Mehveş EVİN
KONDA’nın kadınlar hakkında yaptığı araştırma, 8 Mart arefesinde yayınlandı. Araştırmanın başlığı “Kendi Akvaryumunun Dışındaki Kadınlar”. Ancak sonuçlar, Türkiye’de kadınların büyük bölümünün bir akvaryumda yaşadıklarını, bu akvaryumun da ‘kendi’lerine ait olmaktan hayli uzak olduğunu ortaya koyuyor.
Buna göre 14 yaş üstü 19-20 milyon kadın, “evde oturuyor”. Gerçi, “oturuyor” denmesine itirazım var. Çünkü en başta kadınların, ev kadınlığını gözardı edilen bir “iş” ve emeğin hep karşılıksız kaldığı bir alan olarak değerlendirmesine neden oluyor.
“Evde oturmak” çalışmamak veya eğitim hayatından kopmak anlamında kullanılıyorsa da doğru bir tanım değil. Küçük yaştan itibaren kız çocukları, kardeş ve yaşlı bakımından temizliğe, yemekten alışverişe bir hanenin tüm istenmeyen, iş sayılmayan yüklerini taşıyor. Bunlar, işten sayılmıyor çünkü kadının “doğal” işi diye ta küçücükten itibaren kafasına kakılıyor.
Kadınlara “Haftasonları ne yapıyorsun” diye sorulduğunda yüzde 66’sının “Hiçbir şey yapmıyorum” cevabını vermesinin ardında da bu anlayış var: Yaptığı işi işten saymıyor, sosyal bir hayatı yok. Oysa milyonlarca kadının arasında, bön bön duvarlara bakarak vakit geçirecek lükse sahip olanlar azınlıkta.
ÇALIŞMAYAN KADIN TÜRKİYE’NİN KAYBI
Milyonlarca kadının iş gücü ve eğitim hayatının dışında kalmasına gelince... Sadece kadınlar adına değil, Türkiye için de büyük bir kayıp, bir trajedi.
Düşünsenize, nüfusun dörtte biri, sırf cinsiyeti nedeniyle atıl varlık konumunda. Kadının; doğurmak, yaşlı ve çocuk bakımını üstlenmek, temizlik ve yemek yapmaktan başka bir işle uğraşmaması, tabiri caizse “akvaryumda yaşaması” için elden ne gelirse yapıldı, yapılıyor. İktidarın “aile” ve “eğitim” politikalarının kız çocuklarını nasıl cehalete sürüklediği, zorla ve erken yaşta evlilikleri arttırdığı... Şiddet ve istismar olaylarına etkisini... “Kadınla erkek eşit değildir” söyleminin topluma zarar verdiğini, yıllardır anlatmaya çalışıyoruz.
Kaldı ki kadını eve kapatma çabası, muhafazakar politikalarla uyumlu gözükse de “gelişeceğiz, büyüyeceğiz” iddiasıyla fena halde çelişiyor. Hem kadınlar okumayacak, çalışmayacak, hem o ülke gelişmiş, refaha ermiş olacak, öyle mi? İstediğiniz kaynağa, araştırmaya bakın: Kadınlar, çalışma hayatına daha çok ve eşit şartlarda katıldıkça o ülkenin refah seviyesi de yükseliyor. Tabii, doğal kaynak zengini, kadınıyla erkeğiyle çalışmayan, üretmeyen toplumlardan bahsetmiyoruz.
Kadınlar için çalışma hayatının kolaylaştırılması, teşvik edilmesi korkulduğu gibi aileyi köklerinden sarsmıyor. Köklerinden sarsılan cinsiyet rolleri, asıl korkulan da bu zaten: İktidarı kadınlarla paylaşmak, birlikte yönetmek...
ASIL ZOR OLAN YEMİN NE ZAMAN ATILACAĞINI BEKLEMEK
Şimdi sözüm -ulaşamayacağımı bildiğim halde- akvaryumda yaşayan kadınlara. Ulaşamayacak, çünkü pek çoğunuz eğitim hayatından koparıldığınız için okumuyorsunuz. Hele bizim gibi internette yazıp çizenlere nasıl ulaşacaksınız? En büyük eğlenceniz televizyon, diziler... Bunun için kimsenin sizi küçümseme,eleştirme hakkı yok.
Biliyorum, pek çoğunuz başınıza gelecek en iyi şeyin, “iyi bir koca” bulup aile kurmak olduğuna inanıyor. Babanın hükmünden kocanın hükmüne geçmeye öylesine inandırılmışınız ki çoğunuz, kadının daha fazla para kazanmasının “ailede sorun” olacağını düşünüyorsunuz.
Biliyorum, aranızda evlenip aile kuranların çoğunun hayalleri tuzla buz oldu. Peş peşe çocuk sahibi olurken yılların nasıl geçtiğini bile anlamadınız. “Acaba başka bir hayatım olabilir miydi” sorusunu bile sormaktan vazgeçtiniz, çünkü kendi kendinize varolabilme gücünü bulamadınız. Kendinizi zayıf, beceriksiz, eksik hissettiniz.
Biliyorum, dışarıdaki hayat korkutucu, ne de olsa hala erkeklerin yönetiminde. İstismardan ayrımcılığa, cinsinizin başına nelerin geldiği ballandıra ballandıra anlatılıyor. Hal böyleyken akvaryumdan çıkmaya, dışarıda nefes almaya kalkmak bile delilik gibi geliyor. “Güvenli” olan, dışarıdan yemi atılan o küçük kavanozdan çıkmamak gibi geliyor...
Dışarıdaki dünyada yaşayan, çalışan, çocuk büyütmüş olan ve kendi parasını kazanan bir kadın olarak size diyebileceğim şu: Evet, çok zor ama hiç de imkansız değil. Milyonlarca kadın, okumak, çalışmak için mücadele veriyor ve başarabiliyor.
Bence asıl zor olan, o akvaryumdan çıkmayıp yemin ne zaman atılacağını, ne zaman suyun değişeceğini bekleyeduran bir balık olmak. Nefes alıp verebilmenize bile bir başka insanın karar vermesi. “Hiçbir şey” yapmadan yaşadığınıza inandırılmanız.
Keşke kendi oturduğunuz semtte, çalışan, okuyan kadınlarla tanışabilseniz, konuşabilseniz. Keşke bugün, bir 8 Mart etkinliğine katılabilseniz. Aslında o kadar da farklı olmadığımızı, benzer dertleri paylaştığımızı göreceksiniz.
8 Mart gönülden kutlu olsun. Çiçek veya akvaryum yemi değil, hayatınızı isteyin. Bu güç hepimizde var.
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.04.2025
24.03.2025
28.02.2025
20.02.2024
4.02.2024
6.11.2023
19.09.2023
28.07.2021
21.07.2021
13.07.2021