Fehim TAŞTEKİN
Kamışlı’dan sonra Amude’ye doğru yer yer yol yapım çalışmaları sürüyor. Daha önemlisi yol boyunca kazı çalışmaları var. Belli aralıklarla kazılan kuyular savunma amaçlı tünel inşa planının bir parçası. Bu çalışmalar ta Menbic’e kadar geniş bir alana yayılıyor. Askeri ve sivil kanatlardan yönetim temsilcileri detayları paylaşmıyorlar. Ancak söylenen şu; Afrin’deki cephe savaşı Kürtlere kaybettirdi, buradan çıkartılan dersler ışığında dümdüz araziler üzerine kurulmuş Cezire hattında olası bir askeri müdahaleye karşı koymak için şehir savaşına hazırlık yapılıyor. Amude, yeni idari düzende adı Cezire Kantonu’ndan Cezire Bölgesi’ne çevrilen özerk hükümetin yani yürütme heyetinin merkezi. Kamışlı’ya göre daha güvenli olması hasebiyle yabancı konukların ağırlandığı misafirhane de burada. Kamışlı’ya arabayla yaklaşık 30 dakika mesafede. Uluslararası koalisyonun üslerine giden kamyonlar da bu güzergâhı kullanıyor. Koalisyon Fırat’ın doğusunda çıkan petrolü iyi rafine edilemediği için kullanmıyor, tankerlerle Irak ya da Körfez’den getiriyor.
Rojava Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin 5-8 Temmuz’da düzenlediği Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) konferansı için seçilen mekân da Amude’nin birkaç kilometre güneyinde düğün-eğlence merkezi olarak tasarlanmış özel şahsa ait bir tesisti. Konferans doğrudan hedef olabileceği için özel timlerin konuşlandırılmadığı nokta yok gibiydi. Türkiye’de iktidar medyasının konferansa katılan Türkiyeli gazetecilerle birlikte HDP Milletvekili Hüda Kaya’yı hedef göstermesi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da ‘hain’ ilan etmesi gündeme damgasını vurdu. Konferansta IŞİD’in Türkiye sınırlarını nasıl kullandığına dair tanıklıklar, ifadeler ve ele geçirilmiş belgeler üzerine konuşmalar yapılırken Kobani ve Tel Ebyad (Girê Sipî) taraflarına Türk askeri sevkiyatı yeniden başlıyordu. “IŞİD’i yenilgiye uğratanlara karşı Türkiye” karşıtlığı kaçınılmaz olarak kuruluyordu. Konferansın bitiminde Kamışlı ve Haseke’de Hıristiyan semtlerindeki bombalı saldırılar da farklı spekülasyonlara yol açtı. Kimileri, “Saldırılar, Esad yönetiminin konferansa katılan Süryanilere çizgiyi aşmaması yönündeki mesajıydı” derken Türkiye’yi suçlayanlar da vardı. Gariptir ki bu spekülasyonlarda IŞİD ihtimali üçüncü sıradaydı.
Konferansın ana gündem maddelerinden biri yakalanan IŞİD üyelerinin uluslararası mahkemede yargılanmasıydı. Olası bir yargılama sürecinde ortaya saçılacak ifadeler en fazla Türkiye’yi ilgilendiriyor. Haliyle Öcalan çizgisinin lokomotifi olduğu özerk yapılanmanın uluslararası meşruiyet kazanmasına sunduğu katkının yanı sıra konferans bu boyutuyla da Ankara’da öfke nedeniydi.
Uluslararası mahkeme önerisi bir süredir Avrupa’nın gündeminde. Bu önerinin öne çıkmasının birincil sebebi Avrupa ülkelerinin kendi vatandaşı olan IŞİD üyelerini almaktan kaçınması. Batı bu insanların Irak ya da Suriye’de kurulacak uluslararası mahkemede yargılanıp cezalarını çekmelerini ve Avrupa topraklarından uzak tutulmalarını önceliyor. İsveç bu yöndeki öneriye açık destek vererek inisiyatif aldı. İsveç’in davetiyle Fransa, İngiltere, Hollanda ve Almanya 3 Haziran’da Stockholm’de bu meseleyi tartıştı. Bunun etrafında çok sayıda hukuki ve siyasi belirsizlik var. Mahkemenin kurulacağı ülkenin onayı her şeyin başında geliyor. Irak anayasası özel mahkeme kurulmasına izin vermiyor. Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrol ettiği bölgede mahkeme kurulmasına egemenlik hakları bakımından Suriye devletinin izin vermesi de mümkün gözükmüyor. İkinci önemli mesele; BM Güvenlik Konseyi’nin bir tasarıyla uluslararası meşruiyet zeminini yaratması gerekiyor. Rusya ve ABD’nin öneriye yeşil ışık yakacağına dair hiçbir işaret yok. Üçüncüsü mahkemenin nasıl tanımlanacağıyla ilgili. Suriye ve Irak’ta insanlığa karşı işlenen suçlar diye tanımlandığında IŞİD dışındaki aktörlerin de yargılanması gerekiyor. Öneriyi tartışanların bir kısmı Suriye Devlet Başkanı Beşşar el Esad’ı da sanık sandalyesine oturtmak istiyor. Bölgede insanlığa karşı suç işlemiş o kadar örgüt ve devlet var ki… Yani buna yanaşmayacak bir sürü taraf mevcut. Dördüncü mesele, hangi hukuka göre yargılamanın olacağı ile ilgili. Irak’taki idam cezası AB içinde tartışmalara yol açıyor. Ki Irak’ta iki Fransız vatandaşına verilen idam cezası iç kamuoyunda Paris’in başını ağrıttı. Beşinci mesele; şeffaf ve adil bir yargılamada zanlılar yabancı istihbarat servisleri ve devletlerle gizli bağlarını ve işbirliğini ifşa edecektir. Bölgedeki kirli savaş ve kaosta parmağı bulunan hiçbir aktör bunu istemez. Altıncı mesele Rojava’da kurulacak bir mahkeme özerk yönetimin meşruiyetini tanıma anlamına gelecektir ki buna taş koyacak devletler de az değil.
Beri taraftan IŞİD üyelerini sonsuza kadar da tutamayacaklarını biliyorlar. Kendi aralarında tartışsalar da bunu biraz daha zamana bırakma eğilimi baskın çıkıyor. ‘Masrafı neyse biz karşılayalım Kürtler bunlarla ilgilensin’ der gibiler. En azından ‘Suriye’de siyasi bir çözüm olur da bu mesele Avrupa’ya taşınmadan o topraklarda çözülür’ gibi naif bir beklenti içindeler.
KOBANİ: YARALARINI İYİLEŞTİREN AMA ACILARINI YAŞATAN ŞEHİR

Kobani’nin özgürlük anıtı
Amude’den sonra istikamet Fırat’ın hemen doğu yakasındaki Kobani. Yol üzerinde Tel Ebyad (Grê Sipî) Arap nüfusun Kürtlerden fazla olması ve önde gelen aşiretlerden ikisinin Türkiye’nin olası müdahalesini açıkça desteklemesi burayı ‘demokratik özerklik’ projesinin yumuşak karnı yapıyor. Kürtler nüfusa oranla yerel yönetimi paylaştırdı fakat müdahaleyle güç dengesinin değişmesi halinde kazanımların toprağa karışması muhtemel. 2013’de ÖSO ve İslamcı örgütler, 2014’te IŞİD, YPG ile işbirliği yaptıkları gerekçesiyle Kürtleri sürüp evlerini yıkmıştı. 2015’te YPG, Rakka Devrimcileri Tugayı ile birlikte Tel Ebyad’ı IŞİD’den temizlerken IŞİD’le işbirliği yapanlar Türkiye’ye kaçmış, geride bıraktıkları birkaç köy de yıkılmıştı. Bazı Arap aşiretlerinin Kürtlerle husumeti daha eskilere dayanıyor.

Kobani’de bir tatlıcı…
Kobani ise nüfusunun yüzde 95’inin Kürt ve Apocu hareketin de eskiden beri güçlü olması nedeniyle ‘demokratik özerklik’ projesinin en kolay hayata geçirildiği yer. Kürtler kontrolü ele almaya 19 Temmuz 2012’de Kobani’den başlamıştı. Daha sonra Haseke’de görüştüğümüz Suriye Demokratik Güçleri Genel Komutanı Mazlum Kobani o günle ilgili şu anekdotu paylaştı:
“Ben bir toplantı için Kobani’ye gitmiştim. Çok gizli hareket ediyordum. Kobani’de rejim vardı, merkeze giremiyorduk. Sadece köylerine giriyorduk. 18 Temmuz akşamı Kobani’ye gittim. Arkadaşlarla planlama için toplantı yaptık. O dönem askeri ve siyasi gücümüz birdi. Ben ikisinin sorumluluğunu yapıyordum. Şam ve Dera’da gerginlik vardı. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ilerliyordu. Cerablus’a, hatta Kobani’nin bir nahiyesine kadar ilerlemişti. Baktık ki durumlar hızla değişiyor. ÖSO ile rejimin bize karşı bakış açısı aynıydı. Kendi yolumuzu seçmemiz gerekiyordu. 18 Temmuz’da Şam’daki kriz masasında patlama oldu. Şam pusulasını kaybetmişti. Kobani’deki rejim güçleri de panik içindeydi. Ekim Devrimi için bir kavram kullanırlar. ‘16 erkendir, 18 geçtir’ diye. Bizim için de öyleydi. 15 gün önce yapacaktık uçak bombardımanıyla tehdit edildik. Yapamadık ve ele geçirilen karakolları bırakmıştık. Ben de arkadaşlara ‘15 gün önce erkendi. 15 gün sonra geç olur. Şimdi zamanıdır’ dedim. Karar verdik ve yaptık. Kobani’de 2011’de gizli örgütlediğimiz 20 takımımız vardı. Toplantıda 20 arkadaş hazırdı. Her biri bir takımın başına geçti. Biz de yönetim olarak o köyde kaldık. Arkadaşlar başladı ve sabaha kadar işi bitirdiler. Sabah Kobani halkı baktı ki her tarafta bizim TEV-DEM (Demokratik Toplum Hareketi) ve YPG’nin (Halk Koruma Birlikleri) bayrakları dalgalanıyor, halk da bize katıldı. Devrim böyle oldu. 19 Temmuz’da çizgimizi belirledik. Kobani’de bütün askerleri, Derik’te 200 askeri; toplamda 5 bin devlet görevlisini esir aldık. Silahlarını alıp araçlara bindirerek rejimin denetiminde olan Rakka’ya gönderdik. Hatta kaymakam ‘Evdeki mobilyalar benimdir, devletin değil. Onları almadan gitmem’ diye tutturdu. ‘Boş ver mobilyaları, kendini kurtar git’ dedik. ‘Yok. Gitmem. Kendi maaşımla almışım’ dedi. Baktık olmuyor. Arkadaşlar gitti bir kamyon getirdi. Eşyalarını yüklediler kamyona. Kaymakam, eşi ve çocuklarını da kamyonun önüne bindirip Rakka’ya götürdüler. Bizim yaklaşımımız buydu. Bu nedenle aramızda bir düşmanlık olmadı. Kimseyi ne kestik ne yüksek binalardan attık ne de öldürdük. Rejim güçleri baktı ki Kürtler kimseyi öldürmüyor. Hepsi teslim oldu. Afrin’de 400 asker vardı hepsi teslim oldu.”
Son olarak Ocak 2017’de geçtiğim Kobani yaralarını hızla sarmış. Kentin farklı yerlerinde çok sayıda inşaat yükselmiş ve yükselmeye devam ediyor. Çatışmalar sırasında Türkiye’ye geçenlerin önemli bir kısmı geri dönmüş. Ayrıca Afrin’den kaçan binlerce kişi de Kobani’ye yerleşmiş.

Türkiye sınırına yakın mahalleler IŞİD ile savaşta harabeye döndü. Yeniden inşa projesi dışında tutulan bölge savaş müzesine dönüştürüldü.
Sınır ticareti ve kaçakçılıkla geçimini bulmuş Kobanililer varını yoğunu koyup hayatlarını yeniden kurmaya çalışıyor. Türkiye sınırlarının artık hiçbir koşulda geçit vermemesi ekonomik olarak en büyük darbe. Yine de dışarıdan fazla yardım almadan ayağa kalkmayı başarmışlar. Kentin Türkiye sınırına bakan tarafında bombardıman ve çatışmalarda tamamen yıkılmış olan bölge savaş müzesi olarak olduğu gibi bırakılmış. Merkezde bir kavşakta IŞİD’in bıraktığı iki tankın da yer aldığı anıtın etrafı duvarla örülmüş. Artık hatıra fotoğrafı çektirenlerin vazgeçemediği bir köşe. Kobani’nin IŞİD’e karşı direnişinde 1500 civarında savaşçı can verdi. Bunlar için kentin dışında Ayn İsa yolunda bir ‘şehitler mezarlığı’ yapılmıştı. Fakat mezar Menbic, Tabka, Rakka ve Deyr el Zor cephelerinden gelenlerle büyüdükçe büyüdü. Mezar taşlarında Türkiye’den çok sayıda isim var. Biz gittiğimizde YPG farklı zamanlarda yitirdiği altı savaşçısı için tören düzenleniyordu. 2012’den beri savaşın ateş düşürmediği ocak neredeyse kalmadı. Bu mezarlık ödenen bedellerin timsali.

YPG’nin farklı yerlerde yaşamını yitiren altı savaşçısının kimliklerini açıklamasının ardından düzenlenen anma töreni.
Kentin sokaklarını Kobani Askeri Meclisi Başkanı Halo İsmet ile birlikte gezdik. Halo İsmet, Kobani Savunma Bakanı olarak ön cephede yer aldı. Akşam saatleriydi. Dükkânların çoğu kepenklerini indirmişti. Kentin parkı cıvıl cıvıldı. Diğer bölgelerde olduğu gibi kentin güvenliğinden Asayiş sorumlu. YPG, Kobani’nin dışındaki karargâhlarda. Bunların biri 684 metre yüksekliğindeki Kara Burğul (Berkel) Tepesi’nde kurulmuş. Amerikalıların konuşlandığı Miştenur Tepesi de az ötede. Amerikalılar buraya Türkiye’nin müdahale hamlelerine karşı biraz da “Bakın biz buradayız” demek için konuşlandı. Kara Burğul’dan geceleri Türkiye sınırları, Kobani, Tel Ebyad, Carablus, Menbic, Ayn İsa, epey uzaktan Rakka’nın ışıklarını görmek mümkün.

Kobani’de sokaklar, dükkanlar ve parklarda savaş sırasında yaşamını yitiren YPG ve YPJ savaşçılarının fotoğraflarını sıklıkla görüyorsunuz.
Sabahın köründe yol alırken bir tepeden aşağıya sıra halinde eğitim koşusuna çıkmış askerlerle karşılaştık. Günün sonunda Halo İsmet’le yeniden buluştuğumuzda bu askerlerin durumunu sordum. Bu konu zaman zaman sosyal medyada “Zorba yöntemlerle gençler zorla askere alınıyor”, “Kaçaklara işkence yapılıyor, hatta infaz ediliyor” şeklinde suçlamalarla işleniyor. Halo İsmet’in verdiği bilgilere göre 12 aylık zorunlu askerlik iki yıldır uygulanıyor. Bunun 45 günü temel eğitim devresi. Buna ‘Öz Savunma Görevi’ deniliyor. 18-38 yaş arasında olan herkes için zorunlu. Askere alınanların sayısı 7 bin civarında. Asker kaçaklarının cezası bir ay hapis. Cezasını çekene beş gün kendiliğinden kışlaya gitmesi için süre tanınıyor. Yine kaçarsa bir ay daha hapis cezası kesiliyor. “Kobani’de şimdiye kadar hapsedilen olmadı. Kaçağa düşüp de kendiliğinden askere gidenlere zaten ceza yok. Genelde hapsetmek yerine konuşarak ikna etme yoluna gidiyoruz” diyor Halo İsmet. Askere alınanların ailelerine de durumlarına göre yardım yapılıyor. Suriye ordusunda askerden kaçmanın cezası ise dokuz ay hapis.
Abdullah Öcalan’ın Suriyeli Kürtlere ‘üçüncü yol stratejisi’ne sadık kalmalarını, Suriye yönetimiyle müzakere ederek sorunu çözmelerini ve Türkiye’nin hassasiyetlerine dikkat etmelerini tavsiye ettiği mektubunun üzerinden çok geçmeden Türkiye, Kobani’nin karşısında sınır hatlarına asker yığmaya başladı. Öcalan’ın mektubu konusunda Halo İsmet’i, görüştüğüm diğer YPG yetkililerinden daha açık sözlü buldum. Bir üst düzey komutan, Amude’de sohbetimiz sırasında “Öcalan tutulduğu koşullar nedeniyle talimat vermez. Tavsiyede bulunur, bunu müzakere etmemizi ister. Bizim de izlediğimiz siyaset Öcalan’ın çizdiği çerçevenin dışında değildir” deyip eklemişti:
“Türkiye’nin hassasiyetlerine dikkat edilmesinden ‘Türkiye’ye karşı bir şey yapmayın’ tavsiyesini anlıyoruz. Çok fazla baskı ve saldırı altında olduğumuz halde Türkiye’ye karşı bir şey yapmıyoruz. Saldırı bahanesi yaratmak için sürekli kışkırtma var ama biz kendimizi tutuyoruz. Coğrafyanın durumu, siyasal koşullar Suriye’nin toprak bütünlüğü dışında bir şey yapmamıza imkân vermiyor. Güney Kürdistan’da bağımsızlık referandumunda neler olduğunu gördük. Aynı hatayı burada tekrarlamanın anlamı yok. Ama Türkiye ordusunun da Rojava’ya girmesine izin vermeyeceğiz. Bu bizim kırmızı çizgimizdir.”
Halo İsmet ise önce “Suriye’nin ekonomisi Fırat’tır. Türkiye buraya gelirse Suriye’yi kurutur. Bunu sadece Kürtler değil Araplar ve başkaları da kabul etmez” dedi. Ardından Öcalan’ın mesajlarına dair şu değerlendirmeyi yaptı:
“Öcalan’ın görüşleri bizim için talimattır. Önderlik (Öcalan) bu ailenin (Esad) dostuydu. Onlar ne kadar kulak asar bilmiyorum ama biz uyarız. Onların da buna uymasını umut ederiz. Biz başından beri üçüncü yol stratejisiyle hareket ettik. Paramiliter güçlerle (ÖSO) birlikte olmadık, onlarla birlikte Suriye devletine savaş açmadık ve kendi öz savunmamızı örgütledik. Uluslararası güçlerle ortaklığa dair mesajı da ‘Bölgesel ve uluslararası güçlerle siyasi-ideolojik olarak angaje olmadan taktiksel ilişkiler geliştirin. Kendi öz örgütlenmenizi koruyun’ diye anlıyoruz. Türkiye’nin hassasiyetlerine yapılan vurguyu da ‘Komşularla iyi ilişkiler geliştirin, tehdit oluşturmayın, barışçıl çözümün önünü açacak pozisyonda olun’ diye okuyoruz.”
Bu tür sohbet ortamlarında üçüncü yol stratejisinden biraz sapıldığını kabul eden ve Öcalan’ın mesajını yerinde bir uyarı olarak görenler de çıkıyor. Kobani’deki yeni ortam kentin temelinde harcı olan Hıristiyanların, hatta çok az sayıda Yahudi’nin kendi kimlikleriyle ortaya çıkmasına imkân verdi. 31 yıl önce son ibadethaneyi kaybeden Hıristiyanlar, 2018’de yeni dönemin ilk kilisesini açtı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025