Mustafa ARMAGAN
Harf İnkılabı veya birilerinin deyişiyle Harf Devrimi üzerinde düşünmek yasak mıdır? Sadece doğrudur-yanlıştır, haklıdır-haksızdır çatışmasını körüklemek için söylemiyorum, tarihimizde bunun kadar zihin yapılarımızı altüst eden bir başka hadise göstermek kolay değildir ama üzerinde ciddi olarak düşünülmemiştir. Ne 1928'de, ne de şimdi…
Devlet zar zor yetiştirdiğimiz yüzde 11-12 civarındaki okur-yazar kitlesinin bütün bildiklerini unutmalarını, ertesi gün yeni bir alfabeyi kekeleyerek öğrenmeye başlamalarını emredecek, bu da yetmeyecek, bildikleri alfabeyi yasaklayacak, hapse attıracak, zorla unutturacak. 87 yıl önce şu günlerinde başımıza gelenlerin en kaba şekliyle anlatımı bu.
Düşünün, Bursa Mısrî dergâhı son postnişini Mehmed Şemseddin Efendi'nin, birkaç dil bilen, çok sayıda kitap yazmış ‘âlim' bir zat iken 1928'in 1 Kasım'ında ‘zır cahil' olduğunu, yaşını başını almış şeyhin ağarmış saçıyla sakalıyla Millet Mektepleri'ne devam edip okuma-yazma öğrendiğini, bir şehadetname (diploma) alarak okuma yazma bildiğini ispatlamak zorunda bırakıldığını ve bu örneklerin binlerce, onbinlerce kez yaşandığını biliyor muyuz?
Bu hiç de sanıldığı kadar kolay atlatılacak bir travma değil ama 87 yıldır Harf İnkılabı lehine öyle bir propaganda fırtınası estirilmekte ki, nefes almaya dahi fırsat bırakılmıyor. Oysa Harf İnkılabı'nın bu ülke insanları üzerinde meydana getirdiği travmanın 1928 ve sonrasındaki etkileri üzerinde sempozyumlar düzenlenmeli, sosyal psikolojiden tutun da felsefî analizlere kadar nice tezler yaptırılabilmeliydi.
Bu utancın yüzüme çarpılması için illa bir ‘ecnebi'nin mi çıkması gerekiyordu? Galiba öyle. İbn Haldun'da da öyle olmadı mı? Avrupalılardan sonra böyle bir dehayı keşfettiğimizi saklamayalım.
İşte Fransız filozof Jacques Derrida 1997 yılında Türkiye'ye geldiğinde Fransa'daki yayıncısına bir mektup göndermiş ve Harf İnkılabı'ndaki dehşetengiz travmaya dikkat çekmişti. Bizde fazla bir yankısı olmadı. Mektup 9 yıl sonra “Cogito” dergisinde neşredildi, bildiğim kadarıyla Gülşah Köksal Çekici'nin “Kitap-lık” dergisindeki yazısı haricinde yine tık yok. Oysa belki de içinde bulunduğumuz için farkına varamayacağımız incelikteki noktalara dikkat çekmesi bakımından önemliydi. Ve şapkamızı önümüze koyup düşünmemizi gerektirecek kadar manidar.
Şöyle başlıyor sözlerine Derrida:
Travmatik darbe
“Sadece onu, harfi (letter) düşünüyorum. Bu durumda, Türklerin harflerini, Türk tarihini derinden etkileyen harf devrimini (transliteration), kaybolmuş harflerini, şiddetle değiştirmeye zorlandıkları alfabelerini düşünüyorum.”
Filozof düşünüyor bizim yerimize. Harf inkılabımızı düşünüyor. Şiddetle değiştirmeye zorlandığımız Elifbe'yi. Devam ediyor:
“Kısa bir zaman önce, senin de tanıdığın o yetenekli kahraman komutan K.A.'nın, “modern zamanlar”ın bu cüretkar, sarih, fakat zalim kurtarıcısının, halkın modernliğin eşiğine taşıyan emirleriyle oldu bu. “En route”, ileri, büyük yolculuğa devam! İleri marş! Nasıl da travmatik!”
K.A. rumuzuyla belirttiği kişinin Kemal Atatürk olduğunu açıklayalım da meramı rahatça anlaşılsın. Derrida'nın tanımıyla modern zamanların cüretkâr, sarih fakat zalim kurtarıcısı emir demiri keser mantığıyla birden harfleri değiştirmeye karar veriyor. Ancak Derrida burada aniden kendi dünyasına, Fransa'ya dönüyor yüzünü ve şu muhakemeyi yürütüyor:
“Bizde böyle bir şey olduğunu düşün: Cumhurbaşkanı yarından itibaren yeni bir yazı sistemi kullanmamız gerektiğine karar versin. Üstelik dil değiştirmeksizin! Ve dünün harflerine dönüş kesinlikle yasaklanacak! Bu “coup de la lettre” (harf darbesi), bu şans veya bu darbe belki de her olayda bize vuruyor: Kişinin sadece soyunması değil, gitmesi, çıplak halde tekrar yola koyulması, beden değiştirmesi; işaretlerin, her tezahürün vücudunu değiştirmesi gerekir ve bunu yaparken aynı kalmış, yani kendi dilinin hâlâ efendisiymiş gibi davranmak zorundadır.”
İşte düşünme böyle olur! Namusluca, empati yaparak ve kıla kıl, tereyağına tereyağı muamelesi yaparak… Harf Darbesinin sonucu, sadece kişiyi soymakla kalmayıp çırılçıplak tekrar yola revan olması, vücut değiştirmesi, her türlü işaret ve dışa yansımanın da vücudunu değiştirmesidir. Soyulmuş, çırılçıplak kalmış olan Türkiye aydını, demek istiyor, Derrida, bu çıplaklığını hissetmeden; çevresindeki her şeyin de varlığını, vücudunu değiştirdiğini, çırılçıplak kaldığını kabul ederek yoluna devam edecektir. Üstelik bütün bu yoksunlaşmaya, çıplaklaşmaya, soyulmaya rağmen hâlâ kendisini ‘dilinin efendisi' kabul edecektir! Türkçeye hakim olduğu yanılsamasıyla beraber yaşayacaktır! Ne çetin bir görev üstlenmiş meğer!
Zihnimizi burkmaya devam eder filozofumuz:
“Özellikle de kamusal alanlarda ‘modernleştirici' K.A. dimdik yükseliyor. (Heykellerinde) Hep ayakta dururken temsil ediliyor bildiğin gibi, ama Türklerin, hatta onu kült haline getirenlerin bile, onu sevdiğinden çok emin değilim. Yazıyla ilgili bu hikâye yüzünden ondan hâlâ nefret etmiyorlar mı? (Görebildiğim en derin yara bu, öyle ya da böyle herkesin kaderine mühürlenmiş bir kötülük figürü.) Kanımca, Türkler ona saygı duyarken, onu anıp yaşatırken bir yandan da beddua ediyorlar. Üstelik sadece Müslümanlar da değil!”
Harf katliamı…
Sanıldığından daha derin noktalara dokunmuş Derrida ama çok daha önemli sözler sarf etmekten de çekindiği yok. Sözü kendisine bırakmak en iyisi:
“Türkiye'de bir harf katliamı olduğunu tahayyül ettiğim, geri dönüşü olmayan bir yolculuk olduğunu düşündüğüm şeyi üstlenmeye ve yanıma almaya, sanki içindeymiş gibi onu kavramaya ve yeniden yaşamaya çalışıyorum.”
Harf katliamı… Kavram üretmekte mahir filozofumuzdan son alıntımız şöyle:
“Buraya ayak bastığımdan beri saplantılı bir halde, yeni yazı şeklini halka dayatma kararı aldığında yakışıklı Kemal Atatürk'ün aklından neler geçtiğini düşünüyorum: “Tamamdır, herkes iş başına, her şey halledildi, artık yeni bir alfabemiz var! Yeni harflerimizle yola koyulabiliriz!” Modern kültüre geçiş bahanesiyle insanlar bir günde, yüzyılların hafızasını okuyamaz hale geldiler, cahil kılındılar. İşte bu, kişinin ülkesini kim bilir hangi serüven arayışına terk etmesinin korkunç yolu, bunu yapmanın en canavarca ama belki de tek yolu, bellek yitimidir!”
Cemil Meriç bir gecede kütüphanelerimiz tuğla yığınına döndürüldü, derken burun kıvıranlar Derrida'nın şu sözlerini de iyi dinlesinler.
“Üstelik kırbaç zoruyla ve çağın diktatörlüğü altında, keyfi gibi görünen bir disiplinin baskısı altında, yine de yaptıkları için dünyadaki en iyi gerekçeleri her zaman sıralayabilen bir baskı altında. Bir şeyin olması için dönüşü olmayan bir çıkışın (sortie) gerçekleşmesi için zorunlu ve kötücül bir koşul, bir makineleşme değil mi bu? Kim bilir?”
Ve Harf İnkılabı'na dair “The Times” gazetesinden 31 Ağustos 1928 tarihli bir haber:
“Türkiye'de mebuslar (milletvekilleri) okula gidiyor.”
‘Darbe' yeterince açık değil mi?
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- 10 dakikada referandum tarihimiz
16.04.2017 - Ayak öptüren cumhurbaşkanından alın öptüren cumhurbaşkanına
9.02.2017 - Osmanlı hanedanının malları haraç mezat nasıl satıldı?
26.03.2017 - Çanakkale’de Kemalist mitolojinin örttüğü bir yenilgi
19.03.2017 - Sultan Abdülhamid Harf İnkılabı mı yapacaktı?
12.03.2017 - Eğitimde altın fırsat önümüzde duruyor
26.02.2017 - İskilipli Atıf Hoca’yı neden idam ettiler?
5.02.2017 - Kazım Karabekir harf inkılabına nasıl karşı çıkmıştı?
29.01.2017 - “Yeni tarih müfredatı”nda eski hamam eski tas
22.01.2017 - İnönü gazilerimize değil, Yunan harp malullerine 300 lira yardım etmiş!
15.01.2017
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Fatma Ozturk
Obama cocugum dememis, it could have been me 35 years ago demis. Yani mealen, 35 yil once ben de Trayvon olabilirdim demis. Hidir ve arkadaslari haberleri nereden okuyorsa artik. Nedir bizim bu basinin hali anlamiyorum. Wall Street Journalin tek bir sayfasinda bizim bu gezetelerin butun yazarlarinin bir aylik yazdiklarindan daha fazla zihinsel emek vardir. Tembellik en onemli problemlerimizden.