Fehmi KORU
Bu yazının girişine yerleştirdiğim fotoğrafta gördüğünüz kişi bir yargıç, adı Robert Rosenberg. Elinde tutup büyüteçle incelediği de bir oy pusulası. Fotoğraf 2000 yılından, ABD’nin Florida eyaletinden… Yargıç Rosenberg Florida Yüksek Mahkemesi’nin verdiği karar üzerine makinayla yeniden sayılan oyları bir de kendisi inceliyor…
ABD’nin bazı eyaletlerinde -mesela Florida’da- partilerin aldığı oyların birbirine yakın olması durumunda yeniden sayıma gidilmesi bir zorunluluk. 2000 yılında yapılan başkanlık seçiminde, Al Gore‘un George W. Bush karşısında yenilmesi Florida’da haftalar süren yeniden sayımlar sonucunda oldu.
Önce makinalarla yeniden sayıldı oylar, sonra Gore cephesinin talebi üzerine tek tek elle sayıldı.
Dönüldü, bir kez daha sayıldı.
Bush ilk başta Gore‘dan 1784 oyla ilerideyken, sayımlardan sonra bu sayı 327’ye düştü. Bir kez daha sayım yapılacakken, Yüksek Mahkeme yeniden müdahalede bulunarak eyalette Bush‘un kazandığını ilan etti.
Tıpkı 2016’da yapılan seçimde Donald Trump‘ta bir kez daha yaşandığı üzere, 2000 yılındaki seçimde de, rakibinin ülke çapındaki oyları Bush‘tan daha fazla olduğu halde, ‘ikinci seçmen sistemi’ yüzünden, ABD’de başkanlığa Bush seçilmiş oldu.
Orada olan burada da olabilir, ama…
Neden böyle bir giriş bu yazıya?
Sebebi belli: İstanbul ve Ankara’da CHP adaylarının oylarının önde çıkması AK Parti’nin itirazlarına sebep oldu. Oylar yeniden sayılıyor. Önce geçersiz oylar sayıldı, sonuç fazla değişmedi; şimdi de bütün oyların sayılması gündemde.
Bu durum da CHP cephesinden tepkiler çekiyor.
Her iki tavır da aslında anlaşılabilir.
Sonuçta, kazandığı Yüksek Seçim Kurulu (YSK) başkanı tarafından da ilan edilmiş olan adaylar mazbatalarını alıp bir an önce göreve başlamak istiyorlar ve sayımlar sırasında haklarının gasp edilmesiyle sonuçlanabilecek bir gelişme yaşamak istemiyorlar.
Buna karşılık, oyları rakiplerinden az çıkmış adaylar ile partileri de, ilk sayımda yanlışlar yapılmış olabileceği görüşüyle ve bu durumun düzeleceği umuduyla yeniden sayımın sürdürülmesini arzu ediyorlar.
YSK da iki arada kalmış durumda. Bir önceki yerel seçimde benzer itirazlarla ilgili kararlarını değiştirmeleri de ayrıca tepkilere sebep oluyor.
Oysa, YSK, anayasa ve yasalar tarafından özel yetkilerle donatılmış bir kurum; görüşünü her durumda değiştirme yetkisi de var ve kararları aleyhine hukuki bir süreç de imkansız.
Her yetki ve salahiyet kurumlara ek sorumluluk ve yükümlülük de getirir. YSK’nın da anayasa ve yasaların kendisine tanıdığı hukuki çerçeveyi hiç zorlamaması beklenir.
Yeniden sayımda şahsen herhangi bir mahzur görmüyorum. İçe sininceye kadar da sürdürülebilir sayımlar. Ancak yine de güven unsurunun zedelenmesinden kaçınılmak gerekir. Ülkemiz 1950 seçimlerinden bu yana kimsenin ve hiçbir partinin hakkının yendiğini iddia edemeyeceği bir güven havasının hakim olduğu seçimlere sahne oluyor. Bu güven unsurunun zedelenmemesi seçimi kimin kazandığından çok daha önemli.
Günlerden beri oy pusulalarının topluca bulundurulduğu mekanların önünde insanlar bekleşiyor. Nöbet tutulma ihtiyacı duyuluyor. Geceli-gündüzlü. Milletvekilleri ve parti yetkilileri de sayıma nezaret etmek üzere hareketlenmiş durumda.
İnsanlar da gün boyu yapılan sayımla ilgili açıklamaları televizyonlar karşısında heyecanla bekliyor.
Kaçınılması gereken tavırlar
Burada bir noktaya işaret etmekte yarar var: Seçim gününe kadar partiler sürecin en önemli unsurlarıdır; ancak seçim gününden başlayarak sonrasına da uzanan süreçte artık partilerin müdahalesi söz konusu olamaz. Seçim sonrasında sürecin sahibi bir yargı organı olan YSK’dır. Bu sebeple de, sayım YSK’nın gözetimi altında yürütüldüğü için, elde edilen sonuçlarla ilgili bilgilerin de YSK veya YSK’nın yetki verdiği kişiler tarafından açıklanması gerekir.
Oysa seçimin tarafı olan partilerden geliyor açıklamalar ve bu da kafa karışıklığına, daha da önemlisi kafa karıştırıcı iddiaların ortalığı teslim almasına yol açıyor.
Partilerin bundan kaçınması gerekir.
Ayrıca, yine partilerin, nihai açıklama yetkili kurul (YSK) tarafından yapılana kadar, seçimi kendilerinin kazandığı görüntüsünü vermek amaçlı oldu-bittilerden de kaçınmaları şarttır.
Teşekkür posterleri de, Anıtkabir ziyaretinde defterin ‘belediye başkanı’ sıfatıyla imzalanması da yanlıştır.
Şahsen ben, şu aşamada, en yukarıda sizlere sunduğum fotoğrafta olduğu gibi, bizde de, bir yargıcın elinde büyüteçle oy pusulasını titizlikle incelediğini gösteren bir fotoğraf görmeyi yürekten arzu ediyorum.
Her şeyin emin ellerin kontrolu altında bulunduğunu, alınacak sonucun da tarafsız bir kuruma ait olduğunu bilmek istemem aşırı bir duygu mudur sizce?
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025