Elif ÇAKIR
16. yüzyılda Avrupa’da gelişen reform hareketinin önemli önderlerinden ve Kalvinizm mezhebinin kurucusu olan Jean Calvin bir din toplumu oluşturmak istiyordu.
24 yaşında Katolik Fransa’dan İsviçre Basel’e kaçan Protestan Calvin yüce arzusunu, öğretisini bu şehirde gerçekleştirebileceğini, Cenevre’yi ise bir Tanrı Şehri’ne dönüştürebileceğini düşünüyordu.
Cenevre’de kalmaya karar verir. Hristiyan Dininin Bağlayıcı İlkeleri isimli yeni İncil öğretisinin temel çizgilerini kapsayan, yol gösterici niteliğe sahip, Protestanlığın örnek eserini yazdığında 26 yaşındadır. Dinleyen herkesi büyüleyen bir hitabete sahiptir.
Cenevre yönetimi genç Calvin’e kilisede vaiz olması için teklifte bulunur. Calvin kabul eder ama istediği yetkilerin verilmesi ve bu yetkilerin yasalaştırılması şartıyla. Cenevre yöneticileri çok da önemsemezler ve Calvin’in kanunlaştırılmasını istediği yetki onay belgesinin altına imzalarını atarlar. Ve kiliselerine atadıkları Fransız göçmenin baştan itibaren şehrin ve devletin efendisi olmaya azmettiğinden habersiz bir şekilde, onu mevki ve itibarla donatırlar. Oysa okusalar Kilise vaizleri adına cemaat içinde ne kadar büyük yetkiler, güçler talep ettiğini görüp irkilirlerdi.
Şehir Meclisi Üyeleri, Calvin’i, inananlara Tanrı’nın sözlerini açıklasın, vaaz versin, böylece kilise cemaatini doğru bir Tanrı yolunda uyarsın diye atamışlardı.
Ancak okumadıkları o Calvin’in “Vaizler en üsttekilerden en alttakilere, herkese emir verebilir” maddesi Cenevre’nin kaderini değiştirecektir.
Stefan Zweig, Calvin’i anlattığı Vicdan Zorbalığa Karşı kitabında çünkü diyor, “Hiçbir diktatörlük, güç olmaksızın düşünülemez ve ayakta kalamaz. Gücü elinde tutmak isteyen, gücün aygıtlarını da eline geçirmelidir: Emir vermek isteyen, cezalandırma yetkisine de sahip olmalıdır.” (Sh.36)
***
Calvin’in en önemli özelliklerinden biri, uzlaşı nedir bilmemesidir. Hayatı boyunca uzlaşı kadar kendisine yabancı bir şey olmamıştır. Orta yol nedir bilmez. Onun için sadece bir yol vardır, o da kendi yoludur.
Calvin’e göre idareciler bütün gücünü Tanrı’dan alan kişilerdir, onlar Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcileri ve yargıçlarıdır. İdarecilerin zalimliği insanları doğru yola getirmek içinse meşrudur ve gereklidir. Ahlaklı yaşamı ve sağlam inancı uygulamaya koymak için baskı yapmak, güç kullanmak devletin görevidir.
Vaaz olarak güzel olan bu öğretileri uygulamaya koymak için zaman içerisinde Cenevre halkından yetki ister. Referandum yapılmasını teklif eder.
Calvin Cenevre’nin idaresini ele alır. Başlarda her şey güzeldir.
Ama güzel hava çabuk değişir. Şehirde insanlar Calvin’in öğretilerine, iddialarına, fikirlerine karşı kendi fikrini söylemeye cesaret edecek olduğunda, öfkelenir. Her itiraz Calvin’de bir tür sinir krizi yaratır, midesi kalkar. İtiraz eden, fikrini söyleyen herkesi hasmı olarak görür. Diyelim ki herhangi bir kimse Calvin’e yaptığı itirazını istediği kadar objektif ve bilgece dile getirsin, o şahıs Calvin’e göre sonuçta “Öğretilerini Tanrı’dan alan”, Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisinden farklı düşünerek dini incitmiştir, İsa’yı üzmüştür.
Calvin’e akademik düzeyde bile olsa karşı gelinecek olsa Tanrı’nın onuru incinmiş, Hz. İsa’nın kilisesi tehdit edilmiş olur.
***
Calvin, en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş muazzam bir sistematikle Cenevre’de yeryüzündeki ilk ‘Tanrı şehrini’ yaratmak için planını uygulamaya koyar. Dünyevi basitliklerden, rüşvetten, düzensizlikten, kötü alışkanlıklardan ve günahlardan arınmış dindar bir toplumdur onun ideali.
Calvin’e göre insanlara asla özgürlük tanınmamalıdır, çünkü insanlar bunu daima kötülük için, günah işlemek için kullanacaktır.
Bu düşünceyle, dini yaşamın gerçekleşmesi için ahlak müfettişleri oluşturur. Ahlak müfettişleri şehrin insanlarının ibadetlerini yapıp yapmadıklarını, Calvin’in vaazlarını dinleyip dinlemediklerini, evlerde sansür mührünün basılı olduğu kitapların olup olmadığını, caiz yemekler dışında evde yemek bulunup bulunmadığını 24 saat kontrol eder.
Calvin’e göre ahlaklı bir toplum yalnızca sürekli cezalandırmayla oluşur. Yakar, yıkar, sürekli cezalandırır Calvin. Ve bütün bunları din adına, İsa adına yapar.
***
Bu dramlar içinde tarihe geçen en acı hadise ise Calvin gibi bir din adamı olan Sebastian Castello’nun yaşadıklarıdır.
Din adına zülüm yapan Calvin’e Castello’nun oturtulduğu sanık sandalyesinden söylediği şu sözleri paylaşmak istiyorum. Daha önce de yazmıştım ama bir kez daha yazmak istedim:
“İsa’ya inananlar ateş ve suyla katledilirken, canilerden ve haydutlardan daha kötü muamele görürken kim bugün Hristiyan olmak ister? İktidarı ve gücü eline almış kimselerden küçücük bir ayrıntıda farklı düşünenlerin, İsa adına, üstelik de alevlerin arasından ona inanmakta olduğunu yüksek sesle haykırırken, (sapkın olduğu ilan edilip) diri diri yakıldığını gören kim hâlâ İsa’ya ibadet etmek ister?” (Sh. 157)
Calvin bu hayalini gerçekleştirebildi mi?
Zweig şöyle yazıyor: “Bir ideolojiye, bir inanca zorla taraftar toplamak, sahte inançlılar yaratır. Baskı propagandalarının parmak mengeli işkence yöntemleri, bir tarafa bağlı olanlar sadece dışsal ve sayısal olarak çoğaltır. Bir dini zorla dayattığınız kimselerin gerçekten de yürekten inandıklarını asla iddia edemezsiniz.”
***
Ayasofya eski Baş İmamı Prof. Mehmet Boynukalın’ın alkol yasakları üzerine attığı “kaliteli pamuk” paylaşımlarının ardından Ateizm Derneği’nin Boynukalın’a teşekkür açıklamasını görünce Calvin’in dindar toplum yaratmak için din adına yaptığı zulümler, haksızlıklar, adaletsizlikler, işlediği cinayetler ve Castello’nun Calvin’e sözlerini bir kez daha hatırladım.
Ateizm Derneği’nin açıklaması şöyle:
“Ateizmin yaygınlaşmasında ve araştırılmasında gösterdiğiniz üstün gayret için dernek olarak size büyük bir teşekkür borçluyuz. Böyle devam etmenizi diliyoruz.”
Bu sözler aynı zamanda acı bir gerçeği de ortaya koyuyor.
Şöyle ki:
19 yıldır aralıksız olarak ülkemizi dindar insanlardan oluşan kadrolar yönetiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta “dindar gençler yetiştirmeliyiz” diye konuşuyor. İktidar siyasetçileri ne zaman konuşsalar ahlakın, erdemli olmanın, adaletli davranmanın öneminden, faziletinden bahsediyorlar.
Ama ortada başka bir gerçek var, deizm ülkemizde tarihimizde hiç olmadığı kadar artmış durumda.
***
Deizmin artmasının bütün sorumluluğunu iktidara yıkmak elbette hakkaniyetli olmaz. Deizme, ateizme kayışta özel sebeplerde vardır. Ancak 19 yıllık AK Parti iktidarında tam tersi olması gerekirken deizmin bu kadar artmasının sebepleri üzerine düşünülmesi gerekiyor.
Bir örnek vereyim. Hafta sonu ülkemizde geçim sorunları nedeniyle 7 vatandaşımız intihar etti. Bunun vahim olmadığını kim söyleyebilir? Hele ki “19 yıldır yönettiğimiz bir ülkede açım diyen bir vatandaşımızın canına kıyması bizim adımıza utanç vericidir” demesi gereken AK Parti Meclis Üyesi Leyla Keleş “İntiharların sorumlusu iktidardır” tepkisi gösterenlerin “havladıklarını” söylüyor! Bunu söyleyen bir kadın, üstelik dindar birisi!
Belediyede meclis üyesi ama kendisini sorumlu hissetmiyor? Vicdanı sızlamıyor? Yüreği yanmıyor? Eve ekmek götürememek ne demektir, diyerek gereğini yapmıyor? Mahcup da hissetmiyor kendini! Gayet özgüvenli bir şekilde çıkıyor ve “havlıyorlar” diyor!. Diyebiliyor bunu.
Bunları gören kim dindar olmak ister? Dinden diyanetten, dindarlıktan soğumaz mı?
Sahi bugün AK Parti denildiğinde akla neler geliyor?
Not: Bu yazım için Stefan Zweig’in Vicdan Zorbalığa kitabından istifade ettim. Şu günlerde mutlaka okunması gereken bir kitap, okumanızı isterim.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları




























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.11.2025
19.11.2025
11.11.2025
5.11.2025
17.10.2025
8.10.2025
7.10.2025
4.10.2025
30.09.2025
24.09.2025