Ahmet TAŞGETİREN
İktidara yakın ya da iktidarın bizzat oluşturduğu medyada güçlü kalemler yok değil. Diyelim muhalefete yönelik eleştiri ve analizlerde oldukça etkili yazılar yayınlanıyor.
Peki iktidara yönelik değerlendirmelerinde durum ne?
Ak Parti’nin 23’üncü kuruluş yıldönümü için yapılan değerlendirmeleri okumaya çalıştım. Çok net analizler vardı ve ana eksende[AT1] “AK Parti’deki düşüş” ele alınıyordu.
Evet, ekonomiden toplumsal hayata kadar ülke sorunları sıralanıyor, ve bunlara yeterli cevap verilemediğinin altı çiziliyordu.
Bu değerlendirmelerde dikkat çeken bir başka husus ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, genelde kullanılan sempati ifadesiyle “Reis”in sorunlarla ilgili “sorumluluğu”nun göz ardı edilmesiydi.
Aksine iyi ne varsa “Reis” sayesinde oluyor, eksiklikler, belki yanlışlıklar ise Ak Parti kadrolarının “Reis’e ayak uyduramaması”ndan kaynaklanıyordu.
Böyle “Reis” ya da “Üst otorite” merkezli yapılarda, üst otorite ile sıkı ilişki ihtiyacı duyan kişi ve kadroların, bu tarz yaklaşımı, mesela parti kadrolarının ya da üst otorite ile sistem gereği emir – komuta ilişkisi içinde olanların bu tavrı olağandır.
İyi lider ya da üst otoritenin, sağlıklı bir işleyiş için, gerektiğinde yanlışları gören ve uyaran kadrolarla çalışmayı tercih edeceği söylense de, bizdeki gibi “itaat merkezli” toplumsal zeminde bu gerçekleşmiyor. Bir anlamda “kurnaz” maiyyet (beraberinde çalışan) liderin gözünün içindeki anlamı kolay okuyor ve iltifatın ne kadar sonuç alıcı, örtülü olsa bile eleştirinin ne kadar kaş çatmasına yol açtığını biliyor.
Medyaya gelince özünde “özgür” olması beklenir. Sağlıklı toplumlarda öyle olması tabiidir. Siyasi kadrolar ve yönetim sorumluluğu olanlar da özgür medyanın, toplumla sağlıklı iletişimin olmazsa olmaz paarçası olduğunu bilirler.
Bizde ise ”Sahip”ler, “Sahibinin sesi” medya istiyor, yoksa oluşturuyor. Ak Parti iktidarının ilk yıllarında “kötü” misyon üstlenmiş bir “muhalif medya” vardı, sonraki yıllarda da Erdoğan, “muvafık, çok muvafık” medya oluşturmayı başardı. O çerçeveye uyamayanlar tabiatıyla dışarda kaldılar.
Şimdi, Ak Parti’nin 23’üncü kuruluş, 22’nci iktidar yılındayız. Memlekette evet iyi şeyler yapıldı ama ciddi de sorunlar var.
Bu sorunların sorumluluğu, ona, buna, şuna….. Gezi idi, pandemi bilmem ne idi bunlara atılıyor ama, sonunda bu ve benzeri şeyleri yaşayan, hatta savaş yaşayan başka toplumlar bizdeki kadar ağır yaşamıyor sorunları.
Kim sorumlu?
Medya nasıl görmeli bunları?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hitabet gücü tartışılmaz. Promptıra metinler girdi mi, onun gür sesi 15-20 kanalı ya da meydanları titretiyor.
Ben bugüne kadar Erdoğan’ın, çok düşük tonlu “Bizim de yanlışlarımız olmadı değil” türünden zevahir kurtarıcı bazı ifadelere yer verilse bile, aşağıdan alan bir yaklaşımına rastlamadım.
Böyle olunca iktidara yakın medyanın “Şunlar olmasaydı” türü eleştiriye girizgâh yapan bir cümle kurması cesaret meselesi haline geliyor.
Ondan sonra;
-Ak Parti Reis’e ayak uydursaydı….
-Gene ne olacaksa Reis’ten olacak…
vs türünden sorumluluğu Erdoğan’ın üzerinden alan ve meçhule yükleyen bir dile geliniyor.
Oysa, Erdoğan’ın kullandığı yetkiler itibariyle “en az” Atatürk kadar etkili bir siyasetçi olduğu, hele partisi söz konusu olduğunda tek ve tam belirleyici güçte olduğu dünyanın teslim ettiği bir husus.
Erdoğan “nas var nas, sana bana ne oluyor” derken, “Laf dinlemiyor” diye Merkez Bankası Başkanları sapır sapır değiştirilirken, KHK’larla bir gecede yüzbinlerce insanın kaderine hükmedilirken, yargıçlar Beştepe’de cübbe iliklerken, ekonominin, yargının, partinin kendi kendine yanlış yollara sapması mümkün olabilir mi?
Adamın biri Beştepe’den “Devlet adına” tüm siyasete, tüm yargıya parmak sallıyor. O hâlâ Beştepe’de duruyor.
Hadi, iktidara yakın medyadaki güçlü yazarlarımıza soralım: O adam orada kendi marifeti ile mi duruyor?
Gelin dobra dobra konuşalım:
-Görüyorsunuz söylemiyorsunuz, çünkü iktidardan bir beklentiniz var.
-Görmüyorsunuz çünkü görme duygunuz ona göre programlanmış.
-Erdoğan’ın sorumluluğunu biliyorsunuz, ama seslendirmek cesaret meselesi olduğu için yazamıyorsunuz.
Bakın bir şey söyleyeyim: Ne Erdoğan’a ne Ak Parti’ye ne de memlekete iyilik etmiyorsunuz. Çünkü sorunlar birikiyor, katmerleniyor ve içinden çıkılmaz hale geliyor. Erdoğan’ın iyi zamanları unutuluyor ve siyaseten daha taşınmaz yükleri taşımaya doğru sürükleniyor.
Dostluk değil bu. Saygın bir rol de değil. Bir uyarı bir tek yanlışa engel olsa, o kadar iyilik edilmiş olunur Erdoğan’a… Türkiye’ye… Yazarlık hikayenize böyle bir onur notu düşülür. Az bir şey mi?
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
19.04.2025