Etyen MAHÇUPYAN
Osmanlı’nın son demlerinde, modernliğin baskısı sonucu imparatorluk çözülme sürecine girdiğinde toplum kendisini bir kimlik kriziyle karşı karşıya buldu. Sadece etnik kimlik değil, dinsel kimlikler de ‘milliyetçileşti’ ve kurucu öğeler olarak algılanmaya başlandı. Geçmişte toparlayıcı ve kuşatıcı olan imparatorluk kimliği altında birer çeşni olarak yer alan bu kimlikler şimdi birer özne olmuşlardı. Ne var ki sosyolojik düzlemde hiçbiri özne olma gücünü taşıyacak derinliğe sahip değildi. Kimliklerin altı teorik olarak doldurulmak zorundaydı. Bu kendine has inşa faaliyeti insanların gözü önünde olduğu ölçüde toplum farklı kimlikleri ve aidiyetleri tartıştı ve kendi kimliğini ‘seçti’.
Söz konusu arayışta zamanın ruhuna uygun olarak etnik kimlik dinsel kimlikten daha anlamlı bulundu. Modernleşmek esas hedef olarak benimsendi. Ama yine de iki farklı bakış arasında kalındı. ‘Batıcı’ olanlar modernlik adına gelen her şeyin aynen ve olabildiğince hızla benimsenmesini savundular. ‘Gelenekçiler’ ise bir tür sentezin peşindeydiler. Buna göre Batı’nın medeniyetini benimsesek de bunu kendi kültürümüzle harmanlamalıydık. İbre modernlikten yanaydı ve ona bir şekilde uyum gösterme zorunluluğu bir gerçeklik olarak algılanıyordu.
Bugün bu tabloda ilginç bir değişim yaşanıyor. İbre artık modernlikten değil, yerlilikten yana. Daha makbul bulunan, geleceği kurma açısından kritik görülen unsurlar ‘bize’ ait olanlar, Batı’dan ithal edilecekler değil… Bunun sonucu olarak şimdinin ‘Batıcıları’ artık sentezci. Şimdinin ‘gelenekçileri’ ise Batı’dan ‘arınmayı’ ima eden bir yerelliğin peşinde… Türkiye kendine has bir ‘yerlilik’ üretmek istiyor, bu ihtiyacı hissediyor ama meseleyi yüzeysel kılmaktan da bir türlü kurtulamıyor.
Bu sancılı duruma 1. Eğitim Kongresi’nin oturumlarında da tanık olduk. Özgün bir yerliliğin gelenekçi yerelliğe sarılmaktan geçtiğini düşünen konuşmacılar dinledik. İdeal insanı, vatandaşı ve devleti eskiye giderek, oradaki örnekleri idealize ederek üretebileceğini sanan bir yaklaşımın giderek popüler hale geldiğini düşündürten konuşmalardı… Batı’nın sebep olduğu yanlış bilinçlenme halinden kurtularak kendimizi geleneğin güvenilir kollarına bırakmamız isteniyordu. Batı nesnel olarak emperyalist ve oryantalistti. Ancak bir karşıt unsur olarak ele alınabilirdi. Öte yandan bu değerlendirmenin arkasında Batı karşısındaki ezikliğin aşılma isteği olduğu da açıkça görülüyordu. Bu yaklaşımın bugün çok kişiye hitap etmesi şaşırtıcı değil. Ne var ki neredeyse kategorik olarak yüzeyselliğe saplanmış, kendisini yüzeyselliğin içinde tanımlamış, oradan çıkamayan ve çıkmak da istemeyen bir söylem bu… ‘Kendimizi’ geçmişin hikmeti içinde arayan ‘gelenekçiler’, bu hikmete yüzeysel yaklaştıkları ölçüde yüzeyselliği de hikmet sanma tehlikesiyle karşı karşıyalar.
Buna alternatif olarak ortaya çıkan diğer söylem ise daha derinlikliydi. ‘Batıcılar’ diye biraz da haksızlık yaparak konumlandırdığım bu konuşmacıların bugünü ve şu anki kendimizi aşan bir sentezin peşinde olduklarını öne sürmek mümkün. Savundukları şey esas olarak içerik değil, yöntemdi. ‘Kendimizi’ bulmanın ya da yeniden tanımlamanın yolunun belirli ‘doğru’ niteliklerin sahiplenilmesinden değil, bu niteliklerin geleneğin hem içinde hem dışında özgürce aranmasından geçtiğini anlattılar. Aradığımız aidiyetin ancak bu arayış süreci içerisinde olgunlaşabileceğini ve derinlik kazanabileceğini söylemiş oldular. Söz konusu yolun başlıca özelliklerinden biri yeni bir şevkin doğması ve hareketlenmesiydi. Merak etmeyi, heyecan duymayı, paylaşmanın keyfini çıkarmayı mümkün kılan bir düşünme ortamının gereğini vurguladılar. Bunun koşulları olarak da özgürlük ve çoğulculuktan söz edildi. Söylenenlerin nasıl karşılanacağı kaygısı duyulmadan düşüncelerin ifade edilebildiği ve farklı düşüncelerin teşvik edildiği bir öğrenme ortamının gereği üzerinde duruldu. Demokratik bir okul, sınıf ve öğrenme anlayışının ne denli hayati olduğu anlatıldı.
Bu yaklaşımın demokrat zihniyet üzerine oturduğu gündeme gelmedi. Kimlik arayışının hayaleti altında, konu ‘bize ait’ bir medeniyet tasavvurunun nasıl elde edilebileceği noktasına evrildi. Bu farklılaşma Türkiye’yi ne denli temsil ediyor bilmiyoruz ama önümüzde yüzeysel bir Batı’dan kaçarken, yüzeysel bir Doğu’ya yakalanma tehlikesi var. Geçmişte kaba bir ‘evrenselliğin’ peşinden gidilmişti. Umarız yolu, yöntemi, zihniyeti öne çıkaran ‘sentezcilerin’ sesi duyulur ve hüsranla sonuçlanacak bir kaba yerelliğin peşinden gidilmez.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları













































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024