Yıldıray OĞUR
Henüz sneakerların icat edilmediği, deri ayakkabıların ise lüks olduğu eski Türkiye’nin en itibarlı mesleklerinden biri köşkerlikti.
1925 doğumlu Hacı Mehmet Ali Eruslu da Antep’in köşkerlerinden biriydi.
1960 yılında Antep’te kurduğu Eryap, İstanbul’da kimya okuyan altı oğlundan birinin girişimiyle plastik terlik ve ayakkabı üretmeye başladı.
Her eve giren kara lastik ayakkabılar, uzun siyah kar botları, her kapının önünde, tuvalette olan meşhur plastik terlikler…
80’lerde Özal’la birlikte onların da ufukları ve işleri açıldı. Mensucat boyası, katı el deterjanı, kapı ve pencere, sentetik iplik imalatına başladılar.
Sonra çocuk ve hasta bezi, dokunmamış kumaş imalatı, plastik kap-kacak…
Antep’in önde gelen bir sanayi şirketi Eruslu Grubu oldular. İşler altı erkek çocuktan, ikinci nesle geçti.
Dedesinin adını taşıyan torun Mehmet Ali Eruslu’nun 2004’den yılından beri üretmeye başladığı bir marka, pandemideki hijyen furyasında bütün Türkiye’de yok satmaya başladı: Sleepy.
Her eve giren işlevsel temizlik bezi, Mart 2025’de bir anda kendisini politik bir tartışmanın ortasında buldu.
Antep’ten 1140 kilometre uzakta İstanbul’da verilen bir tutuklama kararının faturası onlara çıkarıldı.
Bir klasik müzik yazarının başlattığı boykot kampanyası hızla yayıldı.
Suçları artık emekli olan amca Ökkeş Eruslu’nun AK Parti’nin Antep’teki kurucu il başkanı olmasıydı. 2008 yılında bu görevden ayrılmış amcanın AK Partililiği yüzünden 1960’dan beri Antep’in sanayici bir ailesinin üretildiği ıslak mendil markası “yandaş” ilan edildi.
Üstelik altı amcadan bir diğeri de FETÖ suçlamasıyla altı yıl ceza almıştı.
Islak mendil markasının neden boykot edilmesi gerektiğini anlatan bir Birgün haberine göre suçları “fabrikalarında sendikaya izin vermemek, kuran kursu açmak”
Bütün bunlar bir temizlik bezini İmamoğlu’nun tutuklanmasında suç ortağı yapmaya yetmişti.
Tıpkı Kayseri’nin 50 yıllık mobilya markası gibi.
1976’da 150 metrekarelik bir marangozhanede kurulan Kilim Mobilya, 50 yıl sonra 500 bin metrekarelik mobilya üssünde üretim yapan, 220 bayisi olan, 70 ülkeye ithalatı olan IKEA’ya mal üreten bir markaya dönmüştü.
1976’de şirketi kuran Mehmet Yayla’nın siyasetle hiçbir ilgisi de yoktu.
Ama bir gece kendisini Saraçhane’deki mitingde bizzat Özgür Özel’in ağzından boykot listesinde buldu.
Özel, markaya karşı öfkeliydi: “O kilime kim basıyorsa o sahip çıksın onlara."
Kayseri yerel medyasına konuştular; “Ne olduğunu neden böyle olduğunu anlamadık, bir yanlışlık vardır” deyip kavgaya girmek, belki de Gökhan Ünver durumuna düşmek istemediler.
Çıkan haberlere göre suçları “yandaş” olmaktı. Muhafazakarlardı ama yandaş bile sayılmazlardı.
Ülkenin en az yarısının bir kez oyunu almış olan AK Partililerin sahip olduğu binlerce şirketten neden onların seçildiği ise belirsiz.
Bazıları Demirören’e ait bir marka zannedildiklerini iddia ediyor.
Sonra birden boykot listelerinden sessizce çıkarıldılar ama kimse onlardan özür dilemedi.
Yandaş marka sürek avının son kurbanı İstanbul’un meşhur pastane zinciri Pelit.
1957 yılında Tepebaşı’nda Hari, Hristo, Manol ve Kazım Usta’nın 15 yıla yakın birlikte çalıştığı Tilla Pastanesi’nin Beyoğlu’na taşınmaya karar vermesi üzerine bir Rum, bir Ermeni, bir Arnavut ve bir Türk ustanın kurduğu Pelit’in bugün 33 şubesi var.
Baba Kazım Ayan’dan sonra şirket oğulları Selahattin Ayan, Hasan Ayan, Ali Ayan ve onların çocukları Cengiz Ayan, Cem Ayan, Ozan Ayan ve Oya Ayan tarafından yönetiliyor.
Pastacılık üzerine okulları var, siyasetle tek ilgileri ise Cem Ayan’ın eşi Nilhan Ayan’ın AK Parti İstanbul Milletvekili olması.
Ama onlarla ilgili haberler çoktan “Pelit’in sahibi Selahattin Ayan’ın kızı AK Partili Nilhan Ayan boykota karşı mesaj yazdı, Pelit de boykot listemize girdi” diye üç dünya turu yaptı.
Selahattin Ayan’ın Nilhan Ayan diye bir kızı ya da gelini yok.
Gelin Nilhan Ayan’ın Pelit’le bir ilgisi de görünmüyor.
Ailelerin diğer fertleri telaşla Atatürklü mesajlarla bu linç dalgasına karşı çıkmaya çalışmış.
Elif Ayan Öztanık, “Sosyal medyada hakkımızda çıkan isimle hiçbir ideolojik ortaklığımız bulunmamaktadır. Aynı soyadı taşısak da kendisi eve düşen bir emoji (yıldırım işareti)’dir. Ailemizin duruşu ile bağdaşmamaktadır. #hakhukukadalet” diye yazmış.
Nil Ayan, “Atatürk sayesinde eğitim alabilmiş”li cümlelerle, eğitim almış lincci kalabalıkları durdurmaya çalışmışlar.
Belki de her Pelit pastanesinin girişinde de Sütiş ailesinin ikinci kuşağının girişimi olan Espressolab şubelerine asıldığı gibi linci durdurmak için sarımsak misali Atatürklü Türk bayrağı asılır.
Gençlerin özel ricasıyla boykot listesine önce girip sonra çıkan Ülker zaten 28 Şubat’tan beri şerbetli.
O listelerden çıkmak için zamanında TSK vakıflarına rekor bağışlar yaptılar, Ümit Özdağ’ın ulusalcı think tankine yıllarca sponsor oldular, hatta Bedri Baykam’dan boş çerçeve bile aldılar.
Yine de muhafazakarlık kontenjanından ontolojik olarak boykot listesine girmekten kurtulamadılar.
Onların lehine “şahitlik” edecek laik muhalif gazeteci de çıkmadı.
Hukuksuz, siyasi bir operasyona karşı ses çıkarmak, bizi yok sayamazsınız, buradayız demek muhalefetin en doğal hakkı. Demokrasi ancak ona sahip çıkanların hakettiği bir rejimdir. Yoksa kimseye doğal bir hak olarak demokrasi verilmiyor.
Muhalefetin yüzbinlik mitinglerini görmeyen medyaların şirketlerine dönük boykot da mantıklı ve işe yarayacak bir boykot türü.
Ama mesele hızlıca kültür savaşı kulvarına giriverdi, muhafazakar, yandaş şirket çarpılamaya, zorbalığa, eli meşaleli sürek avına döndü.
Haklı bir mücadelede bu kadar haksız duruma düşmek, insanların vicdanını rahatsız eden hukuki bir kararı eleştirirken, bu kadar dışlayıcı, damgalayıcı olmak kolay bir iş değil.
Ama zor olan başarıldı.
İktidarla didişmek kolay olmayınca, Cem Yılmaz, Gökhan Ünver zorbalamak, ıslak mendil, pastane, kahveci ile didişmek tercih edildi.
İktidara yönelmesi gereken oklar, bir süre sonra iktidara destek verenlere hatta sadece destek verdiği düşünülen muhafazakarlara atılmaya başlandı.
Hepsi suç ortağı olan “siyasal İslamcılar”ın ıslak mendili, kahvesi, mobilyası bile gözlere İslamcı ve suç ortağı gibi görünmeye başlandı.
Böylece mesele bir hukuk mücadelesinden çıkıp, kültürel bir cepheleşmeye dönüşüverdi.
Kafası karışıklar da hızlıca mahallerine döndüler.
Türkiye’de bütün gruplar biraz kalabalık görüp, güçlü hissedince biz-siz tasniflerine başlar, kalenin kapılarını kapatır, burçlarından içeri girmeye çalışanların üzerine kızgın yağlar döker.
Halbuki tam da kalabalık olduğun anda çoğunluk motivasyonuyla daha kalabalık olma şansın vardır.
Ama eline geçirdiğin ahlaki üstünlüğü, havuç değil sopa olarak kullanınca bunu yapamıyorsun.
Yerine ıslak mendili bile sizden bizden diye tasnif ederken kendini buluyorsun.
Halbuki bunu sana ıslak mendil yapmadı!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025