Elif ÇAKIR
Bu ülkede tek partili dönem deyince akla ne geliyor? CHP geliyor. Düşünün, CHP’li il başkanları o zaman aynı zamanda o ilin valisi, belediye başkanı. Yaa demokrasinin tarihinde hangi gelişmiş ülkede veya gelişmekte olan ülkede bu var! Bunlar ancak otoriter veya totaliter rejimlerde olan olaylardır. Bu da CHP’ye yakışır, onun tarihinde var bunlar.”
Bu sözler elbetteki Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait, 18 yıllık konuşma arşivinde bu sözlerin yüzlerce örneğini bulmak mümkün.
28 Ocak 2010 tarihli grup toplantısında sarf etmişti bu sözleri.
Erdoğan’ın bu eleştirisinde haksız olduğu söylenebilir mi?
Tarihi çarpıttığı, tarihte olmayan bir şeyi gündeme getirdiği söylenebilir mi! Hayır...
***
Bunlar ‘Tek Parti’ döneminin gerçekleridir. Evet, valiler tek parti döneminde aynı zamanda CHP’nin de il başkanlarıydı. Ama bu bir süre devam etti. Hatta valilerin CHP il başkanı olduğu dönemde İçişleri Bakanı da aynı zamanda CHP’de Genel Sekreterdi. “Parti devleti” uygulamasıydı bu.
1935’te kabul edilen bu uygulama 1939 yılına kadar sürdü. İnönü döneminde kaldırıldı, valililer parti başkanlığından ayrıldı, İçişleri Bakanı’nın da Genel Sekreter olmasına son verildi.
Bu sanki bütün Tek Partili dönemde böyleymiş gibi söyleniyor. Neden böyle olduğu tartışabilir. Eleştirebilir de. Nitekim ben de eleştiriyorum. Ama üzerinden 80 yıl geçmiş bir uygulamanın bugün hala canlı tutulmasının bu ülkeye bir artısı, bir faydası yok.
Valilerin partiler karşısında “tarafsız kamu görevlileri” olması gerektiğini savunmak ve bu amaçla eski “parti devleti” uygulamasını eleştirmek tabii doğrudur ve gereklidir.
Ama Sayın Erdoğan başta valiler, kamu görevlilerinin partiler karşısında tarafsız olmasını mı savunuyor? Kamu görevlerine yaptığı atamalar ve uygulamalar böyle mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tek parti devrini sık sık gündeme getirmesindeki amacı dindar kesime sürekli Tek Parti Dönemi’nin uygulamalarını hatırlatmak ve unutturmamak.
Sadece Tek Parti dönemi de değil; tüp, yağ kuyruklarının olduğu 1970’li yıllar da, başörtüsü adaletsizliğinin yaşandığı 28 Şubat dönemi de unutulmasın istiyor.
Sayın Erdoğan’ın partisi 18 yıldır iktidarda olmasına rağmen o, sanki partisi iktidara dün gelmiş gibi davranıyor.
***
Müsaadenizle bir parantez açmak istiyorum:
Sayın Erdoğan Tek Parti dönemini eleştirirken bazen dozu öyle artırıyor ki, Erdoğan ‘karşısında İsmet İnönü’nün CHP’si olduğunu düşünüyor olabilir mi acaba’ sorusunu sorduruyor?
2018 Haziran seçimleri arifesinde, sandıkların kurulmasına saatler kala Küçükçekmece mitinginde yaptığı konuşmasında “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne şu sözlerle oy istemişti:
“Bu CHP’yi tanıyorsunuz değil mi? Ama ben size bir iki örnek vereyim. Bunlar geçmişte ne yaptılar biliyor musunuz? Bunlar açık oy, gizli tasnif yaptılar yani oyu kime veriyor ona baktılar. Sayımı da kendileri gizli yaptı ki istedikleri gibi rakam çıkardılar. CHP’nin cemaziyelevveli bu. Siz CHP’nin teşkilat mensuplarının vali olduğunu bilir misiniz? İl başkanı aynı zamanda vali. Bunların demokrasi anlayışı bu. Yarın bunlara bir Osmanlı tokatına var mıyız? Demokratik bir şeklide, yarın bunlara inşallah dersi veriyoruz.” (23 Haziran)
Şimdi böyle bir konuşmanın muhatabı kimdir? Bugünün CHP’si mi, 80 yıl öncesinin CHP’si mi?
1936-1939 yılları arasındaki bir politikanın hesabı 2018’de görülür mü? Ya da şöyle soralım 80 yıl öncesinin günahı, ayıbı, 18 yıl boyunca masaya getirilir mi?
***
Gelelim madalyonun öteki yüzündeki asıl güncel soruya:
Bu eleştirileri yapan, Tek Parti döneminin antidemokratik politikalarını kınayan, o dönemki politikaların gelişmiş demokrasilerde olmayacağını söyleyen bir liderden kendi devr-i iktidarında yapması gereken nedir?
Bunların hiçbirini yapmamaktır değil mi?
Madem ki devletin valilerinin iktidar partisinin il başkanı gibi partizanca davranmaları demokratik rejimlerde değil “ancak otoriter ve totaliter rejimlerde olan” bir olaydır… Madem ki bu tür uygulamalar demokrasi tarihinde görülmüş şeyler değildir, gelişmekte olan ülkelerde bile bunlar yaşanmıyor. Yaşanmaz da…
Böyle düşünen bir iktidar, kendi döneminde valilerin “devletin valisi” gibi davranmasını ister ve gerçekleştirir. Partizanca davranmaz. Seçim dönemlerinde iktidar partisine oy isteyen valiler olmaz. Valiler siyasete karışmaz. Muhalefet partilerini eleştirmez. “Devletin valisi” olarak bütün siyasi partilere eşit mesafede durur. Her kesimden vatandaş da valiyi, kaymakamı tarafsız kamu görevlisi olarak görür…
***
Ancak maalesef siyasi tarihimizde hemen her dönem valiler tartışma konusu olmuştur. Elbette devletin valisi gibi davranan valilerimizin oldu. Bunlardan biri DP iktidarı döneminin en popüler valisi olan, merhum İhsan Sabri Çağlayangil’dir. Adını tarihe altın harflerle yazdırmıştır.
Ama tabii ki Çağlayangil gibi isimlerin sayısı maalesef azdır.
Bizde tarih olumsuzluklarıyla tekerrür edip duruyor. Bir siyasetçi dün neyi ayıpladıysa, kınadıysa, ayıpladıklarıyla sınav oluyor ve üzgünüm ki o sınav hep kaybediliyor.
Tek Parti döneminde valiler, kaymakamlar, yargıçlar partizandı; 80 yıl geçse bile unutulmuyor. On yıllar sonra bugünlerin tarihi yazıldığında “AK Parti döneminde” diye belirtilmeyecek mi?!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024