Ayhan ONGUN
Bir 29 Ekim daha, bir dolu tartışmalar, polemikler arasında kutlanamadan geçti. Kimi yerlerde eline bayrakları alanlar caddelere çıkıp onuncu yıl marşını söyleseler de bu durum kimseyi tatmin etmedi.
Hükümet kutlamaları niye iptal etti, cumhuriyet elitlerinin iddia ettiği gibi, depremi fırsat bilip, cumhuriyeti unutturmak mı istiyorlardı?
Bu tür sorularla yeni bir polemik başlatmaktansa aslında işin özüne dönüp tartışmakta yarar var diye düşünüyorum.
Cumhuriyeti devletle bir tutup, onu da tıpkı devlet gibi kutsayanlar, cumhuriyeti devleti yönetmenin bir biçimi olarak görmek yerine, kırmızı çizgilerle koruma altına almayı yeğlediler.
Şu an uygulanan sistem, gerçek anlamda bir cumhuriyet midir diye sorgulama gereği duymadılar. Tıpkı Diyanet İşleri Başkanlığının bulunduğu bir ülkede ve yalnızca bir mezhebin hak ve çıkarlarını korumaya yönelik oluşturulan böyle bir kurumun olduğu yerde, nasıl bir laiklik olduğunu sorgulamadıkları gibi.
Geçmişte diktatörlerin, padişahların, kral ve imparatorların olduğu toplumlarda monarşik bir düzene geçilmesi nasıl o toplum için önemliyse, cumhuriyet de eğer halk egemenliğine dayalı bir yönetim tarzını içeriyorsa elbette önemli bir kazanımdır. Daha doğrusu cumhuriyet yönetiminin sağlayacağı parlamenter sistem, seçimler, insan hak ve özgürlükleri gibi cumhuriyetin kazanımlarıdır önemli olan.
Yoksa tek başına bir devletin isminde cumhuriyet olması hiçbir şey ifade etmez. Tıpkı Libya da, İran da, Suriye de olduğu gibi.
Öte yandan monarşik kurumların bulunduğu kimi ülkelerin cumhuriyetle yönetilmiyor olması, o ülkelerde rejimin kötü olmadığı anlamına gelmez.
Üstelik bu gün hak ve özgürlükler konusunda dünyanın en gelişmiş ülkelerinden olan İngiltere, İsveç, Hollanda gibi ülkelerin hala simgesel olsa bile krallıkla yönetildiğini unutmamak gerekir.
O zaman şu soruyu sormak gerekmez mi?
İran bir İslam cumhuriyeti, Çin sosyalist cumhuriyet, ABD federal bir cumhuriyet; peki Türkiye, nasıl bir cumhuriyet?
Ne yazık cumhuriyetin kuruluşundan bu yana sorgusuz sualsiz Kemalist ideolojiyi, kitleleri daha çok etkilemek ve hatta toplumsal, sosyolojik bir baskı altına almak için Atatürkçülük ambalajıyla topluma dayatmak isteyenler; bırakın cumhuriyeti sorgulamayı, bunu seslendirenleri neredeyse vatan haini ilan edecekler!
Araçla amacı karıştıranlar, çoğu zaman arabayı atın önüne koyanlar gibi, cumhuriyeti demokrasinin önüne koyuyor, demokrasi olmadan da cumhuriyetin var olabileceğini iddia ediyorlar.
Oysa demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla yerleşmediği bir ülkede cumhuriyet, yalnızca devletin adı olarak kalır. Halkın doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla egemenliği elinde tuttuğu bir yönetim biçimi olmaktan çıkar.
Atanmışların seçilmişlerden üstün olduğu, cumhuriyeti koruyup kollamak adına askerin canı istediği zaman darbe ya da darbe planları yaptığı, vatan-millet deyip, belli mekanlara halkın sokulmadığı; köylerin yakıldığı, insanların toplu kıyımlarla öldürüldüğü, faili meçhul cinayetlere kurban gittiği bir ülkede demokrasiden söz etmek mümkün müdür?
Gerçek anlamda özgürlükçü bir demokrasinin uygulanmadığı ülkede cumhuriyeti korumak nasıl mümkün olacak?
Bir yanda terör hedef gözetmeden hala can alıyor, terörü bahane ederek savaşlarda bile yapılmayan vahşilikle, insanların cesetlerine işkence uygulanıyorsa, sözde emperyalizme karşıtlık adına orta doğudaki diktatörlere ve onların zulmüne arka çıkılıyorsa eğer; nasıl bir cumhuriyeti sorgulamak gerekiyor!
Cumhuriyeti sistemle, demokrasiyle ilişkisi açısından değerlendirmek yerine, salt kutlama ve törensel yanını öne çıkarmak aslında cumhuriyeti anlamamak demektir.
Halk egemenliğinin olmadığı yerde demokrasi, demokrasinin olmadığı yerde cumhuriyet olmaz. Aksi halde cumhuriyetin monarşiden ne farkı kalır.
Eşit yurttaşlık temelinde insanı esas alan, devlete karşı insan hak ve özgürlüklerini güvenceye alan, yani devleti bireye karşı koruma kompleksinden arınmış bir demokrasinin uygulandığı cumhuriyet, ancak gerçek anlamda coşkuyla ve amacına uygun kutlanabilir.
Bir zamanlar yapılan mitinglerde öne çıkan “tehlikenin farkında mısınız” türünden korku senaryolarıyla cumhuriyet korunmuyor. Kaldı ki, farkında olmak tehlikeyi önlemiyor. Bunlar mezarlığın yanından geçerken ıslık çalmak gibi kendimizi rahatlatmaktan başka işe yaramaz.
Korkularımızın esiri olmaktan kurtulur, kişi ve toplum olarak demokrasiyi içselleştirebilir, haksızlıklara karşı direnebilecek örgütlü bireyler haline gelirsek, gerçek demokrasiyi yerleştirebiliriz.
İşte o zaman bayram coşkusuyla cumhuriyeti kutlayabilir, cumhuriyetin gerçek sahibi halkı bu coşkuya katabiliriz.
Tüm toplumsal katmanların artık üzerinde anlaştığı yeni bir anayasa yapımı sürecinde cumhuriyete yakışmayan, demokrasiyle bağdaşmayan yasaların temizleyerek; gerçek anlamda, sivil, demokratik, çağdaş bir anayasanın uygulamaya konulmasıyla, hepimizin özlediği DEMOKRATİK CUMHURİYET ‘i yerleştirmek zorundayız.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020