Bülent KORUCU
Adalet ve İçişleri Bakanlığı, ‘Adli Kolluk Yönetmeliği’nde bir dizi değişikliğe gitti. Yolsuzluk ve rüşvet soruşturması çerçevesindeki tartışma bu yönde alevlenecek gibi.
Teknik tartışmaya birazdan gireceğim ama öncelikle siyasi bir hatayı vurgulayayım. Gözaltılar üzerine hükümet yetkilileri, polisler ve savcıların üstlerini soruşturmadan haberdar etmeyerek suç işlediğini ileri sürdü. Hatta polis şeflerine görevi kötüye kullanmaktan soruşturma açıldı ve tasfiyeye tabi tutuldular. Gece yarısı çıkan yönetmelik, bu tezlerin tamamını çöpe atıyor. Tasfiye edilenler başka hiçbir delile ihtiyaç duyulmadan mahkemelerden göreve iade kararı çıkarabilir. Yeni yönetmelik, eleştirilen uygulamanın meşru ve doğru olduğunu ispatlıyor.
Gelelim konunun teknik boyutuna. Anayasamız, yargı bağımsızlığını teminat altına alır. Parlamenter sistemin ‘yumuşak ayrılık’ ilkesine rağmen, yargı yetkisi kullananlara emir, talimat ve hatta tavsiye bile verilemez. Bu yetki millet adına kullanılır, yani milli iradenin başka bir tecellisidir. Bağımsızlığı güvence altına almak üzere ceza kanununa maddeler konulmuş ve müdahale cezalandırılmıştır. ‘Adil yargılamayı ve yargı görevini yapanı etkileme’ başlığı altında bırakın hakim ve savcıyı, tanıkları bile etkilemeye çalışmak suç. Yazılı ve sözlü beyanla bu cürmü işleyenler açıkça suç işliyor. Savcılar ve kararların altında imza bulunan hakimlere ‘çete, cunta’ gibi ifadeler kullanmak açık bir hukuk ihlali.
Yönetmelik, kadim bir tartışmayı da alevlendiriyor. Pek çok ülke, yargı bağımsızlığını koruyabilmek ve etkileri önlemek için adli kolluk teşkilatını ayırmış. Bizdeki birliktelik haklı eleştirilere muhatap oluyordu. Mevcut yapıyı savunanlar ise kanunların adli kolluk faaliyetlerinde cumhuriyet savcısını tek yetkili kıldığına işaret ediyordu. Cumhuriyet savcılarını by-pass etmeyi amaçlayan yeni yönetmelik, zaten flu olan ayrımı hepten ortadan kaldırıyor. Mülki amirler idarenin/yürütmenin bir parçası. Soruşturma belge ve bilgilerini yürütme ile paylaşma mecburiyeti, kuvvetler ayrımı ilkesini yok ediyor. Bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine açık olması gereken idare, denetlemeyi denetleyen ve yönlendiren haline geliyor. Yürütmenin bilgisi dışında soruşturma yapmayı imkânsız kılmak, hukuk devletiyle ve düz mantıkla çelişiyor. Kendisi hakkındaki soruşturmayı öğrendiğinde müdahale etmeyecek kaç kişi var?
Adliyeyi, jandarma karakolu olarak algılayan mantalite, başsavcıyı karakol komutanı, savcıları da er konumunda tanımlıyor. Hatta savcılar, emniyet müdürleri ve jandarma komutanlarının bile altına itiliyor. Kanun, “Adlî kolluk, adlî görevlerin haricindeki hizmetlerde, üstlerinin emrindedir.” diye açıkça yazmasına rağmen, yönetmelik adli görevlerde de üstleri, amir ve düzenleyici konuma yükseltiyor. Savcıların yetkilerini çizen kanun “...doğrudan doğruya veya emrindeki adlî kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir; …bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir.” diyor. Başsavcılığa yazılı bilgi verme zorunluluğu getirmek hem de bunu adli kolluk yönetmeliğinin içine gizlemek hukuki değil, şık da durmadı.
Adım adım kuvvetler birliğine gidiyoruz.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016