Alper GÖRMÜŞ
Hrant Dink Vakfı, Uluslararası Hrant Dink Ödülü’nün 10. yılında, geçmiş ödül sahiplerinin konuşmacı olarak katıldığı bir konferans düzenledi ('Geçmişe Bakmak, Geleceği Tasarlamak', 14 Eylül 2018).
Konferansın ‘Kutuplaşan Dünyada Gazetecilik ve Bilginin Rolü’ başlıklı ikinci oturumu, 2011 Ödülü sahibi Ahmet Altan’ın Silivri Cezaevi’nden gönderdiği mektubun okunmasıyla başladı. Mektubun okunmasının ardından başlayan oturumu Bekir Ağırdır yönetti, konuşmacılar ise 1. Hrant Dink Ödülü’nün (2009) sahipleri, İsrailli gazeteci Amira Hass ve bendim.
Konuşmaya hazırlanırken bazı notlar çıkarmıştım; savunacağım temel fikir, âmet-i fârikası hakikat arayıcılığı olan ‘iyi gazeteciliğin’ kutuplaşmış bir toplumda karşılaştığı güçlüklerin zorba bir iktidar altında karşılaştığı güçlüklerle kıyaslanabilecek kadar ağır olduğuydu.
Bekir Ağırdır, haklı olarak tartıştığımız ana konunun farklı veçheleri üzerinde (de) durdu ve bizi oralara (da) yönlendirdi. Dolayısıyla ben oturumdan, esas meselemi tam olarak anlatamadığım hissiyle ayrıldım.
İşte bu nedenle, bugünkü yazımı notlarımdan derlediğim “esas mesele”ye ayırdım.
Amerikalı gazetecilerle tartışma
Geçmişte toplumsal kutuplaşma üzerine çok yazı yazmıştım, fakat münhasıran toplumsal kutuplaşma koşullarında gazetecilik üzerine yazmış mıydım?
Konferansta yapacağım konuşma için hazırlanırken bu amaçla eski yazılarımı hızla taradım ve 2013 yazında tam olarak buna odaklanmış bir yazı yazdığımı gördüm: “Zor zanaat: Aşırı kutuplaşmış toplumlarda gazetecilik...”
Okuduğumda anladım ki, o yazıyı, ondan iki yıl kadar önce İstanbul’da bazı Amerikalı gazetecilerle birlikte yürüttüğümüz bir atölye çalışmasında onlarla aramızda geçen bir tartışmayı temel alarak yazmışım.
Tartışmamız, Amerikalı gazetecilerin hazırladığı çalışma metinlerinde yer alan şu kritik cümleler üzerinden şekillenmişti:
“Okurları ve izleyicileri, bir hikâyeyi tek taraflı anlattığımıza ya da yanlış anlattığımıza inanmalarından daha fazla öfkelendiren bir şey yoktur... Böyle durumlarda okurlar gazetecilere mutlaka tepki gösterir ve hesap sorar.”
Bazı okurlar bazı ihlallere sinirlenmezler!
Ben onlara, kutuplaşmış bir toplumda bu cümlelerin geçerli olmadığını söyleyerek itiraz ettim ve şöyle dedim: “Mesela bizim ülkemizde bazı okurlar bazı etik ihlallerine, hatta düpedüz gerçek dışı ve yalan haberlere sinirlenmezler. Keza, okudukları gazetelerin kamusal önemi bariz haberlere hiç yer vermeyip gizlemesinden gizli bir memnuniyet duyarlar.”
Amerikalı meslektaşlar, sözlerimi büyük bir şaşkınlıkla izlediler. Çünkü onlara göre bu, okurların “iyi gazetecilik”i cezalandırmaktan başka bir anlama gelmiyordu ve böyle bir şey olamazdı... Yine: Onlara göre ben, kamuoyunun “iyi gazetecilik” istediğine dair bir varsayımı sorguluyordum ve bu aynı kamuoyunun iyi bir hayatı arzuladığı varsayımını sorgulamak gibi bir şeydi... Eh, bu da onlara “akıl dışı” görünüyordu haliyle...
Derdimi anlatamayınca, bu defa kutuplaşma duygusunun nasıl bir şey olduğunu onlara gösterebilmek için Vietnam Savaşı sırasındaki Amerikan kamuoyunun bir bölümünün Vietnam’a ve Vietnamlılara karşı duygularını hatırlattım. Bu öyle bir duyguydu ki, onları hakikatin bilgisinden gönüllü olarak uzaklaştırıyordu. Vietnam örneğini onlara şöyle anlatmışım (2013’teki yazımdan aktarıyorum):
“Vietnam Savaşı henüz sarpa sarmamışken ABD’de yapılan bir araştırmada okurlara şu soru sorulmuş: Bazı ABD’li askerler düşman safına geçse, gazetecilerin bunu haberleştirmesini mi yoksa gizlemesini mi istersiniz? Çoğunluk, 'gizlemesini' cevabını vermiş bu soruya.
“Neredeyse savaş koşullarındaymışçasına cepheleşmiş, aşırı ölçüde kutuplaşmış ülkelerde de benzer bir sonuç çıkar ortaya... Bu ülkelerde kamuoyu, artık kendini hangi kutba yakın hissediyorsa, hakikati değil yüreğini soğutan haberleri görmek ister. 'Karşı tarafın işine gelen' haberleri görmek istemez.”
Amerikalı meslektaşlarım, Vietnam Savaşı örneğini verene kadar söylediklerimden pek bir şey anlamamışlardı... Fakat o örnekten sonra durum değişti, anlatmak istediğim şeyi anlamaya başladılar... Sadece, Türkiye'deki kutuplaşmanın, savaş sırasında Amerikalıların ve Vietnamlıların karşılıklı duygularına yakın bir duygu üretmiş olabileceğini kavrayamıyorlardı...
‘Dilerim ilginç zamanlarda gazetecilik yaparsın’
Hangisi daha zordur: Zorba bir iktidar altında gazetecilik yapmak mı, kutuplaşmış bir toplumda gazetecilik yapmak mı?
Kutuplaşmış bir toplumda gazetecilik, işte bu karşılaştırmaya cevaz verecek kadar zor bir iştir.
Çinlilerin ünlü bedduasını bilirsiniz, son yıllarda çok popüler oldu. Çinliler, hayatlarının sıkıntı içinde geçmesini istedikleri sevmedikleri insanlar için “Dilerim ilginç zamanlarda yaşarsın” derlermiş.
Ben Çinli olsaydım, sevmediğim, iyi şeyler dileyemeyeceğim bir gazeteci için bu sözdeki, ‘ilginç zamanlar’ı açarak şöyle derdim: “Dilerim ilginç zamanlarda, kutuplaşmış bir toplumda gazetecilik yaparsın.”
Sorabilirsiniz: Zorba bir iktidar altında gazetecilik yapmayı dilemek daha sağlam bir beddua olmaz mıydı?
Doğru, bu daha sağlam bir beddua, fakat Çinlilerin bedduasındaki ince nüansı karşılamıyor.
Çinlilerin bedduasında, sevilmeyen kişinin yaşaması dilenen kötü hayat, ne kadar sert olursa olsun benzerleri daha önce yaşanmış hayatlar değil. Çinlilerin bedduasında, daha önce yaşanmamış, yeni ve zorluğunu bunlardan alan bir hayat dileniyor sevilmeyen kişiler için...
Zorba bir iktidar altında gazetecilik meşakkatli ve zor bir iş fakat bilinmeyen bir tarafı yok; ortada bilgiye ve hakikate ulaşmak isteyen bir toplum, toplumun bunlara ulaşmasını engellemeye çalışan bir iktidar ve bilgiyi yönetenlerden ‘çalıp’ topluma ulaştırmak isteyen gazeteciler vardır. Bu koşullarda gazetecilik yapmak için cesaret yeter.
Kutuplaşmış bir toplumda ise gazeteciler hiç bilmedikleri bir gerçeklikle karşı karşıyadırlar: Toplumun bizatihi kendisi, bazen yarısı bazen daha fazlası hakikatin bilgisine ulaşmak istememektedir. Çünkü o bilgiler, o gerçekler onları rahatsız etmektedir. Onlar, gazetecilerden kendi kutbunun mutlak iyi, öbür kutbun mutlak kötü olduğuna dair şeyler duymak isterler, gerçeğin bilgisini değil, yüreklerini soğutacak bilgiyi talep ederler.
Kutuplaşmış toplumlarda, kutuplardan her biri sadece yekdiğerini zayıflatacak 'hakikat'lerle ilgilidir. 'Bizim taraf'ın canını sıkma istidadı taşıyan hakikatler yaygınlaşmamalıdır! Kol kırılsa bile 'yen'in içinde kalmalıdır!
Cesaret sahibi gazeteciler bilgiyi yasaklamak isteyen zorba iktidarlara karşı ne yapacaklarını bilirler, fakat toplumun yarısının hakikatin bir bölümünü, öbür yarısının da hakikatin başka bölümlerini duymak istemediği koşullarda gazeteciler ne yapacaklarını bilemezler. Bu, yeni bir durumdur! Bu, ilginç zamanların gazeteciliğidir.
Birinde bedel fizikî, öbüründe manevî
Yıllar önce gördüğüm bir Çin filminde, diktatörlüğe karşı korkusuz ve tavizsiz bir mücadele veren iki komünist genç arkadaş, partileri tarafından köylüleri örgütlemek üzere ülkenin uzak kırsal alanlarına gönderiliyorlardı.
Her türlü işkenceden, maneviyatlarında en küçük bir eksilme olmaksızın çıkan iki arkadaşı, filmin sonunda manevi olarak çökmüş bir şekilde görüyorduk. Bunun nedeni, uğruna mücadele ettiklerine inandıkları köylülerin onları hiç hoş karşılamamaları, onlara inanmamalarıydı...
Birilerinin yararına olacak şekilde doğru bir şey yaptığına inanıyorsanız, sizi en çok, bizatihi o birilerinin size karşı çıkması yaralar. Filmdeki iki gencin başına gelen şey işte buydu.
Kutuplaşmış bir toplumda gazetecilerin başına gelen şeyin de bundan farklı olmadığını düşünüyorum.
İki büyük zorluğa rağmen...
Yarısı hakikatin bir bölümünü, yarısı da hakikatin öbür bölümünü duymak istemeyen bir toplumda çıkışı nerede aramalı?
Amira Hass, Bekir Ağırdır’ın mealen bu yöndeki sorusuna cevap verirken, “Bilgiye ulaşmak isteyen insanlar olduğu sürece” gazetecilerin hakikat arayıcı rollerini sürdürmelerinin bir ahlak borcu olduğunu söyledi.
Yukarıdan beri zikrettiğim 2010’daki tartışmada Türkiye’deki kutuplaşmanın boyutlarını nihayet anlayan Amerikalı gazeteciler de toplum ne kadar kutuplaşmış olursa olsun, bunun, gazetecilerin hakikat arayıcısı rollerini terk etmelerini meşrulaştırmayacağını savunmuşlar, Amerikalı gazetecilerin Vietnam Savaşı'nda hiç de fena olmayan bir sınav verdiklerini hatırlatmışlardı.
İşte orada haklıydılar. Amerikan kamuoyu Vietnam Savaşı'nda ağırlıklı olarak, tıpkı şimdi Türkiye'de olduğu gibi, gerçeği yansıtmasa da ‘yürekleri soğutan’ bir gazetecilik istiyorlardı...
Amerikalı gazeteciler, ‘vatan hainliği’ suçlamasını da içeren bu kamuoyu baskısına rağmen, sadece gerçeğe karşı sorumlu olduklarını söyleyen meslek etiklerine uygun bir biçimde davrandılar.
Bu gazetecilik tavrına, kamuoyunun savaş cepheleri biçiminde kutuplaştığı ve kutupların “başlarım meslek etiğine, başlarım hakikatine, sen bana duymak istediğimi ver” dediği bizim gibi ülkelerde çok daha fazla ihtiyaç duyarız.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025