Alper GÖRMÜŞ
Engin Dinç ve F4 raporu
Engin Dinç’in ifadesinin alınması o kadar kolay olmadı. Şu anda Emniyet istihbaratının en tepesinde yer alan bu kişi, savcının davetlerine uzun bir süre boyunca icabet etmedi. F4 raporunun İstanbul’a ve Ankara’ya farklı içeriklerle sunulmasının bir numaralı sorumlusuydu ama, altındaki ve üstündeki bütün polisler tutuklu olduğu halde onun ifadesi bile alınamıyordu. Bu durumda savcının bir iddianame düzenlemesi söz konusu olamazdı. Engin Dinç nihayet geçtiğimiz aylarda gizlice gittiği savcılıkta ifade verdi.
Savcı, tıpkı F4 raporunun Trabzon İstihbarat Şubesi’ne sunulduğu 15 Şubat 2006’da Trabzon Emniyet Müdürü olan Ramazan Akyürek gibi, o sırada bizzat şubenin başında olan ve İstanbul’a gönderilen yazıyı düzenleyen Engin Dinç’e de İstanbul’a gönderilen notta neden “öldürülecek” fiiline yer verilmediğini sormuş olmalı. Fakat iddianamede buna dair bir ayrıntı yok. Muhtemelen o da, “ses getirecek eylem” ifadesiyle “öldürülecek” ifadesi arasında bir fark görmediğini söylemiş olmalı ve savcı da bunu inandırıcı bulmamış olmalı. Belki bu nedenle, iddianamede Dinç’in verdiği ilave bir bilgiye rastlıyoruz. Buna göre Dinç, savcıya verdiği ifadede, raporu 17 Şubat 2006’da İstanbul’a gönderdikten hemen sonra İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler’i telefonla da arayarak raporun içeriğini anlatmıştı.
Ne var ki savcı, kayıtları izleyerek Dinç’in o günlerde Ahmet İlhan Güler’i aramadığını tespit etirmiş, bunu da iddianamesine eklemişti.
Ali Fuat Yılmazer ve F4 raporu
Trabzon Emniyet Müdürlüğü, söz konusu raporla ilgili olarak İstanbul Emniyeti’ni “Hrant Dink’e karşı ses getirecek eylem” ibareli bir notla bilgilendirirken, Ankara’daki İstihbarat Daire Başkanlığı’nın sağ örgütler ve azınlıklarla ilgili bölümü olan “C” şubesine yalnızca bu notu değil, F4 raporunun fotokopisini de ekleyip göndermişti. Yani, İDB’nin C şubesi başkanı olarak Ali Fuat Yılmazer, cinayet planının bütün ayrıntılarıyla ilgili olarak haberdar edilmişti.
Fakat Yılmazer, ifadesinde, ne bilgi notunu ne de F4 raporunu Dink öldürülene kadar hiç görmediğini söyleyecekti. Çünkü raporun Ankara’ya, C şubesine geldiği gün İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’la yurtdışına gitmişti ve dönüşte de kendisine hiçbir bilgi iletilmemişti:
“Bu rapor bana sunulmadı. Benim bilgim yoktur. Bu konuda yardımcım Bülent DEMİREL bana bilgi vermedi.”
Bülent Demirel ise bu ifadeden önce Mülkiye müfettişlerine ifade vermiş, “O tarihte il dışında bulunan şube müdürünün dönüşte konudan haberdar edilmesi için ‘arz edildi’ notunun düşüldüğünü beyan” etmişti.
İddianame, savcının, Ali Fuat Yılmazer’in F4 raporunu hiç görmediğine, o nedenle de hiçbir girişimde bulunmadığına dair ifadesini inandırıcı bulmadığını gösteriyor, bakalım mahkeme ikna edici bulacak mı?
Ahmet İlhan Güler ve F4 raporu
Dink’in Yasin Hayal tarafından mutlaka öldürüleceğine dair istihbarat raporunun hazırlandığı Şubat 2006’da İstanbul İstihbarat Şube Müdürü olan Ahmet İlhan Güler’in F4 raporunu hiç görmediği açık; savcı da buna inanıyor. Çünkü bizzat raporu hazırlayanlar bunun fotokopisini İstanbul’a göndermediklerini, rapordaki “mutlaka öldürülecek” ibaresini de “ses getirecek eylem” diye tercüme edip bir bilgi notu olarak İstanbul’a gönderdiklerini kabul ediyorlar.
Soruşturmada en son ifade veren Engin Dinç’in o günlerde bizzat Güler’e telefon edip Dink’in öldürüleceği bilgisini verdiği iddiasının da savcı tarafından çürütüldüğünü unutmayalım.
Bu tabloda Ahmet İlhan Güler, kendisine karşı “ses getirecek eylem” yapılacağı istihbaratı verilmiş kişinin Hrant Dink olduğu halde onun korunması için gerekli tedbirleri almamış olmakla suçlanıyor ve Türk Ceza Kanunu’nun “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” maddesi uyarınca cezalandırılması isteniyor.
Büyük suçlama: F4 raporu cinayet gecesi bile gizlendi
Hrant Dink’in yalnızca mutlaka öldürüleceğini değil, kimlerin ne surette öldüreceğini de kayıt altına alan F4 raporuyla ilgili bilgiler böyle. Bu raporun varlığına rağmen cinayet gerçekleşti ve cinayetten yıllar sonra ilgili istihbaratçılar yukarıda okuduğunuz savunmaları yaptılar. Savcı, savunmaları ikna edici bulmadığını istediği cezalarla gösterdi. Şimdi sıra mahkemede, bakalım orada nasıl bir karar verilecek?
Son olarak, yine F4 raporuyla ilgili, ifadelerde ve iddianamede benim yeterince değerlendirilmediğini düşündüğüm bir noktaya değinmek istiyorum.
Cinayet tarihinde İstanbul Emniyet Müdürü olan Celalettin Cerrah, Savcı Kökçü’ye verdiği ifadede, cinayetin işlendiği 19 Ocak 2007’nin gecesinde, İçişleri ve Adalet bakanları da dahil bütün üst düzey adalet, emniyet ve istihbarat yetkililerinin katıldığı toplantıyı anlatmıştı. Cerrah, o toplantıda, cinayet öncesinde Trabzon Emniyet Müdürü, cinayet sırasında ise İstihbarat Daire Başkanı olan Ramazan Akyürek’e ellerinde bir bilgi olup olmadığını sorduğunda “hiçbir şey yok” cevabı aldığını söylemişti. Yani Akyürek, F4 raporundan o toplantıda bile söz etmemişti.
Burada üç nokta var ki savcılık tarafından yeterince değerlendirilmemiş görünüyor:
Birincisi: Celalettin Cerrah, iddiasına, bakanlar dahil o toplantıya katılan çok sayıda yetkiliyi şahit gösterdiğine göre, savcı neden o kişilerin tanıklığına baş vurarak bu büyük iddiayı deşmedi ve adeta Cerrah’ın ifadesini silikleştirdi?
İkincisi: Bakanlar dahil, o gece toplantıya katılan devlet ricalinin, sonraki birkaç gün içinde gerçekleştirilen gözaltılar sonucunda, Emniyet istihbaratının en tepesindeki ismin cinayetin sorumlularının ve faillerinin ortaya çıkmaması için hükümetten bilgi gizlediğini öğrendikten sonra hiçbir şey yapmadıkları anlaşılıyor. Bu da, devlet içinde cinayetle ilgili bilgileri gizleme hususunda çok geniş bir mutabakat olduğunu gösteriyor. O kadar ki, polis teşkilatı içinde birbirinin can düşmanı olan iki ekipten biri, öbürünü sıkıştıracak çok önemli bir itirafı bile gizleyebiliyor.
Üçüncüsü: Cinayet tarihinde Ramazan Akyürek İstihbarat Daire Başkanı’ydı, Ali Fuat Yılmazer de Dink’in dosyalarının tutulduğu “C” şubesinin başkanı... Soru şu: Akyürek, bilgi vermek için cinayet gecesinde İstanbul’a çağrıldığında, o gece anlatmadığı şeyleri Ali Fuat Yılmazer’e de mi anlatmadı? Bu inandırıcı mı?
Gördüğünüz gibi, sırf F4 raporu üzerinden gidildiğinde bile şüphelilerin mahkemeyi suçsuzluklarına ikna etmeleri kolay görünmüyor.
Çok ilginç bir dava süreci izleyeceğiz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025