Ümit Fırat
Bu haftaki yazımda, Yuval Noah Harari’nin son çıkan kitabından aktarmalar yapmak istedim. Son dönemde benim yazıp tartışmak istediğim konulara oldukça açık ve aydınlatıcı yorumlar getiren kitabı sadece okuyup geçmek istemedim; önemli bulduğum bazı bilgi ve yorumları da okuyucuyla paylaşmak istedim.
Çok uzun yıllar önce, Stalinist rejimin bilim işçisi olarak adlandırdığı Sovyet memurlarınca güya eğitim kitabı olarak hazırlanmış, isimlerini bile telaffuz etmek istemediğim, “bilimsel” kitaplar da okumuştuk. Gordon Childe’ın 1950’li yıllarda yazdığı gerçekten bilimsel olan Tarihte Neler Oldu? ve Kendini Yaratan İnsan kitaplarını okuduğumda ise Rusçadan çevrilen ve gereksiz kâğıt sarfiyatından öte bir anlamı olmayan o saçma sapan kitapların nasıl da birer beyin yıkama araçları olduğunu fark etmiştim.
Harari’nin kitapları ise, çok karmaşık bilimsel konuları bile oldukça basitleştiren bir anlatım özelliğine ve esprilerle süsleyen mükemmel birer öğreticiliğe sahip. İnsanın önemsiz bir maymundan nasıl dünyanın efendisine dönüştüğünü mercek altına aldığı SAPIENS kitabı 2015’te, hayatın uzun vadeli geleceğini sorgulayarak insanların tanrı mertebesine yükselme olasılığını ve zekâyla bilincin nihai kaderinin ne olabileceği göz önüne serdiğini belirttiği HOMO DEUS kitabı ise 2016 yılı sonlarında yayınlanmıştı.
İkisi de olağanüstü bir anlatım yeteneğine sahip, insana ve insanın evrimine dair oldukça zengin bilgilerle dolu kitaplardı. Bilmediğim çok şey öğrenmemin yanı sıra, doğru bildiğimi zannettiğim pek çok şeyin de aslında eksik veya doğru olmadığını fark ettim. Okumayan dostlarıma da ısrarla okumalarını tavsiye ettim ve hala da tavsiye etmekteyim. Keşke benim gençliğimde de bu kalite ve bilgi zenginliğindeki kitaplar yazılıp çevrilebilmiş olsaydı.
Günümüze yakından bakmak istediğini, odağını güncel meselelere ve insan toplumlarının yakın geleceğine çevirdiğini ve şimdi ne oluyor sorusuna cevap bulmaya çalıştığını belirttiği son kitabı 21. YÜZYIL için 21 DERS ise birkaç hafta önce Türkiye’de yayınlandı. Bazı çarpıcı sorularla başladığı kitabında, insanlığın günümüzde yaşamakta olduğu ve geleceğine dair problemlere yer verip çok değerli bilgiler aktarıyor.
“Günümüzde dünyada neler oluyor ve bu olayların altında yatan anlam ne? Donald Trump’ın yükselişi neyin göstergesi? Yalan haber karşısında ne yapabiliriz? Liberal demokrasi neden krizde? Tanrı geri mi döndü? Yeni bir dünya savaşı yolda mı? Dünyaya hangi medeniyet hâkim: Batı, Çin, İslam? Avrupa kapılarını göçmenlere açık tutmalı mı? Eşitsizlik ve iklim değişikliğinin açtığı dertlere milliyetçilik deva olabilir mi? Terörizm konusunda ne yapmalıyız?”
İsminden de anlaşılacağı gibi, kitapta 21 bölüm yer alıyor. Bu yazıda Uyanış isimli ilk bölümün farklı sayfa ve paragraflarından kendimce seçip sıraladığım alıntılara yer verdim.
“20. yüzyılda New York, Londra, Berlin ve Moskova’da dünyaya şekil veren seçkinler, tüm dünyanın geçmişini açıklama ve geleceğini öngörme iddiası taşıyan üç büyük anlatı formüle ettiler: Faşist anlatı, komünist anlatı ve liberal anlatı. 2. Dünya Savaşı faşist anlatıyı devirdi ve 1940’ların sonlarından 1980’lerin sonlarına kadar dünya sadece iki anlatının savaş alanıydı: Komünizm ve liberalizm. Sonra komünist anlatı da çöktü ve liberal anlatı, baskın bir biçimde, en azından dünya çapındaki seçkinlere göre, insanlığın geçmişine rehber ve dünyanın geleceğinin olmazsa olmaz kılavuzu haline geldi.
Bu (liberal) anlatıda insanlığın binlerce yıldır bireylere son derece kısıtlı siyasal haklar, ekonomik imkânlar ve kişisel özgürlükler tanıyan; bireylerin, fikirlerin ve malların dolaşımını kısıtlayan baskıcı rejimler altında yaşadığı anlatılır. Ama insanlar özgürlükleri için savaştı ve özgürlük yolunda adımlar atıldı. Vahşi diktatörlüklerin yerini demokratik rejimler aldı. Serbest girişimler ekonomik kısıtlamaları alt etti. İnsanlar körü körüne bağnaz din adamlarına ve tutucu geleneklere itaat etmeyi bırakıp, kendileri için düşünmeyi ve yüreklerinin sesini dinlemeyi öğrendi. Duvarların, hendeklerin ve dikenli tellerle çevrili çitlerin yerini açık yollar, sağlam köprüler ve vızır vızır işleyen havalimanları aldı.
… Ancak liberalizmin karşımızdaki en büyük sorunlara, ekolojik çöküş ve teknolojik sıçramaya verebildiği net bir cevap da yok… Gezegenimizin büyük kısmına zorbalar hâkimdir ve en liberal ülkelerde bile çoğu vatandaş yoksulluk, şiddet ve baskıdan mustariptir.”
“1990’ların başına gelindiğinde, düşünürler de siyasetçiler de ‘Tarihin Sonu’ geldi diye haykırıyor, kendilerinden emin bir şekilde geçmişin tüm siyasi ve ekonomik sorunlarının karara bağlandığını, geriye kalan tek şeyin demokrasi, insan hakları, serbest piyasalar ve devlet destekli sosyal hizmetlerle donatılmış liberal paket olduğunu ileri sürüyorlardı.
Ama tarihin sonu gelmedi ve Franz Ferdinand vakası (1914 yılında Saraybosna’da öldürüldükten sonra 1.Dünya Savaşı’nın başlamasına neden olan Avusturya Prensi. Ü.F.), Hitler vakası ve Che Guevara vakasının ardından şimdi de Trump vakasıyla karşı karşıyayız. Ancak bu defa liberal anlatının karşısında emperyalizm, faşizm ya da komünizm gibi tutarlı bir ideolojik rakip yok. Trump vakası çok daha nihilist bir ortamda cereyan ediyor.
Sözde demokratik devletler hukuk sistemini hiçe sayıyor, basın özgürlüğünü kısıtlıyor, her tür muhalefeti hainlik diye nitelendiriyor. Türkiye ve Rusya gibi ülkelerin başındaki iktidar sahipleri yeni bağnaz demokrasi tipleri deneyip, düpedüz diktatörlük uyguluyorlar.
1938’de insanların tercih edebileceği üç küresel anlatı mevcuttu, 1968’de sadece iki, 1998’deyse tek bir anlatı hüküm sürüyor gibiydi; 2018’e gelindiğinde ise elimiz boş kaldı.”
Teknolojik gelişmeler sonrası çok büyük sayıda insanın işlevsiz kalmasının yaratacağı sonuçları da oldukça ciddi buluyor ve önemsiyor.
“20. yüzyıldaki halk kitleleri, sömürüye karşı ayaklanıp ekonomideki hayati rollerini siyasi güce dönüştürmeye çabalamıştı. Artık halk kitleleri işlevsiz kalma korkusu taşıyor, ellerinde kalan siyasi gücü çok geç olmadan kullanmak için debeleniyor. Belki de 21. yüzyılda halk ayaklanmaları insanları sömüren sermaye sahiplerine değil de artık kendilerine ihtiyaç duymayan sermaye sahiplerine karşı yapılır. Ama bu savaşın sonunda zafer elde edilmeyebilir. İşlevsizliğe karşı mücadele, sömürüye karşı mücadeleden çok daha zordur…”
Elbette ki son zamanlarda yazdıklarımdan dolayı beni fazla karamsar bulan arkadaşlarımı ve okuyucuları yanıltmak istemem; keşke biraz iyimser veya daha az karamsar olabilecek morale sahip olabilseydik.
Elbette Harari’nin de dediği gibi, tarihin sonu gelmedi ama tarihin çok kötü bir döneminden geçmekte olduğumuzu da görmezden gelmek olmuyor. Harari kitabında çok şey anlatıyor ve bizi tamamen karamsarlığa sevketmek yerine yapılacak daha çok şey olduğuna dair tavsiye ve önerilerde de bulunuyor.
Gelecek yazılarda belki daha az karamsar olunabilecek yorumlara veya görüşlere yer vermeyi umuyorum.
İyi haftalar diliyorum.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2019
26.12.2018
18.12.2018
15.12.2018
29.11.2018
20.11.2018
14.11.2018
6.01.2018
30.10.2018
23.10.2018