Ergun BABAHAN

Bir Başbakan, Barolar Birliği Başkanı'na edepsiz diyemez!
11.05.2014
2133

 Türkiye Barolar Birliği Başkanı Profesör Metin Feyzioğlu, siyasi görüşlerimin uyduğu bir isim değildir. Ancak siyasi fikirlerimizin uyuşmuyor olması, onun hukukçu kimliğine ve avukatların başta, hukuk sisteminin bütüne yönelik eleştiri ve değerlendirmelerine saygı duymamamı gerektirmez.

Feyzioğlu, Ankara Barosu Başkanlığı yaptığı dönemde, günümüz hukuk fakültelerini kıskandıracak kalitede bir meslek dergisine imza atmış bir hukukçudur.

Kürt meselesinden Ergenekon’a uzanan geniş bir yelpazede çok ayrı düşünürüz, kendisini bu nedenle eleştirdiğim de olmuştur. Ancak bütün bu gerçekler, dün Danıştay’ın kuruluş yıldönümü töreninde haksız, yersiz ve çirkin bir saldırıya muhatap olduğu gerçeğini yüksek sesle söylemem engel değildir.

Türkiye bugün her türlü eleştiriyi edepsizce bastırmaya çalışan bir siyasi anlayışın etkisi altındadır. Herkesin sadece ve sadece bir tek şahsı övmesi, yüceltmesi, yanlışlarının görünmemesi talep edilmektedir açıkça. Sonra da kalkıp Freedom House’un Türkiye’yi özgür olmayan ülkeler klasmanına koymasından duyulan rahatsızlık dile getirilmektedir.

Eleştiriler gazetecilerden gelirse, işlerinden olmakta, Barolar Birliği Başkanı veya Anayasa Mahkemesi Başkanı’ndan gelirse nezaket sınırını aşan saldırılara maruz kalmaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin Twitter’e özgürlük kararının ardından Mahkeme Başkanı Sayın Kılıç’ın iktidar sözcü ve tetikçileri tarafından‘‘Paralel örgüt elemanı’’ ilan edilmesinin ardından Barolar Birliği Başkanı Sayın Feyzioğlu, Erdoğan’ın doğrudan saldırısına muhatap kaldı.

Bir siyasi parti liderine düşen, kendisiyle aynı düşünmeyen kişileri sabırla dinlemek, bu eleştirilerden ders almaktır. Ancak çevresine sadece yağcı bir ekip doldurmuş, oluşumuna çeşitli yollarla katkıda bulunduğu havuz medyasına kendi kalemşörlerini yerleştirmiş bir siyasi liderden bu beklenemez elbette.

Erdoğan’ın hayali, dikensiz bir gül bahçesidir ama bu hayalin gerçekleşmesi mümkün değildir.

İlk olarak, Danıştay’ın evsahipliğinde düzenlenen bir toplantıda konukların konuşma uzunluğuna müdahale etme, hiçbir siyasinin haddi değildir. Varsa bir rahatsızlığınız, çıkar, ‘‘Barolar Birliği Başkanı’nın konuşması gereğinden uzun ve teamüllere aykırıydı. Ayrıca mesleğiyle ilgili olmayan konulara girmesi yanlıştı’’dersiniz ama konuşması sırasında tribün taraftarı gibi müdahale edip hakaret yağdıramazsınız.

Ayrıca size ters düşen açıklamalarda bulunan herkesi sokak çocukları gibi, ‘‘Çıkar cübbeni gel’’ diyerek düzeyi düşük bir kavganın içine çekemezsiniz. Bu ülke üzerine kafa yoran, bir mesleği temsil eden, belirli duyarlılıkları olan herkesin size ters düşecek gerçekleri açıklama hakkı vardır ve bunu yapması için cübbesini veya pantolonunu çıkarması gerekmez. Bunu öğrenin önce…

Erdoğan, konuşmanın asıl rahatsız olduğu bölümlerine değinmiyor, bir tek Van’daki depremzedelere yönelik iddialara cevap veriyor. Oysa, Van konusundaki ifadenin doğruluğunu herkes biliyor ama kimse sesini çıkartamadığı için kamuoyu gerçeğe vakıf olamıyor.

Konuşmanın giriş bölümü bizzat avukatlık mesleğinin sıkıntılarıyla ilgili. Feyzioğlu, Barolar Birliği Başkanı olarak bu sıkıntıları doğal olarak Danıştay’ın kuruluş yıldönümü toplantısında dile getiriyor. Kasaplar Federasyonu’nda dile getirecek değildi elbette. Bakın, Barolar Birliği Başkanı’nın Erdoğan’a asıl rahatsız eden sözleri şunlar:

‘‘… idari yargı kararlarına uyulmasında gecikme gösterilmesi veya bazen hiç uyulmaması, yurttaşları idari yargının güvencesinden fiilen yoksun bırakmaktadır. Hukuk devletinde, idare, mahkeme kararlarına, bu kararların içeriğinden memnuniyet duymasa da uymak zorundadır.

Son dönemde yaşadığımız ve geçmişin yasakçı zihniyetini çağrıştıran sosyal medyaya yönelik idari veya yargısal engellemeler, Anayasamıza, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’a aykırıdır. Üstelik erişimi top yekûn engellemek teknik olarak da mümkün değildir. Yani atılan taş, zedelenen itibara değmemiştir. 

… seçimler öncesi gündeme gelen yolsuzluk iddiaları ve soruşturmalardır. Bu soruşturmaların hangi saikle başlatıldığı konusu bir yana, soruşturmaların siyasi iktidar tarafından engellendiği algısının toplumda hakim olması, adalet duygusunu zedelemiştir. Gerçeğin ışığı, yolumuzu aydınlatmadığı takdirde, bundan herkes zarar görecektir.’’

Elbette, konuşmanın içinden Erdoğan’ı rahatsız eden onlarca örnek daha çıkarılabilir. Feyzioğlu’nun idarenin işlemlerinin yargı eliyle denetlenmesinin kısıtlanmasını sayan sözleri bir örnek. Paralel yapı denilen yapıyla mücadele adı altında hukukun temel ilkelerinin ayaklar altına alınması ise bir başka örnek.

Ama Erdoğan’ı asıl rahatsız eden, ‘‘evdeki paraları sıfırla oğlum’’sözleri ile özdeşleşen yolsuzluk iddialarının bizzat yüzüne karşı seslendirilmiş olmasıdır. Van bahanedir, asıl olan Rıza, havuz medyası, 3’üncü havaalanı, hızlı tren gibi ihaleler üzerine kurulduğu iddia edilen yolsuzluk ilişkilerinin gözünün içine bakılarak soruşturulmasının istenmesidir. Bunu isteyene bizim memlekette edepsiz diyorlar. Merak etmeyin talimat gitmiştir, bugünkü gazetelerde kalemşörlerinin de benzer şeyler söylediğini okursunuz mutlaka.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)
  • f guner

    f guner

    9.07.2014 20:45

    dostlar alışveriste görsün mü.

Yazarlar