Elif ÇAKIR
28 Şubat bizler için takvimlerde yer alan bir ay ismi ve sayıdan ibaret değildir. 28 Şubat, bu ülkenin darbelerle dolu geçmiş tarihinde ‘post modern darbe’ olarak kayıtlıdır.
Dün 28 Şubat’ın 20. yıldönümüydü. Demokrasi tarihimize kara bir leke olarak kazınan antidemokratik uygulamaları, yapılan zulümleri “geçti o günler” sözüyle birlikte bir kez daha hatırladık. Ve içimiz bir kez daha burkuldu.
Aktörlerinin iddiasına göre etkisi bin yıl sürecekti. Sürmedi. Çünkü zulümle abad olunmuyor. Çünkü ne kadar güçlü olunursa olunsun, ne kadar muktedir olunursa olunsun bir de “göklerin kararı, adaleti” var ve adaletsizlik, hakkaniyetsizlik, merhametsizlik sonsuza kadar devam etmiyor.
28 Şubat post modern darbesi bunun en güzel örneğidir. Allah bir daha yaşatmasın o günleri.
Ancak geçmişte yaşandı gitti gözüyle bakmamak lazım. Yarınımızda bir daha böylesi antidemokratik girişimlerin, kalkışmaların yaşanmaması için düne dönüp darbenin kronolojisine, geliyorum diyen ayak seslerine bakıp ders çıkartmak ve inceden inceye muhasebesini yapmak gerekiyor…
Evet, zulüm ve etkileri bir yıl sürmedi. Peki, kuşaklardan kuşaklara aktarılarak o karanlık yıllar bin yıl daha konuşulur mu? Konuşulur…
***
Aljazeera’den Didem Özel Tümer, “20. Yılında 28 Şubat” başlığı altında bir dizi mülakat gerçekleştirdi.
Bu bağlamda TBMM eski Başkanı Cemil Çiçek ile de bir röportaj gerçekleştirilmiş.
Sayın Cemil Çiçek’in tespitleri ve söyledikleri geçmişin bir daha yaşanmaması adına oldukça önemli. Zira Türkiye’de artık kimse darbeye tevessül edemez seslerinin yükseldiği bir dönemde 15 Temmuz kanlı darbesini yaşadık.
Şunları söylüyor:
“Kamuoyu 28 Şubat darbesini ‘post modern bir darbe’ olarak algıladı. O kavram tam yerine oturdu, oturmadı diyerek gereksiz tartışmak yerine, o kavram üzerinden ne söyleceksek söylememiz lazım. Evvela devletin gücü kötüye kullanılarak, bel altı vurmalarla, düzmece senaryolarla halkın seçtiği parlamento devre dışı bırakılmaya çalışıldı.”
“Bu yaşananlardan ben şöyle bir şey çıkardım. Bu ülkede her somut olayla ilgili yorum yapmak yerine, bu nereden kaynaklanıyor diye kafa yordum. Türkiye’nin işleyen, güçlü, ileri bir demokrasiye, devlete, hak ve özgürlüklerin teminat altına alındığı siyasi bir ortama kavuşabilmesi için üç şeyin şeffaf hale gelmesi, kayıt altına alınması gerekiyor.
Bunlardan ilki ‘kayıtdışı ekonomi’dir: Olağanüstü yönetim dönemlerinde kayıtdışı ekonomi büyük mesafe katediyor. Devlet güçsüz hale geliyor ve adaletsizlik artıyor. Bugün hala en az ekonominin üçte biri kayıtdışıdır. Böyle olduğu zaman biz adaletten bahsetmekte zorlanırız.
İkincisi ‘kayıtdışı siyaset’tir: Demokrasinin kalitesi tam da bununla ilgilidir. Bu temin edilemediği süre içerisinde, başka alanlara da olumsuz yansımaları oluyor. Kayıtdışı siyasetin en net olduğu dönem 28 Şubat dönemidir. İşleyen bir demokraside, Batı demokrasilerinde siyasetin kimler tarafından yapılacağı bellidir. Partiler vardır, partilerin kanunu vardır, anayasası var. Bunlar kayıt altındadır. Vatandaş hesap sorması gerektiğinde bunlardan sandıkta hesap sorar. Kayıtdışı siyaseti yapanların hiçbirisi sahnede gözükmez.
Üçüncü kayıtdışı unsur ise sosyolojik gruplardır. Bir kısım dinde olmayan din, kayıtdışı din. Bunu da 15 Temmuz’da gördük. Bütün bu yaşadıklarımızdan sonra çok şükür artık bu üçüncüsü üzerinde de bir kısım ilahiyatçılarımız FETÖ terör örgütünün ortaya koyduğu vahşet ve alçaklıktan sonra bu alana dikkat çekmeye başladı. Ben 1997 Ağustos’undan bu yana bu kayıtdışı üç unsuru söylerim.”
***
Cemil Çiçek’in Aljazeera’ye verdiği mülakat kuşkusuz baştan sona önemli. Arşiv niteliği taşıyor. Dikkatle okumanızı salık veririm.
Cemil Çiçek tam 52 yıldır Ankara’da. Siyaset basamaklarını hakkıyla çıkmış, TBMM’nin en deneyimli ve siyasi belleğine sahip devlet adamlarından birisidir.
Devlet adamlığı, siyaset adamlığı tanımının önüne geçmiş nadir isimlerden birisidir.
Ülkenin sorunlarına çoğu zaman siyaset yaptığı partisiyle ters düşmeyi göze alarak -ki zordur- siyaset üstü bakabilmiştir.
Uzunca bir süredir siyasetin ahlakla buluşması gerektiğini, esas ihtiyacın dürüstlük olduğunu dillendiren Cemil Çiçek, zor zamanlarda konuşan bir isim aslında.
Sadece 14 yıllık AK Parti iktidarlarında yaşanılan sorunlara, o sorunların yaşandığı dönemlerde haksız ithamlara maruz kalmasına rağmen ısrarla yaptığı ‘uyarıcı’ konuşmalarına bakmak yeterli.
Hakkını teslim etmek adına bir örnek verelim: FETÖ ile hiçbir sorunun olmadığı yıllarda hatta pek çok kişinin Fetullah Gülen ve cemaatini ‘kutsama’ yarışına girdiği, methiyeler dizdiği o dönemlerde Cemil Çiçek partisini, hükümetini ve toplumu “FETÖ tehlikesine karşı” uyaran isim olmuştur.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları





























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.11.2025
19.11.2025
11.11.2025
5.11.2025
17.10.2025
8.10.2025
7.10.2025
4.10.2025
30.09.2025
24.09.2025