Alper GÖRMÜŞ
Sayın Ertuğrul Özkök,
Önce ortaya “İmralı süreci iyi de Türk hassasiyeti ne olacak” diye bir soru attınız, ardından da gelen tepkiler üzerine işi dalgaya vurarak, sorumluluğun tamamını üzerinize alarak ve nihayet“Türklükten istifanızı” açıklayarak kısmi (fakat ciddi) sorumluluğunuzdan kurtulma teknikleri denediniz...
“Türk hassasiyeti”yle ilgili tesbitleriniz esasında doğru. O nedenle, bu “hassasiyeti” yok sayarak ya da görmezden gelerek karşınıza çıkanlara etkili cevaplar yetiştiriyorsunuz... Mesela “Türk hassasiyeti” buharlaşıp ortadan kalkacaksa yaptığınız tesbiti geri çekmeye hazır olduğunuz yönündeki beyanatınız da; Kürt sorununu halledecekse “Türklükten istifa” etmeye hazır olduğunuz yönündeki beyanatınız da polemik değerleri hayli yüksek çıkışlardı.
Doğrusu ya, tartışmadaki muhataplarınız da “beyaz Türklükten (de) istifa” ve benzeri çağrılarla meseleyi magazinleştirip işinizi epeyce kolaylaştırdılar. Eh, siz de bunu güzelce değerlendirdiniz ve oradan “meydan renksiz Türklere kaldı” polemiğine sıçradınız... Farkındayım, neşelisiniz, tartışma tam kurguladığınız gibi gidiyor.
Fakat Ertuğrul Bey, benim, ustaca uzattığınız kısa paslara girmeye hiç niyetim yok. Tam tersine, sizi paslarınıza kısa bir ara vermeye ve “Türk hassasiyeti”ndeki sorumluluğunuz üzerinde düşünmeye davet edeceğim.
Lütfen hemen “bütün sorumluluk bende, hepsini kabul ediyorum, Kızılderilileri de ben kestim” mugalatasına girmeden dinleyin beni...
Bu çerçevedeki son yazınızda şöyle yakınmıştınız:
“Ben, Kürt sorununun çözümü isteniyorsa, ‘Kürt hassasiyeti’ kadar ‘Türk hassasiyeti’ de dikkate alınmalı diyorum... Onlar, Şerafettin Elçi’nin ağzından kabul ettikleri bu sözü nedense benim ağzımdan duyunca kılıçları çekiyorlar.”
Haklısınız, fakat neden öyle oluyor biliyor musunuz? Çünkü Şerafettin Elçi’nin “Türk hassasiyeti”nin oluşmasında rolü yok, fakat sizin var.
Toplumsal bir sorun üzerinde söz alan birinin o sorunda doğrudan sorumluluğu varsa, öncelikle onu kabul etmelidir ki sorunla ilgili konuşmaya hakkı olsun. Diyeceğim şu ki, sizin “Türk hassasiyeti”nden söz etmeye başlamadan önce bu hassasiyetin oluşmasında kendi sorumluluğunuz üzerinde düşünmeniz ve bunu dile getirmeniz gerekir.
Aslında “siz” derken bütün medyanın, hepimizin sorumluluğundan söz ediyorum. Fakat takdir edersiniz ki, bu fasılda sizin ayrı bir yeriniz var; ne de olsa siz “amiral”siniz...
Özel olarak size hitap etmemin nedeni yalnız en büyük sorumlu olmanız değil, öyle olduğunuz hâlde yeri göğü inletmede, maşallah başı çekmeniz...
Nedir “Türk hassasiyeti?”
“Türk hassasiyeti”yle, dağa çıkıp devlete isyan etmiş birileriyle barış görüşmeleri yapmanın Türkler üzerinde yaratacağı olumsuz duygulara işaret ediyorsunuz, değil mi?
Peki, Türklerin, Kürtlerin neden dağa çıktıklarını neden hemen hemen hiç sorgulamadıkları üzerinde düşündünüz mü hiç?
Kürtlerin dağa çıkmadan önce neler yaşadıkları hususunda bilgi sahibi olmaları durumunda,Türklerin “hassasiyetleri”nin bugünkünden çok farklı olabileceğini düşündünüz mü hiç?
Türklerin bu bilgiye sahip olmaları durumunda, işlerin buralara kadar gelmeyebileceğihususunda hiç düşündünüz mü?
Ertuğrul Bey,
Sizin “Türk hassasiyeti” dediğiniz şeyi ben yıllardır “Kürt sorunundaki Türk sorunu” diye ifade etmekteyim. Fakat iki tanım arasında dağlar kadar fark var... Siz sadece var olan bir durumdan ve onun yol açtığı duygudan söz ediyorsunuz, ben ise bütün bunların ne zaman ve nasıl oluştuğunu anlamaya ve anlatmaya çalışıyorum.
Böyle düşünmeye başlayınca ne görüyorsunuz, biliyor musunuz Ertuğrul Bey? “Türk hassasiyeti”nin, Türklerin, ortada ciddi hiçbir neden yokken Kürtlerin sırf kötülük olsun diye dağa çıkmalarına inanmaları sorunu olduğunu görüyorsunuz.
Türklerin algısının neden “dağa çıkma” noktasından itibaren şekillendiği, öncesini neden kapsamadığı sorusu ise karşımıza sizin, benim, hepimizin, bütün gazetecilerin sorumluluğunu getiriyor Ertuğrul Bey.
“Kürt sorunundaki Türk sorunu”nu aşabilmek için Türklere “ora”da ne olduğunu anlatacak bir medyaya ihtiyacımız vardı, fakat ne yazık ki hiçbir zaman böyle bir medyamız olmadı... Tam tersine, medya Türkleri, Kürtlerin sırf vahşi ve kötü insanlar oldukları ve Türk askerlerini öldürmekten zevk aldıkları için “sebepsizce” dağa çıktıkları yönünde “doldurdu...”
Her şeyi bir yana bırakın, sırf Diyarbakır Cezaevi’ni hakkıyla anlatsaydı bu medya, “Türk hassasiyeti” böyle mi şekillenirdi?
“Sizi ayrı bir mahlûk yapacağım...”
Yeri gelmişken, size Diyarbakır Cezaevi’ni anlatan taze bir kitaptan küçük bir bölüm aktarmak istiyorum...
Kasım 2012’de Perî Yayınları’nca yayımlanan E Tipi Hilton adlı kitap, 1983-88 arasında Diyarbakır Cezaevi’nde yatan İsa Tekin tarafından kaleme alınmış... Buyurun, birlikte okuyalım:
“Yüzbaşı Esat Oktay konuşmasını sürdürürken Co komutan tutukluların apış aralarını koklar veya kapardı. (“Co”, cezaevi komutanı Esad Oktay Yıldıran’ın Alman kurt köpeğinin adı A.G.)
“Komutan Co nerede görülürse kısa künye yapmak zorundasınız: ‘İsa Tekir, Diyarbakır, emret komutanım Co. Vukuatım yoktur komutanım!’
“Komutan Co’nun karşısına yürüyerek gitmek en büyük suçtur. Önce soyunarak, sonra ellerini ayaklarını komutan köpek Co gibi kullanarak, dişi bir köpek gibi sürünerek Co’nun karşısına kadar sürüneceksin. O şekilde komutan Co’ya kısa künye yapıp karşısında heykel gibi bekleyeceksin. Komutan Co isterse ve eğer tuvalet ihtiyacı varsa ellerinize ya da ayaklarınıza işeyecektir. Kıpırdanarak tepki veren olursa, komutan Co’nun yere dökülen çişini yalamak zorunda kalacaktır..
“Baş işkenceci Esat Oktay Yıldıran şöyle diyordu: ‘Sizin en büyük komutanınız, komutan Co’dur. Ona kim karşı çıkar, kim köpek derse onu Co’ya kurban ederim. En büyük Co’dur. Siz bir köpek kadar kıymetli değilsiniz. Sizleri öyle bir kişiliksizleştireceğim ki babanızın, annenizin, kardeşlerinizin ve çocuklarınızın yüzüne bakamayacaksınız. Hiçbiriniz cesaret edip karınızla yatamayacaksınız. Sizi ayrı bir mahlûk yapacağım, ar namus bilmeyeceksiniz, çünkü cinsel organınız artık çalışmayacak. Co, hepinizi kısır edecek, siz kadın oldunuz. Kocanız, büyük komutan Co’dur.”
Bilgi sahibi olmadan duygu sahibi olunamaz
Ertuğrul Bey,
Biz gazeteciler 80-90 yıl boyunca “ora”da neler olup bittiğini biliyorduk, fakat bu bilgiyi çeşitli nedenlerle kamuoyu bilgisi hâline getirmedik. Bu durumda da kamuoyu duygusu, “sebepsizce dağa çıkan vahşi Kürtler” bilgisi üzerinden oluştu. Şimdi de siz ona “Türk hassasiyeti” diyorsunuz işte.
Sadece yedi sekiz bölümü yayınlanabilen televizyon dizisi Bu Kalp Seni Unutur Mu’yu hatırlıyor musunuz? Dizideki, Diyarbakır Cezaevi’ni anlatan birkaç kare bile nasıl bir etki yaratmış, herkes birbiriyle konuşmaya başlamıştı.
Hâsılı günahımız çok Ertuğrul Bey, Allah yardımcınız olsun, sizinki hepimizden çok.
Söylediğiniz gibi barışı gerçekten istiyorsanız, son girişimi de bütün gücünüzle destekliyorsanız, bilin ki desteğinizi en iyi “Türk hassasiyeti”ndeki sorumluluğunuz üzerine düşünerek ve bunu ifade ederek yerine getirebilirsiniz.
NOT. Bugün, “büyük af”fın neden “büyük barış”ı sağlamayacağı üzerine yazacağımı söylemiştim. O yazı salıya kaldı.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları






















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025