Elif ÇAKIR
Soma faciasının yedinci gününde kameralar karşısına çıkan dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ hukukun işleyeceğinin garantisini vermiş ve şöyle demişti:
“Soma soruşturmasının üzerinin örtülmesi asla söz konusu değildir. Hukuk işleyecektir. İhmali ve kusuru olanlar hukukun öngördüğü ceza neyse mahkeme kararı doğrultusunda onu göreceklerdir. Kimsenin endişesi olmasın.” (20 Mayıs 2014)
Sayın Bozdağ’ın açıklamasından iki gün sonra bu kez kameralar karşısına dönemin Başbakanı Erdoğan çıkarak şunları söylemişti:
“Sorumluluğu olanlar bunun hesabını verecekler. Hükümet olarak bu hadisenin bizzat takipçisiyiz. Yaşanan facianın ardından Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olamaz.” (22 Mayıs 2014)
Dün, 301 madencinin hayatını kaybettiği, 301 ailenin ocağına ateş düşüren, 433 çocuğu yetim bırakan Soma faciasının beşinci yıl dönümüydü.
Beklenen adalet tecelli etmediği sürece facia, katliam olarak hatırlanacak.
Dün yürekler bir kez daha yandı…
Sadece faciada hayatını yitirenlerin yakınlarının değil devletine, ülkesine, yöneticilerine güvenmek adına beklenen tek şey adaletin tecelli etmesiydi.
Dönemin Adalet Bakanı Sayın Bozdağ’ın ve dönemin başbakanı Erdoğan’ın söylediği gibi “hukukun” işlemesi ve sorumluların hesap vermesi. İstenilen sadece buydu.
Evladını, eşini, nişanlısını, sevdiğini, babasını, ağabeyini, kardeşini yitirenler devletten, devlet yetkililerinden olmayacak, gerçekleşmeyecek bir şeyi istemediler.
Acılarını bir nebze olsun hafifletecek olan tek şey adaletti onlarda yalnız onu istediler.
Şimdi Soma Davasının ülkemizdeki hukuk ve adalet sorunlarını ortaya koyması açısından karakteristik bir dava dosyası olarak hukuk tarihimize geçtiğini söyleyeceğim ancak tek bir dava yok ki adil yargılama ilke ve kuralları ihlal edilmemiş olsun.
Beş yıldır yaşanılan hukuk dışı uygulamalar, yargısız infaza dönüşen makul sürenin üzerindeki tutukluluk süreleri, sanıktan delile ulaşmaya çalışan ve bir türlü yazılamayan iddianameler, FETÖ dönemi hukuk düzeninde gördüğümüz usuller ve yöntemlerin bugün hala değişmemiş olması adalete duyulan güveni derinden sarsıyor.
Ancak, 301 canın hayatını yitirdiği Soma Davası sadece ülkemizdeki hukuk ve adalet sorunlarının ortaya çıkması açısından tipik bir dava dosyası olarak hukuk tarihine geçmedi; aynı zamanda vicdanın, merhametin, hakkaniyet duygusunun yitirilmesi olarak da bu ülkenin tarihine geçti.
Facianın yıldönümünde olan biteni kısaca hatırlamakta fayda var:
* Olay yerine anında girmesi gereken bilirkişiler faciadan dört gün sonra ocağa girebildiler. Hazırlanan raporda, ocak içerisinde normalin on katı yüksekliğinde karbonmonoksit gazı bulunduğu yazıldı. İşçiler, karbonmonoksit gazı seviyesinin anormal şekilde yükselmesine rağmen çalışmaya devam ettirilmiş.
Soma maden ocağı Soma Holding’ten önce Ciner Grubu’na verilmiş. Ciner Grubu 2009 yılında Türkiye Kömür İşletmeleri’ne “Ocakta meydana gelen üretim çalışmaları sırasında meydana gelen yangırlardan dolayı üretim yapılamadığı... İleride telafisi mümkün olmayan problemlerle karşılaşılacağı anlaşıldığı için mevcut sözleşmenin ihale şartlarına haiz olarak TKİ’ye devredilmesi talep edilmektedir” uyarı raporuyla birlikte başvuruda bulunuyor. TKİ, Ciner Grubu’nun iade dilekçesini kabul edip ardından da maden ocağını Soma Holding’e veriyor. (8 Temmuz 2014, Diken)
Ciner Holding’in yaptırdığı araştırmayı, risk analiz raporunu Soma Holding neden yaptırmaz? Ya da Soma Holding’in madeni devraldığında bu ölümcül riskleri bilmediği, farkında olmadığı düşünebilir mi?
n Faciadan sadece iki ay önce ocağı denetleyerek “noksanlık bulunmadığı” yönünde rapor veren müfettişler ve İş Sağlığı ve Güvenliği müdürü hakkında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı soruşturma izni vermedi.
Hukukun nasıl işlediğine devam edelim.
* 28 Kasım 2014’te Soma Kömür İşletmelerinin patronu Alp Gürkan ve holdingin maden projeleme ve etüt müdürü Haluk Sevinç ve Soma Bölge Müdürü Hayri Kebapçılar hakkında faciada sorumlulukları olmadığı gerekçesi ile haklarında takipsizlik kararı verildi.
Ve 10 ay sonra 13 Nisan 2015’te Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde sekiz tutuklu kırk altı sanığın yargılaması başladı.
Soma Davasının hakimi Aytaç Ballı 9 yıllık mesleki geçmişi olan gencecik bir isimdi. Hakim Ballı, ilk başta “Bu dava 3.5 aylık ağır ceza reisine verilir mi” diye tepki çekse de, duruşmanın üçüncü gününde mahkemede gösterdiği performans ile yakınlarını kaybetmiş mağdur aileler ve avukatlarının güvenini kazandı.
* 16 Ağustos 2016 tarihinde bilirkişi raporu açıklandı. Raporda, facianın başlangıç nedeni olarak, “Eski imalattan sızan gazlar ve içindeki metanın zarar görmüş bir kablo ile kısa devre yapması” gösterildi ve “yaşanan facia önlenebilirdi” denildi. Bilirkişi raporunda Soma Kömür İşletmeleri A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan ve Mustafa Yiğit’in faciada birinci derecede sorumluluklarının bulunduğu belirtildi.
* Sonra 16 Aralık 2016 tarihli duruşmada Can Gürken ve sanık avukatları ikinci bir kez reddi hakim talebinde bulundular...
* Duruşmalar devam etti. Can Gürkan’ın avukatlarının 9 Kasım 2016 tarihinde yaptıkları suçu duyurusu üzerine Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı Soma’da FETÖ sabotajı iddialarıyla ilgili soruşturma başlattı. Böylece FETÖ Soma Katliamına da girmiş oldu! İktidara yakın medyada bolca Soma’da Fetö izi haberleri yapıldı.
Özetle.. Soma Katliamı Davası’nı yürüten, dosyayı en iyi bilen, dosyaya gerek teknik olarak, gerekse ceza hukuku anlamında toplumun güvenini kazanmış olan Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı ve üye hakim Esra Dokur tam da, dava karar aşamasına gelmişken birden bire 2017 Temmuz ayında, davaya birkaç gün kala davadan alındılar. Yakınlarını kaybetmiş olan mağdur aileler ve avukatları “Mahkeme heyeti özlemini duyduğumuz bir hakimlik performansı gösteriyordu” diyecek kadar mahkeme heyetinden oldukça memnunken bu iki hakim davadan alındı... (4 Temmuz 2017 HSYK Yaz Kararnamesi)
Ve mahkeme heyeti değişti… Kamuoyunun ve kamu vicdanının bütün dikkatiyle odaklandığı Soma davasını yürüten mahkeme heyetinin değiştirilmesiyle ilgili hiçbir açıklama yapılmadı. Uzayan ve zamana bırakılan bütün davalarda olduğu gibi kamuoyunun davaya dikkati dağıldı.
* Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi 11 Temmuz 2018 tarihinde Can Gürkan’la birlikte toplam 14 sanığa tutukluluk hallerinin devamına, şirketin patronu Alp Gürkan’ın da aralarında yer aldığı 37 sanık için ise beraat kararı verdiğini açıkladı.
* Ve 11 Nisan 2019’de mahkeme açıkladığı kararında tutuklu sanıklardan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’a sadece “Taksirle insan öldürmekten” 15 yıl hapis cezası ve madencilik işinden 3 yıl süreyle men ettiği ve tutukluluğunun devamına hükmetti. Mahkeme, kasten adam öldürmekten ceza vermek yerine sadece “taksirle insan öldürmekten” ceza verdi. Mahkeme bu kararıyla tahliyenin yolunu açtı…Ve nihayet Can Gürkan tahliye edildi. (18 Nisan 2019, Evrensel, Soma Maden Katliamı davasında Can Gürkan’a ödül gibi tahliye kararı)
Mahkeme tahliye ve beraat kararları vere vere hukuku işletmeye devam etti!
Geriye yürekleri yakan bir büyük acı kaldı. Bu yara beş yıldır kanamaya devam ediyor… Bir de geriye faciada 26 yaşında hayatını kaybeden Uğur Çolak’ın babası İsmail Çolak’ın hakimlere “Geriye iki torunum kaldı, iki ve dört yaşında. Bana ‘baba’ diyorlar. Bir çocuğun dedesine baba demesi ne demek bilir misiniz hakim bey? Tarih sizi de unutmayacak. Sanık avukatlarını da unutmayacak” feryadı kaldı...
Bir de devlet yetkililerinin hukuk işleyecek, sorumluları hesabını verecek sözleri...
Özetle...
Bugün artık şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, yüreklere büyük bir acı olarak kazınan 13 Mayıs 2014’te Soma’da göçük altında kalan sadece 301 canımız değilmiş... Adalet de o göçüğün altında kalmış. Çıkmıyor...
Duyan var mı?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.11.2025
19.11.2025
11.11.2025
5.11.2025
17.10.2025
8.10.2025
7.10.2025
4.10.2025
30.09.2025
24.09.2025