Elif ÇAKIR
Atasözümüzün devamını biliyorsunuz, yazmama gerek yok.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan NTV-Star ortak yayınında “Benim oradaki hitabımın muhatabı Sezen Aksu değildir” dedi.
Hitabın yapıldığı yer önemli, peki neresi orası: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İstanbul’un her yerinden görünecek” talimatıyla yaptırdığı ve her fırsatta övündüğü Büyük Çamlıca Camisi’nin mihrabı, halk arasındaki adı ise Erdoğan’ın Camisi.
Aslında caminin yapımı aşamasında dönemin TBMM Başkanı İsmail Kahraman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adının verilmesini önermişti.
Sayın Kahraman Üsküdar Kitap Fuarının açılış töreninde yaptığı konuşmada isim önerisini oylamaya sunmuştu:
“İnşallah Çamlıca’daki caminin adı ‘Recep Tayyip Erdoğan Camii’ olur. Kendisinin kabul edeceğini zannetmiyorum ama zorlayayım. Bu isim uygun değil mi? Oyunuza sığınıyorum. Kabul edenler ve kabul edenler?” (10 Şubat 2018)
Hitabın ne olduğunu biliyorsunuz: Dil koparmak!
Mevzu malumunuz: Sezen Aksu’nun beş yıl önce söylediği bir şarkıdan beş yıl sonra “Hazreti Adem ve Havva’ya” hakaret çıkartan bir zırcahilin başlattığı linç çağrısı zırcahillerin katılımıyla bir kampanyaya dönüştü.
Linç kampanyasına ilk destek AK Parti iktidarının ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli’den geldi. Partisinin grup toplantısında Sezen Aksu’yu “Bu sanatçıya diyorum ki serçe isen serçeliğini bil, sakın kuzgunluğa heves etme” diyerek yuhalattı.
Sonra linç kampanyası yargıya intikal etti. Ankara’da bir avukat “Hazreti Adem ve Hazreti Havva’yı itibarsızlaştırmayı hedeflediği” iddiasıyla Sezen Aksu hakkında kamu davası açılması için savcılığa başvurdu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yakın oldukları iddia edilen Milli Beka Hareketi’nin yaklaşık 50 üyesi ellerinde Türk bayraklarıyla “Hz. Adem ve Hz. Havva’yı aşağılamaya çalışan, bu minik cahile haddini bildirmek için burada toplandık” diye Sezen Aksu’nun kapısına dayandılar.
Devletin başı olarak bu linç kampanyasına dur demesi, linç kitlesini dağıtması beklenen Cumhurbaşkanı Erdoğan maalesef bu topa Büyük Çamlıca Camisi’nin mihrabından girdi. Eline mikrofonu alan Erdoğan “Hazreti Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir. Havva validemize kimsenin dili uzanamaz. Onlara da had bildirmek bizim görevimizdir” dedi.
Ne kadar korkunç değil mi?
Kim dil kopartır? Bu tehdit dilini kimler kullanır?
Gerçek hayatta “dil kopartanlar” bile bu ifadeyi camide söylemezler, imtina ederler. Caminin anlamını, mihrabın önemini bilirler.
Sayın Erdoğan devletin başı, devletin başı çıkıp “dilini kopartırız” dediğinde halk ne yapar?
Ayrıca Sayın Erdoğan din, akait bilen bir lider “Söyleyin o cahil Adem ve Havva’ya” sözlerinden hakaret, aşağılama çıkmayacağını biliyor.
Ama bildiği halde mihraba çıktı ve “dilini kopartırız” açıklaması yaptı?
Bu ifadenin kitleleri sakinleştirmek için kullanılmayacağı açık. Bu ifadenin bir sağduyu ifadesi olmadığı ortada.
Neden böyle bir açıklama yaptı peki?
Erdoğan “dilini koparmak görevimiz” diyerek kendinden kopan dindar kitleye “bakın biz iktidardan gidersek……” mesajı vermeye çalıştı.
Erdoğan “Biz iktidardan gidersek kutsallarımıza uzanan dillere haddini bildirecek kimse olmayacak. Biz iktidardan gidersek dini kazanımlarınız da elden gider”i göstermeye çalıştı.
Kendisine yeniden garantili bir oy deposu oluşturmak için öfkeli kalabalığa destek çıktı.
Dindar kesimin üzerine Hazreti Adem ve Havva üzerinden korku salarak onları konsolide etmeye çalıştı. Erdoğan liderliğindeki AK Parti iktidarı korkuyu kendi varlığında sıradanlaştırdı.
Korku sıradanlaştı. Çünkü en kolay yönetim şeklidir, tehdit et, kutuplaştır ve yönet. Otoriter rejimler toplumsal birliği ve dirliği sağlamak için sürekli korkuturlar. Toplumda korku ne kadar güçlü olursa halkın iktidarlara bağlılığı da o kadar güçlü olur.
Korku unsurlarının devamlı canlı tutulması ve yeni düşmanlar üretilmesi için olağanüstü çaba sarf edilmesinin sebebi budur.
Peki ne oldu?
Sezen Aksu çıktı ve kral çıplak dedi, Erdoğan’a “Sen beni sezemezsin, dilimi ezemezsin, ben herkesim, sen yolcusun ben hancıyım” dedi.
Dur bakalım dedi Sezen Erdoğan’a, dur bakalım, hop dedik dedi.
Sezen Aksu haksız mı? İktidarlar, siyasetçiler gelirler, geçerler, giderler. 20 yıldır ülkeyi yöneten Erdoğan bir 20 yıl daha yönetse 40 yıl aralıksız ülkeyi yönetmek onun yolcu olduğunu gerçeğini değiştirmeyecek. En nihayetinde bir siyasetçi olarak Erdoğan bu ülkede yolcu Sezen Aksu ise hancıdır.
***
Sezen Aksu Hazreti Adem ve Havva’ya hakaret etmedi, aşağılamadı ama doğruya doğru Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kez daha dini kutsalları siyasetine alet etti, elinin altından kayan iktidarını yeniden güçlendirmek için Sezen Aksu’nun şarkısına sığındı.
Hazreti Adem’e sahip çıkarak AK Parti’den kopuşları toparlarım sandı.
Ama olmadı. Karşılık bulmadı, destek de bulmadı. Erdoğan’ın bu tehdit diline en büyük itiraz dindar kesiminden geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanı Yasin Aktay “Tamamı muhafazakâr, İslâmî kesimden insanlardan oluşan bu gruplarda Sezen Aksu’nun bu sözleri hakaret maksadıyla söylememiş olduğuna ve, elbette lafız yanlış olsa da, bu kadar tepkiyi hak etmediğine dair çok güçlü bir kanaat” olduğunu yazdı.
Çünkü Hazreti Adem’e ve Havva’ya ve dini kutsallara “dil kopararak” sahip çıkılmaz, bu söylem ne dine ne dini kutsallara hizmet eden bir söylem değil.
Sonuç…
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir hafta sonra çıktı ve “Burada çok açık ve net bir gerçeği ortaya koymakta fayda var. Oradaki hitabımın muhatabı Sezen Aksu değildir” dedi ve “Sezen Aksu’nun şarkılarıyla milletin hislerine tercüman olmuş, Türk müziğinin önemli bir ismi” olduğunu söyledi.
Yani geri adım attı. U dönüşü yaptı. Bunun başka bir adı yok. Erdoğan’ın buradan bir kazanım elde edemeyeceği açıktı. Eski Erdoğan olsaydı bunu görürdü. Ama şimdi göremiyor maalesef.
“Dilini koparmak”la tehdit eden Tayyip Erdoğan’a “Beni öldüremezsin, sesimi kesemezsin” dedi ama bunu bile kendi inceliğiyle, kibarlığıyla, bir şiir olarak söyledi. Bir demeç veya manifesto olarak değil.
İyi de yaptı ama bu ülkenin bir vatandaşı olarak Sayın Erdoğan’a sormak hakkımız:
Sayın Cumhurbaşkanı “hitabımın muhatabı Sezen Aksu değildir” diyorsunuz, peki “hitabınızın muhatabı veya muhatapları” kimler?
Sayın Erdoğan diyorsunuz ki “Dilini koparma ifadesini kutsallara hakarete dönük bir tavır olarak ifade ettim”, bu ifade ile “dil koparmak görevimizdir” sözlerinizin arkasında olduğunuzu söylüyorsunuz.
Bir devlet başkanı dil kopartır mı? Dilini kopartırız der mi? Dilini kopartırız tehdidini kimler söyler?
Devlet böyle der mi?
Devletin başı bunu dediğinde o göreve talip birileri çıkmaz mı?
Bir açıklama yapacaksanız halkınızdan başlı başına bu ürkütücü tehdit dili için özür dilemeniz gerekiyor. Başlı başına bu söylemi düzeltmeniz gerekiyor ki birileri kendine iş edinmesin. Ayrıca halkını ürküten bir devlet başkanı olmaz.
Dahası Erdoğan’ın ifadesi ile ‘açık ve net bir şekilde ortaya koymakta fayda var’: Bu söylem hem devlete hem de dine zarar veriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Sezen Aksu’nun “önemli” bir sanatçı olduğunu söyledi. Evet Sezen Aksu önemli ama önemden ziyade değerlidir. Önemli olmak ve değerli olmak arasında önemli bir fark var.
Rahmetli Çetin Altan yıllarca yazılarında “önemli” ve “değerli” kavramının farkını anlattı. Altan’a göre önemli daha ziyade güçlü olmayı, önemsenmeyi ifade eden bir kavramdı, bulunduğu konumla kazanılandı. Değerli ise meziyet ve kaliteyi ifade ediyordu. Merhum Çetin Altan “değerli” kavramına daha çok kıymet verirdi. Önemli değil değerli insan olmayı savunurdu ve tavsiye ederdi.
Altan’ın bu sözlerinin önemi Sezen Aksu hadisesinde ete kemiğe büründü. Keşke hayatta olsaydı ve görebilseydi.
Evet, Sezen Aksu bu ülkenin bir “değeridir”. Kıymetidir. Değerli olduğu için siyaset işlemedi, hamaset işlemedi, kutuplaşma söylemi kar etmedi. Sezen Aksu bu ülkenin değeri olduğu için iktidara kırmızı kart çıktı, dur denildi.
Sezen Aksu bu ülkenin her şeyidir, kıymetlisidir, biriciğidir, canıdır, ruhudur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a geri adım attıran Sezen Aksu’nun “değerli” olmasıdır. Erdoğan umarım payına düşen hisseyi iyi okur.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları





















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.11.2025
19.11.2025
11.11.2025
5.11.2025
17.10.2025
8.10.2025
7.10.2025
4.10.2025
30.09.2025
24.09.2025