Elif ÇAKIR
Dün, Dünya Göçmenler Günü vesilesiyle düzenlenen bir toplantıya katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kudüs sorunu hakkında söylediği şu sözler oldukça önemliydi:
“Kudüs konusunda sorumluluğumuzun gereğini sadece dille ifade ederek yerine getirmiş olamayız. Mutlaka somut, elle tutulur, gözle görülür, netice almaya yönelik adımlar atmak zorundayız. Bu konuda üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz.”
İşte budur. Vallahi de budur, billahi de budur....
Kudüs meselesi İslam dünyasının “kırmızı çizgisi” ise, İslam İşbirliği Teşkilatı da tam da bu amaçla kurulmuş ise... Ki İslam İşbirliği Teşkilatı, liderlerin toplanıp da “sert bir bildiri” altına imza atacakları bir sivil toplum kuruluşu değildir.
Devlet başkanları, ülke liderleri, ülke yöneticileri, “buğz etmek için” bir araya gelmezler, bilakis “elle tutulur, gözle görülür, somut” sonuç aldıracak kararlara imza atabilmek için masaya otururlar.
O masadan çıkması gereken bildiri değil, netice odaklı çözüm olmalıdır.
Günlerdir benim de anlatmaya çalıştığım husus buydu. Anlamaya çalışarak sorduğum soru buydu:
Bu toplantıdan, elle tutulur, gözle görülür, ABD’yi, İsrail’i Kudüs kararından vazgeçirmeye yönelik hangi karar çıktı?
Elbette ki İslam İşbirliği Teşkilatı’nın bir araya gelmesi, toplanması önemlidir ancak asıl o toplantıyı önemli kılan, o toplantıdan çıkan sonuçtur.

TÜRKİYE'NİN ALGISI SADECE BATI'DA DEĞİŞMEDİ...
“Kudüs kırmızı çizgimiz” diyen İslam ülkeleri, Kudüs’ün bekasını ilgilendiren hayati bir konuya neden ilgi göstermediler sorusunun peşine düştüğümde, ikinci bir sorunun olduğunu fark ettim.
Öyle ya...
Bu teşkilatın dönem başkanlığını da Türkiye yapıyor?
Ki, teşkilatın kendisinden daha büyük önem arz ediyor bu durum.
Türkiye’nin bugün Batı ile arası iyi olmuş olsaydı. Batı’da Türkiye’nin demokrasiden uzaklaşıyor algısı hakim olmamış olsaydı. Türkiye yine prestijli günlerindeki gibi olsaydı. AB ile arasında soğuk rüzgarlar esmemiş olsaydı. ABD ile arası eski günlerde olduğu gibi olmuş olsaydı.
Türkiye’nin davetine icabet hangi düzeyde olurdu.
Mesela ABD, 2009 yılında ‘Kudüs’ü resmen İsrail’in başkenti’ ilan etmiş olsaydı ve Türkiye’de o dönem İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dönem başkanı olmuş olsaydı.
İstanbul Zirvesi’ne kaç ülke lideri katılım gösterirdi?
Ki o dönemler, AK Parti’ye hakim olan hamaset, popülizm değil diplomasi politikasıydı. Demokrasi, özgürlükler, adalet, insan hakları alanlarda reform üstüne reform yapıldığı, yani Türkiye’yi demokrasi rayına oturtmaya çalışan AK Parti hükümetinin Avrupa’dan Arap ülkelerine kadar gıptayla izlendiği dönemler...
Türkiye’nin çevresindeki ülkelerin AK Parti’ye ve ülkemize duyduğu sempatinin giderek yapısal bir nitelik kazanmaya başladığı ve Türkiye’nin Ortadoğu’da ‘arabulucuk’ rolünün bölge tarafından sahiplenildiği, Türkiye’nin Ortadoğu’da lider koltuğuna oturmaya başladığı dönem.
Türkiye’nin, 2003 Irak işgalinde ABD askerlerine üslerini kullanmasına izin vermemesi, Gazze Savaşı sırasında Erdoğan’ın İsrail’e sert çıkışı, Türkiye’nin hem popülaritesini artırmış, hem de İslam ülkelerinde bütün dikkatleri Türkiye’nin üzerine çekmiş, İslam dünyasının sorunlarını çözme noktasında bir güven oluşturmuştu.
Güzel bir hikayesi vardı Türkiye’nin. Ekonomik olarak güçleniyor, Batı ile ilişkileri iyi gidiyordu. Sonunda halklarının çoğunluğu Müslümanlardan oluşan bir ülke, Avrupa Birliği’ne üye olacaktı. Ve Batının giderek saygı duyduğu bir ülke konumundaydı.
2009 yılında TESEV’in yaptığı, ‘Ortadoğu’da Türkiye Algısı” başlıklı bir araştırma var. Araştırma Mısır, Ürdün, Lübnan, Filistin, Suudi Arabistan, Suriye, İran, Irak’tan oluşan sekiz ülkede gerçekleşmiş. Dönüp tekrar o araştırmaya bakmakta ve analiz etmekte fayda olduğunu düşünüyorum.
Araştırmaya göre, “bölge halkının yüzde 73’ü Türkiye’nin bölge siyasetinde daha etkili olabileceğine, bölge sorunlarının çözümü konusunda etkin siyaset yürütecek lider ülkenin Türkiye olduğuna inanıyor.
Yüzde 78’i Türkiye’nin bölgede daha büyük rol oynaması gerektiğine ve İsrail Filistin sorununda arabuluculuk görevini başarıyla yürütebileceğine inanıyor.
Araştırmaya katılanların yüzde 66’sı, Türkiye’deki demokratikleşme sürecini ilgiyle izliyor ve Türkiyenin, İslam ve demokratikleşmenin bir bileşimi olduğuna inanıyor.
Batı ile ilişkileri iyi, içe kapalı olmayan ve ekonomisi güçlü, içeride bütün sorunlarını çözebilmiş bir Türkiye algısı vardı. Ortadoğu ülkelerine cazip gelen, ve Türkiye’yi bölgede adım adım abi konumuna getiren buydu.
ABD Kudüs’ü 2009’da İsrail’in başkenti olarak tanımaya karar verdiğini açıklamış olsaydı... Türkiye’de İİT’nin dönem başkanlığını yapmış olsaydı. İstanbul Zirvesi’ne kaç lider katılırdı ve o zirveden nasıl kararlar çıkardı?
Son birkaç yıldır, Türkiye’nin sadece Batı’da algısı değişmedi. Ortadoğu’daki Türkiye algısı da değişti.
Eğer, İslam İşbirliği Toplantısı’na bir önem atfedecek isek o da şudur:
İstanbul Zirvesi, Türkiye’nin Ortadoğu’da politik ve sosyal bir model olması ve bölgede yeniden arabuluculuk görevi üstlenmesi konusunda kapıların açılmasına vesile olabilir. Yani AK Parti hükümeti, eğer Kudüs konusunda “elle tutulur, gözle görülür, somut netice” almaya yönelik adımlara öncülük edebilirse, uluslararası arenada Türkiye’yi Ortadoğu’da yeniden aktör konumuna yükseltebilir.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları









































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.11.2025
19.11.2025
11.11.2025
5.11.2025
17.10.2025
8.10.2025
7.10.2025
4.10.2025
30.09.2025
24.09.2025