Ümit KIVANÇ
Sedat Peker’in dördüncü videosuyla ortalığı iyice karıştırmasının ardından iktidar cephesinden zorakî açıklamalar ve mecburî savunma girişimleri geldi. İktidar sözcüleri ve yetkilileri, ‘en iyi savunma hücumdur’ ilkesine başvurarak, mutlak ilkesizlikle şekillenmiş hayatlarına hiç değilse tek ilke ekleyebildiler. Saray’ın sanatkâr sözcüsü İbrahim Kalın tweet attı, dedi ki: “İçişleri bakanımız @suleymansoylu meseleyi açıkça ortaya koyarken muhalefetin küçük siyasi hesaplarla ve mafyatik bir şahsın hezeyanlarından medet umarak iftira ve tezviratta bulunması muhalefet adına ne hazin bir durumdur. Umarım bu yaptıklarından hicap duyarlar.”
Evet, ortada hicap duyulacak durum var hakikaten. Ancak duyacak olan farklı. Artık iktidar cephesinden neredeyse tek doğru laf işitemiyoruz. Meselâ Kalın’ın mâkûl savunma gibi görünen cümlelerinde bile ne çok kuyu var, söz sahibinin birinden birinde düşüp kalacağı. İçişleri bakanı “meseleyi açıkça ortaya koy[muş]” Kalın’a bakılırsa. Oysa yok böyle bir hal! Peker’in dördüncü videosuna bizzat tema yaptığı bakan Süleyman Soylu, “mesele” olan hiçbir şeye değinmediği gibi, herhangi bir şeyi “ortaya koymuş” değil, hele “açıkça” konuştuğu hiçbir başlık yok. İbrahim Kalın’ın “mafyatik şahıs” dediği kimse, bizzat kendisinin üst düzey yetkilisi olduğu iktidarın gözetiminde şahsa özel miting tertiplemiş, iki kelimesini başkası söylese hapislerde çürütüleceği kanlı tehditkâr sözleri uluorta sarf etmiş, sokakta, kendisini dinleyen kalabalığa silahlanma çağrısı yapmış, bizzat Cumhurbaşkanı ile, üstelik yanlarında İHH başkanı da olduğundan, epeyce ilgi çekebilecek ve üstüne spekülasyon yapılabilecek fotoğrafta yeralmış, bütün bu süre içerisinde İbrahim Kalın veya onunkine benzer mevki sahibi hiç kimse tarafından “mafyatik”lik veya benzeri ithama mâruz kalmamıştır.
İkincisi, bu kimsenin şimdi YouTube videolarında, “yalansa parmağımı keserim, bileğimi keserim” meydan okumaları eşliğinde dile getirdiği hangi hususun iftira, hangisinin tezvirat olduğuna dair, laflar kime gidiyorsa onlardan, bizi de bunların iftira veya tezvirat olduğuna inandırabilecek sağlamlıkta herhangi bir karşılık duyulmadı. Kalın bunların iftiralığını, tezviratlığını kanıtlayabiliyorsa, “ben biliyorum, öyleler” demesinin yeteceğini sanıyor olamaz. Sanıyorsa çok aldanıyor. Artık oralardan kimsenin hiçbir dediğine inanmıyoruz. Allah bir deseler inanmıyoruz; o derece!
Bu yazıyı belgeleme amacı güderek yazıyorum, gerilim dizimizin bu bölümünün özeti derli toplu kalsın diye.
Sedat Peker, “Bazıları Aslan Hikayesini Anlatmadan Avcının Hikayesine İnandılar” başlıklı dördüncü videosunda, esas olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu hedef aldı. “Süslü”, -kendisi için bakanın sarf ettiği “pislik” sözüne karşılık olarak- “Temiz” gibi sıfatlarla, bazen “ulan”lı sert hitaplarla bezediği, alaycı konuşmasında Peker, bazı somut iddialar dile getirdi. Bu defa Peker’in ortaya saçtığı iddialarla yarattığı tedirgin edici dalga kıyıya her zamankinden şiddetli vurmuş olmalı ki, işte, İbrahim Kalın, mecburiyet ve protokol kokan o tweet’i attı, ayrıca, iddiaların hedefindeki içişleri bakanı, bizzat uzun uzun cevap verdi.
Peker’in belli başlı iddialarıyla bakan Süleyman Soylu’nun verdiği karşılıklara bakacağız.
KORUMA POLİSİ • Konuların en önemlilerinden biri, Peker’e koruma polisi verilmiş olması. Peker Soylu’ya, “bana verilmiş koruma polisinin görev süresini sen uzatmadın mı?” diye sordu. Peker’e koruma polisi, kendisinin İbrahim Kalın veya başka herkesin gözüne “mafyatik” kimse olarak görüldüğü 2015’te verilmiş. Süleyman Soylu, 31 Ağustos 2016’da içişleri bakanlığına getirildi. (Yani burada şüphesiz Soylu dışında birilerinin de soruyu üstüne alınması gerekiyor.)
Bakan Soylu’nun “açıkça ortaya koymadığı” ilk mesele bu. “Ne münasebet! Mafyacıya koruma polisi mi verilirmiş!” falan demiyor.
Peker’in videosu yayımlanıp Soylu açıklama yaptıktan sonra, CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’nün bir yazısını buldu. Burada, “Sedat Peker adlı şahıs hakkında Koruma Hizmetleri Yönetmeliği’nin ilgili maddelerine göre İstanbul Valiliği’nce verildiği anlaşılan Koruma Kararına istinaden ve korunan kişinin yazılı talebi doğrultusunda…” ibaresi yeralıyor. Böylece Peker’e koruma polisi tahsis edildiğinden emin olabiliyoruz.
DOSYA-TEHLİKE • Sedat Peker iddia ediyor ki, içişleri bakanı kendisine, “hakkında dosya hazırlanıyor, tehlikeli durum olursa haber vereceğim” demiş. Başlıbaşına büyük itham. Ve, Ozan İbrahim’in söylediğinin aksine, “açıkça” olması şöyle dursun, bakan bu defa ortaya hiçbir şey koymuyor. Bu iddiayı kesin dille yalanlaması gerekirken, sadece şunları söylüyor: “İstanbul ve Bursa mahkemelerinde iki dosyan var. İstanbul’daki dosyanın başlangıcını bilmiyorum. Ancak dosyanın yeniden hareketlenmesi ve operasyona dönmesinde bizatihi katkım var. Bursa'daki dosya ise bir kişinin şahsıma şikayeti ile baştan sona benim takibim.”
İddiaya cevap? Yok.
“DÖNÜŞ BİLETİ” - Peker, kendisinin itibarı iade edilerek Türkiye’ye dönmesini içeren bir tür anlaşmadan sık sık sözediyor. Anlaşılan yurtdışına gittikten sonra yürüttüğü temaslarda “merak etme, dönüşün muhteşem olacak” yollu sözler almış, ancak işler öngörüldüğü gibi gitmemiş. Peker, itibar iadesiyle dönüş organizasyonunda Soylu’nun özel rolü olduğunu imâ ediyor. Aslında imânın ötesine geçen ifadeyle, “Sen benim dönüş biletimdin,” diyor alenen. Ne demek istiyor, emin olabilmemiz imkânsız. Emin olduğumuz, Süleyman Soylu’nun bu lafı duymazdan geldiği. Ortada bu karanlık ifadeyi aydınlatacak karşılık yok.
SOYLU’YA KORUMA • Peker diyor ki: Demokrat Parti başkanlığı için çalıştığın sırada sana güçlük çıkarıyorlardı, kongrelere sokmamaya kalkıyorlardı. O sırada yanındakiler benim “akrabalarım, arkadaşlarım” değil miydi? Yani seni korusunlar diye adam yolladım, diyor. Buna karşılık Soylu ne diyor? Somut hiçbir şey. Açıklamasının nutukvârî genel kısımlarında, “en başarılı olduğu[muz] alan, mafyadan bu ülkeyi ve milleti kurtarmaktır” gibi cümleler var. Hattâ Soylu bunun için “Liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’a minnettar” olduğunu belirtiyor. Yine hatırlıyoruz ki, Sedat Peker bu iktidar için gayet muteber şahsiyetti. Tekrar tekrar lafını ediyoruz ama: şahsa özel miting tertipledi adam! “Oluk oluk kan akıtmak”tan, Barış Akademisyenleri’nin “kanlarında duş yapmak”tan falan bahsetti ortalıkta. Bu şekilde sahne almış olmasa bile, kendisinin kimliği, ilişkileri, faaliyetleri gizli saklı mıydı? O halde içişleri bakanının, Peker’in varlığını iddia ettiği ilişkinin yakınından bile geçmediğini haykırması beklenirdi.
Süleyman Soylu, mafya ile mücadelesinde kişisel bir yan bulunduğunu vurgulayarak devam ediyor: “[B]eni tanıyanlar ve birlikte çalışanlar bilir ki,” diyor, “mafyadan nefret ederim. Beş yıla yakın İçişleri Bakanlığı dönemimde mesai arkadaşlarıma bu konuda hangi talimatları verdiğim, nasıl tavizsiz olduğum, yerel, bölgesel ve ulusal yüzlerce çetenin çökertilmesi sonucu ile açıktır.” Sınama şansımız yok, ama “yüzlerce” ibaresinin olayın heyecanıyla ağızdan çıkmış olması muhtemel; eğer bu kadar çete gizlice, haber bile olamadan çökertilmediyse.
Somut olana dönersek: Sedat Peker, bakana, DP döneminde onu korusunlar diye elemanlarını -“akraba ve arkadaşlarını”- gönderdiğini, onların da bu görevi yerine getirdiğini ileri sürüyor. Bakan da genel olarak mafyadan nefret ettiğini, mafyayı göçertmek için çalıştığını belirtiyor.
İSTANBUL-BERAT ALBAYRAK - Sedat Peker’in iddiası şu: Akrabası Reşat Akif Fazlıoğlu bakan Soylu’ya gitmiş, İstanbul’da “sorun var” demiş. Yani Peker’i rahatsız eden birşeyler varmış. Soylu, “İstanbul’u ben yönetmiyorum, Berat yönetiyor,” karşılığını vermiş. Fazlıoğlu ile Soylu’nun bir şekilde ilişkisi olduğunu biliyoruz, çünkü bakan, bu kişinin yeğeni Hakan Fazlıoğlu’nun 3 Nisan 2016’da Gaziosmanpaşa’da kıyılan nikahında şahitlik yapmış. Bu elbette Peker’in bahsettiği diyaloğun gerçekleştiğine kanıt değil. Ancak Soylu bu konuda da bir şey söylemedi.
İSTİFA OYUNU-BOT HESAPLAR • Sedat Peker’in ağır iddialarından biri, Süleyman Soylu’nun 2020 Nisan’ındaki istifa girişimiyle ilgili. Bakan, sokağa çıkma yasağının son anda ilan edilişiyle marketlerde, sokaklarda oluşan izdiham gürültü koparınca istifa etmiş, ancak istifası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ca kabul edilmemiş, Soylu görevine dönmüştü, hatırlayacağınız üzre. Peker, burada Soylu’nun kendi yazdığı senaryoyu oynadığını ileri sürüyor. Bot hesaplardan atılmak üzere 1.300.000 kadar tweet’in önceden hazırlandığını iddia ediyor. Bu bot hesapları yürütenlerden, “onları yapan çocukların hepsi kardeşim gibidir” diye sözediyor. Ayrıca, kendisinin “destek olduğu” haber portallarının da Soylu’yu destekleyen yayınlar yaptıklarını hatırlatıyor. Bunlara karşılık, “Senin gibi kalleşlerle ve müptezellerle yüzleşe yüzleşe Türkiye bu noktaya geldi. Üzerime düşeni alıyor ve yüzleşiyorum,” gibi okkalı ifadeler içeren açıklamasında Süleyman Soylu, bot hesaplar ve istifaya karşı önceden hazırlanmış destek tweet’leri gibi iddialara ilişkin de söz söylemiyor.
Sedat Peker’in iddiaları arasında yeralan iki konuyu burada ele almıyorum. Bunlardan ilki ve daha önemlisi, Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’ın intiharı. Peker’in “gencecik adam, niye intihar etsin?” yollu imâlı sorularıyla ortaya sürdüğü bu konuda biz sıradan insanların çözemeyeceği ayrıntılar var. Bakanla arası bozuk olduğu söylenen il emniyet müdürü gibi mevzuların biz içinden çıkamayız. Yakalanan ve bırakılsın diye baskı yapılan kişi gerçekte kimdir, nedir, bunları bilemeyiz, bilmeye kalksak öğreneceklerimize güvenemeyiz. Burada sadece şunu belirtip geçeyim, Soylu’nun açıklamasında bu konuda da tek kelime yeralmıyor.
İkinci başlıksa, aslında deşsek eğlenceli olabilecek bir konuda: Şarkıcı yapılacak bir yeğen meselesi. O genç adam için klip yapılmış da, Sedat Peker bunun çeşitli kanallarda gösterilmesini sağlamış, falan. Çok muhtemeldir. Ancak yine sağlam ve etraflı bilgi edinmeden üzerine konuşulacak şey değil. Yine sadece içişleri bakanının buna hiç değinmediğini belirtmekle yetineyim.
Cevabî açıklamanın yapısı
Süleyman Soylu’nun Sedat Peker’e cevabına dair bir-iki genel söz de söylemeliyim.
Açıklama toplam 437 kelimeden meydana geliyor. Giriş diyebileceğimiz üç buçuk paragraf 254 kelime (metnin %58’i) ve, “Aylardır bu senaryonun bu noktaya geleceğini bekliyordum…” cümlesiyle başlayan bu bölümde somut herhangi bilgi yok. Oysa bizzat bu giriş cümlesi izaha muhtaç -yani içişleri bakanı bunu neye dayanarak beklemiş-; üstelik neye dayandığını söylese belki öbür diyecekleri daha güçlenecekken söylemiyor. Bunu Peker hakkındaki şiddetli suçlamalar izliyor. “Kan emici”lik, “her türlü pisliğe bulaşmış” olması, “yıllarca bu ülkede tehdit ve şantajla pek çok insanın canını acıtmış” olması gibi ağır, “uyuşturucu beynini yok etmiş” gibi aşağılayıcı ithamlar bir yana, burada esas önemli motif, bakanın Peker’i “birilerinin elinde operasyon elemanı” olmakla tekrar tekrar suçlaması. Yine, anlayanın anlayacağı kadar imâsıyla bile kendi pozisyonunu çok güçlendirebilecek bilgiyi sunmaktan imtina ediyor bakan: Peker kimlerin “operasyon elemanı”dır? Videolarını izleyen ortalama iki buçuk milyon kişinin bunu bilmesi iyi olmaz mıydı? Gerekmez miydi? Kimlerdir, nereleridir, Peker’in “elbette ki cesaret aldığı biryerler”? (Videoların izlenme sayıları, 14 Mayıs 05.22 itibarıyla, 1’den 4’e şöyle: 1,8 milyon, 2,7 milyon, 2,9 milyon, 2,8 milyon.)
Süleyman Soylu, ayrıca, sadece Peker’i suçlamakla yetinmiyor. Peker’le karşı karşıya gelişi fırsat sayarak, muhalefet siyasetçileri Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ile Birgün, Cumhuriyet, Sözcü gazetelerinden, “Fetö” ve HDPKK diye adlandırdığı muhayyel örgütten oluşan fantastik bileşimi yoğuruyor, unsurlarını Peker’in ağabeyi, ablası, hocası, şusu busu ilan ediyor. Oraya bir de kimliği belirsiz unsur ekliyor: “…bu tiyatroya günlerdir aval aval bakan, her şeye konuşup laf söyleyen ama hâlâ Türkiye'nin eski Türkiye olmadığını anlamayan, şimdi susan ödlekler…” Bunlar kimdir, çıkaramadım.
İçişleri bakanının cevabî açıklamasında yegâne somut bölüm, yukarıda aktardığım, iki dosyayla ilgili sözler, toplam 33 kelime (metnin %7’si). 20 kelimelik bir ispat-iddia cümlesi onları izliyor. “Bayram günü bu müptezellikle kendilerini meşgul ettiğim için Aziz Milletim beni bağışlasın,” sözleriyle başlayan kapanış paragrafı da 89 kelime. Onun ardında, 43 kelimelik bir “not” var. Mehmet Ağar’ın Yalıkavak marinası için sarf ettiği, “Biz olmasaydık oraya mafya çökecekti” cümlesine dair sitem ve tekzip talebi (ki, Ağar bunun üzerine gerçekten “dil sürçmesi” deyip özür diledi).
Cumhurbaşkanı hariç iktidara karşı Sedat Peker’in kalkıştığı “tripod-telefon” savaşı ve mecburen kıpırdanan karşı cephenin savunmasına ilişkin muharebe raporu, 14 Mayıs 2021 sabahının erken saatleri itibarıyla böyle. Bu heyecanlı ama sinir bozucu -çünkü devletin tepelerinden bakıldığında hepimizin nasıl yurttaş kavramının fersah fersah uzağında, değersiz canlılar olarak görüldüğümüzü anlatan- diziyi izlemeye devam edeceğiz belli ki. Bu rapor dosyaya eklensin.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları




























































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024