Akif BEKİ
Tarikatlar yasaklansın mı, denetlensin mi tartışması yeni bir boyuta taşındı. Şeyhin sahtesini gerçeğinden kim ayıracak?
Sorunu, dün T24'te Mehmet Yılmaz gündeme getirdi.
"Badeci Şeyh, badelenen müritler ve inanç özgürlüğü" başlıklı yazısında soruyor: "Ertuğrul Özkök gibi bir sosyolog bile bunlardan 'sahte şeyh, sözde tarikat' diye söz ediyor. Hangi şeyhin gerçek hangisinin sahte, hangi tarikatın sözde hangisinin özde olduğuna kim karar veriyor..."
Yanlış anlamadınız, Yılmaz bu 'sahte şeyh gerçek şeyh, sözde tarikat özde tarikat' ayrımını terk etmeye çağırıyor.
Haksız da değil, inananı varsa siz istediğiniz kadar sahte deyin, müritlerinin gözünde gerçek...
Öyleyse diyor; Diyanet, tutturdukları yolun kendi din anlayışına uymadığını söyleyebilir ama o kadar. Gerisi inanç özgürlüğüne girer, isteyen inanır isteyen inanmaz, kime ne, mahkeme filan ne karışır...
Tartışmanın başından beri benzer bir yaklaşımı savunuyorum, ne ala!
Fakat bir dakika, ayrıldığımız bir nokta var, Özkök'ün başı kel mi! Diyanet'e hak gördüğünü Özkök'e niye görmüyor Mehmet Yılmaz?
Hangi şeyhi gerçek hangisini sahte bulduğu konusunda Diyanet görüş bildirme hakkına sahip, dileyen uyar dileyen uymaz da...
Özkök ve başkaları niye bu haktan mahrum; bir yaptırım gücü ve devlet eliyle dayatma yetkisi tanınmadıktan sonra o neden görüşünü beyan edemesin?
Diyanet dışındakiler, mesela gazeteciler, müritlerinin evliya gibi baktığı kişileri onların gözüyle tanımlamak zorunda mı?
Hangisinin gerçek İslam, kimin doğru Müslüman olduğunu son karara bağlama hakkı nasıl ki devlete bırakılamaz...Bu, din ve inanç üzerinde devlet tekeli kurulmasıyla sonuçlanacağı için nasıl ki sakıncalı...
Hangisinin gerçek şeyh, kimin doğru mürit olduğuna karar verme tekeli de Diyanet ve benzeri kurumlara ait olamaz.
Pekala Özkök de sahte ve sözde nitelemesini şeyhlik iddiasındaki şu veya bu kişi için kullanabilir, İsmail Saymaz da.
Nitekim Saymaz'ın Şehvetiye Tarikatı kitabında sahte şeyh, sözde evliya diye tanımladıklarına ben hurafe bezirganı şarlatan, inanç istismarcısı sahtekar, düzenbaz din hokkabazı gibi ünvanları yakıştırıyorum.
Diyanet ve İlahiyatlar, elbette halkı aydınlatma ve bilgilendirme hizmetini görecek. Burada Mehmet Yılmaz'la hemfikirim. Ama tarikatlar üstünde inanç komiseri, fikir amiri gibi bağlayıcı ve nihai karar mercii olarak konumlandırılmamalılar.
Yazmıştım, İsmail Saymaz'ın önerisinden ayrıldığım nokta da aynı; yasal statü kazandırarak tarikatları denetlemek bir çözüm olabilir. Yasaklamak, ortadan kaldırmadı, sadece yeraltına itti...
Ancak denetim modeli, amaç ve faaliyetlerin yasalara uygunluğuyla sınırlandırılmalı. Din anlayışınlarını da denetim kapsamına sokmak, inanç özgürlüğüne aykırı.
'Badeci Şeyh' davasına gelince...Laik devletin mahkemesi, inançlarını yargılamış ya da din dışı ilan etmiş değil.
Bursa'daki 'sır odası'nda cereyan eden sapkın şeyh-mürit ilişkilerinin, aile boyu cinsel istismar ve saldırı suçuna girip girmediğini karara bağlamış.
Yerel mahkeme, önce yetişkinler arası rızaya dayalı ilişki sayarak cinsel saldırı yaşanmadığına hükmetmiş.
Yargıtay ise bilinci sakatlayan bir ilaç içirmese ve şikayetçi olmasalar da... Müritlerinin inanç ve cehaletlerinden yararlanarak iradelerini fesada uğratıp teslim aldığı için, gerçek bir rıza ve özgür iradeden bahsedilemeyeceği içtihadına varmış. Ve 'Badeci Şeyh'in cinsel saldırı suçundan cezalandırılmasını istemiş.
Kanunu epey radikal yorumlamışlar, kabul. Fakat bu, Yılmaz'ın ironiye vurduğu gibi 'şeyhi ve müritlerini inançlarından dolayı mahkemelerde süründürüp rezil etmek' midir, sanmıyorum.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
11.11.2025
7.11.2025
5.11.2025
1.11.2025
31.10.2025
28.10.2025
16.10.2025
14.10.2025
11.10.2025