Cem SANCAR
İnsan kendine daldıkça, çocukluğuyla karşılaşıyor gerçekten.
Çocukluğum cehennem gibi bir cumhuriyette geçti. Ama cennet, ailelerimizin kanatlarının altındaki gizli itirazla filizlendi.
İstiklal Mahkemeleri'nde gelişigüzel kelleler kopmuş, 6-7 Eylül sokakları kana boyamış, tek partinin halksız seçim komedyası, dar kavmiyetçiliğin zulmü Hitler'e misal olmuştu.
Samatya'nın, Küçük Langa'nın kumruları ve kadınları arasına doğdum. Çocukluğum meseller, ilahiler ve anneannemin kalabalık sabah kahvelerinde edindiğim hikmetle -sosyoloji diyeyim hadi, entelektüel bir tat katayım- geçti.
Menderes asılmıştı. Menderesçiler evlerine büyük ata resimleri asmıştı. Atın üstünde, çizmeli ve elinde kırbacı! O kırbaca bakarak büyüdüm...
Sonra Bahçelievler, Yayla, Soğanlı Çeşme. Çam koruları, dereler ve güvercinler. Yemyeşil çayırlarda futbol. Kuyudan tulumbayla su çekmeler, gaz lambasına tülden başlık takmayı öğrenmeler. Tavuklar ve bir kurt kırması. En yakın arkadaşım.
Denizler asılmıştı. Ya CHP ya da Demirel. Aynı davulun tokmakları.
Göçler. Yoksulluk. Şiddet. Mahalle kavgaları ve kimsesizliğin ve fakirliğin iç yakan sonuçları.
Mesela bir ablam vardı benimle misket oynardı. Şiirdeki gibiydi ismi; Fahriye Abla. Bilmiyorum sonradan ben yakıştırdım belki de ona.
O kadar güzeldi ki yüzüne bakmaya kıyamazdım. Kocası bir yerde bekçiydi. Evlerinde bir kilim görmüştüm, bir iki tabure. Sonra bir gün çocuğunu getirdi anneme bıraktı. Hakkını helal et dedi, kayboldu gitti. Yıllarca haber alınamadı kendisinden. Bir gün o eski şavrolelerden biriyle geldi, çocuğunu almaya. Kürk vardı üstünde, yüzünde bir sürü boya. Hâlâ güzeldi ama nerde o eski Fahriye Abla?
12 Mart darbesiydi sanırım. Jandarma cipleri kovalamıştı birini. Adam domateslerin altına yatıp gizlenmişti. Eliyle bana sus işareti yapmıştı. Jandarmalara aşağıları işaret etmiştim. Abiyi eve almıştık, çorba vermiştik. O da yıllar sonra gelip elini öpmüştü anamın. Yanında başörtülü, kırmızı yanaklı bir hanım, kucağında süt kokulu bir bebek...
Ardından çam koruları kesildi, çayırlar göçmen yoksullar tarafından istila edildi, bitti cennet. Üşümüş gibi yan yana güneş görmez apartmanlar.
Ülkede berbat bir sistem vardı. Darbeler oluyordu zırt pırt. Bir soldan bir sağdan gençler asılıyordu. Aksaray Meydanı'nda millet, bir sömürge ahalisi gibi süngüyle duvarlara yaslatılıyordu.
Bir keresinde ta ortaokulda: "Bir kız geldi bizim mahalleye, etekleri mini mini. Mavi gözleriyle sevimli mi sevimli. Bir hayal gibiydi. Bir yalandı hepsi. Bizim mahalleye at arabalarıyla ölüm, aç köpeklerle dehşet geldi" diye yazmıştım da öğretmen tedirgin olmuştu.
Tuvaletleri taşan okullar ve tüp gaz kuyrukları arasında yükseliyordu Askeri Cumhuriyet. Parlamenter lafı sonradan geldi...
Kısa pantolonluyken kızgındım bu sisteme. Seveni yoktu, eski asker babamdan başka! Ondan solcu oldum, değişsin istedim dünya. Sormuşlardı da bir keresinde, Osmanlıyım deyince gülmüştü çocuklar. Osmanlıydım oysa! O kapkara ülkede şans eseri hayatta kaldım.
Dedemin adı Taceddin Bey idi, benim ön adımsa Tacettin! Dalga geçerdi arkadaşlarım. Moda bir isim değildi bu. Sormuştum anneanneme "nedir" diye. "Dinin tacı" demek demişti. "D ile, ama söyleme sen kimseye!"
Bu rejim, bu kurucu cumhuriyet harflere bile inzibat, abus suratlı bir sistemdi. Nihayet son nefesini inşallah 15 Temmuz'da verdi...
Yeni bir zamanda, yeni bir demokrasiyi arıyoruz, biliyorum. Geçmişi bugüne getiremeyiz fakat:
Dedemin mektuplarındaki o kayıp Türkçe! Irkçılığa reddiyesi ve incili bir hazineyi andıran lisanı ile Osmanlıdır benim ünsiyetim. Hatasıyla ve illa ki sevabıyla.
Osmanlı hanedanından bir hanıma dedeleri üstünden hakaret edenler de bilmeli ki, mutedil bir tartışmayı beceremeyeceksen susmak elbette evlâ!
Susun ve eğilin haşmetli köklerinizin önünde birkaç dakika.
Çünkü biliyorsunuz, diğeri çoktan geçti halksız yani "asılsız" cumhuriyetler sayfasına...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019