Elif ÇAKIR
Döviz ısrarla yükseliyor. Faiz ondan geri kalmıyor. Enflasyon “benim neyim eksik” deyip peşlerine takılmış gidiyor. Öyle ki, enflasyon ha bugün ha yarın, tıpkı, siyasi istikrarsızlığın yaşandığı koalisyonlu hükümet dönemlerindeki gibi çift haneli orana ha çıktı ha çıkacak. Eli kulağında çift haneli eşiğine dayanmış bekliyor.
Bir ülkede döviz, faiz ve enflasyon üç birden neden yükselir?
Anlaşılır gibi değil. Evet ülkemiz zor günlerden geçiyor ancak ülkemizde 15 yıllık siyasi bir istikrar da var sonuçta.
Peki bu durumda neden böyle oluyor?
Meseleyi anlamaya çalışıyordum ve ekonomist olmadığım için de işin içinden çıkamıyordum.
Ancak, Akif’in “Ne duruyorsun Merkez Bankası!” yazısı benim de meseleyi anlamam konusunda oldukça ufuk açıcı oldu...
Baştan söyleyeyim ki, bugün bu köşede yazmak istediğim yazının fevkaladesini Akif Beki cuma günü (Ne duruyorsun Merkez Bankası!) yazdı aslında. Okumadıysanız siz siz olun mutlaka geriye dönüp okuyun derim.
***
Gelelim, “döviz, faiz, enflasyon” üçü birden neden yükseliyor sorusuna.
Bunun cevabını Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında yaptığı konuşmada verdi: “Ekonomide de açık bir operasyonla karşı karşıya olduğumuz aşikardır. Bu konuda beni anlamayanlar er ya da geç anlayacaklar. Enflasyon, yok hıyarmış, yok salataymış bunlardan kaynaklanan bir şey değil. Ana sebep faizdir, faiz. Bunu öğreneceksiniz.”
Ülkemiz ekonomide de açık bir operasyonla karşı karşıya!
Erdoğan bunu şimdi değil tam üç yıldır dile getiriyor. Sorunu da sorunun çözümünü de. Yani sadece sorunu dile getirmiyor, bir yandan ülkemizin faiz lobilerinin saldırısı altında olduğu bilgisini kamuoyu ile paylaşırken diğer yandan da üstelik kapalı kapılar ardında değil, kamuoyu önünde Merkez Bankası’na ülkemizi bu saldırıdan selametle çıkartacak stratejiyi öneriyor: Faizleri düşürün!
Şimdi buna bir de enflasyon eklenmiş durumda.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ülkemizi ekonomik saldırıdan selametle çıkartacak “bilinen stratejisini” de “bugüne kadar hep dediklerim çıkmıştır” diyerek Merkez Bankası’nın önüne bir kez daha koydu:
“Benim tezimi biliyorsunuz. Enflasyon faizle doğru orantılıdır. Enflasyonla faiz arasındaki ilişki sebep netice ilişkisidir. Sebep faizdir netice enflasyondur, bugüne kadar bu dediğim de hep çıkmıştır. Bugün de aynı tezi savunuyorum. Faiz yükseldikçe enflasyon da yükselecektir. Asla düşmeyecektir.” (17.11.2017)
Evet, Erdoğan’ın bu faiz-enflasyon tezi yeni değil.
“Ama artık yetti, bunu söylemek zorundayım. Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Faizler düşerse, enflasyon da onu izler ve düşer. Bunun düşmesi lazım ki reel yatırım artsın.” (27 Mayıs 2014)
Üç yıldır bu tezini söylüyor. Biliyorsunuz önceki Merkez Bankası başkanı “bana mı söylüyorsun” diyerek dönüp bakmamıştı. Erdoğan ve Merkez Bankası arasında epeyce ciddi polemikler yaşanmıştı hatta.
Dört gündür Merkez Bankası’nın ağzını bıçak açmadığına göre, görünen o ki, Merkez Bankası’nın şimdi ki başkanı da Erdoğan’ın bu önerisine kulak tıkayacak!
Peki ama neden?
Kaldı ki Cumhurbaşkanı Erdoğan sıradan bir isim değil. 2002 yılından bu yana girdiği bütün seçimleri zaferle kazanmış bir lider. Erdoğan’ı sevmeyen, ideolojisini, siyasetini, söylemlerini, siyasi üslubunu tasvip etmeyenlerin dahi ortak noktada buluştuğu husus ise, Erdoğan’ın siyasi bir dehaya sahip olduğu.
Sonuçta Erdoğan’a seçim kazandıran hatır niyaz değil, ülkenin altyapı sorunlarından demokrasiye varıncaya kadar bütün meselelerini çözmek konusunda göstermiş olduğu kararlılıktır.
Dövizin, enflasyonun, faizlerin yükselmesine bir çözüm bulamayan Merkez Bankası bu durumda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önerisine neden kulak tıkasın?
Madem ki “ne dediysem çıkıyor” diyen bir Cumhurbaşkanımız var. Ve üç yıldır ortaya koyduğu tezin de arkasında.
Madem ki, Erdoğan “Neymiş, Merkez Bankası bağımsızmış... Siyasetçi biziz, halka hesabı biz veriyoruz” diyor. (27 Mayıs 2014)
Ki el hak doğru. Olan bitenin hesabını halka verecek olan siyasi iradedir. 2002’de iktidara geldiğinde ülkede enflasyon oranı yüzde 56.6 idi. AK Parti sadece bir yıl sonra bu enflasyon oranını yüzde 31. 7’ye düşürmeyi başarmış bir hükümettir. 2011’de ise ülkemizde ilk kez enflasyon oranı yüzde 6.7 ile tek haneli rakamlara düştü. Dün ki başarı da bugün ki başarısızlıkta Erdoğan liderliğindeki AK Parti hükümetinin hanesine yazacak!
E o zaman Merkez Bankası art niyetli değil ise beklemesin! Erdoğan’ın tezini hayata geçirsin!
ABD MERKEZ BANKASI EKONOMİK KRİZDEN ÇIKMAK İÇİN PARA BASMIŞ!
Ülkemizde ekonomik kaosa sebebiyet verecek gelişmelere kafa yorarken şöyle bir şeye rastladım...
Biliyorsunuz her yüz yılda yaşanan büyük krizlerden birini 2008 -2009 yıllarında yaşadık. Bizi teğet geçen krizden bahsediyorum.
Amerika gibi Avrupa Merkez Bankası da krizden çıkmak için adeta para basıp ülkeyi paraya boğmuşlar. Merkez Bankası’nın bu girişimi sayesinde faizler negatife inmiş.
2008 yılında 906 milyar dolar olan Amerikan Merkez Bankası (FED)in bilanço büyüklüğü 2017 yılında 4 trilyon 470 milyar dolara çıkmış. Yani FED para basarak piyasayı adeta paraya boğmuş. Bu sayede de Amerika’da faizler negatif olarak tarihin en düşük seviyelerinde seyretmiş. Ama aynı dönemde enflasyonda da hiç artış olmamış. Hala yüzde 2,0’larda seyreden bir düşük enflasyon var.
Hem düşük faiz hem de bol para ile ekonomilerini canlandırmışlar.
Bu sayede Almanya’da mesela işsizlik tarihi düşük seviyelere gerilemiş. Biz de hala işsizlik oranı çift hanelerde seyrediyor.
Amerika ve Avrupa Merkez Bankaları faiz düşürüyorsa, krizden çıkmak için piyasayı paraya boğuyorsa. Bizde neden olmasın?
Erdoğan’ın söylediği de bu değil mi sonuçta?!
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.07.2025
18.06.2025
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025