Gökhan BACIK
Putin, Ruhani ve Erdoğan arasında yapılan üçlü zirvede dördüncü bir hayalet katılımcı daha vardı: Beşşar Esad.
Bu ‘hayalet’ esasen Türkiye’nin Suriye siyasetinin en büyük açmazlarından biri anlamına geliyor: Türkiye, Batı dışında bir alternatif arıyor ve bu bağlamda Rusya’yla İran’a büyük önem veriyor.
Ne var ki, bu iki ülke Şam rejiminin en büyük destekçisi konumundalar. O nedenle pek çok toplantıda Türkiye, Rusya veya İran ile konuşurken dolaylı olarak Şam rejimi ile de konuşuyor.
Zirvede Erdoğan, İdlib için ateşkes önerince masada eğer Putin değil de Esad da oturuyor olsaydı benzer tepkiyi verir ve “teröristlerle ateşkesi konuşmam” derdi.
Rusya ve İran desteği ile Suriye rejiminin göz göre göre önüne kattığı bütün savaşçı grupları topa tutması Ankara için o nedenle son derece karmaşık bir durum.
Türkiye Suriye’de bulunan pek çok silahlı gruba ihtiyaç duyuyor. Bunun nedeni açık: Türkiye, Şam rejimi ile fiilen düşmanlık ilişkisi içinde. Öte yandan Kürtler ile de arası yok.
Hal böyle olunca Ankara’nın sahada işbirliği yapacağı yegane aktörler burada savaşan çeşitli gruplar. Ancak bu zorunluluk iki ciddi maliyet doğuruyor:
Birincisi, Türkiye uzun vadede kontrol edilmesi mümkün olmayan savaşçı grupların etkisine açık hale geliyor.
İkincisi, Türkiye uluslararası düzeyde cihatçı grupların koruyucusu gibi algılanıyor.
Muhtemelen İdlib öncesi bu algıları dengelemek için Ankara, Heyet Tahrir el-Şam grubunu terörist olarak ilan etti.
Bu grubun kökeni Usame bin Ladin’e yakın cihatçılara uzanıyor. Yani, El-Şam, geleneksel olarak El Kaide çizgisinin içinden çıkan gruplardan birisi.
El-Kaide çizgisinden çıkan bu grup yakın zamana kadar Türkiye için Suriye rejimine karşı savaşan ÖSO’nun muteber bir parçasıydı.
Ancak, uzun vadede Türkiye, bu gruplardan vaz geçemez. Bunun nedeni basit: Suriye krizinde Türkiye, tarihinde dış politikada ilk defa komşusu bir ülkede rejimin değişikliğine girişti.
Ne var ki, Rusya ve İran sayesinde, Şam rejimi ayakta kaldı. Öte yandan, Kürt meselesi karmaşık hale geldi.
Ankara ise rejim değiştirmek hedefinin artık mümkün olmadığını anlayınca bu sefer B planı olarak Suriye üzerinde uzun vadeli bir etkinlik kurmayı denemeye karar verdi.
Burada Ankara’nın haklı olduğu bir nokta var: Gerek Türkiye’de sayıları 4 milyonu bulan Suriyeliler gerekse Kuzey Suriye’deki karmaşık sosyolojik durum çok uzun süre Türkiye ve Suriye’yi hem iç hem dış politikada birbirine geçişken iki ülke yapacaktır.
Bir zamanlar ticaretle entegrasyon hayali kuran Türkiye ve Suriye ironik biçimde bir savaşla birbiri içine geçmiş ülkeler haline gelmişlerdir.
Suriye’de rejimi değiştiremeyen Türkiye, stratejik menfaatleri için alternatif olarak çeşitli savaşçı grupları da kullanarak bu ülkede bir etki mekanizması kurmak istiyor.
Öte yandan, fiilen Türkiye’nin kontrolünde olan Suriye kasabalarında okullar açılıyor insanlar eğitiliyor. Bu tip yöntemlerin masraflı olması ve ancak çok uzun vadeli meyve vermesi bir kenara başarı şansları da düşük.
Kendi içinde sosyal bir barış sağlayamayan ülkenin Suriye’de dış politikada etkin olacak kadar Türk muhibbi bir kitle yaratması neredeyse imkansız.
Dahası, bu şekilde savaşçı gruplarla uzun vadeli bir Suriye siyasetinde ısrar etmek finansal olarak Türkiye için sürekli yüksek maliyetli bir iştir. Vekalet savaşı sadece politik riskler içermez bunun yanında son derece pahalı bir iştir.
Unutmamak gerekiyor ki Suriye krizi Türkiye, İran ve Rusya’nın bütçesini ciddi olarak sarsmıştır. Bu üç ülkede yaşanan ekonomik sorunlarda Suriye’de harcanan paraların etkisi ihmal edilemez.
Ancak daha önemlisi Türkiye’nin “rejimi değiştiremedik bari uzun vadede Suriye üstünde etki kuralım” planının başka sorunları da olacak.
Halihazırda sorun Suriye’de savaşın bitmesi. Bu iş kotarılırsa yeni sihirli kelime Suriye’nin yeniden yapılanması olur ve Türkiye’nin varlığı yeni sorun haline gelir.
Rusya ve İran (hatta ABD), Türkiye’nin Suriye’de varlığını belirli menfaatler için tolere ediyorlar. Ancak, bu ülkeler Suriye konusunda temel sorunlar çözülürse buna ihtiyaç duymazlar.
Savaş sonrası Suriye’yi hayal etmek için Türkiye biraz ABD’nin ne yaptığına bakmalı.
Örneğin, ABD’nin Suriye’de artık odak noktası Kürtlerin uzun vadede durumu. ABD küçük aksaklıklar dışında Kürtlere silah sağlama dahil standart programına devam ediyor.
Hemen hatırlayalım yakın bir zamanda ABD’li bir general Türkiye’nin başına 4 milyon TL koyduğu önde gelen bir YPG’li ile görüşmüştür.
Bu ABD açısından ise tutarlı bir politika: Irak’ı burada hatırlamak lazım. Onyıllarca süren Irak krizi sonunda bugün Bağdat’ta ofislerde İran Dini Lideri Ali Hamaney’in porteleri asılı.
Suriye’de de bundan sonra birisinin portresi asılacaksa bu ya Putin’in olur yahut Nasrallah’ın.
O nedenle ABD bölgedeki stratejik hesapları için “elde var Kürtler” demek durumunda kalacaktır. Bir bakıma ABD etkisinin sınırlarının farkındadır ve büyük bir devlet olsa bile politik gerçekçilik ile hareket etmektedir.
ABD’nin politik gerçekçiliği Türkiye’ye önemli bir mesaj veriyor: Başka bir ülkede nüfuz kurmak için büyük politik, etnik yahut mezhepsel gruplara ihtiyacınız vardır. Bunlar olmadan küçük gruplarla yahut değişik silahlı gruplarla bunu sağlamanız mümkün değildir.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
24.08.2025
17.08.2025
3.08.2025
21.07.2025
14.07.2025
17.06.2025
27.05.2025
24.03.2025