Yıldıray OĞUR
“Kayseri Cezaevi denilen zindandayım. Boynuna “Ölüm yaftası” takılmış, ellerine arkadan kelepçe vurulmuş, idam sehpasına doğru işkence altında sürüklenmiş, bu maddi ve manevi ıstıraptan sonra cezası müebbet yani ömrü boyunca hapse çevrilmiş bir mahkumum. Bu halimle bahtsız mıyım bahtiyar mıyım, bunun hükmünü, ileride ihtiyar tarihinin vereceğini düşünürken Muammer Çavuşoğlu arkadaşım, sevgili kızı adına intibalarımı kaydetmek için, bu defteri uzattı.”
Yassıada Mahkemeleri’nde hakkında verilen idam kararı müebbet hapse çevrilerek Kayseri Cezaevi’ne gönderilen Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın 1961 yılında cezaevindeyken bu satırları yazdığı anı defteri, yine müebbet hapis cezasıyla cezaevinde yatan DP’li eski bakan Muammer Çavuşoğlu’nun kızı Nazlı Çavuşoğlu’na aitti.
Cezaevindeki mahkum Demokratlara anı defterine yazı yazdırmayı düşündüğünde henüz gazeteci değildi, sadece 16 yaşında bir Notre Dame De Sion Lisesi öğrencisiydi. Ve henüz bizim onu tanıdığımız soyadını da almamıştı: Ilıcak.
Yassıada kararlarının bütün gazetelerde “Nihayet adaletin yerini bulması” olarak coşkuyla alkışlandığı günlerde Demokratların yattığı hapishaneye bir anı defteri sokmak bile cesaret işiydi.
1962’nin sonlarına doğru af kararı çıktı. 27 Mayıs’ı savunan kalemler bu kez affa şiddetle karşı çıktılar.
Muammer Çavuşoğlu diğer DP’li bazı siyasetçilerle birlikte İstanbul Toptaşı Cezaevi’nden çıkarken onu karşılayan kızı Nazlı’yla sarıldığı fotoğraf karesi ertesi günkü gazetelerin birinci sayfalarındaydı.
Birinci sayfasında bu kavuşma fotoğrafı olan Milliyet gazetesinin en popüler köşe yazarı Çetin Altan ise Taş adlı köşesinde bu affa da taş atmış, DP dönemindeki sokak olaylarında hayatını kaybetmiş bir arkadaşını hatırlatıp “o sizin gibi akşam evinde yatamayacak” demişti.
10 yıl sonra pozisyonlar değişti. 12 Mart darbesinin ardından başlayan operasyonlarda ordu içinde kurulan bir cunta ile işbirliğiyle suçlanan gazeteciler ve yazarlar gözaltına alınıp, tutuklanmaya başladılar.
Tutuklananlardan biri de Çetin Altan’dı. Tutuklanan gazeteci ve yazarların işkence altında verdikleri ifadeler ise milliyetçi gazetelerde, en başta Tercüman Gazetesi’nde yayınlanıyordu. Nazlı Ilıcak’ın eşinin sahibi olduğu, kendisinin de gazeteciliğe başladığı gazetede.
1965’de Türkiye İşçi Partisi’nden meclise de girmiş olan Altan, cezaevinde 18 ayını doldurduğu 1973 yılında Guardian gazetesine haber oldu. Haberin başlığı “Hapisteki yazar altı dava ile karşı karşıya”ydı.
Altan, cezaevi şartları yüzünden gözlerinden birini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyaydı ama henüz sadece Cumhurbaşkanına hakaretten aldığı cezasını yatmıştı.
Daha sırada 6-7 yıl önce yazdığı iki makaleden dolayı aldığı 7.5 yıllık hapis cezaları vardı. Neyse ki iki yılı tamamladıktan sonra bir afla hapishaneden çıkmıştı.
Sonra 1980 darbesi oldu.
Bu kez herkes darbenin mağduruydu. Bütün partiler kapatılmış, liderler gözaltına alınmıştı.
Devlete sadakatleriyle bilinen MHP’liler de içerideydi, MHP davasında başta Türkeş olmak üzere siyasetçiler ve yazarlar idamla yargılanıyorlardı.
Mahkemeleri eleştirmek cesaret işiydi. Özellikle de gazeteciler arasında pek de taraftarı olmayan MHP’lileri savunan bir şey yazmak zordu.
İşte o günlerde Tercüman gazetesinde bir yazı çıktı: “Faşizm yargılanıyor”
MHP’lilerin faşizmle suçlanmasını ve idamla yargılanmasını eleştiren yazar Nazlı Ilıcak’tı.
Kendisiyle görüşen bir MHP’li vekilin eşinin ricası üzerine bu yazıyı yazmıştı.
Hakkında hemen soruşturma açıldı, çabucak mahkum oldu, 60 gün hapis cezası aldı. 1982 yılında 38 yaşında kadın bir gazeteci olarak Bayrampaşa Cezaevi’ne girdi.
Ve 28 Şubat yılları.
Ilıcak artık Yeni Şafak yazarıydı. Andıç belgesini ilk o yayınlamıştı. 1999 yılında Fazilet Partisi milletvekili olarak Meclis’e girmişti. Merve Kavakçı linç edilirken yanında durmaya cesaret eden tek milletvekili de oydu. Bunun cezasını da FP kapatılırken, beş yıl siyasi yasak konan iki milletvekilinden biri olarak ödedi.
2001 yılında AK Parti kurulurken de aktif bir destekçi oldu. AK Parti kurucularını İstanbul’daki işadamları ve gazetecilerle evinde verdiği davetlerle bir araya getirmişti. 2014 yılına kadar da hükümeti destekleyen yazılar yazdı.
Daha sonraki ayrışmada ise ısrarla cemaatin ortaya çıkan karanlık yüzünü görmedi, polis ve yargı eliyle siyasete darbe yapılmasına karşı kendisinden beklenen demokrat tavrı almadı. Polis müdürlerinin propagandalarına inandı. Cemaati aklayan bir kitap dahi yazdı. O günlerde onun bu tutumunu eleştiren çokça yazı yazmıştık. Şimdi artık bunların önemi yok.
Nazlı Ilıcak, 15 temmuz darbe girişiminden sonra gözaltına alındı. Çıkarıldığı ilk mahkemede FETÖ tarafından “kandırıldığını ve örgütün gerçek yüzünü göremediği için pişman olduğunu” söyledi.
Ve geçen hafta üç darbenin mağduru olmuş bir gazeteci, Anayasa Mahkemesi’nin bile fikir özgürlüğü dediği yazı ve sözlerden başka içinde delil olmayan, 12 Eylül’de hapis yatmış bir gazeteciye darbecilik suçu isnat etmek için 12 Eylül’den önce yazdığı bir yazının bile deliller klasörüne konduğu bir iddianameyle, sadece yanlış çıkan fikirleri ve yanlış bir pozisyonda ısrarı yüzünden darbecilik suçlamasıyla 74 yaşında müebbet cezası aldı.
Daha önceki iki darbede karşı cephelerde olduğu, 2009 yılında Başbakan’ın elinden devletin Kültür Sanat Büyük Ödülü’nü almış Çetin Altan’ın iki oğlu Ahmet ve Mehmet Altan’la birlikte.
O ödül töreninde Başbakan’ın “Bugün mutlulukla ifade ediyorum ki Türkiye artık ne Çetin Altan’ı 300 kez mahkeme kapılarına çağıran ve düşünceyi mahkum eden bir Türkiye’dir, ne de Nazım Hikmet’i 12 yıl boyunca hapishanelerde tutan Türkiye’dir. O alıngan, o vehimler üreten Türkiye, artık yerini öz güvene bırakmıştır” demesinden ise 9 yıl sonra.
Bu müebbet kararına, Nazlı Ilıcak’ın da son ana kadar en ufak bir şüphe duymadan hararetle savunduğu Ergenekon ve Balyoz davalarında mağdur olmuş bazı isimler, onlara yakın avukatlar ve gazeteciler, “Adaletin yerini bulması” dediler.
Muhtemelen bu hafta içinde yine bu adalet sisteminin arızalarının eseri olan 28 Şubat davasında kararlar açıkladığında bu kez başkaları “Adalet yerini buldu” diyecek ama llıcak ve Altanlara müebbette adalet bulan bu isimler bu kararı eleştirecekler.
Halbuki, İstiklal Mahkemeleri’nden, komünist tevkifatlarına, Irkçılık Turancılık davasından, Yassıada Mahkemeleri’ne, 12 Mart mahkemelerinden, 12 Eylül mahkemelerine, 28 Şubat mahkemelerinden Ergenekon davalarına kadar Türkiye’de bütün kesimleri en az bir kere mağdur etmiş, hakim siyasi atmosferin eseri olan ve iktidarın gölgesinin üzerinde olduğu dönem davalarının hiçbirinde “Adalet yerini bulmadı.”
Bu adalet ve hukuk anlayışı devam ettiği için de bugün de pek çok davada, dün olduğu gibi belki kişisel intikam duygularınız tatmin olabilir, yüreğiniz soğuyabilir, sonuç siyaseten size faydalı gelebilir ama “Adalet yerini bulmuyor.”
Adalet yokluğunda, adalet kırıntıları bulup karnını doyuranlar sayesinde de bu sistem değişmiyor. Döngü sürüyor, bir kaç tur sonra da başka adaletsizliklere “Adalet yerini buldu” demişleri o adaletsizlikler buluyor.
16 yaşındaki Nazlı Çavuşoğlu’nun 1961 yılında Kayseri Cezaevi’ne soktuğu anı defterine yazanlardan biri Demokrat Parti milletvekili Burhan Belge’ydi.
1920’lerde sosyalist fikirlerle girdiği siyaset arenasında, 30’ların başında CHP’yi devletçi sol bir çizgiye çekmek için çıkarılan hükümet destekli Kemalist Kadro ekibinde yer almış, sonra o kadar solculuk CHP’ye ağır gelince kapatılan dergiden sağa kaymış, 1950’den sonra DP’yi desteklemiş, DP’den milletvekili seçilmiş ve Yassıada’da yargılanmıştı. Bütün bu yaşadıklarına rağmen müebbetle yattığı hapishanede dahi ümidini koruyordu:
“Nazlı, senin hayat levhan temiz, boş , tertemiz, manasız husumetlerin yarattığı bir faciaya dair tafsilatın o levhayı kaplamasına ne lüzum var. Sen ve senin neslin, husumeti, düşmanlığı, kini yahut öç almayı değil, yalnız ve yalnız sevgiyi taşıyacaksınız ve sizden sonraki nesillere, sevginin müjde ve mesajını ileteceksiniz ki sadece bugünkü yaraların kapanması ile kalmasın; bu aziz milletin bağrında bir daha böylesine yaralar açılmasın.”
Maalesef, o tarihten sonra da hukuk eliyle yeni yaralar açıldı, husumetler bir sonraki nesillere miras kaldı, hayat levhaları kirlendi.
Yaraların kapanması, husumetlerin ve pişmanlıkların bizden sonraki nesillere de kalmamasının ise tek bir yolu var: Adalet’in gerçekten yerini bulması...
Yazarlar
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNYıkıcı korku değil kurucu cesaret 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ1 Eylül Dünya Barış Günü ve toplumsal sorumluluk 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURErbil’deki tartışma: Zor yakalanan mı zor olan mı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPiyasaları kim hazırladı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERGeri Çağırma Hakkı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı, Özgürlük ve Demokratik Gelecek: Toplumun Vicdanına, İktidara ve Halklara Çağrı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVer elini kayyumokrasi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanHukuk devletinden uzaklaşmak boşuna değildi, tam da bugünler içindi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSuriye’de haberler kötü 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUMerkeziyetçilik bütün kötülüklerin anasıdır! 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBarış Umudu 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.09.2025
30.08.2025
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025