Sezin ÖNEY
Andrew Brunson... ABD-Türkiye ilişkilerinin “düğüm noktası” haline gelen rahip.
Evanjelik Presbiteryen Kilisesi'ne mensup, 23 yıldır Türkiye'de yaşayan bir din adamı. Eşi Norine’in, Brunson'un Nisan 2016'da tutuklanmasından sonra açtığı Facebook sayfasında aktardığına bakılırsa, ABD'li rahip sürekli dua eden ve hayatındaki tek hareketlenme “yukarıdan” mesajlar aldığını düşündüğü anlar gibi gözüken oldukça klasik bir Evanjelist.
“Yukarıdan gelen mesajlar” derken, Brunson'ın dinî inançlarındaki “yukarıdan” bahsediyorum: Nisan 2016'da, oturum iznini yenilemek için ikâmet ettiği İzmir'de emniyet müdürlüğüne başvurmadan önce “Tanrı'dan kendisine 'evine dön'” mesajı geldiğini düşünmüş. Bunu da, eşinin sosyal medya mesajlarından öğreniyoruz. Rahip Brunson, içine doğan “evine dön mesajları” hissini, “Erkenden öleceğim de, şeytan mı bana bu hisleri veriyor” diye yorumlamış. Biraz daha az “ulvî” yorumlamalar yapmak yerine, “eve dön” hissiyatını ülkesi ABD'ye dönme zamanının geldiği olarak algılasa, bugün Türkiye-ABD ilişkileri nasıl olurdu acaba?
Şimdilik Brunson'ı, bir kenara bırakalım ve 1 Ağustos 2018 günü, ABD Hazine Bakanlığı'nın Türkiye'ye karşı uygulamaya koyduğu ilk yaptırımlara bakalım. “İlk” diyorum; çünkü, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'in söylemleri bu yönde. Pence, yaptırımları duyururken, “ABD Hükümeti, Türkiye'ye karşı sert ekonomik yaptırımlar uygulamaya başladı ve Başkan Erdoğan ve Türk hükümeti, Rahip Brunson'ı serbest bırakıp, bu masum inanç adamını ABD'ye geri verene kadar da yaptırımlara devam edecek” dediği bir Twitter mesajı paylaştı.
Açıkçası; “Brunson krizinin” bir net sonucu varsa, Mike Pence'i de, Twitter merakı meşhur Donald Trump gibi “Tweet kuşu” haline getirmesi oldu diyebiliriz. Pence, bu aralar, ardı ardına Türkiye ile ilgili “yaptırım” mesajları paylaşıyor.
Şimdi asıl meselemize gelelim: işin, sonucu şimdilik muğlak olan “yaptırım” kısmına.
ABD'nin Türkiye'ye karşı uygulmaya koyduğu ilk yaptırımlar, “GloMag”, yani “Global Magnitsky Act” de (Küresel Magnitsky Yasası) çerçevesinde.
2012 tarihli yasa, şahsen benim uzun zamandır gündemimdeydi: çünkü, ilgi alanlarımdan biri olan Rusya politikası ile yakından ilintiliydi.
Magnitsky Yasası'nın Türkiye'ye karşı kullanılması ne anlama geliyor?
Her şeyden önce, Barack Obama'nın başkanlığı döneminde Cumhuriyetçiler ve Demokratlar'ın ortak desteği ile, Aralık 2012'de ABD Kongresi'nden geçen bu yasaya adını veren Sergey Magnitsky kim bir o konuya bakalım...
Sergey Magnitsky, Rusya'da yolsuzluk vakalarını araştıran bir muhasebeciydi. Vergi kaçakçılığı üzerine uzmanlaşmıştı. 2008'de, gene bir yolsuzluk olayını araştırırken, söz konusu yolsuzluğu aslında kendisinin gerçekleştirdiği öne sürüldü ve hapse atıldı. 358 gününü hapiste geçirdikten sonra da, mahkeme önüne çıkarılmadan tutuklu kalabileceği azami zaman dilimi olan bir yıllık sürenin bitimine bir hafta kala, hücresinde ölü bulundu. Hapse girdiği süreçte, Magnitsky'nin sağlık sorunları yaşamaya başladığı ancak, durumu kötüleştiği zamanlarda da, herhangi bir tıbbi destek alamadığı belirtiliyor. Rusya'nın önde gelen insan hakları kuruluşlarından Moskova Helsinki Grubu ise, otopsi raporuna dayanarak, Magnitsky'nin dövülerek öldürüldüğü yönünde açıklamalar yaptı.
Sonuç olarak, Magnitsky'nin ölümü Rusya'yı gerçekten sarstı ve kendisinin tutuklandığı sırada araştırmakta olduğu 230 milyon dolarlık vergi yolsuzluğu vakasının çok ötesinde bir ulusal ve uluslararası krize dönüştü.
Bir kere, Rusya'da kamuoyunda, hasta mahkumlar ve kötü tutukluluk koşulları konusunda genel bir tepki oluştu. Bunun ötesinde, 2009'da cezaevi yöneticileri, İçişleri Bakanlığı'na bağlı olarak vergi suçları üzerine çalışan bir grup üst düzey yetkililerin de aralarında bulunduğu bürokratlar görevden alındı. Tabii, bu görevden almaların bir “arınma ve hesaplaşma” süreci olduğunu söylemek imkânsız. Daha ziyade, “kamuoyunu yatıştırma” çabasıydı söz konusu olan.
Magnitsky vakasını Moskova için büyüten asıl hadise, Magnitsky'nin çalıştığı şirketin sahibi Bob Browder'ın ABD'de yürüttüğü lobi çalışmalarının da etkisiyle ortaya çıkan “uluslararası yaptırım yasası” oldu.
Browder, bir dönem Rusya'da yatırımlarından büyük para kazanan bir finansçı. Ortaklarından olduğu, Londra merkezli Hermitage Kapital, 1990'ların ortasından 2000'lerin ortasına kadar, Rusya'nın en büyük finansal portföyüne sahip şirket olarak ülkenin başlıca yabancı yatırımcılarındandı. 2005'te Bowder, “ulusal güvenliğe tehdit” ilan edildi ve Rusya'ya girişi yasaklandı. Tutuklanmasından önce de Magnitsky, Bowder'ın şirketi hesabına vergi yolsuzluklarını araştırıyordu.
Bahsettiğimiz 230 milyon dolarlık vergi yolsuzluğu da şöyleydi: 2007'de Hermitage Kapital'in Moskova ofisine bir vergi baskını düzenlendi ve evraklarına el konuldu. İddialara göre, bu baskın ertesi, 230 milyon dolar tutarında “vergi iadesi” yapılması gerektiğini belirleyen “sahte belgeler” ele geçirildi; bu belgeler de resmi yetkilerce ivedilikle onaylandı. Rusya Hazinesi'nden de gene aynı ivedilikle ödemesi çıkan bu “vergi iadesi” buhar oldu gitti ve akabinde de muhasebeci Magnitsky suçlandı. Browder da, Magnitsky'nin ölümü ertesi, bu konunun “Rusya için mesele” hâline gelmesi için Washington'da lobi yapmaya başladı.
Dünyanın birçok yerinde müthiş insan hakları ihlalleri var; neden Sergey Magnitsky'i adını ondan alan ve ülkesinin yönetimine korku veren bir kanunun başlıca aktörü olabildi?
Doğru siyasi zamanlama, kamuoyunun ses getirecek biçimde harekete geçirilmesi ve doğru politik hamlelerle...
Bob Browder, maddî imkânlara sahip ve kozlarını doğru oynayan bir aktör olarak, ABD politikasındaki mekanizmaları “sonuç verecek” biçimde harekete geçirebildi. Maryland Senatörü Demokrat Benjamin Cardinand ve Arizona Senatörü Cumhuriyetçi, eski başkan adayı John McCain'in, 2012 Temmuzunda, Magnitsky'nin ölümü ile ilintili Rus yetkililerin ABD'ye girmesini ve ABD'deki mal varlıklarının dondurulmasını öngören yasa tasarısını Senato'ya sunmasını sağladı.
Magnitsky Yasası'nın, tasarı olarak ABD Senatosu'nun kulislerine adım atmasından sonraki süreçte de, kendi “bağımsız hayatını” kazandı. Yani, bu yasayı tasarlayan, kurgulayan ve yasalaşması için çaba gösterenlerin niyet ve hedeflerinin ötesine geçip, hep “beklenmedik gelişmelere” neden oldu.
“Doğru zamanlamanın”, Magnitsky Yasası'nın önünü açan etkenlerden olduğundan bahsettik. Bir kere öncelikle bu yasa tasarısı Senato önüne gitmeden önce, Obama yönetiminin yoğun muhalefeti ile karşılaştı. O dönemde, yani tasarı ilk şekillendiği 2011'de, Rusya ile ilişkilerin “resetlenmesi” projesi söz konusuydu. Vladimir Putin'in, “büyük bir açılım” yapacağı ve başta ABD olmak üzere, Batı ile ilişkilerini yeniden kurgulayabileceği öngörülüyordu. Tabii, “Magnitsky Yasası”nın çıkması, bu olası açılımı ciddi biçimde sarsardı. Browder'ın deyişi ile, dönemin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve Başkan Yardımcısı John Kerry, Magnistky Yasası'nı engellemek için ellerinden geleni yaptılar.
Bu yasanın kanunlaşabilmesi de, ancak “tesadüfen” oldu. Obama Yönetimi, Sovyetler Birliği döneminden kalma, ABD ile Rusya'nın ticarî ilişkilerini resmen yokuşa süren Jackson-Vanik Yasal Düzenlemesi'ni yürürlükten kaldırmak istiyordu. Senato'nun ağır toplarından, ancak ve ancak Magnitsky Yasası kanunlaşırsa, Jackson-Vanik Düzenlemesi'nin yürürlükten kalkabileceği sinyali geldi. Obama Yönetimi razı gelince de, Magnitsky Yasası Senato'dan hemen geçirildi ve Başkan'ın imzasıyla ekspres şekilde kanun hâline geldi.
Bir yıl sonra, Ukrayna'da kriz patlak verdi ve Ukrayna ile Rusya arasında savaşa giden süreç başladı. Bu esnada da, ABD'nin elinde Rusya'ya yaptırımlar uygulamak için kullanılabilecek hazır kanun olarak Magnistky Yasası vardı.
Ve Ukrayna'da savaşla beraber, “resetlenen” bir şey varsa, ABD-Rusya ilişkileri değil, Magnitsky Yasası'nın tüm dünyayı kapsama alanına almaya başlayan statüsü oldu.
Bir kere, 2018 itibariyle dönüştüğü hâliyle “Küresel Magnitsky Yasası”, sadece Rusyalı yetkilileri değil, onlardan da çok dünya genelinde “büyük çapta yolsuzluk ve insan hakları ihlallerine” karıştıkları iddia edilen herhangi bir kişiyi hedef alabiliyor.
Magnitsky Yasası'nın “ambargolu” listesine girenlerin, ABD dışında bulunan tüm aktifleri; yani hesap ve mal varlıkları da dondurulabiliyor. Tüm Batı ülkeleri ve bununla beraber, İsviçre, Dubai, Güney Kıbrıs gibi yerler, Magnitsky listesindekiler için “güvenli” addedilemeyecek yerler. Magnitsky Yasası'nın sınırları ve kolunun erişeceği yerler, ABD yönetiminin bu kanunu nereye kadar nasıl kullanmak istediğine bağlı diyebiliriz. Gerçekten de, “opak” bir uygulama var karşımızda.
Mesele, ABD'de mal varlığı olup olmamak veya ABD'ye girip girmemek değil. ABD'nin eli-kolunun uzanabileceği herhangi bir yerde malı-hesabı olup olmamak veya oraların topraklarına adım atıp atmamak...
Kanada, Britanya ve Baltık ülkelerinin de kendi Magnitsky Yasaları'nı kanunlaştırdıklarını anımsatalım-Avrupa Parlamentosu'nda da benzer bir adım tartışıldı.
Türkiye'den bu kadar üst düzey hükümet üyelerinin, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün, Magnitsky Yasası'nın “yaptırım listesine” girmesi de gerçekten ilginç. Bugüne kadar listeye gerçekten çok “seçmece” biçimde isim alındı ve üst düzey isimlere hiç yer verilmedi. Çeçenistan lideri Ramzan Kadirov listedeki en üst seviyedeki isim. Bir de, üst düzey sayabileceğimiz Nikaragua Emniyet Müdürü Francisco Diaz ve Nikaragua Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Roberto J. Rivas var. Ama bu kişilerin düzeyi de, Türkiye'nin Magnitsky Listesi'ne girenlerinin resmî statüsüne yanaşmıyor bile.
Bir de, Soylu ve Gül, Magnitsky Listesi'ne alınırken, ABD Hazine Bakanlığı tarafından, “ciddi boyutta insan hakları ihlalleri gerçekleştiren yapıların liderleri” olarak tarif edilmişler.
Magnitsky'nin mezarının görüntülerine bakarken insan, adeta Türkiye-ABD ilişkilerinin mezarını görür gibi oluyor.
Moskovalı muhasebecinin hesap kitapla boğuşurken, bir gün gelip de böyle küresel çapı olan bir yasaya adını vereceği, aklına bile gelmemiştir; Magnistky'nin kendinin ömrü olamadı ama adını taşıyan yasa, kendi kazandığı hayatla gerçekten de şaşırtmaya devam ediyor.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPahalılık turisti de vurdu... 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKKM kalktı, müjde! 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDiyanet iğneyi çuvaldızı kendisine batırırsa… 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBir hâkim Caprio'muz niye yok? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUAklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya! 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor” 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024