tuzağına düşmeme telaşı eklenince!
Bazı CHP belediyelerinde grev yapılması, kırk yıldır aynı ekonomi masallarını dinleyen ve büyük ölçüde güvencesizleştirilmiş muhaliflerde de rahatsızlık yarattı. Sanırım iki temel cümleye indirgenebilir işçiye gösterilen tepki: “Bir çöpçü nasıl benden daha fazla kazanır” ve “AKP’nin oyununa geliniyor, neden AKP belediyelerinde grev yapılmıyor?”
İkinci cümleden:
Konu, uzun yıllara yayılan ‘özelleştirme’ ve neredeyse köleleştirme sözcüğü ile karşılanabilecek ‘taşeronlaştırma’, kamunun işçi gereksiniminin şirketler aracılığıyla karşılanması, çalışanın güvencesizleştirilip üç-otuz ücrete mahkum edilmesi konuları göz önünde bulundurulmadan tartışılıp anlaşılamaz. İki günlük değil, on yıllara yayılan, ekonomik-siyasal-toplumsal sonuçları olan bir sorundan söz ediyoruz. Ayrıca, grevlerin onca CHP belediyesi içinde yalnızca bir iki yerde gerçekleşmesi, herhalde söz konusu ilçe belediyelerine de dönüp bakmayı gerektiriyor.
AKP’li belediyelerde neden grev yapılmadığı sorusunu yöneltenler, zahmet edip konuya ilişkin ‘sendikal’ haberleri takip etseler, sormazlardı. İşçinin o belediyelerde grev yapamıyor oluşunun nedeni, rahat hayatları değil, bağlı oldukları sendikaların sendika olmamasıyla ilişkili ve takdir edersiniz ki, pek gurur duyulacak bir durum değil bu. Grev vs. demokrasi açısından sağlık belirtisidir. Eğer işçi bir CHP belediyesinde (şirketlerden söz ediyoruz) greve gidiyorsa, bu durum o belediyede sendikalaşma ve hak mücadelesinin varlığını gösterir. Grev hakkı olmadığında, sendikal hakların da bir değeri/etkisi kalmaz. (grevin iyi niyetli olup olmadığına karar verecek olan, yargı.)
Grev, günlük hayatı zorlaştırabilir ve amacı budur! Çöp toplanmadığında çöpçünün, yolculuk yapamadığımızda havaalanı çalışanlarının, duraklarda yığılınca sürücülerin değerini anlarız. Hayatımızda hiçbir şey değiştirmeyen eylemin, eylem niteliği ve eylemciye yararı yok. Çöp kokusundan burnumuzun direği kırıldığında… İşte o durumda tepkiyi kime yönelttiğimiz, tümüyle sınıfsal konumumuz ve bilincimizle ilgili. İşçiye hak ettiği ücreti vermeyene mi, yoksa ekmeğinin peşinde olan mı? 12 Eylülcüler başardı mı, başaramadı mı? Mesele bu.
“Bir çöpçü nasıl olur da benden fazla kazanır ya da kazanmak ister” tepkisi ise, ilkiyle ilişkili kuşkusuz. ‘Eşit yurttaşlık’ idealine ulaşmanın güçlüğünü sergilemesi bakımından çok önemli. Soruyu yöneltenlerin, örgütlenip kendi haklarını aramak yerine hakkını arayana kızgınlık duyması ve grevciyi şımarıklıkla itham etmesi, 12 Eylül hukuk ve toplum modelinin gücünün çarpıcı bir örneği.
Oysa soruyu şöyle sorsak: Çöp toplayan bir belediye işçisi, neden örneğin bir üniversite hocasından daha az kazanmalı? Neden daha kötü bir evde oturmalı? Neden çocuğunu daha zayıf bir okula göndermeli? Neden daha sağlıksız beslenmeli?
Bu sorulara, “Çünkü ben iyi eğitim alarak, daha konforlu yaşamaya hak kazandım” dışında bir yanıt var mı? Ezcümle, işin içinde emek harcamaktan kaynaklanan ‘ayrıcalık beklentisi’ var. Peki söz konusu beklenti neden bu denli kolay ve doğallıkla oluşur? Bir kez daha soruyorum; ben (işsiz olmadığımı varsayın lütfen), yani bir akademisyen, neden fakülte temizlikçisinden çok daha fazla kazanmalı ve onun sahip olmadığı gelirden kaynaklanan ayrıcalıkları yaşamalıyım? Onun ödediği vergiyle aldığım eğitim, neden daha iyi bir hayat sunmalı bana? Eşitsizliği bu denli içselleştirmek olağan bir durum mu?
“Efendim, o zaman okuyanla okumayan arasında fark kalır mı?” Öyle mi, okumuş olmanın tek getirisi kazançta ayrıcalık beklentisi mi olmalı? Ben ömrüm boyunca, bir çöpçüden daha fazla kazanmak için mi okudum, yoksa eğitimin başkaca avantajları ve kendi mutluluğum için mi?
Konu uzun… Şu kadarı söylenerek bitsin yazı: Bilişim devrimi sonucunda, çok daha az emek harcanarak aynı verimliliğin elde edildiği/edileceği bir evreye girdi dünya. Malum, Türkiye dünya üzerinde bir ülke. İşsizlik dünya çapında katlanarak artacak belli ki; daha doğrusu, herkesin yaşaması için herkesin çalışması gerekmeyecek artık. Salgın, başka pek çok şeyle birlikte bu dönüşümü de hızlandırdı.
İlk aşamada, Batı’da uzun süredir tartışılan ‘yurttaşlık geliri’ kaçınılmaz şekilde Türkiye’de de gündeme gelecek. Muhalefetin günlük ve verimsiz siyasi kavgalar dışında, örneğin yurttaşlık geliri gibi bir konu üzerine de konuşmaya başlaması ve eşit yurttaşlığı, herkesin insanca yaşam için asgari bir gelire (çalışsa da çalışmasa da) gereksinim duyduğunu, bunun mümkün olduğunu herkese ‘hatırlatması’ bir gereklilik.
Bu devir nasıl olsa geçer. Muhalefet, iktidara bir gün kavuşur. O gün ne yapacağını, neyle karşı karşıya kalacağını, yıllarca dehşet verici ölçüde baskılanmış toplumun her kılcal damarının nasıl bir hak-özgürlük mücadelesine girişeceğini, nasıl bir toplumsal-siyasal canlılık yaşanacağını hesap edip öyle davranmasında yarar vardır belki de. Doğrudur, 1961 Anayasası’nı yapanlar sosyal haklar konusunda son derece duyarlıydı; ancak 1961’in kışında Saraçhane’de on binlerce işçinin eylem yaptığını da göz ardı etmemeli.
Muhalefet, kendi muhtemel iktidarı üzerine düşünme işine, İBB’nin ‘hak ve özgürlükler rejimi’ bakımından skandal içerikteki açıklamasını ‘sorgulayarak’ başlayabilir.
Grev haktır. Bunun tartışılacak bir yanı yok. Asıl vahamet, yıllardır herkesin gözü önünde mide bulandırıcı servet hikâyelerinin yaşandığı bir ülkede, “O çöpçü neden benden fazla kazanıyor?” sorusunu yöneltebilmekte. Sol muhalefet iddiasındakilerin, nicedir unutturulmuş sıradan bir hak mücadelesiyle karşılaştığında verebildiği tepki, kırk yıldır maharetle unutturulanın hangi değer(ler) olduğunu gösteriyor. O değerleri elbirliğiyle gündeme getirmekte, hatırlatmakta yarar var.
Okuma önerisi: Birikim Dergisi’nin son sayısını (382-383 birlikte) edinmenizi öneririm. Faşizmi farklı açılardan ele alan yazıların olduğu bir ‘dosya’ hazırlanmış. Bir de tarihçi Elçin Arabacı’nın “Tarihten iyilik çıkar mı?” yazı dizisi (üçüncü yazı) ‘devlet geleneği’ üzerine kafa yoranlara, ayrıca önerilir.
Video önerisi: Sevgili hocam Cem Eroğul’un, Komünist Manifesto üzerine şu kısacık söyleşisini dinlemenizi öneririm.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları














































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
23.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025